26 Ara 2022 13:24 Son Güncelleme: 26 Ara 2022 17:47

Kılıçdaroğlu'ndan hükümete olay çağrı! "İstanbul ve Yalova seçimleri yenilensin"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Mayıs ayında yapılacak bir erken seçime "hayır" diyeceklerini açıkladı. Kılıçdaroğlu, hükümete "İstanbul ve Yalova seçimlerinin de yenilenmesi" çağrısında bulundu.

Kılıçdaroğlu aralarında Medyaradar Genel Yayın Yönetmeni Denizhan Erkoç'un da bulunduğu internet medyasının temsilcileri ile bir araya geldi, gazetecilerin sorularını cevapladı.

Altı liderin gösterdiği adayın seçimi kazanacağını, 5 Ocak’taki Altılı Masa toplantısında cumhurbaşkanı adayı ismi konuşmayacaklarını, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile sorunlarının olmadığını belirten CHP lideri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçimi kaybetmek istemeyeceğini bu nedenle seçime giremeyebileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Eğer sen gerçekten millet iradesine inanıyorsan ve güveniyorsan, kurşun askerlerini geri çek. Yani etkilediğin yargıcından bürokratına kadar hepsini bir sefer geri çek” ifadeleriyle seslenen CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun sorulara yanıtları şu şekilde sıralandı:

Cumhurbaşkanı Altılı Masa’da belirlenirken altı liderin mutlak onayı ile mi yoksa çoğunluğa göre mi belirlenecek? 4’e 2 ya da 5’e 1 gibi bir durum olur mu?

Aslında sorun cumhurbaşkanlığı sorunu değil. Sorun sistem sorunu. Fakat medya ne hikmetse hep cumhurbaşkanı kim olacak… Yav kim olursa olsun. Bizim niyetimiz sistemi değiştirmek. Çünkü var olan sistem Türkiye’yi getirdi felaketin eşiğine soktu. Hep birlikte görüyoruz ve yaşıyoruz. Tanığıyız. Bu kuşak Türkiye’de var olan sistemin yediden yetmişe Türkiye’yi nereye getirdiğini hep beraber görüyoruz. Amacımız ne bizi bir araya getiren temel etmen ne? Biz bu sistemi değiştireceğiz. Demokrasi olsun istiyoruz.

"Oylama nasıl olacak bunu hiç konuşmadık"

Dolayısıyla cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda önce kendi aramızda demokratik standartları oluşturmak, altına imza atmak, bunu kamuoyu ile paylaşmak, ülkeyi hangi şekilde yöneteceğiz onun kararını vermek, hükümet programı çerçevesinde ekonomiden yargıya kadar neleri yapacağımız konusunda görüş birliği sağlamak… Ondan sonra da bunları gerçekleştireceğimiz bir cumhurbaşkanı adayını belirlemek. Bu çerçevede kamuoyundan hep cumhurbaşkanlığı ile ilgili soru geldiği için şöyle yaptık, bizim cumhurbaşkanı adayımızın nitelikleri şudur dedik ve kamuoyu ile paylaştık.

Altılı Masa’da cumhurbaşkanı adayı nasıl belirlenecek?

Oylama nasıl olacak bunları hiç konuşmadık. Çünkü gündemimizde yok ama sizlerin gündeminde olduğu için sürekli soru sorduğunuz için biz sizi yanıt vermek zorunda kalıyoruz. Altılı Masa’nın gündeminde bunlar yok. Örneğin 5 Ocak 2023’te oturacağız, hükümet programı üzerinde çalışacağız. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçişin yol haritası üzerinde konuşacağız. Bugüne kadar aldığımız kararlar oy birliği ile alınmış kararlar. Eğer bir konu bir arkadaşımız ‘bunu biraz daha gözden geçirelim, kendi kurmaylarımla tekrar değerlendirelim’ diyorsa ‘Hay hay’ diyoruz. Bir sonraki toplantı geldiğinde yine hep beraber yüzde yüz üzerinde uzlaştığımız metinler çıkıyor.

"Gündeme gelince tartışırız"

Cumhurbaşkanı adayının seçiminde de oy birliği olacak mı?

Hiç konuşulmadı ki. Oy birliği mi oy çokluğu mu olsun konuşulmadı. Bugüne kadar aldığımız tüm kararlar oy birliği ile oldu. Bundan sonra oy çokluğu mu olur başka bir şey mi olur onu zamanda içinde, konular gündeme gelince oturur konuşuruz, tartışırız.

"Erdoğan bizi hiç sıkıştırmıyor, sıkıştıran sizsiniz"

Siz cumhurbaşkanlığı gündemimizde yok dediniz ama halkın gündeminde ve birde beklenti var. Kim olacak diye isim olarak da bir beklenti var. Bu sizin için bir engel teşkil etmiyor mu? Bir taraftan da Cumhur İttifakı sıkıştırıyor sizi. Seçimlere yönelik cumhurbaşkanı adayının isminin belirlenmemesi bir handikap mı değil mi? İsim açıklansa daha iyi mi sonuç verir yoksa son ana kadar beklemek mi daha iyi ne düşünüyorsunuz?

Bir, Erdoğan bizi hiç sıkıştırmıyor, sıkıştıran sizsiniz. Medya sıkıştırıyor. Erdoğan’a söyleyeceğimizi söyledik zaten. Altı lider hangi konuda neyi nasıl yapacağına dair görüş birliği sağlamadığında cumhurbaşkanı adayını belirlediğinde ne olacak? Her kafadan ayrı bir şey çıkacak. Erdoğan, “Oh ne güzel ya bunların hepsi ayrı ayrı şeyler söylüyor’ diyecek. Biz bunu bilmiyor muyuz? Biliyoruz. Altı lider bunun farkında. Biz hükümet programı ve geçişin üzerinde uzlaşacağız. Aramızda hiçbir görüş farklılığı kalmayacak.

Yüzde yüz uzlaşma sağlandıktan sonra da Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz. Cumhurbaşkanı adayı çıkacak, benim söylediğimi veya onun söylediğini, Babacan’ın, Davutoğlu’nun ve Sayın Gültekin’in söylediğini dillendirecek. Dolayısıyla altı lider hep birlikte aynı şeyi söyleyecek. Aramızda bir farklılık olmayacak. Eğer biz bunu önceden belirlersek her birimiz ayrı şeyi söyleyebiliriz. Bu Erdoğan’ın eline koz vermek. Erdoğan bunun için sıkıştırıyor. ‘Bir an önce açıklayın’ çünkü farklı şeyler söylensin, ben de çıkıp kürsüye diyeyim ki ‘bak görüyorsunuz değil mi? Her kafadan bir ses çıkıyor’ Onun aklı bizde yok mu Allah aşkına?

"OTURUYORUZ, KONUŞUYORUZ"

Biz her şeyi biliyoruz. Her ayrıntıyı, her detayı gündemimize getirip konuşup tartışıyoruz. Altı lider diyelim ki 15 günde bir veya 20 günde bir toplanıyoruz ama bu hiç görüşmüyoruz anlamında değil. Görüşüyoruz ama altımız bir araya gelmiyoruz. Telefonda da görüşüyoruz, genel başkan yardımcıları her bir partinin hükümet programı kapsamında da, geçişin yol haritaları konusunda oturuyorlar çalışıyorlar. Bir sefer gidip de dağılmıyorlar. Bitinceye kadar süreç sürekli çalışıyorlar. Sistem kendi içinde çalışıyor. Ama bu altta çalışan mekanizma görünmüyor. Üstte sadece liderler görünüyor. Acaba bir araya geliyorlar mı gelmiyorlar mı diye. Geliyoruz, oturuyoruz, konuşuyoruz.

"Kendi cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz"

Bu süreç uzadıkça ve cumhurbaşkanı adayının ismi açıklanmadığı müddetçe sanki bir pesimist durum var. Beklenti daha da artıyor. Sokakta ya da yakın çevremizde kiminle konuşsak artık aday açıklansın’ diye de bir şey var. Bunun negatif bir etki yaratacağını düşünüyor musunuz? Yoksa değil mi?

Negatif etkiyi yaratan sizsiniz arkadaşlar. Biz değiliz. Biz yolumuza devam ediyoruz. Ama Saray’ın baskısı ve Saray’ın medya üzerindeki baskısı, Saray’ın özellikle gündem belirleme konusundaki ‘Niye Cumhurbaşkanı adayını belirlemiyorlar’... İyi de biz onların arzu ettiği zaman diliminde mi belirleyeceğiz? Hayır… Kendi Cumhurbaşkanı adayımızı belirleyeceğiz. Bizim açımızdan cumhurbaşkanı adayından öte sistem… Biz sistemi değiştirmek istiyoruz. Yoksa bir kişi gitsin, yerine yeni bir kişi gelsin. Bu algının içine Türkiye süratle sokuluyor. Buradan kesinlikle çıkmak lazım. Demokrasiden yana olan herkesin bu anlayıştan çıkması lazım. Biz demokrasiyi savunuyoruz. İlkeleri savunuyoruz. Eğer biz ‘Efendim bugün burada bir tek adam var, tek adamdan memnun değiliz. Bunu değiştirmek istiyoruz. Yerine yeniden bir tek adam gelsin ve biz bununla yola devam edelim. Bakalım bu nasıl olacak?

Bizim ikinci yüzyıla çağrı vizyonumuzda önemli olan sistemi değiştirmekti. Öyle bir değişikliği gerçekleştirelim ki Türkiye hem ekonomik hem de siyasal açıdan bir daha krizlere girmesin. Gerçek anlamda demokrasi, gerçek anlamda ekonomi politikaları oluşturulsun. Asıl hedefimiz bu.

Kılıçdaroğlu’ndan Akşener ile ‘sorun var mı’ sorusuna yanıt

“Biz kendi aramızda görüşüyoruz” dediniz. Son günlerde malum Saraçhane Mitingi’nden sonra İYİ Parti ve CHP yetkililerinden bazı açıklamalar oldu. Sayın Akşener ile herhangi bir görüşmeniz oldu mu? İYİ Parti ve CHP arasındaki bu çok da su üstüne çıkmayan gerginlik mi diyelim nasıl adlandıralım bilmiyorum ama bunun Altılı Masa’ya zarar vereceğini düşünüyor musunuz? Akşener ile bu konuyu oturup konuşmak ister misiniz?

Herhangi bir sorunumuz yok. Niye görüşmeyelim. Kavga etmedik ki ayrılalım. Görüşüyoruz. Herhangi bir sorunumuz yok.

"Altı lider bir araya geleceğiz"

5 Ocak’ta ilk Altılı Masa toplantısı olacak. Daha sonra hem geçiş sürecine ilişkin hem de hükümet programının ne zaman açıklanması bekleyelim…

Takvimi belirleme konusunda, hükümet programını kabul ettikten sonra programının kamuoyu ile nasıl paylaşacağını belirleyeceğiz ve onun için bir takvim vereceğiz. O vaktimde yine büyük bir olasılıkla yine altı lider bir araya geleceğiz. İktidar olduğumuzda bunları hayata geçireceğiz diye kamuoyu ile paylaşacağız. Daha sonra Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş yol haritası üzerinde de durulacak. Gerekirse yine altı lider bir araya geleceğiz. Altı lider yine kamuoyuna güçlendirilmiş parlamenter sistemin geçişini kamuoyu ile paylaşacağız. Üç temel konuyu altı lider bir araya gelerek paylaştık.

Anayasa ve maddeler, şimdi hükümet programı… ‘Ortak Söylem ve Hükümet Programı’ tam adı. Bunlar için de altı liderin bir araya gelip bunu birlikte kamuoyu ile paylaşmamız lazım diye… Bu benim düşüncem. Son ikisini masada liderlerle görüşmedik. Neyi nasıl yapacağımızı kamuoyuna aktarmanın önemli olacağını düşünüyorum. Anayasayı iki kez yaptık. Bir, güçlendirilmiş parlamenter sistem ile ilgili ana ilkeleri belirledik. Meclis iç tüzüğünde ve hem diğerlerinde. Yargı bağımsızlığı gibi. Parlamentoda komisyon kurulması gibi. İkinciyi toplantıyı anayasa maddesi değişiklikleri ile ilgili yaptık. Üçüncü toplantıyı eğer altı lider de kabul ederse hükümet programı üzerinden yapacağız. Dördüncü toplantıyı da geçişin yol haritası üzerinden yapacağız.

Zamanlama belirli mi?

Hayır. Onu dediğim gibi altı lider bir araya geleceğiz. Ona göre belirleyeceğiz.

Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a: Kurşun askerlerini geri çek

Ekrem İmamoğlu ile ilgili yargı kararı var bunun seçimlerden önce netleşmesini bekliyor musunuz? İmamoğlu’na yönelik terör soruşturması da var. Bununla ilgili özel bir eylem planı var mı?

Erdoğan’a şu çağrıyı yapıyorum. Eğer sen gerçekten millet iradesine inanıyorsan ve güveniyorsan, kurşun askerlerini geri çek. Yani etkilediğin yargıcından bürokratına kadar hepsini bir sefer geri çek. Anayasayı süratle değiştirelim. Biz size destek vereceğiz. Derhal İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ve İstanbul’daki bütün belediyeler için hemen seçime gidelim. Yüreği, cesareti varsa açıkça meydan okuyoruz. Madem diyor, ‘ben bunları yapabilirim’ sen yargıyı sopa olarak kullanıp bunları yapabiliyorsun. Ama millet bunun doğru olmadığını biliyor ve görüyor.

"Yüreğin yetiyorsa gel"

Demokrasiye inanıyorsan, Ekrem Bey’in yanlış bir şey yaptığını kamuoyuna deklare etmeye çalışıyorsan, onu gereksiz yere suçlamak istiyorsan. En güçlü irade milletin iradesidir o zaman gidelim milletin iradesine hemen seçimi yapalım. Yüreğin yetiyorsa gel. Aynı şeyi Yalova için de yapalım. Üç bilirkişi raporu, üçü de belediye Başkanlığı lehine. Hala göreve başlatmıyorlar. Cumhuriyet tarihinde bir ilktir. Bilirkişi raporuyla ilgili, bilirkişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu. ‘Niçin böyle bir rapor verdin’ diye. Hukukun askıya alındığı, yargının işlemediği bir dönemdir. Tek güvencemiz milletin iradesidir. Eğer sen de milletin iradesine saygı duyuyorsan gel hemen derhal yerel seçimleri yapalım. Derhal.

"Sağduyulu bir şekilde hareket edeceğiz, aday kazanacak"

Siz masanın dağılacağına dair hiç endişe duydunuz mu? Seçim gününe kadar ‘Bu masayı ayakta tutabileceğim’ diyor musunuz?

6’lı masa niye dağılsın? Dağılması için Erdoğan her türlü şeyi yapıyor. Onun havuz medyası da dâhil olmak üzere. ‘Dağıldı’, ‘dağılacak’ ‘HDP masanın altında, üstünde’ bunların hiçbirine inanmayın. Anayasayı süratle değiştirelim. Niye dağıtalım 6’lı masayı. Hepimiz demokrasi istemiyor muyuz? 6 liderin göstereceği aday kazanacak. Kimi gösterirse. Sağduyulu biçimde hareket edeceğiz. Bu aday kazanacak.

Çoklu aday masada mı: çok da olur, tartışılabilir

6’lı masanın ortay aday çıkaracağını söylüyorsunuz ama her partinin kendi çıkarma ihtimali de gündeme geldi. Siz çoklu aday formülüne nasıl yaklaşıyorsunuz? Bu olasılık ne kadar yüksek?

Tek aday mı, çok aday mı sorusuna görüşülmediği için bir şey söylemedim. Her olasılık olabilir. Benim düşüncem, tek adayla seçime gitmek lazım, seçimi almak ve bitirmek lazım. Çok da olur. Tartışılabilir. Şu ana kadar 6’lı masada böyle bir tartışma hiç olmadı. Gündeme de gelmedi. Şimdi çoklu adaya hiç olmaz dersem diğerlerine ipotek koymuş olacağım. Özgürce tartışacağız.

"Milletvekili seçimleriyle ilgili hiçbir görüşmemiz olmadı"

Seçime bazı illerde ortak listeyle girebileceğinizi ifade etmiştiniz. Buna dair bir çalışmanız somutlaştı mı?

Milletvekili seçimleriyle ilgili hiçbir görüşmemiz olmadı. Daha sonraki aşama. Önce hükümet programı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in yol haritası önce bunlar üzerinde uzlaşmamız ve kamuoyu ile paylaşmamız lazım. Arkasından seçimle ilgili ortak liste mi olur, ayrı liste mi olur. Her parti 41 ilde seçime girmek zorunda. Daha sonra kuracağımız bir komisyonla olacak. Bugün için böyle bir komisyonumuz yok. Bu çalışma çok zor bir çalışma da değil. Asıl olan neyi nasıl yapacağımız konusunda hükümet programı. Bunu oluşturmaya çalışıyoruz.

"Kendi göbeklerini kendileri kessinler"

Seçim tarihi 18 Haziran 2023 olmazsa Mayıs olursa CHP’nin tutumu ne olur. Hangi tarih ihtimaliyle olumlu ya da olumsuz seçim tarihi değişikliğine oy verir?

Parti Sözcüsü Faik Öztrak: Nisan başına kadar yapılacak bir seçimi erken seçim olarak görürüz ve ‘evet’ deriz. O tarihten sonra yapılacak bir seçim siyasi kumpasın sonucu olan, siyaset mühendisliğinin sonucu olur. O zaman kendi göbeklerini kendileri kessinler bu ihtimal var dedik.

"Tek merkezden talimat alan bir yargı var"

Türkiye seçim sürecine giderken çok ciddi bir biçimde demokrasi bandının daraltıldığını görüyoruz. HDP’ye karşı uygulanan politikalar, bir il başkanının tokatlanması, sosyal medya ile ilgili alınan yasal düzenlemeler, ifade özgürlüğünün kısıtlanması vb. CHP giderek daralan bu bandın seçim sürecini adil bir biçimde sonuçlandıracağına inanıyor mu? Olası bir seçimde cumhurbaşkanının Altılı Masa’dan seçilmesi ama Meclis’te çoğunluğu elde edememesi halinde Altılı Masa ya da CHP herhangi bir hazırlık yaptı mı?

Demokrasi bandı evet daralıyor bunun farkındayız. Erdoğan’ın giderek kamu bürokrasisini ve kamu yargısını kullanarak demokrasi alanını daralttığını biliyoruz. Tek merkezden talimat alan bir yargı var. Tek merkezden talimat alan bir bürokrasi var. Bugün valiler ve kaymakamlar AK Parti’nin il ve ilçe başkanları gibi davranıyor. Bunların hepsinin farkındayız. Erdoğan’ın vatandaşlara yazdığı mektubu devleti bürokratları evlere girip dağıtıyorlar. Ak partililer artık evlere giremiyor. Ne derlerse desinler yeteri kadar giremiyorlar. Çünkü tepkiyle karşılaşacaklarını gayet iyi biliyorlar.

"Seçim güvenliğiyle ilgili çok iyi hazırlanıyoruz"

Bütün bunların hepsinin farkındayız. Seçim güvenliği için çok iyi hazırlıklar yapıyoruz. İllerden ve ilçelerden gelen sandık görevlileri için bu binanın alt katında gönüllülerden oluşan bir ekibimiz var. Bunlar her bir diyelim ki Şırnak’ın bir ilçesinde liste gönderiliyor, bunların her biri tek tek aranıyor siz hangi sandıkta görevlisiniz diye. Biliyor mu bilmiyor mu? Görevli olduğunu biliyorsa yanına bir artı koyuyoruz. Bilmiyorum, haberim yok diyorsa yanına bir eksi koyuyoruz. İl, ilçe başkanını arıyoruz, yeni bir kişi bulacaksın diye… Dolayısıyla bunun yüzde 76’sı bitti. Yüzde yüzünü tamamlayacağız sandık güvenliği açısından.

Ayrıca parça parça eğitiyoruz Türkiye genelinde. Nasıl davranmaları gerektiğini, tutanakları nasıl imzalamaları gerektiğini, elektrik söndüğü zaman ne yapmaları gerektiğini, büyük kentlerin tümünde barolarla da ortak bir çalışma yaptık. Her okulda gönüllü bir avukat olacak. Sorun çıktığı zaman müdahale edecek. Böyle bir çalışmamız var. Bu sadece bizim diğer partiler de benzer çalışmalar yapıyorlar. Sandık başındaki kişi tutanağı imzaladıktan sonra telefonla fotoğrafını çekip bize gönderecek. Ondan sonra bir sorunumuz olmayacak.

"Biz YSK’ya güvenmiyoruz"

İstanbul sonuçlarını böyle yaptık ve asıl başarıyı orada elde ettik. Çünkü biz YSK’ya güvenmiyoruz. Malum İstanbul seçimlerde yayını kestiler, açıklamadılar. Ama bizim elimizde bütün tutanakların fotoğrafları vardı. Dolayısıyla ne yaparlarsa yapsınlar biz seçimin sonucunu önceden biliyorduk. Cumhurbaşkanlığını kazanıp, Meclis’te Altılı Masa çoğunluk sağlamazsa, bütün seçenekler düşünülüyor ama biz şundan yüzde yüz eminiz. Hem cumhurbaşkanlığını hem de parlamentonun çoğunluğunu alacağız. Bütün seçeneklere bakıyoruz ve görüyoruz. Erdoğan da görüyor. Parlamentoda çoğunluğu kaybedeceğini. Onun bütün hedefi cumhurbaşkanlığı ama onu da kaybedecek. Ben Erdoğan’ın seçimi kaybedeceğine dair inancı güçlenirse Erdoğan seçime bile girmeyebilir. Diyebilir ki ‘Girecektim ama YSK’dan arzu ettiği kararı çıkarabilir.

"Seçimi kaybetmek istemez"

Bunu biraz açar mısınız? Burada ne sizin ne de diğer muhalefet partilerinin Erdoğan tekrar mağduriyet oynamasın diye anayasaya göre seçilip seçilemeyeceği konusunu gündeme getirmediğinizi ifade ettiniz, biliyoruz. Böyle bir ihtimali mi görüyorsunuz?

Seçim kaybetmek istemez. Seçimi kaybettiğini anladığı an ‘Ben seçime girecektim ama YSK izin vermedi’ diyecek. Ama halk mağduriyet yaratamayacak çünkü YSK onun emrinde olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu ülkede yaşayan herkes Erdoğan’ın hangi hakimin hangi kararı vereceğini gayet de iyi bilir. Arzu ettiği zaman o hakim arzu ettiği kararı vermiyorsa onu başka bir yere sürer yerine yeni bir karar alabilir.

Bunu sizde aday sürecinin öncesinde mi?

Adaylık sürecinin öncesinde. Bakacak, görecek. Yüzde yüz kaybettiğini gördüğü takdirde aday olmayacaktır. Bunu yakın çevresi de dillendiriyor sadece ben değil.

"Kim belirlerse biz hepimiz onun arkasında duracağız, bitti"

Herkeste büyük bir tedirginlik var. Bizim de yansıtmaya çalıştığımız şey bu aslında. Bunlar da düşünülerek aday konusunda umut olabilecek bir karakterin biraz daha erken ortaya çıkması gerekmiyor mu sizce de?

Sistemi niye tartışmıyoruz? Birisi sorduğu zaman cumhurbaşkanı kim olacak?’ diye. Altı lider önce diyor ki ‘biz önce demokrasiyi getireceğiz’. Siz demokrasi istiyor musunuz? İstiyorsunuz… Altı lider oturacak bir aday belirleyecek. Kimi belirlerse biz hepimiz onun arkasında duracağız. Bitti. Dolayısıyla Ali mi olsun Veli mi olsun tartışmasından kesinlikle bunu çıkarmamız gerekiyor. Erdoğan ve onun yakın çevresi olayı kişi ekseninde götürmek istiyor. Anketler o çerçevede yapılıyor. Bilinçli bir yönlendirme var. Kendimize bir kral arıyoruz.

"Ya biz kural istiyoruz kral değil"

Kurallardan vazgeçtik bir kral var onu beğenmiyoruz yeni bir kral arıyoruz… Ya biz kural istiyoruz, kral değil. Kral kim olursa olsun ama kurallarına göre çalışan bir devlet yapısı istiyoruz. Bunun da demokrasi olmasını istiyoruz. Geniş kitlelere ulaştırılması lazım. Biz söylüyoruz ama sonuçta yorum yapacak ve eleştirecek olan, olması gerekenin nasıl olması gerektiğini anlatacak olan sizlersiniz. Bizler sizlere saygı duyacağız. Görevimiz o. Bir yanlış olursa biz anca telefon açarız. ‘Burada bir yanlış var’ diye.

Onun dışında düşüncelerinize saygı duymak bizim görevimiz. Toplum doğal olarak bu noktaya itildi sürekli. Sürekli bu tartışıldı. Hangi kanalı açarsanız açın. X ya da Y kanalı değil sadece hangi kanalı açarsanız açın. Bu yönlendirme ile o kanalların hareket ettiğini görüyorum. Üzülerek görüyorum ama görüyorum. Memleket batmış. Biz gitmişiz kralı nereden bulabiliriz diye… Kurtarıcı aramıyoruz demokrasi arıyoruz.

"Ekmeleddin bey döneminde biraz demokrasi vardı"

Halkta tabii bir Ekmeleddin İhsanoğlu gerçeği var. Halk oradaki başarısızlığı da görüyor. Biz da onun hassasiyeti var. Beklentisi var.

Niye geçmişe takılıp kalıyoruz da geleceği düşünmüyoruz? Kaygıyı yaratan ve sürekli olarak kral arayışı… Ekmeleddin Bey döneminde biraz demokrasi vardı. Biraz yargı bağımsızlığı vardı. Şimdi hiçbir şey yok. Şu kapıdan çıkarsanız sizi gözaltına alıp tutuklayabilirler. Gerekçe de yok. Bir gizlilik kararı koyarlar dosyanıza avukatınız bile neden tutuklandınız bilmez. Yeni bir evrede bir Türkiye. Yeni evre içinde düşünmemiz lazım.

"Anayasa mahkemesi’ne göndermek için mektup hazırlıyorum"

Seçim dönemine doğru büyük engellerle karşı karşıyayız. CHP’nin ‘Sansür Yasası’ ile ilgili yaptığı başvuru AYM’de görüşülecek. Sizin Yüksek Mahkeme’ye bir çağrınız var mı?

Yüksek Mahkeme’nin demokratik standartlarla ilgili açılan davalara öncelik vermesi lazım, İnsan Hakkı İhlalleri’ne öncelik vermesi lazım. Öncelik vermiyorsa, Yüksek Mahkeme görevini yapmıyor demektir. Parlamentodan TMSF ile ilgili olarak yolsuzluk yapanlar hakkında ‘soruşturma ve kovuşturma yapılamaz’ diye kanun çıktı. Bu konuda da şimdi Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na göndermek için bir mektup hazırlıyorum. Bir rezalet. Bir de diyorlar ‘Gazi Meclis’. Siz hangi ‘Gazi Meclis’ten söz ediyorsunuz? Yolsuzluğun üzerini kapatan Meclis, Gazi Meclis mi olur? 15 Temmuz Gazilerinin paralarını alıp yiyenler Gazi Meclis mi olur? Buna ses çıkarmayanlar da Gazi Meclis mi olur? Yargıda ciddi bir çürüme var biliyorum ama yargıda son derece nitelikli insanların olduğunu da biliyorum.

Bugün Türkiye kısmen ayaktaysa o nitelikli yargıçların yüzünden ayakta. Parlamento vesayet altında. Yasama vesayet altında. Yürütme de bir kişiden oluşuyor. Koskocaman Türkiye Cumhuriyeti’ni teslim almış durumda. Bizim tarihimizde böyle bir garabet hiç olmadı. Karalıyız ve değiştireceğiz. Toplum bunu görüyor zaten. Değişimi biz görüyoruz zaten. Fark ediyoruz. Vatandaşla muhatap olduğumuzda görüyoruz biz bunları. Var olan statükoyu sürdürmek için ellerinden gelen her çabayı kullanıyorlar. Avrupa Birliği’nin ön gördüğü bütün demokratik standartları ülkemize getireceğiz. Onların yeni fasıl açmalarını beklemeden biz bunu yapacağız. Bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz.

"Şanlıurfa’ya giremedik"

2014’ten beri yapılan bütün seçimlerde özellikle yurttaşların güvenlik kaygısı var. Son seçimde, 9 bin 700 sandıkta CHP’nin müşahitti yoktu. Tüm sandıklarda CHP’liler olacak mı? Kamuoyunda aday tartışmalarındakiler hemen hemen hepsi CHP üyesi. Sizin partiniz dışında isim getirilecek olmasını nasıl değerlendirirsiniz?

Seçim güvenliği konusunda doğru, bu konuda ben irademizin çok iyi olduğunu söylemedim zaten eksiğimiz vardı. Biraz bizden ve bizim dışımızdan kaynaklandı. Biz Şanlıurfa’ya giremedik. Bıçaklandı arkadaşlar. Kaymakam, Vali ‘Girmeyin, hayati tehlike var’ dedi. Nereye gideceğiz? O dönem CHP’nin Doğu ve Güneydoğu’daki algısı biraz farklıydı. Ama bugün her yerine rahatlıkla gidebiliyoruz. Seçim güvenliği açısından geçmişle mukayese edilmeyecek kadar güzel bir çalışma yapıyoruz. Örneğin geçmişte, yaklaşık 10 Nisan’da sandıkta görevli arkadaşların görevlerine gitmediklerini de saptadık. O nedenle tek tek soruyoruz ‘siz hangi sandıkta görevlisiniz’ diye. O hata bir daha tekrarlanmasın diye. Onların tamamının partiyle ilişkisini de kestik. Onlar partili değiller. Buna benzer ciddi önlemler alıyoruz.

Diğer liderler bir CHP’liyi ya da başkasını aday olarak gösterilsin hiç tartışılmadı. Bu konu 6’lı masada hiç görüşülmedi. Kamuoyunda tartışılabilir.

"Tartışmaları gereksiz ve yersiz buluyoruz"

Kararsızlar ve HDP seçmeni var. HDP seçmeninde bazı adaylara tepkili olduğu konuşuluyor. Kararsızların şu anda ne yapacağını bilemeyen, eski partisine oy vermeyi düşünen. Bu iki grubunda oyunu alabileceğini düşünüyor musunuz? Anketler de kafa kafaya görünüyor. Piyasadaki bütün anketler bilinçli yönlendirme mi? CHP’nin anket çalışması var mı?

CHP’nin bir anket çalışması yok. Bizim de abone olduklarımız var. Özel olarak yapılan bazı anketler ve bize sunuş yapmak istiyorlar. Biz kabul ediyoruz onları bize sunuşlarını yapıyorlar. Millet İttifakı’nın başarısı konusunda hiçbir sorunumuz yok. 6 lider beraber olduğumuz sürece bir sorun yok. Medyada tartışmalar oluyor tabii. Tartışmaları gereksiz ve yersiz buluyoruz. Vatandaş bu kadar perişanken, onların dertleri varken, Cumhurbaşkanı adayı kim olacak diye, ki bence Saray’ın desteklemesi ve onların yönlendirmesi ile böyle tartışmalar oluyor. Bizim oy almak istediğimiz kesimin o tartışmalarla hiçbir ilgi yok. Onlar günlük yaşamı sürdürmeye çalışıyorlar. Bizim ulaşmak istediğimiz daha derin yoksulluk yaşayan kesim.

"Geçişle ilgili takvim netleşmedi"

Babacan’ın mevcut sistemden yeni sisteme geçişle ilgili görüşmelerimiz sürüyor ancak netleştirmiş değiliz, ‘bir dahaki seçime de kalabilir’ dedi. Eski sisteme hemen mi geçilecek bir sonraki seçime kadar beklenecek mi?

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile ilgili Babacan kendi görüşlerini bildirebilir. Biz de saygı duyacağız. Parlamenter Sistemin geçişle ilgili takvim netleşmedi. Önümüzdeki günlerde netleşir. Netleştikten sonra kamuoyu ile paylaşacağız.

"Demokrasiden yana olanlar gelip oy verecekler"

Kararsız ve HDP seçmenine dair ne dersiniz?

Çıtayı demokrasi üzerine oturtursak bir sorun kalmaz. Demokrasiden yana mısın yoksa tek adamdan mı yanasın. Demokrasiden yana olanlar gelip oy verecekler. “Hayır biz demokrasiyi değil de tek adam rejimini istiyoruz, kralımız da çok iyi diyorlarsa” oylarını gidip bu tarafa verebilirler.

"Demirtaş’ın söylemlerini dikkatle izliyoruz, haksızlığa uğradığını biliyoruz"

Selahattin Demirtaş’ın ‘Muhalefet ile görüşmeye hazırız. Altılı Masa da dahil. Konuşmak aynılaşmak değildir. Belki de HDP aday çıkarmaz’ açıklaması var. Bu çağrının muhalefette karşılığı var mıdır?

Sayın Demirtaş’ın söylemlerini dikkatle izliyoruz. Açıklamaları da dikkatle izliyoruz. Demirtaş’ın da Osman Kavala’nın da haksızlığa uğradığını biliyoruz. Haksızlıkların giderilmesi gerektiğini hemen hemen her ortamda dillendiriyorum.

"Milletvekilleri iradelerini saray’a ipotek etmiş vaziyette"

Uyuşturucu baronlarına ilişkin çıkışınız toplumun her kesiminde karşılık buldu. Vizyon belgesini açıkladığınız toplantıda da bu sorunla alakalı somut adımlar atacağınıza işaret etmiştiniz. Vermiş olduğunu mücadelenin seyri nedir? Toplumun henüz görmediği. Toplum sizden ne beklemeli?

Uyuşturucu baronları gücü siyasal iktidardan alıyor. Çünkü siyasal iktidardan bazılarının büyük bir olasılıkla elde ettikleri paralarla bazıları finanse ediyorlar. Adamlar gelecek uyuşturucu satacaklar, burada krallar gibi yaşayacaklar. Yasa çıkarıyorsunuz uyuşturucu paralarını Türkiye’ye getirin diye. Parayı getirenlerin, paranın kaynağını sormayacağım diyor. Nereden olursa olsun, kovuşturma da yapmayacağım soruşturma da yapmayacağım… Yasa çıkarıyor Meclis. Bugünkü Meclis’e Gazi Meclis dedikleri… Uyuşturucu baronlarından medet uman bir parlamento olur mu Allah aşkına. Görevini yapmayan bir parlamento var. AKP ve MHP iradelerini Saray’a ipotek etmiş. Milletvekilleri iradelerini Saray’a ipotek etmiş vaziyette.