KHK mağdurları yazısı olay yarattı!"Sizin ciğerinizi biliyorum! Parazit yapmayın!"
HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarını hakkında kaleme aldığı yazılar nedeniyle 'FETÖ'cülerin kendisine saldırdığını söyledi.
HaberTürk yazarı Sevilay Yılman, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) mağdurlarını hakkında kaleme aldığı yazılar nedeniyle 'FETÖ'cülerin kendisine saldırdığını söyledi. Yılman, "Bakın ben bunlarını ciğerini bilirim. Yani FETÖ’cülerin… Sinsi ve çok şeytanidirler" ifadesini kullandı.
Yılman'ın "Sizin ciğerinizi biliyorum! Parazit yapmayın!" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
Bekliyordum esasında KHK mağdurları ile ilgili yazdığım yazıların devam etmemesi için FETÖ’cülerin şahsıma saldırıya geçeceğini…
O nedenle şaşırmıyorum.
Hatta bilakis seviniyorum.
Demek yazdıklarım bu konuda bir aydınlanma sağlıyor ki toplumda ufak ufak tekere çomak sokmak için gelmeye başladılar diye düşünüyorum.
Niye böyle düşünüyorum peki?
Ee çünkü KHK dolayısıyla yaşanan bu mağduriyetlerden en büyük kazancı sağlayanlar yine onlar!
Özellikle bu mağduriyetleri yurtdışında kullanarak prim yapmaya devam eden yine onlar!
O nedenle de mağduriyetlerin ortadan kalkmasını istemiyorlar tabii...
Baktılar ki bir deli çıktı meydana ve ortada heyula gibi duran bu mağduriyetlerin bir an evvel sonlandırılması için yetkililerin dikkatini çekmek için çırpınıyor!
“Kesmeliyiz bunun önünü” deyip parazite başladılar.
Bakın ben bunlarını ciğerini bilirim.
Yani FETÖ’cülerin…
Sinsi ve çok şeytanidirler.
O kadar ki...
Sosyal medyada epeyce ses getiren KHK ile ilgili yazılarımın altına dümdüz; “Bizim hain bir yapı olduğumuz konusunda en çok bağıran bu kadındı! Alçaklığımızın deşifre olmasında bu kadının payı çok büyüktür!” diyemedikleri için kendileri de sanki mağdurmuş gibi bir görüntü verip; “Bu kadına sakın inanmayın! Vaktinde en çok gazı veren, ateşi körükleyen, acımasız olanlardandı bu kadın!” mealinde yorumlarla işi sulandırmaya, yazılarımın önünü kesmeye çalışıyorlar.
Ama beyhude!
Çünkü evet, o gün aynen dedikleri gibi... Devletin tüm kanallarına sızıp ahtapot gibi her bir yanını sararak ve adeta paralel devlet kuran ve kurdukları bu devletin imkanlarını kullanarak, devleti içeriden çökertmeye çalışan alçaklara karşı ilk mücadeleyi başlatan ve sonuna kadar da devam ettiren gazetecilerden biriyim.
Hem de yargı, emniyet dahil tüm ülkede muktedir ve iktidarla da el ele, kol kola yürürlerken!
Tehditlerine, şantajlarına ve hakkımda ortaya attıkları bir yığın iftiraya aldırış etmeden çata çat mücadele ettim!
Ve kimsenin şüphesi olmasın bugün de olsa aynı mücadeleyi aynı şekilde veririm...
Çünkü o günkü mücadelemde haklı ve çok doğru bir yerdeydim.
Bugün de öyle bir noktadayım!
Bu yazıları onların arkasını toplamak ya da onları aklamak için yazmıyorum!
Tam aksine topuklayarak ülke dışına kaçan o alçakların vesilesi ile mağdur olmuş gariban insanlara sahip çıkıyorum.
Onların hainliği nedeniyle masum insanlara yapılan haksızlığın giderilmesi adına adalet için mücadele veriyorum.
Şunu da söyleyeyim yeri geldi…
Bu köşe, bu kalem bana halkın, milletin sesine tercüman olayım diye emanet edilmiştir.
Bunun bilincinde olmaya gayret ediyorum ve her yazımda ünlü düşünür Montesquieu’nün; “Bir tek kişiye yapılan haksızlık, bütün topluluğa yönelmiş bir tehdittir!” sözünü rehber olarak görüyorum.
Eğer yazdıklarımla değil yüzbinlerin… Bir kişinin dahi mağduriyetinin ortadan kalkmasına faydam olabiliyorsa da vicdanen huzura kavuşuyor ve inanılmaz mutlu oluyorum!