Kentli “Beyaz Türkler”in yeni dinleri! “Cadılık Eğitimi” de nereden çıktı?

Medyaradar siyasal ve toplumsal olaylar analisti Atilla Akar, Belgrad ormanında kaybolan, bulunduktan sonrada vefat eden Ece Gürel olayı dolayısıyla kimi yeni akımları ele aldı…

Efendim; benim bildiğim cadılık masallarda olur. Siyah elbise, sivri külah gibi şapkalarıyla ve sivilceli iri burunlarıyla uçan süpürgelerine binerler turlarlardı. Birde mahallede sevilmeyen, çirkin ruhlu, kötü kalpli, dedikoducu, iftiracı, şirret kadınlara “Ne cadı kadın” denirdi eskiden. Cadılığın pek kıymetli ve makbul bir şey olduğunu yeni öğreniyoruz. Hele de cadılığın eğitiminin verildiğini ilk defa duyuyorum. “Cadılık Diploması” da veriyorlar mıdır?..

Neyse, Belgrad ormanlarında kaybolup, kötü durumda bulunan ve hastanede vefat eden Ece Gürel’de dairde böyle iddialar ortaya atıldı. 'Witchcraft' yani "cadılık zanaati" eğitimi aldığı söylenen Gürel’in bu amaçla bir tür meditasyon, inziva ya da ritüel yapmaya gittiği söylendi Fakat olaydaki muğlak, izaha muhtaç yanlar halen ortada duruyor. “Hipotermi” denilip de geçiştirilemez. Orada neler oldu, neler yaşandı sorusunun ucu halen açık ve sırlı. Onu ölüme götüren süreçte halen garip yanlar mevcut…

Yeni Moda Akımların Zihinsel Ablukası!..

Hemen belirtmeliyim ki bendeniz “Parapiskolojik” ya da “metafizik” denilen konuları küçümseyip, bir çırpıda elinin tersiyle itenlerden değilim. Tam tersine şaşırtıcı enerjilerle, boyutlarla, titreşimlerle dolu kainatta bu gibi alanları -ölçüyü kaçırmamak kaydıyla- dikkate alırım. Ne var ki her şeyin kapitalize olduğu, ticarileştiği, rayından çıkıp, şarlatanca birer sömürü aracına dönüştüğü günümüz dünyasında bütün bunlara karşı dikkatli ve mesafeli olunması gerektiğini de düşünürüm.

Bu alanı kapsayan muhtelif akımlar, moda kültler, spritüal öğretiler, arkaik paganist inançlar, ökültist, majisel ritüeller, Transandantal Meditasyon, kabalizm, Astroloji, ruhani tecrübeler vaat eden, Ayahuasca çayı seramonisi adı altında gerçekleştirilen “Mistik turizm” turları, numeroloji, vb artık sanki birer sektör gibi çalışır olmuşlardır. (İlginç bir durumda genç kadının eşinin sosyal medya hesabındaki sayılardı. Instagram hesabında yazan 91688 419 818719 914481 sayılarının anlamı ise Rus Grigori Petrovich Grabovoi’ye ait frekans hesabıydı. Demek ki karı – koca bu konulara birlikte yabancı değillerdi.) İnsanın bir şeylere inanma ve bağlanma ihtiyacı alabildiğine sömürülmektedir. Kimileri de şarlatan “Hoca” ların (!) şerrinden kaçayım derken diğer uçta bunların kucağına düşüyorlar maalesef!..

Bu Öğretiler Planlı Zihinsel Operasyon mu?..

İş bunlarla kalsa gene iyi. Genellikle batı kaynaklı bu öğretiler bugün toplumları etkilemenin, geleneksel değerlerinden uzaklaştırmanın birer aracı olarak kullanılmaktadır. Hatta o kadar ki-ister inanın ister inanmayın- bunların bazılarının batılı istihbarat servislerinin yönlendirmesinde olduğunu, ülkelere gönderilen kimi “Guru” ya da “öğretmen” lerin ise birer “Kültürel ajan” vazifesi gördüklerini bile söyleyebilirim. Örneğin ünlü Satanist – Büyücü Aleister Crowley İngiliz gizli servisi MI6 için çalışan biriydi. (Tabii bizim başında “Milli” ibaresi olan istihbarat servisimiz ne derece bunun farkındadır ve bu oluşumları takip eder mi bilmem.) Yoksa filanca “Doğa tanrısı” na tapmış falanca taşa tapmış, vb umurumda olmaz. İnsanlık zaten binlerce yıldır bunlarla haşır neşir!..

Kentli Beyaz Türklerin Yeni Dinleri!..

Elbette ki iş bu kadar basit değil. İşin birde sosyolojik hatta sınıfsal boyutu var. Önceleri iyi eğitimli, kentli, üst düzey – Beyaz Türk sınıfların ilgi alanına giren (Çünkü bunların lüks otellerde yapılan eğitimlerine veya seminerlerine katılmak çok yüksek ücretler gerektiriyordu) bu gibi özenti akımlar, süreçte orta ve alt sınıflara da sirayet edecekti. Bir “İnanç boşluğu” içindeki ve geleneksel, tek tanrıcı dinlere sırt çevirmiş kesimler bulabildikleri ve onlara cazip gelen her yeni öğretiye sarıldılar. Hatta bunlar zamanla abartılı popüler kültürün bir parçası haline geleceklerdi.

Çok eskiden bu tarz tuzu kuru sınıflar, hobi olarak eğlencelik “Ruh çağırma” seanslarıyla idare ederken şimdi çok çeşitleneceklerdi. Bilhassa da bu kesimlere mensup canı sıkılan, yalnızlaşan, aradığı her neyse bulamamış, koca parasıyla türlü şımarıklıklar peşinde, anlam ve heyecan arayışındaki, tatminsiz, bunalımlı sosyetik veya üst düzey beyaz yakalı kadınlar olağanüstü bir ilgi gösterir olacaklardı. Zaten her “Modern akım” onların yeni dini sayılırdı!..

Masum İlgi Alanları Değildir!..

Bu konularla entelektüel düzeyde, bilgi, merak anlamında ilgilenebilirsiniz. Gerçekten de bir kısmı enteresan noktalar içeren, kadim insanlık tarihinden beri var olan öğretilerdir. Örneğin burçları merak edebilir, buradan kendinize bazı anlamlar çıkartabilirsiniz. Bu düzeyde hiçbir sakıncası yoktur. Lakin atıyorum bu eksende bir “Burç tarikatı” na girmeye, evrende olan biten her şeyi bunlarla izah etmeye kalktığınızda durum farklılaşır. Hele de bunları artık bir “İman” seviyesine yükseltirseniz.

Bugün popüler düzeyde böylesi onlarca ilgi alanı vardır. Tarot falları, reiki egzersizleri, yoga çalışmaları, çakra açmalar, vb. Anlaşılan şimdi bu gibi faaliyetler çok daha yaygın, organize inançsal değerleri değiştirecek şekilde yaygınlaşmaktadır. Bu noktada olay bireysel bir hobi olmaktan çoktan çıkmaktadır. Artık topluma pompalanan birer algı operasyonuna dönüşmektedirler.

Örneğin bir toplumun dinsel ve sosyal değerlerini sarsmak, değiştirmek mi istiyorsunuz. Hatırlayın bir dönem “Misyonerlik faaliyetleri” oldukça yaygındı. Ya da ne bileyim misal o toplumun nüfus dengesini etkilemek mi istiyorsunuz. O zaman kadınların anaçlık duygularını saptırmak için “Hayvanseverliği” ya da üremeyi ve aile yapısını etkilemek için “LGBT akımı” özendirirsiniz. Oysa kendi başına ne hayvan sevmek kötüdür ne de bir kişinin şayet gerçekten kendi tercihi ise cinsel yönelimi mühimdir. Ancak bunları yaygınlaştırıp, birer harekete çevirdiğinizde iş farklılaşır.

Ne Olmuş Olabilir?..

Ece Gürel olayı bu gibi eğilimlerin acı bir sinyali gibidir. Bu olayda “Hipotermi” olayın sonucudur sebebi değil. O aşamaya gelinceye kadar bir şeyler yaşanmış olmalı. Bazı kestirme izahlar durumu kavramaya yetmiyor. (Örneğin “Çığlık terapisi” izahı da yetmiyor bana göre çünkü kadın grupları genellikle bunu toplu halde yapıyorlar.) Bu kadın hangi amaçla kilometrelerce yol tepip oraya gitti ve bu derece “Tedbirsiz” davrandı? Kafasındaki amaç ne idi? Öyle anlaşılıyor ki karşımızda kendine birçok yol aramış (Veteriner laborant, adalet, tarot falcısı, astrolog, kurşun dökmeci, vb), daldan dala sıçrayıp en son “cadılık” eğitiminde karar kılmış, mana arayışında, olayları uçlarda hissetmeye müsait bir kadın var. Bu insan aynı alanda radikal denemeler yapmak isteyebilir.

Nitekim daha öncede oraya gittiği söyleniyor. Ne bileyim, hiç sorulmamış birkaç soru da ben sorayım. O ormana biri ya da birileriyle buluşmaya mı gitti? O kişi ya da kişiler geldi mi gelmedi mi? Geldi ise ne oldu? (İlginçtir antik dönemlerden beri cadılar hep ormanlarla birlikte anılmış, “Orman ruhları” yla tasvir edilmiştir. Bugünkü modern cadılık ya da “Şamanik” diye tanımlanan eğitimlerinde de olay “Doğa ile uyum içinde yaşama sanatı” olarak pazarlanır!) Oraya daha önce bir şeyler mi gömmüş ya da saklamıştı? Bunlar ritüel malzemeleri olabilir miydi? Çevrede böyle izler arandı ya da bulundu mu?

Planlı Bir Ziyaret miydi?..

Bana göre sadece hava almaya, stres atmaya gitmiş olamaz. Daha planlı bir ziyarete benziyor. (Hadi bizde biraz uçalım. Kimilerinin iddia ettikleri gibi oraya “Korunma Çemberi açmaya” mı gitti? Paralel boyutlardan varlıklarla mı karşılaştı?) “Avucunun içi gibi bildiği” söylenen bu yerde nasıl kaybolur? Eğitiminin zorunlu bir aşaması mıydı? Olabilirde olmayabilir de. Ancak çok boşluk var. Onu bulmak polisin işi. Umarım böylesi konularda bilgili, yetkin polislerimiz vardır. (Bize de bir “X Files” ekibi lâzım!) Dosya hemen kapatılmamalı. Aydınlatılmalı!..

Öyle veya böyle, bu konularda dipten gelen sessiz bir dalga ile karşı karşıya kalmışa benziyoruz. Bu kadıncağızın başına ne geldi bilmiyorum. Bildiğim tek şey bu akımların ister “Moda” amaçlı ister bir odakça bilinçli yayılmasının daha başımızı çok ağrıtabileceği gerçeğidir. Sanki diğer konularda az derdimiz varmış gibi başımıza birde bu “Cadılık” meseleleri çıktı!..

10. 03. 2025

NOT 1: Lütfen bu yazımı 04 Kas 2023 tarihli Bir ‘Cadılar Bayramı’mız Eksikti! Bu Nasıl Bir ‘Özenti’dir Böyle? başlıklı yazımla birlikte okuyunuz…