10 Mar 2015 15:16 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 17:06

'Kırmızılı kadın' davasında polisler birbirine girdi

Gezi Parkı eylemlerinde kamuoyunda 'kırmızılı kadın' olarak gündeme gelen Ceyda Sungur'un yüzüne doğrudan biber gazı sıkan polislerin yargılanmasına devam edildi. Duruşmada polisler amirlerini, amirler ise polisleri suçladı.

Taksim Gezi Parkı olayları sırasında kamuoyunda “kırmızılı kadın” olarak gündeme gelen Ceyda Sungur’a biber gazı sıktığı gerekçesiyle hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan polis memurunun yargılanmasına devam edildi.
İstanbul 73. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, şikayetçi Sungur ile sanık polis memuru Fatih Z. katıldı. Duruşmada tanık olarak dinlenilen dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli, gaz sıkma konusunda sanık polis memuru Fatih Z’ye yönelik bir talimatının olmadığını söyledi. Söz konusu tarihte Gezi Parkı’nda bir olay olduğunu öğrendiğini ifade eden Emekli, “Olay yerine gittim. Birkaç kişinin çalışma yapan iş makinelerinin üzerine çıktığını gördüm. Orada görev yapan çevik kuvvet polislerinin, zabıta memurlarıyla göstericiler arasında set kurduğunu gördüm. Aralarında sürekli itiş-kakış, zabıtanın görevini yapmasını engelleme vardı. Ben ‘sık’ diye bir talimatta bulunmadım” dedi.

Hakimin gösterdiği fotoğraflardaki krem gömlekli kişinin kendisi olduğunu doğrulayan Emekli, hakimin “Sık talimatı verdiniz mi?” sorusuna karşılık da kendisinin çevik kuvvet amirleri varken gaz sıkmakla görevli polis memuruna direkt olarak talimat veremeyeceğini, Fatih Z’nin neden gaz sıktığı konusunda bilgisi olmadığını söyledi. Fatih Z’nin gaz sıktığı görüntüleri basından izlediğini aktaran Emekli, toplu değil münferit olayların olduğunu ve gaz sıkılacak bir durum yaşanmadığını öne sürdü.

‘EMRİ MÜDÜRÜM VERMİŞTİ’

Diğer tanıklardan komiser yardımcısı Mehmet Zeki Bayrak da olay günü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yaptığını ve emir üzerine Gezi Parkı’na gittiğini ifade ederek, parkta toplu bir gösteri olduğunu ancak ara ara münferit gösterilerin de gerçekleştirildiğini anlattı. Bayrak, “Münferit olarak bize pet şişeler atılıyordu. Gaz sıkılması yönünde konumum itibariyle takdir kullanma yetkim yoktur. Gaz kullanma talimatını Ramazan Emekli müdürüm vermiştir. Ben sesini duydum. Herkesin duyacağı bir şekilde gaz sıkılması talimatı verdi. Gaz sıkma olayı olduktan sonra Murat Metin Odabaşı amirimiz bize talimatı Ramazan müdürün verdiğini söyledi” diye konuştu. Diğer tanık çevik kuvvet amiri Mesut Karabıyık da görüntülerde kendisinin çekim açısından dolayı görünmediğini ve gaz sıkma talimatı vermediğini dile getirdi. Sanık Fatih Z’in kendi çevik grubunda olduğunu ve biber gazı sıkma makinesi olarak model 5’i kullandığını belirten Karabıyık, “Fatih Z’in biber gazı sıktığını görmedim, sıkması yönünde de herhangi bir talimatım olmamıştır” dedi. Duruşma ertelendi.

İDDİANAME: GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Gezi Parkı eylemleri sırasında, 28 Mayıs 2013’te İTÜ Taşkışla Kampüsü civarında çok sayıda göstericinin katılımıyla eylem yapıldığı belirtilerek, gösteriye katılmak amacıyla olay yerine giden Ceyda Sungur’a ve etraftaki bazı kişilere, herhangi bir uyarı yapılmadan Fatih Z. tarafından biber gazı sıkıldığı kaydediliyor. İddianamede, şüphelinin biber gazını kullanırken “toplumsal olaylarda görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge ile göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatları”na’ aykırı hareket ettiği savunularak, eylemin bir bütün halinde “görevi kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu aktarılıyor. “Şüphelinin savunmasının oluş ve dosya kapsamına aykırı olduğu ve bu nedenle üzerine atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır” ifadesi yer alan iddianamede, polis memuru Fatih Z’nin “görevi kötüye kullanmak” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor.

İddianameyi kabul eden İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın “görevi kötüye kullanmak”tan TCK’nın 257/1. maddesi kapsamında 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılmasının istendiğini ve 8 Aralık 2010’da maddeye ilişkin değişiklik yapılarak ceza üst sınırının 2 yıla indirildiğini belirterek, bu durumda davaya bakma görevinin Sulh Ceza Mahkemesi’nde olduğunu kaydetmişti. İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı 18. Sulh Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Düzenlenen yeni yasa kapsamında sulh ceza mahkemelerinin kapatılmasına karar verilmesinin ardından, dosya bu kez İstanbul 73. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş ve sanığın 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle dava bu mahkemede görülmeye başlanmıştı.