Ben hep söylüyorum iki tür star var, magazin starı ve diğer starlar Sen kendini nereye konumluyorsun mesela? Ben magazinsel kısmına konumluyorum, ama sana şunu da söyleyeceğim, bunda bir mütevazilik yapmayacağım, bence ben son on yılda gelebilecek en akıllı televizyon figürlerindenim. Belki yanlış projelerin içinde oldum, belki kıyafetler iyi oturtulamadı, anlatabiliyor muyum? Hani bir terziye gidersiniz, ama üzerinize göre tam elbise dikememiştir, yakışmamıştır. Benim jenerasyonumdan bahsedeyim, televizyon camiasında çok akıllı kadınlar var ama bana hangi tarafta, nerede olduğumu düşünüyorsun dersen; ben çok zeki bir televizyon figürüyüm. Mesela bu piyasadan dost olmaz derler ya, öyle mi? Bence olmuyor. Yaşamınla alakalı biraz sivrildiğinde bene olmuyor. Ben eskiden oluyor derdim. Bana sorsan var benim dostlarım mesela. Benim dostum sen olabilirsin, çünkü neden? Aynı işte farklı sektörlere hitap ediyoruz. Sen yapımcısın, sen o kişiye kıyafetini giydiren adamsın, ben burada şarkı söyleyen ya da televizyonda senin yapımcılığını yaptığın şeyde sunucu olan kadınım. Seninle bizim dost olmama gibi bir kesişen yolumuz yok.
Yani şunu söylemek istiyorsun; ‘şarkıcıyla şarkıcı dost olamaz.’ Bence olamaz. Ben olurum, ama onlar olamıyor. Çıktığım günden beri aynı sektörde olduğum kadınlar, istisnalar hariç, en büyük düşmanlarım. İyi olan bir şeyi gördükleri için aslında seviniyorum. Onlar da tehlikenin nerede olduğunu biliyorlar. Evleniyordun direkten döndün. Evet, bir evleniyor gibi oldum ama sonra nazar değdi herhalde Instagram’a koyunca. Çok enteresan, geçen gün birisi bana, ‘‘Instagram’da en çok Allah’la ilgili şey paylaşan sensin.’’ yazmış. Çok inanıyorum, herkes kadar inanıyorum ama sadece ‘O’ derse oluyor, o yüzden bir şeyleri kurcalamanın, çok fazla didiklemenin çok faydası yok diye düşünüyordum. Aslında tam da direkten döndün değil, direğe gelmemişti daha döndü. Sonra bitti? Bitti. Ama şimdi rahatsın? Rahatım, evet. Çünkü o olması gerekiyordu demek ki. Duygularımı aldırdım herhalde ben, çok duygulanamıyorum böyle.
Magazinde şeylerin meşhur, biriyle küsüyorsun barışıyorsun, küsüyorsun barışıyorsun… Kimle küsmüşüm? Benden çok ne kadar küsen insan var. Bi’ Alişan’la küsmüşüm barışmışım. Demet Akalın var. Demet’le küsmüyorum ki ben hiçbir zaman. Bi’ Alişan vardır, bi’ de hayatım boyunca küs olup barışmayacağım biri vardır. Alişan’la niye küstünüz siz? Alişan benim üniversiteden arkadaşım, çok da eski dostum, 18 senelik falan. Hangi programı yapsam söz verir, o gün tanıtım döner gider başka programa çıkar ve ben hayatım boyunca bütün programlarına çıktım. En sonunda burama geldi, çıkıp televizyonda söyleyeceğim dedim, söyledim ve tamamen küstük. Bir daha barışmayacağım diye kesin konuştum, sonra barıştım, tükürdüğümü yaladım. Ama niye? Dostum dedim, çünkü düşmanım hiç yok benim. Ama yanlışları var, yüzüne de söylüyorum bunu. Ben zaten kimsenin arkasından konuşmam, yüzüne söylemeyeceğim bir şeyi arkasından söylemem. Kötü bir çocuk değildir ama bazen verdiği sözlerin arkasında durmadığı olur. Aynen bunu da röportajda yaz Armağan’cığım.
Mesela bana de ki; bu piyasada şu isimler benim dostumdur, dünya da yıkılsa arkamı da dönerim, hiç de düşünmem. Bir kişi söyleyebilirim, söyleyeceğim ismi sen zaten tahmin ediyorsun. Mesela erkeklerden en çok seni severim. Zeki olduğun için sana karşı başka bir zaafım var benim. Kadınlarda da Ebru Gündeş benim her zaman başka yerimdedir. Siz Yıldız Tilbe’yle çok iyi dosttunuz. Yıldız’ı da çok severim ama Yıldız’la daha seyrek, ama Ebru’yla yaşanmışlıklarımız daha fazla. Yıldız seni kaybediyor mesela, beni arıyor. ‘‘Lerzan’ın telefonu var mı sende?’’ Tabii, bensiz duramaz. Bir bakarım kapı çalar ve der ki; ‘‘Bu CD’den hiçbir yerde yok, bu benim CD’m, ama onu unutur gider bir daha aramaz bile. Aslında o CD’den başka yok yani, çoğaltılacak CD bende. İlk önce derim ki; ben de kalabilir mi, arabada dinleyeyim. Yok kalamaz, başka yok der, ama unutur gider. Yıldız’ın kalbi gerçekten çok başkadır. İki üç kişi sayarsam bir tanesi de Yıldız’dır.