Keskin Kalem yazdı: Abiniz kendi derdinde, sizi görecek, düşünecek hali yok!
Medyaradar'ın usta yazarı Keskin Kalem bir döndü, pir döndü! 3 yazısıyla medya dünyasını sallayan Keskin Kalem bugün bakın kimleri kalemine doladı...
Sevgili Dostlar, yoğun ve yorucu bir haftayı geride bırakmak üzereyim.
Sizlerden gelen yoğun ama çoğu destek içerikli tepkiler sayesinde bayağı rahatladım.
İnsan dertleşince, paylaşınca huzur dolu oluyor.
Huzur radarda!
Yazdıklarımdan rahatsız olanların hepsine tek diyeceğim şudur; yaranız yoksa gocunmayın. Bırakın diyen dediğini söylemeye devam etsin.
Ama yok kimi hayatlara dokunmak yerine alt-üst ettiyseniz, acısı gün gelir çıkar aheste aheste.
Bu kadar basit.
Her başı ağrıtılan, ekmeğiyle, geleceğiyle, kariyeriyle oynanan dostuma dediğimi sizlere de diyeyim, ilahi adalete inanın arkadaşlar.
Bizim oralardan gelen fındıkların kabuğunu torbalara koyup kışın yakmak için uğraşırken aklıma geldi, fındık kabuğunu doldurmayacak denli kısır hırslarla, kibir ve küstahlıkla dünya malına tamah edip onun bunun ekmeğiyle oynayanlar iki gündür hop oturup hop kalkmışlar.
Benden tavsiye. Kimse hop oturup hop kalkmasın.
Olan sadece makyajın akması, maskenin düşmesidir.
Memleketimizin buna çok ihtiyacı var.
Daha yeni başladık sevgili dostlar!
Arkası yarın gibi bir öykünün sayfalarını hep birlikte yazmaya başladığımız şu günlerde asıl ürkmesi gerekenler kalleş, ahlaksız, alçak ve vicdansız olanlardır.
* * *
Arayıp “yazdıkların her harfiyle doğru” diyenler oldu. Sağolun dostlar.
Ha şunu da açık açık söyleyeyim.
“Belki yeniden Taksim’de işe dönerim” diye sıradağlara, yüzüne başka arkasından başka konuşan, herkesi birbirine düşürerek yöneticilik yapan ve gözünü kırpmadan onun bunun ekmeğiyle oynayıp bayram arifesi falan demeden acımasızca kapıya koyan tekdağlardan medet umanları da işitiyorum.
Bir vakitler yazdığı haberlerden dolayı son model cep telefonuyla ödüllendirilip sonrasında FETÖ çocuklarının kulisiyle kapıya konmuş bir muhabir arkadaşımızın başını çektiği üç-beş işsiz gazeteci, sosyal medya çukurundan sallayarak gelecek hayallerinde Keskin Kalem’i engel gördüklerini söylüyorlarmış!
Kimisi Prompter Spikeri bu cengaver piyadelere tek diyeceğim şudur; bazılarınız yok hükmünde olduğu için çoğunuzu kale almıyorum!
Bu arkadaşlarımız, kendilerini bir kalemde harcamış abilerine tetikçilik yapmanın Talimhane’ye dönüşün beyhude hayalindeler.
Bakın sevgili dostlar, o abiniz kendi derdinde şu aralar. Sizi görecek, düşünecek hali yok.
O günahlarından arınmanın yolunu yordamını bulmanın çırpınışı içinde.
Öyle ki, yargı ve emniyet içindeki FETÖ alçaklarının 17/25 Aralık kumpasında başında bulunduğu savlanan medya organına aldığı gazeteci bozuntularının yolaçtığı hasarı gidermek için plan üstüne plan yapıyor.
Kafası meşgul. Sizin yaranma çırpınışlarınızı görecek duyacak hali yok!
Günahları onu bunalıma sokmuş durumda. Hem de aylardan beri. Yani 15 Temmuz’dan aylar önce.
Kalktı Kutsal Topraklara, Umre’ye gidip günahları için tövbe etti.
Umre dönüşündeki abiniz ile hele hele 15 Temmuz darbe girişimi sonrası kaybeden ve vatan haini oldukları açıkça ortaya çıkan FETÖ’cülerin kıskacından güç bela kurtulan abiniz aynı değil!
Kameraların karşısına kol kolay geçmeyen Abinizin geldiği noktaya bir örnek daha vereyim mi?
Tarih 7 Ağustos 2016. Yer, Yenikapı miting meydanı.
Abiniz elinde bayrak, yanında kurnaz mı kurnaz bir gazetecinin uzattığı mikrofona, 2 dakika süren veciz bir açıklama yaparak “büyük milli destanda mütevazı bir şekilde yer almaktan” falan dem vurdu!
Çok tarihi bir konuşmaydı!
15 Temmuz gecesi haber merkezinden saniye ayrılmadı abiniz. Gidişatı kestirmeye çalışıp ona göre ekrandaki alt yazıları koordine etme telaşındaydı. Hiçbir zaman içi dışına yansımayan, renk vermeyen abiniz kan ter içinde ne yapacağını kestirmenin paniğiyle rakip kanalların tavrını da takip ediyordu.
Abiniz, Rabbimin yedi cihana göstermemizi nasip ettiği gelincik tarlası Yenikapı kardeşliği tablosunda görünüp 17/25 kumpasının medya operasyon merkezi algısından kurtulma derdindeydi. Demeç de verdi! Beştepe’ye bağlılıklarını ilan etmenin, “emrinizdeyiz, yanınızdayız” mesajı vermenin derdine düşmüştü.
Aslında hala rahat değiller.
Zira ABD’ye sığınmış, sıçanlar gibi kaçacak delik arayan FETÖ’nün elinde bu ülkenin milyonlarca insanının mahremiyeti, telefon görüşmeleri, e posta yazışmaları var. Yedi cihan bunu biliyor.
FETÖ alçaklarının kodlarını çözen çok sayıda güvenlik uzmanı bu ürkütücü gerçeği sürekli haykırıyor.
Ayrıca FETÖ’cülerin eski abileri, imamları, FETÖnün eski sağ kolları her Allah’ın günü TV ekranlarından anlatmıyorlar mı herkesin dinlendiğini, her bi şeylerimizin dosyalandığını?
Onun bunun tetikçisi olarak vatana ihanet edenlerin yapısı FETÖ, bu milleti birbirine düşürebilmek için, vatanımıza bir hançer daha saplamak için o arşivleri birgün ortalığa saçmaya başlayabilir.
Bildiğiniz üzere RedHack birkaç gün önce Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak'ın e-posta hesabını ele geçirdiğini duyurup, medya devi Aydın Doğan'ın damadı Doğan Yayın Holding Başkan Vekili Mehmet Ali Yalçındağ'ın da adının geçtiği yazışmaları yayınlamıştı.
Acaba diyorum, günlerdir Türk medyasını çalkalayan, Aydın Doğan ve kızlarını şoke eden bu saldırıda FETÖ’nün parmağı var mıdır?
Şimdi bizler, Türkiye RedHack adlı internet aleminin korkulu rüyası olan hacker grubu ile FETÖ’nün bir ittifakıyla mı karşı karşıyayız?
Şurası tartışmasız bir nokta sevgili dostlar. 1997’de kurulduğu bilinen, kendilerini Marksist ve Sosyalist olarak tanımlayan RedHack (Kızıl Hackerlar, Kızıl Hackerlar Birliği), Aydın Doğan ailesini komaya sokmuş durumda. Doğan Medya Grubu ağır grip oldu. Damat yuvalarını sarstı!
Bakın bu sütunda ben duyduğumu paylaşıyorum sizlerle.
NTV ve Habertürk gibi Türk medyasının önde gelen kuruluşlarında yönetim katında oturanların gözleri kan çanağı olmuş!
Ferit Şahenk, Erman Yardelen, Turgay Ciner, Kenan Tekdağ ve daha niceleri, “Acaba bize de bir operasyon çekilecek mi?” korkusuyla yatıp kalkıyorlar mış!
* * *
Sevgili ve değerli can dostlarım!
Sözümü tutamadığım için sizlerden özür dileyerek noktalamak istiyorum bugünkü yazımı.
Bugün sizlere Pensilvanya eyaletinden yönetilen Fetullahçı Terör Örgütü’nün salya sümük elebaşı Fetullah Gülen’in elini öpmek için iki büklüm olan CNN Türk sunucusu ile Gülen’in belalısıyken birden sus-pus olan bir yazarı radarıma alacağımı söylemiştim. Bir de Emniyet’te FETÖ’nün polislerine nedamet getiren gazeteci-yazar ve tv’ciden söz edecektim. Olmadı, gündemin sıcak gelişmeleri ağır bastı! Ama söz veriyorum, havaların yazı aratmayacağı bildirilen hafta sonunda yazıcam.
Bu arada yazdıklarımdan rahatsızlık duyan sevgili dostlara şunu açık açık diyeyim ki, bu medya dünyasında herkes birbirini iyi bilir. Hele 40 yılda gece-gündüz demeden bu alemde nefes alıp-verdiyseniz! Yani siz benim, ben de sizin ciğerinizi bilirim!
Şayet ben şunun şurasında üç yazımla bu kadar ses getirdiysem, vallahi de billahi de tek bir satır iftira etmediğimdendir.
Tavsiyem şu olacak, siz sadece işinizi yapın. Onun bunun kuyusunu kazarak hayat sürdürmeyi, istikbal peşinde koşmayı bir kenara bırakın.
E postalarınız gelmeye başladı aman durmayın!
[email protected]
KESKİN KALEM