17 Oca 2011 09:47 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 11:58

KENDİNE GEL AHMET ALTAN, BU KOF KABADAYILIK SANA HİÇ YAKIŞMIYOR!

Başbakan'a "Bu mu senin adamlığın, bu mu delikanlılığın" sözleriyle seslenen Ahmet Altan'a cevap kardeşinin başyazar olduğu Star Gazetesi'nin bir köşe yazarından geldi.

Altan ve kof kabadayılık

Ahmet Altan Başbakanla gereksiz yere bir kavga başlattı.
Şimdi aynı kavgayı giderek edepten ve adaptan yoksun bir dille sürdürmeye çalışıyor.

Herkese mudanasız/minnetsiz kafa tutan adam övgüsüne mazhar olmak Ahmet Altan’ın çokça hoşuna gidiyor olabilir. Ama unutmasın ki adam olmaklığın da bir ölçüsü var.

Adam olmaklığın ölçüsünü eskiler üslup diye koymuşlar. Bir insanın üslubu, kullandığı dilin kalitesi, hitap tarzı o insanın nasıl biri olduğunu ziyadesiyle gösterir. “Üslub-u beyan ayniyle insan!” lafı, bu yüzden hafızalara kazınmıştır.

Herkes gibi Ahmet Altan da Başbakanın kimi sözlerini ve icraatlarını beğenmeyebilir. Kıyasıya eleştirebilir. Ama o eleştirin dili hakarete varırsa orada durum farklılaşır.

Ahmet Altan, Başbakanın söylediği sözleri nedense üstüne alınıyor.

Diyelim ki Başbakan seçkinci pozlarında dolaşan kibirli zevatı, sırf babalarından tevarüs ettikleri konum dolayısıyla demokrasi terbiyecisi gibi ortalıkla dolaşan o mağrur zevatı mı eleştirdi? Altan hemen üstüne alınıp cevap yetiştirmeye çalışıyor. “Sen nasıl olur da benim babama laf edersin?” diye.

En iyisi Başbakan bundan sonra hiç konuşmasın, çünkü ne derse desin Ahmet Altan satır aralarında kendine yanıt verdiğini düşünecek.

İnsan bu kadar mı kendini dünyanın merkezine oturtur, bu kadar mı şişkin egoya sahip olur?

Ahmet Altan’ın üslubu ise neredeyse patolojik düzeyde sorunlu.

Başbakanla “sen” diye konuşuyor. Başbakanın ne adamlığını bırakıyor, ne delikanlılığını.

Şu sözler Altan’a ait:

“Bu mu senin adamlığın, bu mu senin delikanlılığın?”

“Başbakan gibi kavga etmek istiyorsan başbakana yakışır bir olgunlukla, delikanlı gibi kavga etmek istiyorsan delikanlıya yakışan bir raconla kavga edeceksin.”

“Kavgaya girmek istiyorsan, kavga ettiğin adam kadar dürüst olacaksın.”

“Kendi ailene saygısızlık edildiğinde televizyonlarda yakınacaksın, sonra kendinden menkul “estetik bilirkişiliğini” haklı gösterebilmek için kavga ettiğin adamın “babasını”, “ailesini” karıştıracaksın.”

“Samimi bir adamsan, dürüst bir adamsan....”

İşte Altan’ın üslubu bu.

Şimdi bunun neresinde eleştiri var?

Düpedüz hakaret, kendini beğenmişlik, üstten bakma, çarpıtma...

Başbakan için “kof kabadayı” yakıştırmasında bulunuyor.

Birileri de kalkıp Altan için “Bu mu senin adamlığın?” derse ne olur?

Bu tarz bir hitap Altan’ın hoşuna gider mi, yoksa köpürür de o kişiye yakası açılmadık küfürler mi savurur?

Eleştirinin ucu kendisine dokunduğunda Altan gibilerin sergilediği hazımsızlık, Başbakanın tam da dediği o “iç despotizm”le alakalı. Kendi içindeki kibri, despotizmi kıramayanların adamlık dersinde söz söylemeye hakkı olabilir mi?

Ahmet Altan nerden çıkartıyor bilmem ama bildiğim Başbakan Ahmet Altan’la kavga etmiyor. Heykel konusunda “ucube” dediği için kendisini sanattan anlamayanlara yönelik genel bir yanıt veriyor Başbakan. Verdiği yanıt, hem bir tür savunma, hem de kendisine yönelik o aşağılayıcı/üsttenci dilin yaslandığı anlayışı sorgulama biçiminde.

Başbakan her şeyin en doğrusunu bildiğini varsayan o seçkinci-elitist zihniyeti sorguluyor. Bundan Ahmet Altan niye rahatsızlık duyuyor anlamıyorum.

Ahmet Altan çok iyi bir yazar. Kalemi güçlü bir edebiyatçı. Demokrasi savunusunda da yüreği pek bir insan.

Belli ki bütün bunlar artık Altan’a yetmiyor.

İçindeki hükmetme duygusu onu yanlış bir mecraya sürüyor.

Ahmet Altan gibi liberaller kendilerini ziyadesiyle önemsiyorlar. Her şeyi bir tek kendilerinin bildiğini sanıyorlar. Ülkeyi Başbakan üzerinden yönetmeye kalkışıyorlar. “Biz söyleyeceğiz, sen yapacaksın, işte o zaman başarılı olursun!” kibrine yaslanan bir despotizm bu.

Başbakanın aklı yok, yanındaki ekibin aklı yetmiyor, bir tek o liberal beylerin aklı yetiyor her şeye, öyle mi?

İplerin koptuğu yer, tam da burası.

AK Parti’ye liberallerin verdiği destek elbette takdire şayan, ama unutmasınlar ki liberaller de AK Parti iktidarı sayesinde en itibarlı dönemlerini yaşıyorlar, en karlı konumda bulunuyorlar.

Liberalizmi giderek hükmetme ideolojisine dönüştürenlerin artık kendilerine gelmeleri gerekiyor.

“Bu halkı herkes kandırdı, bir de sen kandır!” diyen bir üslup, dost üslubu değildir.

Düpedüz bir hakarettir bu.

Doğru, dost acı söyler. Ama dost gönül evini tarumar etmez. Edepten yoksun sözler etmez. Hakaretler savurmaz.

“Sen de halkı kandır, bu mu senin adamlığın!” demek kırıcılıktan öte kıyıcılıktır.

Kendine gel Ahmet Altan, bu kof kabadayılık sana hiç yakışmıyor! Üslubun giderek seni çirkinleştiriyor! Adama yakışır bir üsluba dön bir an önce!

Mehmet Metiner/Star