Keskin Kalem parayla yalan haber skandalını unutmadı
Medyaradar'ın gizemli yazarı Keskin Kalem yine medya dünyasında ses getirecek bir yazıya imza attı.
Başka ülkede olsa yer yerinden oynamıştı…
Başka ülkede olsa, taş üstünde taş, omuz üstünde baş kalmamıştı…
Başka ülkede olsa, yüzler biraz da olsa kızarmıştı.
Ammaaa burası Türkiye medyası.
İsteseniz de rezil olamadığınız, her şeyi kolayca unutturabildiğiniz, ülkenin balık hafızasının birincil sorumlusu…
Yoldaşlarım, kendime söz vermiştim.
Şu yaşlı ve zaman zaman tekleyen kalbimi, çok yormayacaktım.
Fakat ne mümkün?!
Gözümüzün önünde her gün bir skandal yaşanıyor ve herkes suskun.
Gazetecisi, yetkilisi, medya patronu, siyasetçisi…
Herkes sadece izliyor.
Geçen gün öyle bir skandal patlak verdi ki, haftasonu olmasına rağmen hemen klavyemin başına geçtim.
Nedeni bir dostumun benimle paylaştığı bir videoydu.
Videoda, nasıl para karşılığı kerli ferli haber sitelerinde yalan haber yayınlatıldığı anlatılıyordu.
Buyurun, okumadıysanız yazımın linki sırdaşlar:
Ben yine de kısaca özetleyecek olursam, Slot Medya isimli bir yapım şirketi, medyada çıkan saçma sapan yalan içerikli PR haberlerini ifşa etmek için hazırlamış bu videoyu.
Videoya göre kendi kafalarından fake bir haber yazıyorlar, ’Slot Medya’ya Sundance festlivalinde ödül verildi’ diye.
Sonra da bir şirkete para yatırıp, bu yalan haberi bir güzel yayınlatıyorlar.
Hem de haberdeki tüm tutarsızlıklara rağmen, kelimesine dokunmadan!
Yayınlayan yerler arasında Habertürk, T24, İHA gibi yerler var.
Rezaletin etik boyutunu bence tartışmaya hiç gerek yok.
Görüntüleri izleyince midenizde oluşan kramplar zaten, rezaletin şahidi.
Fakat medyamızda rezalet eşiği çoktan aşıldığı için, bendeniz yine kulağı tersten tutacağım ve özellikle yetkililerin dikkatini çekmek için skandalın güvenlik boyutunu yazacağım.
Şimdi bir düşünsenize, öyle büyük paralar da değil, 3-5 bin liranız varsa, istediğiniz haberi, istediğiniz site ya da ajansta yayınlatabiliyorsunuz!
Hadi gelin birlikte beynimizi birkaç dakikalığına şeytana kiralayalım:
Sevmediğiniz biri var, parayı basıyorsunuz, hakkında yalan haber yayınlatıyorsunuz.
Ya da rakip bir şirketi karalamak istiyorsunuz.
Birilerine iftira atıyorsunuz…
Bir başka senaryo:
Kendinizi birilerine pazarlamak için, fake başarı haberleri yayınlatıyorsunuz.
Şuradan ödül aldı, buradan bu başarıyı elde etti diye.
İsminizi Google’da aratanlar sizi bir şey sanıyor böylece…
Daha tehlikeli bir başka senaryo:
Skandalı ifşa edenler videoda söylüyor, diyorlar ki şimdilik böyle önemsiz haberler yayınlanıyor, ya yarın ülkeyi karıştıracak, insanları birbirine düşürecek yalan haberleri birileri parayla yayınlatırsa?
Yetkililer bu rezaletin tehlikeli boyutunun farkında mı?
Uzun lafın kısası sırdaşlar:
PARAYLA YALAN HABER BİR GÜVENLİK, KİŞİLİK HAKKI İHLALİ SORUNUDUR.
Peki bu yalan haberleri kim yapıyor?
Medya yöneticileri neden ses çıkarmıyor?
Gelin yazımın ikinci kısmına sırdaşlar…
YALAN HABER ÇARKINDAKİ GYY KİM?
Keskin’iniz Kalem’iniz sizler için bu skandalın boyutlarını haftasonundan beri araştırıyor.
Öğrendiklerimi madde madde sıralıyorum:
Parayla haber yapan PR şirketleri doğrudan bu yayın kuruluşlarının en tepe isimlerini,
genel yayın yönetmenlerini bağlamış.
Yani doğrudan GYY’lerle çalışıyorlar.
Bazen haberleri doğrudan para karşılığında yayınlatıyorlar.
Sitelerin taktiği şu: Bu haberler çok göze batmasın diye sitelerin iç sayfalarına gömülüyor,
sosyal medya hesaplarından da paylaşılmıyor.
Anlayacağınız, haber sitelerinin iç sayfaları resmen PR çöplüğü.
Zaten size parayı verene bir link gördermeniz yeterli, haberi ana sayfaya mı koydun,
içeri mi gömdün, pek soran yok…
Bir diğer taktik:
Çoğu zaman PR’cılar bu haberleri ajanslara servis ettiriyorlar.
Sonra GYY’ler, haber ajansının geçtiği bu haberleri kullandırtıyor, bunun için de ek para alıyorlar.
PR haber, haber ajansı logosuyla yayınlandığı için daha güvenli oluyor.
Mesela patronaj ‘bu haberi nereden aldın?’ diye sorsa cevap hazır:
Ajans geçmiş, biz de kaynak göstererek aldık.
Sizi çakallarr siziiiii, üç beş bin lira için kurdukları çarka bakın…
Hatta bazı çakal GYY’ler var ki, taktikleriyle parmak ısırtıyor.
Bu haberin yayınlandığı sitelerden birinin (ana akımda olan) GYY’sinin eşi mesela bizzat PR’cı.
Ve PR’cı olduğunu da pek de kimseye anlatmıyor, aracılarla çalışıyor.
O sitede haber yayınlayabilmek için, herkes eşinin kapısını çalıyor düşünsenize!
Hangi medya patronu, kendi yarattığı markanın böyle aile boyu sömürülmesine izin verir?
Yoksa bunlar biliniyor da göz mü yumuluyor, gerçekten anlaması güç.
Neyse benden yazması…
Sevgili üst düzey medya yöneticileri, alın bu bilgilerle ne yaparsanız yapın.
SKANDALLARLA SARSILAN HÜRRİYET’TE NELER OLUYOR?
Önce bir muhabirinin FETÖ’yle bağlantısı çıktı.
Bir başka muhabiri için de benzer bir durum olduğu söyleniyor.
Sonra da Ankara temsilcisinin eşinin adı, ‘Ukrayna’yı dolandırma’ skandalına karıştı.
Hürriyet gazetesi, günlerdir deprem üzerine deprem yaşıyor yoldaşlar.
Önce muhabir Fırat Alkaç’ın eşinin FETÖ bağlantısı olduğu ortaya çıktı.
Alkaç istifa etti.
Sonrasında kulislere Hürriyet’de durumu benzer olan bir muhabirin daha bulunduğu bilgisi düştü.
İddialara göre, Alkaç’la beraber, bir süredir haberleri imzasız yayınlanan muhabir Dinçer Gökçe ile de yollar ayrıldı.
Ama skandalın büyüğü Hürriyet Ankara Temsilcisi Hande Fırat cephesinden geldi.
Odatv’nin önemli kulis haberine göre, Fırat’ın eşi Murat Özvardar ve bir grup iş arkadaşı, askeri ekipman sattıkları Ukrayna devletini dolandırmıştı.
Yani parayı almışlar ancak ekipmanları teslim etmemişlerdi.
Ukraynalı yetkililerin şikayeti üzerine Özvardar’ın da ifadesi alındı ve adli kontrolle serbest bırakıldı.
Skandalın detaylarına çok girmeyeceğim çünkü Odatv yeterince yazdı.
Benim merak ettiğim daha çok şuydu:
Hürriyet’in patron katında neler oluyor?
Şimdiii eğilin biraz, keskin kulaklarıma gelenleri fısıldayayım:
Demirören ailesi yaşananlardan çok rahatsızmış.
Özellikle bu iki muhabirin, neden, kimler tarafından korunduğunun araştırılması talimatı verilmiş.
Muhabirlerin uzun süre neden haberlerinin imzasız yayınlandığı, kararı kimin aldığı gibi sorular üzerinde duruluyormuş.
Bir iki isim belirlenmiş, bunlardan biri eski Hürriyetçilerden ve önemli bir koltukta oturan bir yönetici…
Bir diğer mesele Hande Fırat.
Kulislere yansıyanlara göre, Külliye Ukrayna’nın dolandırılması skandalına çok kızmış.
Hele ki Türkiye’nin Ukrayna’ya askeri desteğinin, Batı’yla buzları erittiği ve büyük alkış topladığı bu dönemde yaşanması, tepki çekmiş.
Tepki o kadar büyük ki, Hande Fırat’ın eşinin bu işteki rolünün büyüklüğüne göre, görevden alınması bile konuşulan senaryolar arasında.
Fırat araya önemli isimleri koyarak skandalın etkisini azaltmaya çalışıyormuş.
Ancak görünen o ki, soruşturma ilerledikçe azalmak bir yana bu skandalın etkisi daha da artacak.
Ve Fırat’ın kariyerine büyük darbe vuracak.
KILIÇDAROĞLU’NUN ÖNÜNDEKİ HALK TV DOSYASINDA NE VAR?
Her yazarın en büyük arzusu nedir?
Yazıklarının etkisinin olması, bir etki bırakması değil mi?
Açıkçası ben de, yazılarımın yarattığı etkiyi gördükçe, keyifleniyorum sırdaşlar.
Malumunuz, çok uzun süredir Halk TV’nin alttan alta nasıl fokurdadığını, sadece kanal içinde değil, CHP genel merkezinde de nasıl bir rahatsızlık yarattığını kaleme almıştım.
O yazılarım CHP kulislerinde elden ele dolaşmış.
Veeeee özellikle Levent Gültekin gibi isimler üzerinden yürüyen tartışmalar, görünen o ki, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun kulağına fısıldanmış.
Parti içerisinde Tuncay Özkan’a yakın isimler, seçime giden yolda Halk TV gibi önemli bir mecranın Davutoğlu-Gül-Babacan fraksiyonuna teslim edilmesini önemsiyormuş.
Hatta Kılıçdaroğlu’na ‘Halk TV genel merkeze yakın isimler tarafından yönetilmeli’ deniliyormuş.
Keskin kulaklarıma gelenlere göre, bu meseleye önce mesafeli duran Kılıçdaroğlu, şimdi ciddi ciddi Halk TV’de bir değişikliğin düğmesine basıp basmamayı değerlendiriyormuş. Kararında tabii ki 6’lı masaya Davutoğlu-Babacan’ın ne kadar entegre kalacağı da etkili olacak.
Çünkü daha evvel de yazdığım gibi şu anki Halk TV yönetimi, CHP’den çok Davutoğlu ekibine yakın.
Neyse sırdaşlar, GYY’lik için birkaç isim de Kılıçdaroğlu’nun önündeki Halk TV dosyasına eklenmiş.
Bakalım, ne karar çıkacak…
Hep birlikte takip edeceğiz…