Kemal Öztürk'ten "ilgilisine not": Boşuna uğraşmayın, başka kapıya!
Yeni Şafak gazetesi yazarı ve A.A. eski Genel Müdürü Kemal Öztürk, AK Parti'nin gazeteci aday adaylarından biriydi ancak listeye giremedi.
Öztürk bugün köşesinde, kesinleşen aday listeleri sonrasında, aday
adayı olduğu Sakarya'da yaşananları, Sakarya'dan öğrendiklerini
ve Sakarya halkını yazdı.
Köşesinde "ilgilisine not" başlığı ile bir de not yazan
Öztürk, şunları kaydetti:
"Üç gündür haber sitelerinde, sosyal medyada aday gösterilmediğim
için yüzlerce mesaj atan, haber yapan, hakaret eden, fitne
çıkarmaya çalışan, tahrik eden, alay edenlere bir sözüm var: Biz
Allah'ın bir hesabı olduğuna inanırız. Kimsenin değil, başımız dik,
alnımız ak bir davanın adamıyız. Boşuna uğraşmayın, bu kapıdan ne
vefasız, ne hain çıkar, başka kapıya."
İşte Kemal Öztürk'ün Sakarya ile ilgili
yazdıkları:
"Bakmayın depremle anıldığına, şehirlerin en güzelidir aslında.
Yeşilin her tonu asıl Sakarya'da vardır. Toprağı mümbittir, her
yandan asma üzüm, ayva, erik, incir çıkardı çocukluğumuzda.
Doyamazdık yemeye, "Huysuz Hüsam" amcanın bahçesine dadanırdık bir
de. Aşırdığımız kirazın ardından sopayı yerdik tabi. Siz bakmayın,
yumuşaktır insanı Sakarya'nın, göçmenler yumuşak huylu olur.
Sakarya Osmanlı Milletler topluluğudur
72 millet asıl Sakarya'da yaşar. Yoldan geçeni çevirin, bir Osmanlı
toprağından göçüp gelmiştir buraya. Ben en çok mahallemizdeki Gafur
Dede'yi severdim. Arnavut göçmeniydi ve Türkçeyi zor konuşurdu.
Kızıp da konuşmayınca da çok tatlı oluyordu. Abazalar, Çerkezler,
Arnavutlar, Boşnaklar, Kürtler, Lazlar, Manavlar... Sakarya,
Osmanlı Milletler topluluğudur.
Aday adayı olmadan önce şehrin her kesimiyle, her köşesiyle
tanışmamıştım. Meğer cevherler orada gizliymiş, meğer hazineyi asıl
oraya saklamışlar. 16 ilçesinde, yüzlerce insanla konuştum. En
sevdiğim şey şu oluyordu: "Ya bırakın şimdi siyaseti, o bizim
ikinci işimiz. İslam dünyasının hali perişan, onu konuşalım"
dediğimde, gözlerde aniden ışık yanardı. Sandalyeyi şöyle bir
düzeltip, siyaseti unutup, Suriye'de, Irak'ta, Filistin'de ne
oluyor gerçekten demeye başlarlardı. Öyle üniversite ortamından
bahsetmiyorum, Karapürçek'in köyündeki Reçberlerden
bahsediyorum.
Sakarya'dan çok şey öğrendim
Çiftçilik yapan, ilk okul mezunu, yaşlı bir köylünün İslam
dünyasında ne olduğunu takip etmesi ve Gazze'yi anlatınca göz yaşı
dökmesi kadar öğretici bir şey olabilir mi? Hendek'te, Akyazı'da,
Arifiye'de, Söğütlü'de, Serdivan'da, AK Parti teşkilatının
neredeyse tamamı, siyaset değil de İslam dünyasını konuşurken
canlanıyor, tepki veriyor, iç geçiriyor. Bu bilinç, bu duyarlılık
sanki Osmanlı topraklarından göçerken, yanlarında getirdikleri
kardeşlik ruhunun yansıması.
Esnafını ziyaret ederseniz eğer şaşırırsınız. Uzun Çarşı'da,
Belediye Pasajında, Eski Reji sokağında, mütevekkil ve kanaatkar
insanların ticaret yaptığını görürsünüz. Ağzı dualı, gönlü geniş,
ekmeğinin peşinde esnaf, sabahları dükkanın önünde oturup çay içer,
gazetesini okur. Ara sıra "Allah" diye iç geçirirken görürseniz,
bilin ki memleketin bir derdiyle ilgili haber okumuştur.
Toplumun asıl gücü kadınları tanımak
Ben Sakarya'da en çok kadınlardan bir şey öğrendim. Bana toplumun
asıl gücünün, teşkilatın asıl enerjisinin ve ümmetin asıl
sahiplerinin kadınlar olduğunu öğrettiler.
Bu nasıl bir duyarlılıktır ki, Sakarya'nın kadınları, Rabia
meydanında olanların, Gazze'deki çocukların, Suriye'deki
göçmenlerin, fakirin, fukaranın acısını yanında taşıyor. Daha söze
başlarken döküyorlar gözlerinden acıları. Çocukları yanlarında,
kocalarına yemekleri akşamdan yapıp, yollara dökülmüşler. "Bu seçim
farklı seçim" deyip, başlıyorlar koşmaya. Her seçim böyleler
aslında, her seçimde bir ana gibi, bir kız kardeş gibi, bir yol
arkadaşı gibi erkekleri sürükleyen onlar.
Dostları, dostlukları, yol arkadaşlarını
keşfetmek
Siyasetin kılcal damarlarını öğrendim Sakarya'da. O damarlarda akan
temiz kanı, berrak, şeffaf kanı gördüm. İstanbul'da, Ankara'da
bizlerin unuttuğu, dava derdi olanları tanıdım o kılcal damarlarda.
Samimi, karşılıksız, hesapsız, menfaatsiz insanları bildim.
Ankara'da, İstanbul'da duyduğu kötü şeylerin yalan olduğunu
söylemem için yalvaran gözler gördüm.
Herkesin nasıl bana yardıma koştuğuna şaşırdım. Bir kuaför tanıdım
fikir kulübü kurmuş, orada beni tanıtıyor. Bir eczacı kalfası
tanıdım, elinde broşürüm komşularına beni anlatıyor. Bir telefon
bayii kırılan telefonumu tamir ettiriyor, bir matbaacı broşür
basıyor... şaşkınlıkla izledim hepsini. Arabasını tahsis edenler,
kafeteryasında sürekli yemek ısmarlayanlar, web sitesi
tasarlayanlar, gece gündüz yanımdan ayrılmayanlar, öğrenciler,
yerel köşe yazarları, çocukluk arkadaşlarım... hepsi Allah rızası
için el verdiler, omuz verdiler, destek oldular.
Sakarya bana çok şey öğretti. Dostun dost gibi, adamın adam gibi,
kadının kadın gibi, gencin genç gibi olduğunu gördüm. Elbette küçük
hesap yapanları, fitneye meyledenleri, menfaat peşinde olanı da
gördüm. Ama onlar büyük Sakarya hikayesinde bir yer tutmayacak
kadar küçük kaldı. Biz şehrin toprağında yetişmiş çok yiğit gördük
orada, hepsi gelecek için umut verdi bana.
Gazze'nin, Rabia meydanının, Suriye'nin adayı
Anadolu Ajansı'nda İslam coğrafyasının sesini dünyaya duyurduğumuz
için sivil toplum örgütlerinden, üniversiteye, esnaftan çiftçiye
kadar çok insandan dua aldım. Ancak Sakarya'da genç bir üniversite
öğrencisi öyle bir yazı yazdı ki bir yerel sitede, günlerce onun
etkisinde kaldım. Genç yazar Duygu Demir şöyle diyor: "Kemal Öztürk
bir şehrin adayı değil, Gazze'nin adayıdır. Kemal Öztürk Rabia
Meydanındakilerin adayıdır, Suriye'de zulüm ve açlık ile mücadele
edenlerin adayıdır."
Sanırım hayatımın en anlamlı vekilliği bu olsa gerek. En anlamlı ve
en ağır sorumluluğu olan vekillik. Bu genç insanın gözünde böyle
bir yer edinmişsem ne mutlu bana. Allah bize ömür verdiği sürece,
ümmetin dertlerini duyurmaya, çare bulmaya devam edeceğiz. Biz
siyaseti davamıza hizmet etsin diye yaparız. Siyaset yoksa, davamız
için çalışmaya devam edeceğiz elbet.
Bize gönlünü açan, evini, işyerini açan, gözyaşı döken ve
dostluğunu hissettiren Sakarya'nın güzel insanlarına teşekkür
ederim. Bana çok şey öğrettiniz. Hamdolsun çocuklarıma anlatacak
bir Sakarya hikayem oldu. Orada gençlere ve kadınlara söz verdiğim
gibi, ne olursa olsun Sakarya'ya, ülkeme, ümmetime hizmet etmeye
devam edeceğim.