KİM BU KADIN GAZETECİLER? ABD VE AB OLAYI BÜYÜTECEK...
Yeni Şafak yazarı Abdülkadir Selvi, Gezi Parkı eylemlerinin arkasındaki derin bağlantıları araştırıyor.
Abdülkadir Selvi, 31 Mayıs günü Ankara'dan İstanbul'a giden 3 kadın gazetecinin aralarındaki Gezi eylemi ile ilgili diyaloglarını köşesine taşıdı. Bakın 3 kadın gazeteci eylemlerin başlangıcında aralarında ne konuştu..
İşte Selvi'nin o yazısı..
Tek hedef Erdoğan
Sol yeni mabedini buldu.
Gezi Parkı in, Anıtkabir out.
Eski tüfekler, bayraklarını kapar Anıtkabir'e koşarlardı.
Ama yeni kuşağı bu iş pek sarmadı.
Gezi Parkı'nda isyan var.
Direniş var.
Romantizm var.
Aşk var.
Dahası Sırrı Süreyya Önder var.
Buraya kadar her şey iyi de, bu işin içinde başka bir şey var.
30-31 Mayıs tarihlerinde birkaç ağaç işi olan eylem şekil değiştirerek başka bir boyuta taşındı.
Önce işin içinde ağaç vardı. Şimdi eylemin hedefinde Başbakan Erdoğan var.
Önce ağaçlar sökülmesin deniliyordu, şimdi Recep Tayyip Erdoğan yıkılsın diye uğraşılıyor.
28 Şubat'ta Süleyman Demirel, 'Silahsız Kuvvetler işbaşına' demişti ya, öngörüsü bu kez gerçek oldu.
Bu işin içinde, 'Silahsız Kuvvetler' var.
Recep Tayyip Erdoğan'la hesabını görmek isteyenler burada.
Recep Tayyip Erdoğan sonrasına hesabı olanlar da burada.
Bu hareketin lideri, simgesi, bayrağı Recep Tayyip Erdoğan.
Hedef önce onu yıkmak.
Bayrak düşerse, kale zapt edilmiş olur.
Lider yara alırsa, hareketi çökertmek mümkün olur.
Bu yüzden tek hedefleri var, Recep Tayyip Erdoğan...
O nedenle eylemler İstanbul'dan Ankara'ya kaydı.
O nedenle Başbakanlığa saldırıyorlar.
Başbakan'ın karizmasını çizip, Türkiye'yi yönetemez hale getirmeyi amaçlıyorlar.
Organize çalışıyorlar.
31 Mayıs Cuma.
Ankara'dan İstanbul'a giden sabah uçağında 3 kadın gazeteci.
Biri Taksim'de polis müdahalesinin yaşandığı olaylar sırasında provokatör twitleriyle ön plana çıkan isim.
Gezi Parkı olayları henüz Sırrı Süreyya Önder'in vincin önüne atlaması seviyesinde.
'Bu iş çok büyüyecek. ABD ve AB'den çok güçlü açıklamalar gelecek' diyorlar.
Öyle oluyor.
ABD iki kez açıklama yaptı. AB bir kez uyardı. Beslan'daki rehine krizi sırasında gözünü kırpmadan ölüm emri veren ve 300 kişinin katliamının altında imzası bulunan Putin bile bize ayar vermeye kalkışıyor.
İçeride dışarıda Erdoğan'la hesabı olan kim varsa, bunu görmenin peşinde.
Bu işin tam göbeğinde Seferberlik Tetkik Kurulu'nun, 'Beyaz Kuvvetleri' var. Lojistik desteği oradan alıyorlar.
O nedenle artık dik durma günü...
O nedenle artık Recep Tayyip Erdoğan'a sahip çıkma zamanı.
Onu çökertseler, daha ileri bir demokrasi kurmayacaklar. 27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 28 Şubat'ta olduğu gibi, Suriye tipi bir ara rejim kuracaklar.
Bunu demokrasi içinde yapamayacaklarını çok iyi biliyorlar. Bir kez daha kaos ve krize oynuyorlar.
Çünkü o yollardan yürüyüp, ara rejimlere ulaştılar.
Geçmişte de o yüzden Menderes'i hedef almışlardı.
Menderes'i sandıkta yenemeyen İsmet İnönü, 1957 seçimleri ile üçüncü kez yenilgiye uğrayınca, cuntalara oynamıştı. 'Şartlar tamamsa ihtilal meşrudur' sözü 27 Mayısçılara işaret olmuştu.
Geçmişte de o yüzden Erbakan'ı hedef almışlardı.
Önce onu itibarsızlaştırmaya çalışmışlardı.
Erbakan'a, 'P.venk' diyen Paşa'yı, Cumhurbaşkanı Demirel, 'Paşanın bir öfke boşalması' diye desteklemişti.
Benzer şeyi Tayyip Bey'e yapmak istiyorlar.
28 Şubat'ın yol haritasını takip ediyorlar.
28 Şubat'ın düğmesine basıp, ışıklarını yakıp kapatıyor, tencere ve tavasını çalıyorlar.
Ama şunu unutuyorlar.
Çankaya'da Süleyman Demirel yok, Abdullah Gül var.
Genelkurmay'da Çevik Bir yok, Necdet Özel var.
Başbakanlık'ta Erbakan yok, Recep Tayyip Erdoğan var.
Ve her şeyden öte, 'Aman Başbakan dik dursun' diyen milyonlar var...
O yüzden karşılarına dikileceğiz.
Başaramayacaklar.
Şunu aklınızdan çıkarmayın.
Başaramayacaksınız.
'Zulmün topu var, güllesi var, kal'ası varsa
Hakkın da bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır.'
Abdülkadir Selvi / Yeni Şafak