Yalçın Dümer, 80’lerin sonu ve 90’larda yer aldığı filmlerle dönemin tanınan jönlerindendi. Babası usta oyuncu Ekrem Dümer’in peşinden giden Dümer, İstanbul Şehir Tiyatroları’nda başlayan kariyerini şöyle anlatıyor:
“Bizim ev hiçbir şekilde oyunculuğun olduğu bir yer değildi ve babam eve iş getirmezdi. Ailenin tek çocuğuydum. Babama özeniyordum tabii ama benim tüm hevesim gazeteci ya da formasını giydiğim Galatasaray’da basketbolcu olmaktı. Tiyatroda doğdum ve orada büyüdüm. 17 yaşındaysa bir heves geldi bana ve babamdan gizli Şehir Tiyatrosu’nun sınavlarına girdim. Babam, inanılmaz derecede ters çıktı ve benimle konuşmadı.
Hatta jüride o da vardı. O zamanlar sıkı yönetim dönemiydi ve komutanlar da yer alıyordu jüride. Bu arada babam sınava girdiğim an jüriden çıktı. Hatta uzun bir süre benimle konuşmadı. ‘Başarmak çok zordur, başaramazsan alkolik olursun’ diyordu bana. Ve ben, 10 kişilik kontenjanda 3’üncü olarak sınavı kazandım.”
Dümer, sınavı kazandıktan 2 yıl sonra Şehir Tiyatrosu ve sinemadaki ilk başrol teklifini aynı anda alır: “Şehir Tiyatrosu’ndaki bir oyunun başrol oyuncusu sakatlandı. O rol bana teklif edildi. Aynı anda da ilk başrol film teklifimi de aldım. Müjde Ar ile ‘Asılacak Kadın’... İki hayalimi gerçekleştirmiş oldum. Tiyatrodaki ikinci başrolüm ise ‘İki Efendinin Uşağı’ oyunuydu.