Sevgili Dostlar, Merhaba! Öfke, hırs ve ihtiraslarla savrulduğum yıllarda benim kadim hayat arkadaşım, üç yavrumun anası, güzel kadınım “evimizin kraliçesi” olan zevcem beni yüzleştirirken şöyle derdi; “Sen dışardan nasıl göründüğünü biliyor musun?” Günümüz medya bataklığında ‘kendini gül zanneden’ çok sayıda figür var. Birçoğuna “hadi oradan gazeteci bozuntuları” diyorum. Dönem sizin gibi çapsızların, kullanışlı ahmak ve aptalların dönemi! Çoğunuz karakter, edep, ahlak, adalet, vicdan, utanma gibi kavramları sakın ha ağzınıza almayın. Bunlardan dem vuramayacak, ağzınıza alamayacak kadar berbat durumdasınız! Riyakârlığın sembolü haline gelmiş tiplere, gözünü para bürümüş dönek ve ilkesizlere ben de hanımımın dediğinin aynını söylüyorum; “dışarıdan nasıl göründüğünüzü bir bilseniz, utancınızdan çoluk-çocuğunuzun yüzüne bakamazsınız!” Tabii şayet birazcık da olsa arlanma, utanma duygunuz varsa! * * * Dün gece bu yazı için bilgisayar karşısına oturduğumda, havuz medyasının önde gelen ekranlarından biri olan ÜLKE TV’ye de ara ara göz attım. ‘En Sıradışı’ adlı “körler sağırlar birbirini ağırlar” içerikli programda, onun bunun uşaklarının biraraya geldiği vatan haini güruhun, yani FETÖ denen alçakların yayın organlarından birinden, operasyon gazetesi TARAF’tan söz ediliyordu. Karar gazetesi yöneticilerinden Yusuf Ziya Cömert; “kökü bize ait olmayan” vurgusu yaparak TARAF’ı yerden yere vurdu. Cömert’in bu dediklerini duymasaydım yazım baştan sona Rasim Ozan Kütahyalı olacaktı! Hani şu lise mezunu, bir iki yıl hukuk eğitimi okuyup sonra üniversiteden ayrıldığı söylenen çocuğu! * * * Aklıma değerli bir dostumun 2008-2012 yılları arasında FETÖ medyasının, AK Parti medyasını nasıl kafaladığı, bazı fabrikasyon ‘haberleri’, Sabah, Star ve Yeni Şafak gazetelerine ulaştırma servisi şoförlerine vererek iri zarflar içinde nasıl ulaştırdığına dair anlattıkları geldi. Soruyorum, hem de dümdüz diyorum; Ey Yusuf Ziya Cömert, ey şimdilerde sesi soluğu çıkmayan, kibir abidesi, sonradan görmeliğin sembollerinden Mustafa Karaalioğlu ve Mehmet Ocaktan beyefendiler… Yıllarca birlikte yediğiniz-içtiğiniz ayrı gitmeyen eski kankalarınız Ekrem Dumanlı ile Mehmet Kamış üzerinden sizlere servis edilen düzmece Ergenekon ve Balyoz haberlerini, bizzat yönettiğiniz gazetelerin sayfalarında yayımlamadınız mı? Yönettiğiniz televizyon kanallarında saatlerce, o iki vatan haininin gönderdiği paçavralara destek verip program yaparak tartışmadınız mı? Yalansa, yalan deyin! Ey Karaalioğlu, ey Cömert, ey havuz medyasının tepelerinde oturup bir dönem saltanat sürmüş şahsiyetler! Ey kamunun tipini dahi zar zor bildiği gazeteciliğin sözde deha çocuğu Serhat Albayrak efendi! * * * Kullanışlı ahlaksızlar, aptallar, ahmaklar diye bir liste mi hazırlasam acaba? FETÖ’nün algı operasyonlarına hizmet ettiğinizi zerre kadar hissetmiyorsanız, diyecek bir şeyim yok! Sizlere açık açık soruyorum; Ergenekon ve Balyoz kumpaslarının medya ayağında hiç mi rolünüz yok? Yani FETÖ ortalığı inim inim inletirken, üç beş kuruşa kalemlerini, vicdanlarını satan güruh içinde yer aldınız mı, yer almadınız mı? Rolünüz var mı yok mu? Yoksa aldatılanlardan mısınız? AK Parti-Cemaat operasyonlarında medyada kullanılmış olması nedeniyle adı "kullanışlı aptal"a çıkmış Yıldıray Oğur kadar cesaretiniz yok mu? Bilmeyenlere, unutanlara hatırlatayım; Yıldıray Oğur'un, Taraf gazetesinin yönetici ve yazarlığını yaptığı dönemde Kasım 2009’da duyurduğu Kafes Eylem Planı çok sayıda insanın hayatını karartmış, yuvalar darmadağın olmuş, cezaevi zindanlarında hayatlarını kaybedenler olmuştu. Oğur, havuz medyasının önde gelenlerinden Türkiye gazetesindeki bir yazısında linç günlerindeki etkin rolüne dair “Bazı askerlerin hayatını karartan planlara inanmamızın kullanışlı aptallık olduğunu kabul edelim!” ifadesini kullanmıştı! Yani aklınca günahlarından bir cümlede arınacağını düşünüyordu! Ben çoğu için 'kullanışlı aptallar' diyorum, sadece Oğur'un üzerine yapışıp kalmasın o ifade! Ne dersin Ali Bayramoğlu? Ya aşağıda adı geçenler! Şamil Tayyar, Oral Çalışlar, Bülent Korucu, Şahin Alpay, Rasim Ozan Kütahyalı, Oğuz Karamuk, Yılmaz Odabaşı, Melih Altınok, Turgay Oğur, Ali Bulaç, Ahmet Altan, Mehmet Altan, Mehmet Barlas, Mehmet Kamış, Sevgi Akarçeşme, Nuh Gönültaş, Bülent Keneş, Hilal Kaplan, Yasemin Çongar, Nazlı Ilıcak, Hasan Cemal, Ahmet Taşgetiren, Hidayet Karaca, Nagehan Alçı, Abdurrahman Dilipak, Elif Çakır, Eser Karakaş, Murat Aksoy, Cem Küçük, Akif Beki, Fehmi Koru, Nuriye Akman, Mahmut Övür, Emre Aköz, Ahmet Kekeç, Mümtazer Türköne, Halime Kökçe, Fadime Özkan, Haşmet Babaoğlu, Ayşe Böhürler, Mehmet Metiner, İlhami Işık, Yusuf Kaplan, Mehmet Baransu, Hasan Öztürk, Özlem Albayrak, Hikmet Genç, Faruk Mercan, Hasan Bülent Kahraman, Seyfettin Gürsel, Nuray Mert, Tarık Toros, Hanım Büşra Erdal, Fuat Uğur, Amberin Zaman, Nihal Bengisu Karaca, Beril Dedeoğlu. Hangi birinizi sayayım? Yukarıda adı geçenler; Fetullahçılarla birlikte "Genç Siviller" diye bir hareket kuran, Ergenekon ve Balyoz operasyonlarının medya organı Taraf gazetesinde yöneticilik ve yazarlık yapan, 2010 Anayasa değişikliğinin amigosu Yıldıray Oğur gibi sizler de “aldatıldık” diyorsanız, Allah affetsin sizleri! Sormadan edemiyorum! Mustafa Karaalioğlu bey; Mehmet Altan, Ergun Babahan ve Nazlı Ilıcak gibi Fetullah Gülen denen korkak zibidiye, dış güçlerin kuklası vatan hainine biat etmişlere yönettiğiniz gazetelerin sayfalarını çarşaf çarşaf açtınız mı? Başında bulunduğunuz televizyon kanallarında yukarıda sıraladığım isimlerin çoğuna program yaptırıp banka hesaplarını şişirdiniz mi? Sahi Mustafa Karaalioğlu bey kardeşim, bu medya âleminde senin yaşın kadar ömür tüketmiş meslek abine bir öz eleştiri veremez misiniz? Beni bu yazdıklarımdan dolayı “iftira-yalan” deyip yerin dibine sokacak bol ama’lı bir tekzip yollayabilir misin? Karar senin! FETÖ’nün emniyet çetesinde elebaşı olan Ali Fuat Yılmazer ve Tufan Ergüder ile yemeklerde, kokteyllerde buluşanlar, yarın öbürgün bu herifler yargılanırken “bize medyadan bizzat destek verenler” diye başlayıp uzun bir isim listesi açıklarlarsa veya çarşaf çarşaf konuşurlarsa korkusu taşıyanınız yok mu? FETÖ’nün Emniyet görevlisi kılığındaki bu iki silahşoru “Ergenekon ve Balyoz süreçlerinde emrimize girmiş gazeteciler” başlıklı açıklamalar yaparlarsa, yani adlarınızı tek tek sıralarlarsa! Mustafa Karaalioğlu bey, bana sizi anlatanlar, “iktidar arsızlaştırır” diyerek bir dönem ortalığı nasıl kasıp kavurduğunuzdan, bir telefonla kamu reklamları havuzundan en büyük pastaları nasıl lüplediğinizden, emrinize girenleri medyada dilediğiniz pozisyonlara nasıl yerleştirdiğinizden, yani kibir budalalarına has ‘sözde gücünüzden’ dem vuruyorlar. * * * Sevgili Dostlar, ne dersiniz? “Türk Medyasının Leşlik Tarihi” diye bir kitap mı yazsam acaba? Hani diyorum ki, vicdanının sesiyle hareket edenlere, cüzdan ile vicdan arasına sıkışıp kalanlara dair somut anıları ele alan bir belgesel mi hazırlasam, tarihe armağan edeceğim bir kayıt düşsem mi acaba? Yoksa Karadeniz yaylalarında bu fani dünyada kalan günlerin keyfini mi çıkarsam? Yani değer mi bu teflon yüreklere, üzerleri vazelin kaplılara zaman ayırmaya? Bataklığa girip çıksalar üzerleri “tertemiz kalan” tipler için ömürden vermeye, zaman harcamaya değer mi? Torunlarımın kakası kadar değeri olmayan "herkesi pespaye, kalibresiz ve kendinin tırnağı kadar değerli görmeyen” medya mahallesinin birçok ahmağına, kibir budalası için güzelim hayattan zaman harcamaya, ömrü heba etmeye ne gerek var? * * * ROK EFENDİ! Pespayeliğin, şaklabanlığın sembolü bir adam dememe çok içerlemişsin. Adını altın harflerle meslek tarihimize kazımış, yaşarken efsaneleşmiş Nail Güreli abimi ebediyete uğurlayacağımız bu mübarek günde aynaya bakmanı istirham ediyorum. Günlerdir, 15 Temmuz hainliği sonrası ayar yediği için eski ayarları çerçevesinde kalem oynatmayan, tarafsız bölgesine kimi tipleri çıkaramayan Hürriyet yazarı Ahmet Hakan ile girdiğiniz çirkef tartışmanızı izliyorum! Üslubunuzu yadırgamıyorum, hakaret ve küfür havada uçuşuyor. Tam sizlerin karakterini yansıtan düzeysizlikte. Zaten aklı başında, kibar ve medeni bir jargon da beklenmezdi! Tam da sizi, zihniyetinizi, karakterinizi yansıtan sözcükler kullanıyorsunuz. Böyle devam edin. Aydın Doğan ile Serhat Albayrak’ın sizden istedikleri de bu zaten. Onlar sizin gibi teflon karakterlerden çok memnunlar. Gün gelecek mendil gibi atıverecekler! * * * Rasim Ozan Kütahyalı gibi kullanışlı bir karakter, Türk medya tarihinde hiç olmamıştı! O, Kabataş yalanıyla memleketin yüreğini ağzına getiren ‘gazeteci’ Nagehan Alçı gibi, uzun yıllar Fetullah Gülen’in hain ajandasına hizmet etmiş biridir. Taraf gazetesi arşivini açıp okuyabilirsiniz. Youtube ve Google’dan karşımıza çıkanlar yalansa, adını zikrettiklerim tüm güçleriyle yargıdaki eş-dost kim varsa harekete geçirip sildirtsinler. Rasim Bey ve Nagehan Hanım’a soruyorum? Yalısından çıkmadığınız, birlikte kadeh tokuşturduğunuz her dönemin yanar döneri Nazlı Ilıcak’ı yattığı cezaevinde hiç ziyaret ettiniz mi? Kemal Abi (Ilıcak) kalp krizinden öldüğünde dediğimi diyeceğim; Nazlı Hanım onu mahvetti, adamın güzelim yüreği dayanamadı! Ya sizi beslemiş olan, FETÖ kumpaslarında bol bol sizi ve daha birçok kalemi kullanmış eski emniyet müdürleri Tufan Ergüder, Ali Fuat Yılmazer, Yurt Atayün, Ömer Köse ve Mutlu Ekizoğlu’nu ziyaret ettiniz mi? Ya Mehmet Baransu kardeşinizi? Rasim Ozan Kütahyalı ve nedimesi; size dümdüz soruyorum! Gücün sarhoşluyla kaç kişinin kanına girdiniz, hayatları söndürenlere tetikçilik yaptınız mı yapmadınız mı? Nasıl oldu NTV gibi bir dönemin saygın haber kanalı Nagehan Alçı’ya daimi yorumcu koltuğu verdi? Bir dönem Nedim Şener gibi güzelim insanı tıktıkları zindanlarda şimdi kendileri yatan FETÖ elemanlarının çoluk çocuğunu, ailelerini bu zor günlerinde “vefa” babından şöyle bir arayıp sordunuz mu? Abileriniz, polis camiası içinde bu ülkeye ihanet tohumları ekmiş, iftira dosyalarla hayatları karartmışlardan beslendiğiniz dönemlerde televizyonlara çıkıp “üst düzey bir emniyet yetkilisi” vurgulu iftiraları kamuoyuna pazarladığınız günleri nasıl unutacağız? O yayınların arşivi internette duruyor. * * * RASİM RİYA ÖRNEĞİDİR Rasim Ozan Kütahyalı denen şahsiyet, AK Parti / Cemaat ortaklığında medyaya sürülen isimlerin başında geliyordu. Gazeteciliği, misyonu ve kodlanmış görevi ve formasyonu neydi bilinmiyordu. Cebine para konuluyor, bağırttırılıyordu. Tüm TV’lerde boy gösteriyordu. Hem de çapına, vasatlığına bakılmadan yemek programları dahil. Büyük bir dehaydı! Siyaset, magazin spor her konuda görüşüne başvuruluyordu. Özellikle Fetullah Gülen denen yaratığın yönettiği şer cemaatinin operasyonlarının en önemli savunucusuydu. Balyoz, Oda Tv, 3 Temmuz operasyonlarında tetikçilik yaptı. Bugün “FETÖ” dediği cemaate toz kondurmuyordu. Çok değil 3 yıl önce 27 Kasım 2013’te, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın damadının erkek kardeşi Serhat Albayrak’ın yönetimi ve denetimindeki SABAH gazetesindeki köşesinde şunları yazmıştı: “Hizmet Erlerinin devlet kademelerinde görev alması anaların ak sütü gibi haklarıdır. ‘Cemaat devlete sızıyor, Cemaat devleti ele geçiriyor’ diyen Ergenekonculara karşı cansiperane ve en etkili savaşanlardan biri ben oldum Hocam. Bunu siz de çok iyi biliyorsunuz. Bana şu ana kadar yapılmış hakaretlerin çoğunluğu Hizmet’in haklarını savunmam sebebiyledir. Yangın yerine dönmüş bu ortamda bile yine söylüyorum: Hizmet mensupları devlete sızmaz, devlete girer ve istediği her pozisyonda çalışır. ” Gelin şimdi de 15 Temmuz sonrası yazdıklarını, yine SABAH gazetesinde 17 Temmuz’da dediklerini okuyalım: “15 Temmuz artık demokrasi bayramıdır… 15 Temmuz istiklal bayramıdır artık… 15 Temmuz gecesinden 16 Temmuz şafağına kadar her demokrat gibi sokaklardaydım ben de… 15 Temmuz gecesi bu halkın bir mensubu olmakla gurur duydum… 15 Temmuz gecesi bir kez daha gördüm ki bu millet çok büyük ve çok cesur bir millet… Ve bence seveni sevmeyeni herkes 15 Temmuz gecesi gördü ki Recep Tayyip Erdoğan çok büyük bir lider… Şerefsiz Fethullahçı terörist F-16 pilotları Meclisimizi ve Cumhurbaşkanlığını bombalarken öfkeden ağladım….” * * * ROK GERÇEKLERİ İLE İLGİLİ FAYDALI LİNKLER Birkaç Rasim Ozan Kütahyalı üzerine gerçeklerin, kirli çamaşırların ortaya döküldüğü yazılardan bazılarının linklerini sizlerle paylaşmayı bir görev addediyorum! http://www.vahdetgazetesi.com/hulusi-akari-istifaya-cagiran-yazara-bakar-misiniz-makale,5060.html http://www.vahdetgazetesi.com/yazar-cizer-esnafi-makale,5047.html http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kutahyali/2013/11/27/hocaefendiye-acik-mektup * * * İnternette günlerimi verdim, Rasim Ozan Kütahyalı’nın yazılarını didik didik ettim. Bir yazısından hareketle şu değerlendirmeyi yaptım. Nagehan Alçı NTV ekranlarına çıkartılmıyordu. NTV’nin tepe ismi Cem Aydın’ın “vetolu isimler” listesinde Nagehan Alçı ilk sıralardaydı. İnternette aradım buldum! Günün birinde Rasim Ozan Kütahyalı, durduk yerde Cem Aydın’ı yerden yere vuran, Erman Yardelen’i de kayırıp kollayan bir yazı kaleme almış. Yazıda kanalın patronu Ferif Şahenk’e ayar çekmiş, mesaj vermiş! Güneş gazetesine geldiği yıllardan, 1980’lerin sonlarından beri tanıdığım ama hiçbir zaman haz etmediğim Cem Aydın (bizim devrimci bacılardan Neyire Özkan’ın kankası), Rasim Ozan Kütahyalı tarafından bir iki yazıda linç edilmiş. http://www.takvim.com.tr/yazarlar/rasim.ozan/2011/07/25/zeytinburnunda-derin-operasyon Klasik Rasim Ozan taktiği! “Aşağılama, aba altından sopa gösterme” ve “çirkef bir üslupla gününü gösterme” mantığı! Sonrasında da Cem Aydın ile Rasim Ozan Kütahyalı kanlı-bıçaklı olmuşlar! http://www.radikal.com.tr/turkiye/ntv-ile-rasim-ozan-kutahyali-mahkemelik-oldu-1056754/ Cem Aydın kanaldan gönderildikten sonra işler rayına girdi ve Rasim Ozan Kütahyalı’nın çabaları sonuç verdi ve NTV ekranı, Doğuş Medya'nın kapıları Nagehan Alçı’ya ardına kadar açıldı. Dünün Ergenekon ve Balyoz Savcıları için car car car eden değerli aydınımız şimdi FETÖ’ye sallıyor! Peki Cem Aydın nerede? O, hayranı olduğu, içinde yer alabilmek için yıllarca çırpındığı, hatta bu sınıfsal kompleksi uğruna tüm solcu arkadaşlıklarına sırtını döndüğü sosyete camiasında, Ferit Abisinden kopardığı milyonlarca dolar tazminatı harcıyor. Geride bıraktığı NTV’de ise hükümet komiseri olarak Ankara’dan atanan Nermin Yurteri ve eşi Kemal Yurteri kardeşlerimiz Gezi kalkışmasının meşhur Kabataş yalanını Türkiye’ye pazarlamış gazetecilere yorum yaptırıyorlar. İsmet Berkan ve Nagehan Alçı değerli yorumlarıyla memleketimize hizmet ediyorlar! * * * Sevgili Dostlarım; Benim için Rasim Ozan Kütahyalı; 15 Temmuz gecesi Türkiye’yi bölüp parçalamak üzere görevlendirilmiş, emrindeki asker kılıklı teröristlerin kalkışmasıyla memleketimizi kan gölüne çevirmeye kalkışmış psikopat Fetullah Gülen için bir dönem ‘car car car’ ötmüş, bankası Bank Asya’dan nemalandırılmış, itibar cellatlığıyla da hayatlar karartmış bir kalemşordur. <br /> Hürriyet yazarı Ahmet Hakan, Beyaz TV'de yayınlanan Beyaz Futbol programında elindeki MİT logolu dosyayı göstererek "Aziz Yıldırım tutuklanacak" diyen spor yorumcusu ve Sabah yazarı Rasim Ozan Kütahyalı'yla ilgili olarak "Şebeleğin teki çıkmış ekrana, elindeki MİT dosyasıyla Aziz Yıldırım’a tehditler savuruyor. Eğer o MİT dosyası sahteyse. Bakalım MİT, bu şebelek için ne yapacak? Eğer o MİT dosyası doğruysa, bakalım MİT, dosyasının şebeleğin elinde ne aradığını nasıl izah edecek?" dedi. Peki Rasim Ozan Kütahyalı bu sert ifadeler karşısında ne yaptı? Tabii ki o da karşılık verdi. Kütahyalı’ya göre de Ahmet Hakan "Obsesyon hastası", "kompleksli", "psikopat", "zavallı herif". Habertürk TV’nin yöneticisi ve ana haber sunucusu Veyis Ateş’in dediği gibi, ben tarafların birbirlerine söylediklerini paylaştım; takdir ve yorum sizlerin! Sevgili dostlarım, Rasim Ozan Kütahyalı, Nagehan Alçı ve benzeri şahsiyetler ekranlara korsan çıkmıyor, gazetelerde o mecraların sahiplerine rağmen yazmıyor, borularını öttürmüyorlar. Yani asıl onlara bu mahallenin kapılarını ardına kadar açanları ele alan bir şeyler yazmak gerekiyor. Bu konu benim için farz oldu! Söz, yazacağım! * * * Sevgili Dostlarım, gerçekten çok tarihi günlerden geçiyoruz, Hem ülke olarak, hem medya mahallesi olarak. Bize gazeteci diye yutturulan jöleli tiplerle yatıp kalkıyoruz! Medyaya pazarlanmış özel bir görevli gibi, adamın biri yıllardır gazeteci kimliği altında ekranlardan, gazete sütunlarından aklı sıra ona buna ayar çekiyor! Düne kadar bu adam Fetullahçı Terör Örgütü’nün salya sümük elebaşı Fetullah Gülen’i yere göğe sığdıramıyor, adeta babasından daha değerli bir şahsiyetmiş gibi övgüler düzüyordu. Bugün ise demediğini bırakmıyor! Çıkıp ekrandan elinde MİT’e ait olduğu savlanan bir dosyayı sallıyor. Haftanın birkaç günü Beyaz TV ekranlarından tam bir şaklaban şovla ona buna saydırıyor, tehdit ve hakaretler kusuyor. Aman yarabbim! Oynatıldığı filmin adıyla sesleniyorum; “Adam mısın?” Şunun altını da çizerek diyeyim ki; salya sümük bağırıp çağıran ve ona buna tehditler savuran, “Adam mısın?” diye sorduğum Rasim efendinin tehditlerine papuç bırakmayacak kadar da Karadeniz kanına sahibim. Bu arada yüreğine, aklına sağlık sevgili genç meslektaşım Ercan Güven. 27 Ekim 2016 tarihli Milliyet gazetesindeki yazın çok değerli bir analiz. http://www.milliyet.com.tr/ercan-guven-mehmet-baransu-ornegi--2334530-skorer-yazar-yazisi/ * * * “Kadın mısın?” diye soracağımı söylediğim gazeteci müsveddesi dahi olamayacak Canan Danyıldız’ı bir cümleyle geçiştireceğim. Zira bizim hanım atarlandı, “sakın ha o pespaye için zaman ayırıp bizi ihmal etme” dedi. Aydın Doğan ve Rıfat Ababay efendiler, Canan Danyıldız denen şahsiyeti kavalye olarak yanınızda gezdirir misiniz? Protokol yemeklerine, Avrupa’dan ve ABD’den gelen dostlarınızla yemeklerinizde masada ona da sandalye veriri misiniz? Size Canan çok yakışmış! * * * Sevgili dostlarım, medya mahallemizin güzel insanları; Ben bugün, bir dönem Güneş gazetesinde birlikte çalıştığım için kendimi bahtiyar hissettiğim Nail Güreli abimin cenazesinde olacağım. Gelirseniz selamlaşır, hasret gideririz. Nail abi, Türk basınının duayen ismidir, yüz akıdır. Bugün gazeteci diye ekranlarda boy gösteren, gazetelerde ahkâm kesen birçokları vallahi billahi O’nun tırnağı dahi olamazlar. Bu yazıyı okuyup eşine dostuna yollayan herkese sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. KESKİN KALEM E-Mail: medyaradar@gmail.com