'Kırmızılı kadın' davasında polisler birbirine girdi
Gezi Parkı eylemlerinde kamuoyunda 'kırmızılı kadın' olarak gündeme gelen Ceyda Sungur'un yüzüne doğrudan biber gazı sıkan polislerin yargılanmasına devam edildi. Duruşmada polisler amirlerini, amirler ise polisleri suçladı.
Taksim Gezi Parkı olayları sırasında kamuoyunda “kırmızılı kadın”
olarak gündeme gelen Ceyda Sungur’a biber gazı sıktığı gerekçesiyle
hakkında “görevi kötüye kullanmak” suçundan 2 yıla kadar hapis
cezası istemiyle dava açılan polis memurunun yargılanmasına devam
edildi.
İstanbul 73. Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, şikayetçi
Sungur ile sanık polis memuru Fatih Z. katıldı. Duruşmada tanık
olarak dinlenilen dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan
Emekli, gaz sıkma konusunda sanık polis memuru Fatih Z’ye yönelik
bir talimatının olmadığını söyledi. Söz konusu tarihte Gezi
Parkı’nda bir olay olduğunu öğrendiğini ifade eden Emekli, “Olay
yerine gittim. Birkaç kişinin çalışma yapan iş makinelerinin
üzerine çıktığını gördüm. Orada görev yapan çevik kuvvet
polislerinin, zabıta memurlarıyla göstericiler arasında set
kurduğunu gördüm. Aralarında sürekli itiş-kakış, zabıtanın görevini
yapmasını engelleme vardı. Ben ‘sık’ diye bir talimatta bulunmadım”
dedi.
Hakimin gösterdiği fotoğraflardaki krem gömlekli kişinin kendisi
olduğunu doğrulayan Emekli, hakimin “Sık talimatı verdiniz mi?”
sorusuna karşılık da kendisinin çevik kuvvet amirleri varken gaz
sıkmakla görevli polis memuruna direkt olarak talimat
veremeyeceğini, Fatih Z’nin neden gaz sıktığı konusunda bilgisi
olmadığını söyledi. Fatih Z’nin gaz sıktığı görüntüleri basından
izlediğini aktaran Emekli, toplu değil münferit olayların olduğunu
ve gaz sıkılacak bir durum yaşanmadığını öne sürdü.
‘EMRİ MÜDÜRÜM VERMİŞTİ’
Diğer tanıklardan komiser yardımcısı Mehmet Zeki Bayrak da olay
günü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’nde görev yaptığını ve emir
üzerine Gezi Parkı’na gittiğini ifade ederek, parkta toplu bir
gösteri olduğunu ancak ara ara münferit gösterilerin de
gerçekleştirildiğini anlattı. Bayrak, “Münferit olarak bize pet
şişeler atılıyordu. Gaz sıkılması yönünde konumum itibariyle takdir
kullanma yetkim yoktur. Gaz kullanma talimatını Ramazan Emekli
müdürüm vermiştir. Ben sesini duydum. Herkesin duyacağı bir şekilde
gaz sıkılması talimatı verdi. Gaz sıkma olayı olduktan sonra Murat
Metin Odabaşı amirimiz bize talimatı Ramazan müdürün verdiğini
söyledi” diye konuştu. Diğer tanık çevik kuvvet amiri Mesut
Karabıyık da görüntülerde kendisinin çekim açısından dolayı
görünmediğini ve gaz sıkma talimatı vermediğini dile getirdi. Sanık
Fatih Z’in kendi çevik grubunda olduğunu ve biber gazı sıkma
makinesi olarak model 5’i kullandığını belirten Karabıyık, “Fatih
Z’in biber gazı sıktığını görmedim, sıkması yönünde de herhangi bir
talimatım olmamıştır” dedi. Duruşma ertelendi.
İDDİANAME: GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, Gezi
Parkı eylemleri sırasında, 28 Mayıs 2013’te İTÜ Taşkışla Kampüsü
civarında çok sayıda göstericinin katılımıyla eylem yapıldığı
belirtilerek, gösteriye katılmak amacıyla olay yerine giden Ceyda
Sungur’a ve etraftaki bazı kişilere, herhangi bir uyarı yapılmadan
Fatih Z. tarafından biber gazı sıkıldığı kaydediliyor. İddianamede,
şüphelinin biber gazını kullanırken “toplumsal olaylarda
görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge
ile göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım
talimatları”na’ aykırı hareket ettiği savunularak, eylemin bir
bütün halinde “görevi kötüye kullanma” suçunu oluşturduğu
aktarılıyor. “Şüphelinin savunmasının oluş ve dosya kapsamına
aykırı olduğu ve bu nedenle üzerine atılı suçu işlediği
anlaşılmaktadır” ifadesi yer alan iddianamede, polis memuru Fatih
Z’nin “görevi kötüye kullanmak” suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar
hapisle cezalandırılması talep ediliyor.
İddianameyi kabul eden İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın
“görevi kötüye kullanmak”tan TCK’nın 257/1. maddesi kapsamında 1
yıldan 3 yıla kadar cezalandırılmasının istendiğini ve 8 Aralık
2010’da maddeye ilişkin değişiklik yapılarak ceza üst sınırının 2
yıla indirildiğini belirterek, bu durumda davaya bakma görevinin
Sulh Ceza Mahkemesi’nde olduğunu kaydetmişti. İstanbul 4. Asliye
Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı 18. Sulh Ceza
Mahkemesi’ne göndermişti. Düzenlenen yeni yasa kapsamında sulh ceza
mahkemelerinin kapatılmasına karar verilmesinin ardından, dosya bu
kez İstanbul 73. Asliye Ceza Mahkemesi’ne gönderilmiş ve sanığın 1
yıldan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle dava bu
mahkemede görülmeye başlanmıştı.