11 Mayıs 2010 14:59
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:17
KEŞKE ÇOCUKLAR DA BÜYÜKLER DE DUYMASA! ATV'NİN DİZİSİNE SABAH BOMBARDIMANI!
Sabah yazarı Ayşe Özyılmazel atv'de yayınlanmaya başlayacak olan 'Çocuklar Duymasın' dizisini topa tuttu.
Keşke çocuklar da büyükler de duymasa....
Hadi kabul edelim; bazı dönüşler muhteşem olmuyor. Bir daha aynı enerji tutmuyor. Diyelim ayrılığın ardından gözünüzde ’efsane adam-kadın’ unvanını alan biri, yıllar sonra kapınızı tıklattığında tam gaz aynı duyguları yaşamanıza sebep olamıyor. Sönmüş ateşler öyle kolay kolay yeniden bacayı saramıyor, dört bir yanınız kuraklaşıyor.
TAHAMMÜLÜMÜZ YOK!
Ya da çocukken çok sevdiğiniz, o yere yıllar sonra heyecan dorukta gittiğinizde, ansızın içinizde ’Bu muymuş benim yere göğe koyamadığım yer?’ hissi uyanabiliyor. Kimbilir belki yıllar önce gözyaşlarınızla dinlediğiniz bir şarkı şimdi başka birinin yorumuyla kulağınıza çalınınca sizi oradan oraya savurmayabiliyor. Özellikle de sinemada bazı tekrarlar, ikilemeler, üçlemeler ilki kadar seyirciyi coşturamayabiliyor. İkilemesi, üçlemesi o filmin felaketine dönüşebiliyor. En önemlisi de şu herhalde; elinde kumandasıyla ekran başına geçen seyirci, hayal kırıklığına tahammül edemiyor. Ne yapıyor? Zap! Korkarım son günlerde gümbür gümbür bir felaket kokusu daha alıyorum sevgili okurlar. Evet! Bayanlar baylar, çocuklar ablalar, teyzeler halalar bir dönemin en flaş dizilerinden ’Çocuklar Duymasın’ sahalara geri dönüyor. Duyduk duymadık demeyin.
PINAR NASIL EL SIKIŞTI?
Üstelik eski kadroyu toplayarak... Tamam, birkaç fire vermişler ama taşfırın erkeği Tamer Karadağlı ve evin annesi Pınar Altuğ yine el ele... Ey şov dünyası sen nelere kadirsin yahu. Kim derdi ki Pınar Altuğ, onca üzüntüden, işinden edilmişlikten, özel hayatına yapılan saygısızlıktan sonra yeniden senaristyapımcı Birol Güven ile aynı masaya oturup el sıkışacak. Kim derdi ki, koskoca Tamer Karadağlı kendisine kötü halden kapı gösterenlerle tekrar gülümseyerek çalışabilecek. Menajer Erkan Özerman ne kadar haklı; bu alemde dostluk da düşmanlık da uzun sürmüyor işte... Hadi onlar aralarında anlaştı, geçmişe sünger çekti diyelim. Ortada kocaman bir sorun daha var.
AYNI LEZZETİ VEREMEZ...
O da artık seyircinin ’Çocuklar Duymasın’ı yiyip yemeyeceği. Hani o meşhur ’mutfak’ konuşmalarını sempatik bulup bulmayacağı... Ben aklımdan geçeni peşin peşin söyleyeyim; taşfırın-light erkek muhabbeti artık iş yapmaz! Ergenliğe geçmiş Havuç, yumuşak gönüllü seyirciden ’Ay ne şeker şey öyle’ reaksiyonunu alamaz. Havuç’un bugünkü yaş kitlesi zaten bu kıvamda bir dizi için televizyon karşısına geçmez. Ekip içinden gazetelere yansımış onca kavga, kıyamet, hakaret ve kalp kırgınlığının ardından kimse ’Çocuklar Duymasın 2010’da bir gerçeklik kırıntısı bulamaz. Yani umarım reytingleri bol olur ama bu iş benim kitabımda tutmaz! Şu çok bilen adam Birol Güven’in aklına ses getirecek yeni bir proje neden gelmez, onu da kimse bilemez. Buz kesmiş yemekler ısıtıldıktan sonra aynı lezzeti veremez. Ayşe dediydi dersiniz...
Ayşe Özyılmazel/Sabah
Hadi kabul edelim; bazı dönüşler muhteşem olmuyor. Bir daha aynı enerji tutmuyor. Diyelim ayrılığın ardından gözünüzde ’efsane adam-kadın’ unvanını alan biri, yıllar sonra kapınızı tıklattığında tam gaz aynı duyguları yaşamanıza sebep olamıyor. Sönmüş ateşler öyle kolay kolay yeniden bacayı saramıyor, dört bir yanınız kuraklaşıyor.
TAHAMMÜLÜMÜZ YOK!
Ya da çocukken çok sevdiğiniz, o yere yıllar sonra heyecan dorukta gittiğinizde, ansızın içinizde ’Bu muymuş benim yere göğe koyamadığım yer?’ hissi uyanabiliyor. Kimbilir belki yıllar önce gözyaşlarınızla dinlediğiniz bir şarkı şimdi başka birinin yorumuyla kulağınıza çalınınca sizi oradan oraya savurmayabiliyor. Özellikle de sinemada bazı tekrarlar, ikilemeler, üçlemeler ilki kadar seyirciyi coşturamayabiliyor. İkilemesi, üçlemesi o filmin felaketine dönüşebiliyor. En önemlisi de şu herhalde; elinde kumandasıyla ekran başına geçen seyirci, hayal kırıklığına tahammül edemiyor. Ne yapıyor? Zap! Korkarım son günlerde gümbür gümbür bir felaket kokusu daha alıyorum sevgili okurlar. Evet! Bayanlar baylar, çocuklar ablalar, teyzeler halalar bir dönemin en flaş dizilerinden ’Çocuklar Duymasın’ sahalara geri dönüyor. Duyduk duymadık demeyin.
PINAR NASIL EL SIKIŞTI?
Üstelik eski kadroyu toplayarak... Tamam, birkaç fire vermişler ama taşfırın erkeği Tamer Karadağlı ve evin annesi Pınar Altuğ yine el ele... Ey şov dünyası sen nelere kadirsin yahu. Kim derdi ki Pınar Altuğ, onca üzüntüden, işinden edilmişlikten, özel hayatına yapılan saygısızlıktan sonra yeniden senaristyapımcı Birol Güven ile aynı masaya oturup el sıkışacak. Kim derdi ki, koskoca Tamer Karadağlı kendisine kötü halden kapı gösterenlerle tekrar gülümseyerek çalışabilecek. Menajer Erkan Özerman ne kadar haklı; bu alemde dostluk da düşmanlık da uzun sürmüyor işte... Hadi onlar aralarında anlaştı, geçmişe sünger çekti diyelim. Ortada kocaman bir sorun daha var.
AYNI LEZZETİ VEREMEZ...
O da artık seyircinin ’Çocuklar Duymasın’ı yiyip yemeyeceği. Hani o meşhur ’mutfak’ konuşmalarını sempatik bulup bulmayacağı... Ben aklımdan geçeni peşin peşin söyleyeyim; taşfırın-light erkek muhabbeti artık iş yapmaz! Ergenliğe geçmiş Havuç, yumuşak gönüllü seyirciden ’Ay ne şeker şey öyle’ reaksiyonunu alamaz. Havuç’un bugünkü yaş kitlesi zaten bu kıvamda bir dizi için televizyon karşısına geçmez. Ekip içinden gazetelere yansımış onca kavga, kıyamet, hakaret ve kalp kırgınlığının ardından kimse ’Çocuklar Duymasın 2010’da bir gerçeklik kırıntısı bulamaz. Yani umarım reytingleri bol olur ama bu iş benim kitabımda tutmaz! Şu çok bilen adam Birol Güven’in aklına ses getirecek yeni bir proje neden gelmez, onu da kimse bilemez. Buz kesmiş yemekler ısıtıldıktan sonra aynı lezzeti veremez. Ayşe dediydi dersiniz...
Ayşe Özyılmazel/Sabah