23 Oca 2010 18:15 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 14:03

KENAN İMİRZALIOĞLU EZEL'İN KANAL DEĞİŞTİRMESİ İÇİN NELER SÖYLEDİ? RAMİZ DAYI'NIN EN ÇOK HANGİ SÖZÜNÜ BEĞENİYOR?

Ejder Kapanı ile beyaz perdeye iddialı dönüş yapan Ezel'in yıldızı Kenan İmirzalıoğlu Haberturk'e konuştu.


Tamam boylu boslu ve çok karizmatik, ama kadınların Kenan İmirzalıoğlu adını duyduğu anda pelte kıvamına gelmesinin nedenini anlamıyordum. Şimdi biliyorum. Sadece büründüğü karakter gereği gözlerinin içi gülerek bakan bir adam değil Kenan İmirzalıoğlu, rol kesmiyor. Çok zarif, çok içten. Sevgilisi Zeynep Beşerler'in yerinde olmak isteyen kadınlara bir hizmet olarak sunuyoruz: Hayallerinizin prensinin en karanlık ve en renkli yönleri burada...


Ejder Kapanı'nda cinayet masası amirini canlandırıyorsunuz. Çekimler öncesinde cinayet masasından polislerle görüştünüz mü?


Hem İstanbul'da hem Urfa'da filmdeki olaylara benzer vakalar yaşamış polislerle konuştuk. Onların hissettiklerini, duygularını anlamaya çalıştık. Filme çok katkısı oldu bu sohbetlerin.


Hikâyede cinayetler, tecavüzler var. Bu konularla onca zaman geçirmek psikolojinizi etkilemedi mi?


İşin tuhaf tarafı; keyifle başlamıştım ama filmin içinde pek öyle olmadım. Gelgitli bir haldeydim. Etkilenmediğimi, işimi yaptığımı düşünüyordum ama şimdi bakınca görüyorum; işimle birlikte, belki işimi yapabilmek için, ruhum karanlık bir yere gitmişti o dönem.


Filmde intikam duygusuyla seri cinayetler işleyen bir katil var. Siz hiç öldürebileceğinizi düşündüğünüz kadar öfkelendiniz mi birine?


Bu memleket adına bir şeyler yaptığını düşünüp aslında çok büyük zararlar veren bazı insanlar var. Özellikle birilerini öldürerek... Vatan aşkı, millet aşkı uğruna bunu yapıp memlekete büyük zarar veriyorlar. Yine de onları bile öldürmek gelmiyor içimden. O insanlara çok sinirleniyorum, canım sıkılıyor ama öldürmek benim hamurumda olan bir şey değil.


ÜSTÜ KAPATILMIŞ BİR KONU


Sizce devletin sağlayamadığı adalet, bireysel adaletle sağlanabilir mi?


Bu işin bir doğrusu var, o da hukuk devleti olması gerekliliği. Adaleti sağlaması gereken, hukuk devletinin birimleridir. Her birey kendi adaletini kendi sağlamaya kalkarsa kaos olur. Ejder Kapanı "Ne kadar haktan yanayız, ne kadar adaletli davranıyoruz"u sorgulatıyor. Filmde hukuk devleti kazanıyor.


Filmin gösterime girmesi Ağca'nın tahliyesine denk düştü. Tam da adaletin sorgulandığı bu dönemde, filmi izleyenler adaletin ne kadar doğru sağlandığını daha mı çok düşünecekler?


Öyle baktığınız zaman, memlekette o kadar çok olay var ki! Hangisiyle örtüştürsek ötekiler açık kalır. O yüzden bu konulara hiç girmeden, filmin kendi içindeki kurbanlarını düşünmeli. Çünkü pedofili Türkiye'de çok üstü kapatılmış bir olgu. Konuşulmaması, olmuyor demek değil. Dillendirilmiyor. Bunun nedenlerinin gündeme gelmesi gerek. Medeni ülkelerde çözümleme tek merkezden yapılıyor. Önce karakola sonra savcıya ifade verip, ardından mahkemede anlatmıyor... Tek bir birimden çözümleniyor. Umarım filmle ilgili tartışmalardan sonra ülkemizde de böyle sağlıklı çözümlerin getirileceği bir zemin oluşur.


Sizi hep 'ağır abi' rollerinde mi göreceğiz?


Bir iş gelince "Bu komedi, oynamayayım" demiyorum ki. Projeye bakıyorum; senaryo güzel mi, derdini anlatabiliyor mu, bunun içinde benim rolüm nasıl? Esas olan bu. Çok güzel romantik komediler yazıldı, bana teklif edildi de ben mi oynamadım? "Sizi şu filmde görseydik çok hoş olabilirdi" diyebileceğiniz bir rol var mı?


Mesela Notting Hill'de görmek isterdim sizi.


Emin ol, ben de isterdim. Emin ol. Ama Notting Hill burada çekilmedi.


Günlük hayatınıza da yansıyordur rolleriniz, o sert imaj sizi kısıtlamıyor mu?


İmajın ve duruşun bir kısıtlaması vardır ama ben o imajdan çok da farklı değilim. En değerli imajın samimiyet olduğunu düşünüyorum. Neysem oyum; iyi ve kötü taraflarımla...


Hep tertemiz tıraşlısınız ve koyu renk giysiler giyiyorsunuz. Canlı renkler delikanlıyı bozar mı?


Delikanlıyı hiçbir şey bozmaz. Benim için kıstas delikanlı olmak değil; insan olmak, adam olmak.


Çekimler sırasında bıyığa alışmak zor olmadı mı?


Yandım Ali'den bıyık tecrübem vardı, o yüzden yabancılık çekmedim. Hatta zaman zaman bıyığı seviyorum. İfademi iyice sertleştireceğini düşünüyordum ama bununla beraber zaman zaman sempati bile katıyor.


Filmde Berrak Tüzünataç'la öpüştüğünüz sahne bıyıklar yüzünden İbrahim Tatlıses havası yaratıyor...


Filmdeki karakterim Urfalı, bir benzerlik kurduysanız ne mutlu bana! İbrahim Tatlıses de Urfalı. Demek ki karakterimi iyi canlandırmışım.


Ezel'in kanal değiştirmesi izleyiciyi etkilemeyecek mi?


Çok etkileyeceğini düşünmüyorum çünkü izleyici dizideki hikayeyi takip ediyor. Hikâye değişmediği sürece kanal değişikliği sorun değil.


Siz izleyici olsanız, Ömer'i mi Ezel'i mi daha çok seversiniz?


Zor soru. Ömer'i seviyorum. Ömer'in insani tarafını; vicdanını, kötülüğün karşısında hâlâ "İyi ne yapabilirim" demesini, intikam alırken bile "Bunlar benim eski arkadaşlarımdı" diye düşünmesini kendime daha yakın buluyorum. Ama Ezel olmasa Ömer ya ölmüştü ya da hapisteydi.


Hayatta kalabilmemiz için hepimizin içinde biraz Ezel mi olmalı?


Dünya öyle bir hale geldi ki düşünmek gerekiyor. Kalbimizi iyi ve temiz tutmalıyız ama kalbimizin kirlenmemesi için akıllı ve uyanık da olmak gerekiyor. Çünkü Ömer kadar saf olursan birileri sana çok büyük kazık atabiliyor. Sevgi dolu bir kalpken, intikam dolu biri olabiliyorsun.


Ramiz Dayı'nın sözleri çok konuşuluyor. Sizin en sevdiğiniz sözü hangisi?


Ramiz Dayı'nın sevilecek çok sözü var. "Şunu bil ki, sen sen değilsin" çok düşündürücü. İnsanların çoğu zaman kendilerini pek tanımadıklarını, kendi gerçekleriyle gerçekten yüzleşmediklerini düşünüyorum. Şehir hayatı bize birtakım kalıplar veriyor, onların içine giriyoruz. O kalıpların içinde ne kadar kendimiziz, ne kadar özgünüz.


Sıkı bir rock dinleyicisiymişsiniz...


Doğru. Lisede rock dinlerdim, üniversitede metal müziğe kaydım. Sıkı bir Metallica hayranıydım. Iron Maiden, Sepultura, White Snake, Rush, Dream Theater severdim. Böyle sıkı metal dinlediğim bir dönemim oldu. Deep Purple gibi benim için nostaljik grupların long play'lerini alıyorum artık. Şimdi yaş kemale ermeye başlayınca cazı tercih eder oldum.


Eskiden daha çok Mojo'ya, Hayal Kahvesi'ne giderdiniz. Hayat tarzınız değiştiği için mi artık Nişantaşı taraflarına gidiyorsunuz?


Mojo'nun önünü rahat bıraksalar yine oraya gitmeyi tercih ederim. Benim 98- 99'dan beri gittiğim bir yerdi. O zamanlar insanlar Kuruçeşme sahilindeki yerlere giderdi. Biz de Taksim'de rahat rahat müziğimizi dinleyip, evimize dönerdik. Fakat şimdi öyle hale geldi ki, Mojo'nun kapısının Reina'nın kapısından farkı kalmadı. Rocker bir mekandan çıkınca, popülersiniz diye bir anda flaşların patlaması, kamera ışıklarının gözünüze tutulması, sorular sorulması çok konforlu değil. Rahat alanı bulmak için bir yere gidiyorsun, sonra gecenin üçünde kameraya konuşmak işe geri dönmek gibi oluyor. O özgürlüğü bulamadığım için gitmiyorum artık oralara.


EJDER KAPANI


Bu filmi mutlaka izleyin. Dexter dizisini ya da Quantin Tarantino filmlerini seviyorsanız çok beğeneceksiniz. Oyunculuklar, beklentinizden bile iyi. Ama Ejder Kapanı'na giderken kahve içmeyin, çok tuzlu mısır yemeyin. Zaten yeterince kalp çarpıntısı yaptırıyor film. Sert sahnelerden yorulduğunuzda nefes almak için Berrak Tüzünataç'ın belinin inceliğine, gözlerinin rengine dalabilir; Kenan İmirzalıoğlu'nun gerçek hayatta bıyık bırakmamasına şükredebilirsiniz. Ama emin olun kafanızı uzun süre böyle şeylerle oyalayamayacaksınız çünkü tempo bir saniye bile düşmüyor. Film bittiğinde bir an önce temiz havaya çıkmak isteyeceksiniz.

Habertürk