Keskin Kalem meraktan çatlatacak! Haber kanalında garip 'metres' üçgeni!
Bir tarafta ünlü reklamcı, diğer tarafta haber kanalının tepe yöneticisi...Ve ekran uğruna bedenini sunmaktan çekinmeyen metres!
Sevgili Dostlar, Medya Mahallemizin Kıymetli Değerleri, Yüreği Pırıl Pırıl Saflık ve Güzellik Yüklü İnsanları!
Hepinize ezcümle Merhaba diyorum.
Haftayı noktalarken, Arkası Yarın tadında bir öyküyü sizlerle paylaşacağımı söylemiştim.
Söz tutulur ve Keskin Kalem meraktan çatlatacak arkası yarınına başlar.
Memlekete hayırlı uğurlu olsun, medyamız için hayırlara vesile olur inşallah!
* * *
Sevgili Dostlar, benim kuşağın en önemli iletişim aracı radyoydu.
Üzerine, Gürcü kökenli rahmetli nenemin elinden çıkmış dantel örtünün serildiği kocaman bir radyomuz vardı, hala durur!
Çukurambar’a götürsem paha biçilmez. Gül ağacından muhteşem bir kasası var.
Radyonun ‘baş tacı’ olduğu, Arkası Yarın ve Radyo Tiyatroları’nın popüler olduğu zamanlardan söz ediyorum.
Her gün aynı saatte çoluk çocuk, aile, eş dost toplanır ve büyük bir heyecanla radyonun başına geçerdik. Bir de demli çaylarımız, değmeyin keyfimize.
Adeta nefes nefese, gözlerimiz faltaşı, meraklı bakışlarla herkes birbirine bakar, sabırsızlıkla saatin gelmesi beklenir ve radyonun sesi biraz daha açılırdı.
Ne dediğimi ‘Arkası Yarın’ kuşağının tadına varanlar, o dönemlere tanıklık edenler, bu anları çok iyi bilir.
Seslendirme sanatçılarının düzgün Türkçeleri ve muhteşem sesleriyle anlattıkları hikâyeler, hayallerde can bulurdu.
O zamanlar şimdiki gibi teknolojinin sunduğu efektler yoktu, hikâyelerde merdivenden çıkılacaksa gerçekten çıkılır, kapılar açılır ve orijinal sesler kullanılırdı. Dekora, kostümlere, anlatılan kişilerin tiplerine ilişkin detayları kulağınıza fısıldayan sesler, gerçek bir tiyatro tadında olurdu.
Sevgili Dostlar, çok ısrar ederseniz açık ipuçları da vereceğim bir televizyon klasiğini paylaşacağım sizlerle.
Arkadaşlık, dostluk ve vicdanın askıya alındığı başka bir ruh hali içerisinde internet üzerinden haklı hezeyanlarla geçmişine dair günah çıkartan bir zat-ı muhterem var.
Birbirimizi iyi tanırız.
Bir dönem ortalığı kasıp kavuran bir reklam ajansı sahibinden söz edeceğim.
Olayın kahramanlarından diğer ikisi de şu anda aynı kanaldalar.
Biri en tepede, diğeri ekranda prompter spikeri olarak neredeyse bir on yıldır car car car haber okuyor. Aslında okuduğunu sanıyor, dünyadan bi haber ekran kızlarından!
Reklam ajansı sahibi efendi, şimdi bi ayağı çukurda diyeceğim, 80 yaşına merdiven dayamış can ciğer arkadaşıyla 14 metre uzunluğundaki teknesiyle Boğaz’da viskili alemler düzenler, kızları yaşındakilerle zevk dalgalarının arasında kulaç sallarlardı.
Bu dediğim eskinin reklam devi, parasının hesabını bilmediği gibi, ahlak ve vicdandan da yoksundu.
Bakmayın şimdi mağduriyet edebiyatı yapmasına.
Elinde tesbih, sakal da bırakmış, devlete ağlıyor.
Yazılarına, karısının ve bir dönem İngiltere’de okuttuğu kızının perişan görünümlü fotoğraflarını da ekliyor.
Bu yazı en çok da “göz bebeğim” dediği kızını üzer diye olayın kahramanlarından dolambaçlı yollarla söz etmeye çabalıyorum.
Bugün bir haber kanalının tepe ismi olan arkadaşı, bir dönem canı ciğeri olan beyefendiden, reklamcı dostundan açık açık kendisine bir metres bulmasını ister.
Televizyon dünyasının ekrana çıkma ve lüks hayat yaşamak uğruna bedenini sunmaktan çekinmeyecek bir metres!
Arkadaş, arkadaşın her şeyidir!
Rica kırılmaz.
Kendi kızına gelince namus ve ahlak konusunda aslan kesilen, yırtıcı kaplan misali pençelerini çıkartan reklamcı bey, muhafazakar ve mütedeyyin halkımıza hitap eden bir televizyon kanalında önemli bir görevde bulunan arkadaşından aracılık yapmasını ister.
Bu kadın kişi de hala o kanalda ‘göreve’ devam ediyor!
Reklamcı dostunun, bir haber kanalının tepe ismi için kendisinden istenen rica üzerine harekete geçer.
Kanalda öğlen haberlerini okuyan kızımızı gözüne kestirir.
En mükemmel adaydır prompter spikeri bu kız!
Yükselmek, lüks hayata kavuşmak ve popüler bir haber kanalına kapak atmak için çırpınan biriydi.
O dönem 65 yaşında olan bugünün 80’ine merdiven dayamış televizyon yöneticisi, böylesi hayalleri olan, adı medya mahallesinde “seks hastasına” da çıkmış bu kızdan daha iyisini mi bulacaktı!
Reklamcı dost, kanaldaki kadın arkadaşından sabırsızlıkla beklediği haberin müjdesini alır.
Haber kanalının tepesindeki dostuna iki spikeri tanıştıracaktır. Yani seç beğen misali!
Temasa geçilir.
Kızlarımız haber kanalına spiker arandığı süslemeli yalanla, davete icabet ederler.
Masalarına istakoz tabakları ve viski şişeleri sıralanmış tekne, Boğaz turu için İstinye sahilinde demirlemiştir.
Temmuz sıcağında herkes sere serpile giyinmiştir. Tekneye binilir ve Boğazın suları yarıla yarıla Adalar açıklarına yol alınır!
ARKASI YARIN diyorum sevgili dostlar!...
KESKİN KALEM
E-Mail: [email protected]