Bütün bu hayatı kavganın üstüne kurmak çok zor değil mi? Ben konservatuvarlıyım. Aylin Vatankoç diye bir kız vardı. Sesi çok güzeldi kantinde okurdu sesi öbür taraftan duyulurdu. Ama hiçbir zaman magazinsel değildi ve çok sevdiğim bir kızdı. Ona bakarsan Bülent Ersoy’un reklama mı ihtiyacı var? Yok. Ama Ajda Hanım’a bir şey söylüyor olay oluyor. Aslında sanatçılar ne kadar ‘ay çekmeyin’ deseler de, gözündeki kirpik gibi olmazsa olmaz bir şey. Magazinle sanatçı asla ayrılmaz bir bütün... Bence öyle. Ben güzel sesli bir kızdım. Şarkı söylemeye çıktığımda Yeşim Salkım’la çıktım. Beni çekmiyorlardı. Ne zaman magazinle gündeme geldim Türkiye’nin gözbebeği oldum bir anda. Toplasan beş kişi sayabiliriz magazinde var olmayıp da var olan. Hadi say bana. Funda Arar var. Funda Arar, Candan Erçetin… Üç tane daha ya çıkar ya çıkmaz. Bundan bir hafta önce Cem Yılmaz Twitter’dan magazincilere giydirdi mesela. Yani bir müddet sonra da bir yerde, bir talk-show’unda, bir stand-up’ında çekilince olay yumuşar gider. Böyle değil mi sence magazin camiasıyla sanat camiası? Yani ben birçok kişinin sadece magazin için evlenip ayrıldığını biliyorum.
Yok artık! Nasıl ‘yok artık!’ canım? Ayrı dünyalarda mı yaşıyoruz, Amerika’da mı yaşıyorsun? Yani buna şahit olduğum çok insan var, buna proje gözüyle bakıp, işte bu bu kadarlık bir projem, bunu bilmiyor muyuz hepimiz biliyoruz. Bazen magazin için bile proje üretenler var. Gündemde olmak aslında çok kolay. Bunu yapabilmek de bir iştir, bu da bir sanat bence. Çünkü herkes bunu kaldıramaz. Magazin sanatı… Magazin sanatı, bu var… Mesela ben Hülya Avşar’ı çok severim ve bence Türkiye’de gelmiş geçmiş magazini en güzel kullanmış kadındır Hülya Avşar. Şarkılarını çok severim ama daha çok magazinsel olaylarını hatırlarım. Bülent Hanım da yabana atılamaz bence. O tartışılmaz, ama onun sesi de her zaman magazin kadar öne çıkmıştır, anlatabiliyor muyum? Ama bazı insanlar magazinden çok beslendiler, bunu göz ardı edemeyiz.
Ben hep söylüyorum iki tür star var, magazin starı ve diğer starlar Sen kendini nereye konumluyorsun mesela? Ben magazinsel kısmına konumluyorum, ama sana şunu da söyleyeceğim, bunda bir mütevazilik yapmayacağım, bence ben son on yılda gelebilecek en akıllı televizyon figürlerindenim. Belki yanlış projelerin içinde oldum, belki kıyafetler iyi oturtulamadı, anlatabiliyor muyum? Hani bir terziye gidersiniz, ama üzerinize göre tam elbise dikememiştir, yakışmamıştır. Benim jenerasyonumdan bahsedeyim, televizyon camiasında çok akıllı kadınlar var ama bana hangi tarafta, nerede olduğumu düşünüyorsun dersen; ben çok zeki bir televizyon figürüyüm. Mesela bu piyasadan dost olmaz derler ya, öyle mi? Bence olmuyor. Yaşamınla alakalı biraz sivrildiğinde bene olmuyor. Ben eskiden oluyor derdim. Bana sorsan var benim dostlarım mesela. Benim dostum sen olabilirsin, çünkü neden? Aynı işte farklı sektörlere hitap ediyoruz. Sen yapımcısın, sen o kişiye kıyafetini giydiren adamsın, ben burada şarkı söyleyen ya da televizyonda senin yapımcılığını yaptığın şeyde sunucu olan kadınım. Seninle bizim dost olmama gibi bir kesişen yolumuz yok.
Yani şunu söylemek istiyorsun; ‘şarkıcıyla şarkıcı dost olamaz.’ Bence olamaz. Ben olurum, ama onlar olamıyor. Çıktığım günden beri aynı sektörde olduğum kadınlar, istisnalar hariç, en büyük düşmanlarım. İyi olan bir şeyi gördükleri için aslında seviniyorum. Onlar da tehlikenin nerede olduğunu biliyorlar. Evleniyordun direkten döndün. Evet, bir evleniyor gibi oldum ama sonra nazar değdi herhalde Instagram’a koyunca. Çok enteresan, geçen gün birisi bana, ‘‘Instagram’da en çok Allah’la ilgili şey paylaşan sensin.’’ yazmış. Çok inanıyorum, herkes kadar inanıyorum ama sadece ‘O’ derse oluyor, o yüzden bir şeyleri kurcalamanın, çok fazla didiklemenin çok faydası yok diye düşünüyordum. Aslında tam da direkten döndün değil, direğe gelmemişti daha döndü. Sonra bitti? Bitti. Ama şimdi rahatsın? Rahatım, evet. Çünkü o olması gerekiyordu demek ki. Duygularımı aldırdım herhalde ben, çok duygulanamıyorum böyle.