Keskin Kalem'den Arkası Yarın: Azgın tekelerin spiker seçimi bahaneli tekne turu nasıl bitti?
Keskin Kalem dün anlatmaya başladığı biri medya yöneticisi diğeri reklamcı iki azgın tekenin yeni spiker seçimi bahaneli tekne turlarını yazdı.
Sevgili Dostlar, Medya Mahallemizin Kıymetli Değerleri, Yüreği Pırıl Pırıl, Saf ve Güzelliğin Değerli İnsanları!
Arkası Yarın tadındaki öykümüze büyük ilgi gösterdiniz, meraktan çatlayacak gibi olanlarınız Medyaradar ailesinden tanıdıklarını telefon ve e posta bombardımanına tutanların haddi hesabını sayamadım!
Keskin Kalem meraktan çatlatacak Arkası Yarın’ına kaldığı yerden devam ediyor.
Dün dediğim gibi, harfi harfine katıksız, yüzde yüz orijinal ve tanıklı-belgeli bu öykü memlekete hayırlı uğurlu olsun. Yüce Rabbimden tek dileğim, bu yazdıklarımın kaka çukurundaki medyamızın yarınlarına fayda sağlaması ve hayırlara vesile olmasıdır!
* * *
Rahmetli Nevzat Şenol ve kulakları çınlasın Selahattin Duman, benim yazmaya çalıştığım bu içerikteki aşna fişne konuları acayip harika yazarlardı.
Öyle ki, sanki röntgene yatıp olanı-biteni saniye saniye izlemiş gibi çırılçıplak döktürürlerdi.
Sabah gazetesinin ilk yıllarında Günün Haberi bölümünü prezervatifsiz okuyabilen inanın çok azdı!
O dönemin Sabah’ı bulvar kültürlü, yalan, atmasyon şeyleri haber diye pazarlayan bir Rahmi Turan klasiğiydi!
Az insanın canını yakmadı o dönemin Sabah gazetesi!
Aslı astarı olmayan palavralarla kaç genç kızın hayatını kararttılar, saymakla bitmez.
Bugün ağlayıp sızlayan, elinde tesbih, karısının kızının mayolu fotoğraflarını da yayınlayarak, dolandırıldığını ve mağdur edildiğini, servetinin yağma edildiğini bas bas bağıran eskinin kudretli reklamcısı; kibar tabirle çöpçatanlıkta sınır tanımıyordu!
Hem ne demiş eskiler, “arkadaş arkadaşın çöpçatanıdır!..”
* * *
DÜNDEN DEVAM EDELİM!
Bugün bir haber kanalının en tepe makamında oturan ihtiyar ile meteliğe mantar tabancası patlatan, sefalet çukurunda bocaladığını haykırmak için ailecek sakinleştirici haplarla hayata tutunduklarını duyduğum reklamcı dostun ağzı kulaklarındaydı!
İki ihtiyar kurt, pişmiş kelle misali sırıtırken, Ada sahillerine son sürat yol alan tekneyi yalayan rüzgâr jöle yemiş boyalı üç tel saçlarını sağa sola savuruyordu!
Viskilerini yudumlayan azgın tekeler, iki spiker kıza da teklif ederler. Kızlarımızdan biri içki kullanmadığını söyler, diğeri “hay hay” der, eşlik eder.
Bugünün önde gelen haber kanalının tepesindeki dostuna iki spikeri tanıştıran bir dönemin kudretli reklamcısı, kızlara kendilerinden bahsetmelerini söylerler.
Azgın tekelerden biri Temmuz sıcağında sere serpe giyinmiş haber spikeri adaylarına dümdüz söyler ve “biz bir arkadaş seçeceğiz, bakalım en şanslınız hanginiz olacak?” der.
Kızlardan hayli hırslı olan, önüne düşen şans topuna muhteşem bir smaç atar ve işveli bakışlarla haber kanalının kudretli yöneticisinden “bir kadeh viski daha rica etsem” diyerek meyve suyu içen arkadaşını egale eder!
Set sayısına gerek kalmamış, rakip spiker arkadaşı sahadan çekilmiştir!
Yeni spiker seçimi bahaneli tekne turu kısa sürer. Ada sahillerine demirlemiş tekne kısa süre sonra geldiği yere, İstinye rıhtımına geri döner.
Çalıştığı kanalın makyaj odasında kendisi gibi evli barklı, kendisi gibi spiker adamla yarı çıplak vaziyette ilişki kurarken yakalanan kızımız, kaptanın yardımıyla teknenin merdivenlerinden karaya ayak basarken iki kadeh viskinin de verdiği rehavetle “bu kadar kısa mı sürecekti Boğaz Turu yani!” diye sorar.
Kısa süre sonra koynuna girip metresi olacağı kanal yöneticisinden anında yanıt gelir; “tekne senin güzelim!”
Tekne turundaki spiker adayı olduğunu zanneden kızımız ise azgın tekelerin elinden kurtulmuş, işini, çok sevdiği haber sunuculuğunu namusuyla yapabileceği kadar yapma kararlılığıyla, Gültepe’den Kağıthane’ye inen gecekondudan bozma kagir binaya, baba ocağına döner!
* * *
Sevgili Dostlar, Değerli Medya Mahallesi Sakinleri;
Gürültü patırtı etmenize gerek yok!
İnan olsun ki, ben bu rezillikten daha rezil öyküleri de sizlerle paylaşacağım. Yukarıda okuduğunuz hikâyeyi sansürleyerek aktarmak için saatlerimi harcadım, tırnaklarımı yedim!
Birinci lig haber kanalına geçme uğruna her yol mubah anlayışlı kızımız, makyaj odasında sevişirken yakalandığı muhafazakâr-mütedeyyin kitlenin izlediği kanalına en kısa zamanda veda eder.
Gider yönetime teklif aldığını söyler!
Yani, hayatının smaçını atar ve Türkiye’nin her bir kesimi tarafından izlenen en sükseli haber kanalına transfer olur!
* * *
Kendi evladı için “doğuştan görgülü bir hanım efendi” diyen reklamcı tekeye gelince…
O şimdi dününün anılarıyla hayata tutunmak için çırpınıyor.
Varlıklı, görgülü, kaliteli bir aile olarak hayat sürerken bugün hayatının finalinde ser sefil, mal varlığı elinden alınmış, teknesiz, kıytırıktan bir arabayla arada bir İstinye sahiline gidip çay içiyor!
* * *
Sevgili Dostlar öykümüz burada bitiyor.
Ancak ben son olarak, bugün artık demirlemiş teknelere iç geçirerek bakarken maziye dalan reklam dünyasının efsane kralına acılar üzerine yazılmış birkaç cümleyi hediye etmek istiyorum!
Günde üç defa okunduğunda strese iyi geldiği söyleniyor!
* * *
* Affet beni hep güzeli analım. Anılarda tebessüm yaşatalım. Ben kırdım, ben uzdum yaraladım. Mutluluk gölgen olsun arkadaşım.
* Arkadaş kırmayan kırılmayan kırılsa da yıkılmayandır...!
* Arkadaş kıs ortasında yaz getiren, dost çöl ortasında suyunu paylaşandır.
* Arkadaşlar 3 çeşittir biri peynir ekmek gibidir her gün ararsın, biri ilaç gibidir arada bir ararsın, biri mikroptur sen arama o seni bulur...
* Ben ne adamlar gördüm elbisesi olmayan Ben ne elbiseler gördüm içinde adam olmayan...
* Beni düşmanlarımın hançerleri değil, dostlarımın sırt ustu bırakması derinden yaralar...
* * *
Sevgili Dostlar, Medya Mahallemizin Güzel Çılgınları!
Haber kanalına aracı bir hatun tarafından yollanıp tepe yöneticinin birkaç yıl metresi olan kadın spikerimiz, bugün çoluk çocuğa karıştı. Ekranda gündüz kuşaklarından birinde Prompter Spikerliğine devam ediyor.
Spiker arama yalanıyla tuzağa düşürüleceğini anlayan ve edebiyle hayat sürdürmeyi kafasına koyan hanımefendi spikerimize gelince...
O evinden işine gidip gelen, mütevazı bir yaşamı tercih eden, bu şekilde de televizyon dünyasında kalınabildiğinin örnek isimlerinden biri oldu.
Çocuğunu çok seviyor, işini de saygın bir hanımefendi olarak sürdürebiliyor.
Haber kanalının tepesinde oturmaktan aldığı güçle onun bunun karısına kızına musallat olan adam da 80 yaşın merdivenlerini tırmanıyor.
Vakit buldukça da Göktürk Kemerbugaz’da henüz biten devasa iş merkezi ve apartman kompleksinin girişindeki kuaförde manikür-pedikür yaptırıp, saçının beyazı görünen kıllarını boyatıyor.
Sorarsanız, ahlak edep konusunda saatlerce nutuk atar.
Şayet bu anlattıklarımı hatırlatırsanız, merhum Süleyman Demirel’in dediğini, söyler; “Dün dündür, bugün bugündür”!
* * *
Allah herkese güzel bir ömür nasip etsin diyorum. Alan memnun, veren memnun ise “şimdilik” bana susmak düşer!
Ha unutmadan!
“Arkadaş arkadaşın çöpçatanıdır!” anlayışıyla hareket eden adamın maceralarını zaman zaman sizlerle paylaşmayı sürdüreceğim. Söz veriyorum!
Yani Sevgili Dostlar demem o ki, ben sizlerle bir başka öyküde buluşmak istiyorum.
Beni yalnız bırakmayın lütfen!
ARKASI YARIN!
KESKİN KALEM
E-Mail: [email protected]