KIŞLALI'NIN KIZI SÖZCÜ'YE KONUŞTU! BABAMIN KATİLLERİNİ BİLİYORUM!
11 yıl önce öldürülen siyasetçi ve gazeteci Ahmet Taner Kışlalı'nın kızı konuştu..
Ahmet Taner Kışlalı, Türkiye’nin en yürekli ve en dürüst
akademisyen, siyasetçi ve gazetecilerinden biriydi... 21 Ekim
1999’da Ankara’da evinin önünde bombalı saldırıya uğradı. Faili
meçhul bir suikasta kurban giden Kışlalı arkasında pek çok şey
bıraktı. Bunlardan biri de şu anda 14 yaşında olan kızı Nilhan Nur
Kışlalı. .
Nilhan Nur Kışlalı, Sözcü’den Edda Sönmez’e konuştu..
İşte o röportaj;
- Baban öldürüldüğünde 29 günlüktün. Şimdi 14 yaşındasın.
Duygularını anlatır mısın?
Küçüklüğümde, ’Babam neden
öldürüldü’ sorusunu sormadan ailem olayı anlatmaya başlamıştı.
Babamın kim olduğunu, herkesin onunla nasıl gurur duyduğunu
anlatıyorlardı. Bu sebeple babamın eksikliğini büyük bir boşluk
olarak hissetmedim.
- Hâlâ o evde mi yaşıyorsunuz?
Evet, hâlâ o
sokaktayız. Aynı evde oturuyoruz.
- Her gün evden çıkıp babanın öldürüldüğü sokakta yürümek
kolay olmamalı...
Babamın da bir zamanlar buralarda
yaşamış olduğunu bilerek yürümek ve burada yaşamak bana güven
veriyor.
- Ahmet Taner Kışlalı’nın kızı olmak nasıl bir
duygu?
Herkesin parmakla gösterdiği, gurur duyulan bir
babanın kızı olmak tarif edilemez derecede onur verici. Babamla
gurur duyuyorum.
- Babasını bombalı bir saldırı sonucu kaybetmiş ve onu hiç
tanımamış biri olarak nasıl bir çocukluk
geçirdin?
Bunların beni kötü etkilediğini söyleyemem.
Babamı kaybetmek başta olmak üzere, daha başka büyüklerimi de
tanıyamadım. Bu acı olay beni ölümle daha barışık bir çocuk yaptı.
Ölüm fikri beni, arkadaşlarımı korkuttuğu kadar korkutmuyor. Onun
dışında normal bir çocukluk yaşıyorum. Bu duruma gelmemde elbette
çevremdeki insanların büyük katkısı var.
- Baba, çoğunlukla kız çoçuklarının ilk hayranlık duyduğu
erkektir, ergenlik dönemini onsuz geçiriyorsun. Ne gibi
olumsuzluklar yaşıyorsun?
Diğer kızlar gibi benim de
kahramanım babam. Değişen bir şey yok. Hatta diğerlerinden daha
etkileyici bir kahraman olduğuna eminim. Yanımda olmasını gerçekten
isterdim. Fikirlerimi paylaşmak, onun fikirlerini kendi ağzından
duymak isterdim tabii ki. Ama babamın ölümüne yol açanların onu
’ölümsüzleştirdiğine’ inanıyorum.
"Haksızın sesi çok çıkar"
- Babanın hayatta olmamasını kendine nasıl izah
ediyorsun?
Ben babamın ve diğer bilim insanlarının
hayatta olmamasını, paşalarımızın, yazarlarımızın, değerli
Genelkurmay Başkanımızın hapiste olmasını kendime şöyle
açıklıyorum; Şu an başımızdakilerle beraber kendini sorgulamaktan
ziyade körü körüne inanmaya adamış insanların korkaklığına
veriyorum suçu. Çünkü, haksız olduğunu bilen insan korkar. Hep
haksız insanın sesi daha çok çıkar. Kendilerine benzemeyen,
konusuna hakim ve bilgili insanlardan da işte böyle korkarak onları
ellerinden gelen yöntemlerle sustururlar.
- Babanı kimin "öldürttüğünü" merak ediyor
musun?
Merak etmiyorum, çünkü biliyorum. Bir isim yok
ama o insanların kişiliğine ve düşünce yapısına dair birçok delil
ve fikir var elimde.
"Gezi bana umut verdi"
- Yaşadıkların sende isyan duygusu yaratıyor mu, seni en
çok ne üzüyor?
Etrafımda da babasını, annesini kaybeden
arkadaşlarım var. Bir amaç uğruna ölmesi beni teselli etti her
zaman. Bu soruyu geçen sene cevaplayacak olsaydım, üzüldüğümü
söylerdim. Fakat, birkaç ay önce yaşanan Gezi olayları bana hâlâ
umudun var olduğunu gösterdi. Hâlâ uğruna savaşacak bir şeyler
olduğunu gösterdi ve yalnız olmadığımı anladım.
- Ailende tanınmış çok gazeteci var. Sen de gazeteci olmak
istiyor musun?
Gazeteci olmayı isterdim ama özgür
gazetecilik diye bir şey kalmadı. Fikrini söyleyen ya işinden
atılıyor ya hapse giriyor. Sözcü Gazetesi’ni takdir ediyorum.
Yaptığınız işe saygı duyuyorum. Böyle bir gazetede çalışacağımı
bilsem gazeteci olmak isterdim.
Hayat arkadaşından mektup
Ahmet Taner Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı, hayat
arkadaşına ölümünün 14. yılında bir mektup yazdı.
Okurken gözleriniz dolacak...
Canımmm, tam 14 yıl sensiz geçti...
Sen buradan çok uzaklara gittiğinde 50 cm, 3.5 kilo olan
minocuk, 1.65 boyunda 45 kilo. Benim saçımda beyazlar,
yüzümde çizgiler çoğaldı. Sensizliği öğrenemedim ama
sensiz yaşamayı öğrendim. Hani sırf evin önünde bir ağaç
olsun diye diktiğin, arabayı bu yüzden yola park etmek
zorunda kaldığın "Katalpa" ağaç o kadar büyüdü ki kaç
kere üzülerek budatmak zorunda kaldım.
Hani çok önem verdiğin "Tek Dil" vardı ya artık yok.
ATATÜRK’ün AND’ı yasaklandı. TÜRBAN serbest.
Anlayacağın canımmm, senin gidişin boşuna, bizlerin
çektiği acı boşuna, Nilhan’ın seni tanımadan büyümesi
boşuna... Ülkesini seven bütün aydınlar, gazeteciler,
paşalar hapiste.. Unutmadan Abdullah Öcalan önümüzdeki
günlerde hapisten çıkıp vekil bile olabilir. Yani
canımmm sen gittiğinden beri çok sey değişti, değiş-meye
de devam ediyor... Değişmeyen şeyler de var. Melih Gökçek
hâlâ Belediye Başkanı... Boşuna gittin canım, boşuna...
Nilüfer Kışlalı