Kerem Altan Yıldıray Oğur'u topa tuttu! Yazdığın yazı çok dürüst değil!
T24 yazarı ve eski Taraf'çılardan Kerem Altan bugünkü yazısında Türkiye gazetesi yazarı eski Taraf'çı Yıldıray Oğur'u sert şekilde eleştirdi.
Bir “propagandiste” dönüştüğünü kaydettiği Oğur'un Taraf'ın
yayınladığı MGK belgelerini yorumladığı yazısını eleştiren Kerem
Altan "Yıldıray hatıralar diyarında" başlıklı yazısında çarpıcı
sorular yöneltti. Oğur ilgili yazısında Başbakan’ın, dönemin
kudretli paşalarından Şener Eruygur’a “kes ulan” diye bağırdığını,
sonradan Genelkurmay Başkanı olan Işık Koşaner’e de “otur oturduğun
yerde” diye ayar verdiğini iddia etmişti. Oğur'un Başbakan'ı
savunduğu yazısında ortaya attığı bu iddiaların kaynağını soran
Kerem Altan "Niye o hatırayı anlatanın ismini söylemiyorsun
Yıldıray?" diye sordu.
MADEM PAŞALARA AYAR VEREBİLİYORDU NEDEN İMZALADI?
Oğur'un yazısındaki iddianın doğru olması durumunda Başbakan'ın MGK
kararını neden imzaladığının sorgulanması gerektiğini vurgulayan
Kerem Altan "O belgeyi bir insan ya korktuğundan ya da
söylenenlerin doğruluğuna inandığından imzalar." dedi. Oğur'a
seslenen Altan "Senin yazdığın ve doğruluğu konusunda en ufak bir
kuşku belirtmediğin “hatıra” başbakanın “korkmadığını” gösteriyor,
öyleyse Başbakan “Gülen Cemaati’nin bitirilmesi” gerektiğine ta
2004 yılında mı inanıyordu?" diyerek sorularına devam etti.
İşte Altan'ın yazısındaki ilgili bölüm:
Geçen gün Taraf gazetesinin 2004 yılı MGK kararlarıyla ilgili
haberi yayınlandıktan sonra Taraf’ın eski yazı işleri müdürlerinden
Yıldıray Oğur Başbakan’ı “yedirmeme” çabalarına yeni bir yazı
ekledi.
“Gayretullah’a dokunma, yanarsın” başlıklı yazısında, Başbakan’ın,
dönemin kudretli paşalarından Şener Eruygur’a “kes ulan” diye
bağırdığını, sonradan Genelkurmay Başkanı olan Işık Koşaner’e de
“otur oturduğun yerde” diye çıkıştığını yazan Yıldıray bu iddiasını
da sadece “hatıralardan öğrendik” diyerek destekledi yazısında.
Çok iddialı bir hatıra olduğu için şüphe içinde “hangi hatıralarmış
bunlar?” diye yazının önünde arkasında tekrar geziniyorsunuz ama ne
yazık ki o hatıraların kime ait olduğunu bir türlü
bulamıyorsunuz.
Bu “hatıra”yı anlatan satırların öncesinde, yazarın başka örnekleri
desteklemek için Ergenekon iddianamesi ve Özden Örnek’in
günlüklerinden bahsettiğini görüyorsunuz ama söz konusu “kes ulan”
konulu “hatıra” için böyle bir zahmete girişmediğini fark
ediyorsunuz.
Yazarın amacının, Başbakan’ı bir kahraman gibi gösterip,
Başbakan’ın 2004 yılındaki MGK’da dik duramayıp Gülen Cemaati’ne
karşı alınacak önlemlerin altına attığı imzanın hiçbir anlama
gelmediğine “hatıraları” tanık göstererek insanları inandırmak
olduğunu anlıyorsunuz.
Peki başarılı oldu mu? Bu sorunun cevabının artık Yıldıray için
hiçbir önemi olmadığını düşünüyorum. Yapması gerekeni ve
kendisinden bekleneni yapmak galiba ona yetiyor.
Yakında, “Başbakan Amerika gezisi sırasında Obama’ya ‘Gel lan
buraya, sen kimsin benim Suriye politikamı beğenmiyorsun?” ya da
“Hatıralardan öğrendiğimize göre, Başbakan Putin’i tokatlamış” gibi
yazılar bekleyebiliriz kendisinden.
Baktı işe yarıyor, “Bir gün Başbakanla üzüm yerken Necdet Özel
geldi. Anlamadığım bir nedenden dolayı ‘Ne var lan?’ diye
bağırdı Başbakan Özel’e. Şaşırdım ama kurcalamadım. Ne de olsa
vardır bir bildiği Başbakan’ın” diye devam edebilir hatıralara.
İlerde neler yazabileceğini tabii şimdiden bilemeyiz ama
yazdıklarıyla ilgili bir iki soru sorabiliriz.
Niye o hatırayı anlatanın ismini söylemiyorsun Yıldıray?
Eğer bu hatıra doğruysa ve Başbakan bir generale Milli Güvenlik
Kurulu’nda “kes ulan” diye bağırdıysa, böylesine dimdik ve cesur
bir adamsa neden o belgeyi imzaladı?
O belgeyi bir insan ya korktuğundan ya da söylenenlerin doğruluğuna
inandığından imzalar.
Senin yazdığın ve doğruluğu konusunda en ufak bir kuşku
belirtmediğin “hatıra” başbakanın “korkmadığını” gösteriyor,
öyleyse Başbakan “Gülen Cemaati’nin bitirilmesi” gerektiğine ta
2004 yılında mı inanıyordu?
Buna inanıyorsa daha sonraki o “okyanus ötesine selamlar”, cemaatin
toplantılarına katılıp Fethullah Gülen’i Türkiye’ye davet etmeler
neydi?
“Bitirilmesi gerektiğine” inandığı Gülen’i tuzağa mı düşürmeye
çalışıyordu buraya davet ederek?
Ya senin yazdığın “hatıra” tümüyle yalan ve sen dezenformasyon
yapıyorsun…
Ya senin yazdığın hatıra doğru ve başbakan o belgeyi “cemaatin
askerle birlikte bitirilmesi” gerektiğine inandığı için
imzaladı.
Hangisi doğru, biz neye inanmalıyız?
Bunu net bir şekilde yazabilir misin?
Başbakanı “taze bir meyve” gibi görüyor ve onu yemek istediklerine
inanıyor olabilirsin, onu “korumanın” senin görevin olduğunu da
düşünüyor olabilirsin ama bunu dürüstçe, gerçekleri çarpıtmadan,
“hatıraların” kaynağını açıklayarak, o hatıranın yarattığı soruları
cevaplayarak yapman gerekmez mi?
Dürüstlüğün gereği bu değil midir?
Senden dürüstlük beklememeli miyiz artık?
Bu yazdığın yazı ne yazık ki çok dürüst gözükmüyor.
Oysa ne kadar da dürüst, ne kadar da aklı başında görünen
insanlardınız hepiniz. En azından benim hatıralarıma göre
öyleydiniz ama işte insanoğlunun hatıralarına o kadar da güven
olmuyor.
Hele de o hatıra, hata üstüne hata yapan, insanları fişleten bir
başbakanı korumak için çırpınanlar tarafından anlatılıyorsa.