Kemal Öztürk: Hükümet karşıtı medyadaki haberciler sol ve radikal Alevi ağırlıklı
Yeni Şafak yazarı Kemal Öztürk "Safları belirleme zamanı" başlıklı yazısında hükümet karşıtı medyada sol ve radikal Alevi ağırlıklı bir haberci kadrosu etkinliği olduğunu yazdı.
Anadolu Ajansı Genel Müdürlüğü görevinden ayrıldıktan sonra Yeni
Şafak'ta köşe yazıları kaleme almaya başlayan Kemal Öztürk, "Bugün
hükümet karşıtı medyada sol ve radikal Alevi ağırlıklı bir haberci
kadrosu etkinliğini sürdürüyor. Savcı cinayetinde de bu ekibin
domine ettiği medya mensupları, akla hayale gelmeyecek sözlerle
terör eylemini meşrulaştırmaya çalıştı" dedi.
Öztürk'ün Yeni Şafak'ta "Safları belirleme zamanı" başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
Kimden yanasın, hangi siyasi görüştensin, hangi partiyi
destekliyorsun sorularını sormadan, en başta sormamız gereken bir
soru var:
Terörü lanetleyenlerin safında mısın?
Hangi terör örgütünü, hangi terörü, hangi ideolojinin neden olduğu
terörizmi diye ayrım yapmadan, belirlememiz gereken bir saf bu.
Hiçbir “ama” ve benzeri bağlacı kullanmadan, terörü lanetleyenlerin
safında mısın?
İnsanlık adına saf tutmak
Terörü ve şiddeti lanetleyen, bu yolla yapılacak her türlü hak
arayışını gayri meşru sayacak insanların artık bir saf tutması
lazım. Ne ideolojisini, ne siyasi partisini, ne etnik kökenini, ne
dinini, ne mezhebini sormadan, koşulsuz ve pazarlıksız, sadece
terör ve şiddet karşıtı insanların bir araya geldiği bir insanlık
safına, bir insanlık hattına, cephesine ihtiyacımız var.
Bu bir kamplaşma değildir, bu kamplaşmayı körükleyen terör ve
şiddet mensuplarına karşı aşılmaz bir vicdan duvarıdır.
Terörizm, bütün semavi dinlerde, tüm kutsal metinlerde, tüm insani
öğretilerde yasaktır, kınanmıştır. İnsanoğlunun yaşamının temeli
olan adaleti yok eden, toplumu çökerten ve tüm değerleri çürüten
terörizme karşı çıkmak insanlık borcumuzdur.
Muhalefet ve medya terörizmle imtihanı
kaybetti
Dünkü terör saldırılarında siyaset ve medya çok kötü sınav verdi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, rehin alma olayının daha tam olarak
ne olduğu anlaşılmadan, aceleyle Başbakanı, hükümeti, MİT’i
suçlayan tivitler attı. Kılıçdaroğlu jeneratörden üst aramasına,
plastik kelepçeden istihbarat birimlerine kadar, her şeyden söz
etti, ancak bir tek terör eylemini kınamadı, DHKP-C ye söz
söylemedi. Savcı Kiraz’ın şehit olması üzerine, taziye tiviti atan
Kılıçdaroğlu, yine terör saldırısını kınamadı, yine DHKP-C’yi
lanetlemedi.
HDP Lideri Selahattin Demirtaş şu satırların yazıldığı 1 Nisan
akşamına kadar ortalıkta görülmedi. HDP Genel Merkezi’nden yapılan
yazılı açıklamada ise, terör eylemi kınanmadığı gibi, şehit
savcının ailesiyle birlikte, teröristlerin ailesine de başsağlığı
dilendi. Ne üzücüdür ki, Cumhuriyetin savcısının cenazesine MHP
dahil, hiçbir muhalefet lideri katılmadı, acıları paylaşmadı.
Siyaset şiddetten medet umuyor
Aslında temel sorun burada başlıyor. Siyaset terör eylemlerini,
terör örgütlerini ve şiddeti siyasetin bir aracı olarak kullanmak
istiyor. CHP ve HDP, ‘hatası var’ diyerek hükümeti sıkıştırmak için
Gezi’yi savundu, ancak oradaki terör ve şiddeti meşrulaştırdığını
göremedi.
Kobani olaylarını protesto etmek için halkı sokağa çağıran HDP Eş
Başkanı Selahattin Demirtaş, son 30 yılın en vahşi cinayetlerine
neden olan şiddet olaylarının başlamasına neden oldu. 5-7 Ekim
olaylarında elliden fazla insan hayatını kaybetti. Yasin Börü ve
arkadaşlarının kafasını taşla ezilerek öldürülmelerine rağmen, HDP
de CHP de bu olayları sert bir dille eleştiremedi, bunun bir
terörizm olduğunu söyleyemedi. İki parti de şiddetten medet
umarak iktidar olacağını zannediyor.
Şiddeti öven bir medya
Savcı cinayetinde, Berkin Elvan’ı bahane edip terör saldırısına
örtülü olarak her türlü destek veren medyanın bir kısmı muhalefet
gibi imtihanı kaybetti. Evet AK Parti karşıtı, Erdoğan karşıtı,
Davutoğlu karşıtı olabilirsiniz ama bunlara olan hıncınız, sizi
teröristi övecek, eylemi övecek bir yere getirmişse, sizin basın
kartınızı iade etmeniz gerekir artık.
Medya mensubunun, yazarın, gazetecinin bir siyasi görüşü savunması
normaldir. Ben objektif ve tarafsız basın mensubu lafına inanmayan
biriyim ve eleştirmem. Ancak gazeteci ya da yazarın, hem tarafsız
olduğunu iddia edip, hem de şiddeti ve teröristi
meşrulaştırmak için mesleğini, köşesini kullanması kabul edilir bir
durum değildir. Bugün hükümet karşıtı medyada sol ve radikal Alevi
ağırlıklı bir haberci kadrosu etkinliğini sürdürüyor. Savcı
cinayetinde de bu ekibin domine ettiği medya mensupları, akla
hayale gelmeyecek sözlerle terör eylemini meşrulaştırmaya
çalıştı.
Saflar belli olsun
Tüm bunlar gösteriyor ki şiddet ve terörizm, medya ve siyasetin
zehirlenmesine neden oluyor. Allah korusun bu, illegal eylemlerin
özendirilmesine ve artmasına neden olur.
Hiçbir ayrım yapmadan söylüyorum, “ama”sız ve koşulsuz, yine ayrım
yapmadan her türlü şiddeti reddeden ve lanetleyen herkesle aynı
safta bulunmaya ve insanlık için terörizme karşı bir hat kurmaya
hazırım.