03 Nis 2009 12:07
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:37
"KİMSE BENDEN BU KONUDA BEKİR COŞKUN'U ELEŞTİRMEMİ BEKLEMESİN!" ÖZKÖK'DEN GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM YORUMU!
Bekir Coşkun´un "göbeğini kaşıyan adam" kavramı çok tartışıldı. Bu konuda benim de fikrimi soranlar oldu. Bugüne kadar bir şey yazmadım.
Göbeğini kaşıyan adam
BEKİR Coşkun´un "göbeğini kaşıyan adam" kavramı çok tartışıldı.
Bu konuda benim de fikrimi soranlar oldu.
Bugüne kadar bir şey yazmadım.
Geldiğimiz noktada artık bunu konuşabileceğimi hissediyorum.
Kimse benden bu konuda Bekir Coşkun´u eleştirmemi beklemesin.
Bu kavrama kızan, çok kızan, beğenen, hiç beğenmeyen olabilir.
Her köşe yazısı "bölücü" bir eylemdir ve fikirleri böler.
Bekir Coşkun´un tanımlamasına kızarsınız veya kızmazsınız.
Ben, bu kavramın siyasal ve sosyolojik anlamı üzerinde duracağım.
* * *
Önce bir itirafla başlayayım.
Kendimi solcu olarak kabul ettiğim 30´lu yaşlarıma kadar, Türk halkının oy kullanma eğilimleri bende hep büyük hüsranlar yaratmıştı.
Türkiye İşçi Partili bir genç olarak her seçim ertesi "Bu milletten bir şey olmaz" duygusuyla uyandım.
Kabul edelim ki, bu refleks, sadece Türkiye´de değil, dünyanın birçok ülkesinde vardır.
Mesela Bush´un ikinci defa başkan seçildiği sabah acaba milyonlarca Amerikalı ne hissetmiştir?
"Red neck"lerine (yanık enseler) az mı küfür etmiştir?
Birinci sonuç:
Her ülke insanının en az bir bölümünün kafasında "göbeğini kaşıyan adam" imajı vardır.
Böyle olmasaydı, bizim "milletin efendisi" olarak kabul ettiğimiz "köylü" kavramı için Fransız argosunda şöyle bir kelime olabilir miydi:
"Cul terrain"
Yani "toprak kıçlı".
Dolayısıyla, Bekir Coşkun´un kullandığı ifadeyi değerlendirirken, dünyanın birçok ülkesindeki benzerlerini de düşünmek lazım.
* * *
Türk siyasal hayatında, "göbeğini kaşıyan adam" düşüncesi vardır.
Zaten sosyolojik araştırmalarda da, bu tiplemeye uygun bir nüfus kategorisi gözlenir.
Yani dünya meseleleriyle ilgilenmeyen, siyaseti umursamayan, sadece dar küçük menfaatine bağlı, otoriter lider tipinden özel zevk alan insan tipi.
Peki Bekir Coşkun´a niye kızıyoruz?
Çünkü bu siyasal profilin adını, çok çarpıcı ve irkiltici bir deyimle siyasete soktu.
Başbakan seçim kampanyasında Bekir Coşkun´un koyduğu bu ismin siyasal sömürüsünü yaptı.
Kimse çıkıp da, Başbakan´a şu soruyu sormadı:
"Mitingde sizi dinlemeye gelen yüz binlerce insanı niye ´göbeğini kaşıyan adam´ yerine koydunuz?"
Başbakan o kavramı böyle sömürürse, karşısındakine de aynı kozu vermiş olur.
Ancak sonuç ne olursa olsun Bekir Coşkun, Türk siyasi hayatına "göbeğini kaşıyan adam" kavramını sokmuştur.
* * *
Madem "göbeğini kaşıyan adamları" konuşuyoruz, başka adamları da konuşalım.
Mesela "rakısını içen adam"ı.
Tabii bu, göbeğini kaşıyan adamın karşı kutbu değildir.
Ama Türkiye´de bu adam da var.
O adamın bir dünyası ve endişeleri de var.
Üstelik, seçim sanki "göbeğini kaşıyan adamları" mağdur gösteren Erdoğan´ı değil, "rakısını içen adamın" endişelerini haklı gösteren bir sonuç verdi.
Geçen gün de yazdığım gibi, o adam artık "Canım siz kaç kişisiniz, size karışan mı oldu" demagojisini kabul etmiyor.
Bunu vurdumduymazlık olarak görüyor.
Yani Başbakan Erdoğan, eğer Türkiye´nin her yerinden oy alan bir liderse ve iddiasını sürdürmek istiyorsa, artık şu konuyu daha samimi konuşmaya başlamalıdır.
Göbeğini kaşıyan adam nitelemesinden rahatsız olanlar, "rakısını içen adamın" endişelerinden de aynı ölçüde rahatsız olmalıdır.
İşte o noktada, geçmişte yanlış anlaşılan ve saptırılan sözlerime döneceğim.
Başbakan, "rakısını içen adamların" arasına da karışmalıdır.
Ne demiştim; "Bir su kadehi kaldırın Sayın Başbakan."
Kadeh kelimesi rahatsız ediyorsa, "bir bardak su" ve bir kelime:
"Şerefinize..."
BEKİR Coşkun´un "göbeğini kaşıyan adam" kavramı çok tartışıldı.
Bu konuda benim de fikrimi soranlar oldu.
Bugüne kadar bir şey yazmadım.
Geldiğimiz noktada artık bunu konuşabileceğimi hissediyorum.
Kimse benden bu konuda Bekir Coşkun´u eleştirmemi beklemesin.
Bu kavrama kızan, çok kızan, beğenen, hiç beğenmeyen olabilir.
Her köşe yazısı "bölücü" bir eylemdir ve fikirleri böler.
Bekir Coşkun´un tanımlamasına kızarsınız veya kızmazsınız.
Ben, bu kavramın siyasal ve sosyolojik anlamı üzerinde duracağım.
* * *
Önce bir itirafla başlayayım.
Kendimi solcu olarak kabul ettiğim 30´lu yaşlarıma kadar, Türk halkının oy kullanma eğilimleri bende hep büyük hüsranlar yaratmıştı.
Türkiye İşçi Partili bir genç olarak her seçim ertesi "Bu milletten bir şey olmaz" duygusuyla uyandım.
Kabul edelim ki, bu refleks, sadece Türkiye´de değil, dünyanın birçok ülkesinde vardır.
Mesela Bush´un ikinci defa başkan seçildiği sabah acaba milyonlarca Amerikalı ne hissetmiştir?
"Red neck"lerine (yanık enseler) az mı küfür etmiştir?
Birinci sonuç:
Her ülke insanının en az bir bölümünün kafasında "göbeğini kaşıyan adam" imajı vardır.
Böyle olmasaydı, bizim "milletin efendisi" olarak kabul ettiğimiz "köylü" kavramı için Fransız argosunda şöyle bir kelime olabilir miydi:
"Cul terrain"
Yani "toprak kıçlı".
Dolayısıyla, Bekir Coşkun´un kullandığı ifadeyi değerlendirirken, dünyanın birçok ülkesindeki benzerlerini de düşünmek lazım.
* * *
Türk siyasal hayatında, "göbeğini kaşıyan adam" düşüncesi vardır.
Zaten sosyolojik araştırmalarda da, bu tiplemeye uygun bir nüfus kategorisi gözlenir.
Yani dünya meseleleriyle ilgilenmeyen, siyaseti umursamayan, sadece dar küçük menfaatine bağlı, otoriter lider tipinden özel zevk alan insan tipi.
Peki Bekir Coşkun´a niye kızıyoruz?
Çünkü bu siyasal profilin adını, çok çarpıcı ve irkiltici bir deyimle siyasete soktu.
Başbakan seçim kampanyasında Bekir Coşkun´un koyduğu bu ismin siyasal sömürüsünü yaptı.
Kimse çıkıp da, Başbakan´a şu soruyu sormadı:
"Mitingde sizi dinlemeye gelen yüz binlerce insanı niye ´göbeğini kaşıyan adam´ yerine koydunuz?"
Başbakan o kavramı böyle sömürürse, karşısındakine de aynı kozu vermiş olur.
Ancak sonuç ne olursa olsun Bekir Coşkun, Türk siyasi hayatına "göbeğini kaşıyan adam" kavramını sokmuştur.
* * *
Madem "göbeğini kaşıyan adamları" konuşuyoruz, başka adamları da konuşalım.
Mesela "rakısını içen adam"ı.
Tabii bu, göbeğini kaşıyan adamın karşı kutbu değildir.
Ama Türkiye´de bu adam da var.
O adamın bir dünyası ve endişeleri de var.
Üstelik, seçim sanki "göbeğini kaşıyan adamları" mağdur gösteren Erdoğan´ı değil, "rakısını içen adamın" endişelerini haklı gösteren bir sonuç verdi.
Geçen gün de yazdığım gibi, o adam artık "Canım siz kaç kişisiniz, size karışan mı oldu" demagojisini kabul etmiyor.
Bunu vurdumduymazlık olarak görüyor.
Yani Başbakan Erdoğan, eğer Türkiye´nin her yerinden oy alan bir liderse ve iddiasını sürdürmek istiyorsa, artık şu konuyu daha samimi konuşmaya başlamalıdır.
Göbeğini kaşıyan adam nitelemesinden rahatsız olanlar, "rakısını içen adamın" endişelerinden de aynı ölçüde rahatsız olmalıdır.
İşte o noktada, geçmişte yanlış anlaşılan ve saptırılan sözlerime döneceğim.
Başbakan, "rakısını içen adamların" arasına da karışmalıdır.
Ne demiştim; "Bir su kadehi kaldırın Sayın Başbakan."
Kadeh kelimesi rahatsız ediyorsa, "bir bardak su" ve bir kelime:
"Şerefinize..."
Ertuğrul Özkök/Hürriyet