02 Eyl 2014 14:55
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 16:38
Kemal Öztürk: Basın müşavirliğinin konseptini değiştirmemiz lazım
Kemal Öztürk, BYEGM Yurt Dışı Teşkilatı İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Anadolu Ajansının yurt dışı yapılanması hakkında bilgi verdi.
Anadolu Ajansı (AA) Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Kemal Öztürk, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü (BYEGM) Yurt Dışı Teşkilatı İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Anadolu Ajansının yurt dışı yapılanması hakkında bilgi verdi.
AA'nın, Brüksel, New York, Bakü ve Kahire'de çok büyük ofislerinin olduğunu belirten Öztürk, AA'nın şu anda, en büyük haber üretim havzasının Ortadoğu ve Afrika olduğunu söyledi.
"Eğer siz, Ortadoğu bölgesinde ve Afrika'da haberciliğe hakim olursanız, dünyada haberciliğe hakim olabilecek bir konuma gelebilirsiniz" diyen Öztürk, dünyada üretilen sıcak haberlerin, savaşların, kaosun, terörün tamamının bu bölgede olduğunu kaydetti.
Bu bölgede önemli haberler üretilmesi durumunda önemli medyaların bağımlı hale geleceğini vurgulayan Öztürk, "Biz iki yıl önce kurduk Arapça servisini. Buna karşın AFP, 1969 yılında kurdu. Reuters, 25 sene önce kurdu. AP, 15 sene önce kurdu. Yani bizden çok yıllar önce gelmiş, sistemlerini kurmuş, Arapça departmanlarını açmış bir rakiple karşı karşıyayız" dedi.
AA'nın 94 yıl içerisinde Türk dilinin gramer yapısına çok büyük katkılarda bulunduğunu dile getiren Öztürk, Ajansın şu anda Kürt dilinin gramer yapısını da güçlendirdiğini ve yeniden oluşturduğunu söyledi. Öztürk, "Düşünebiliyor musunuz, 10 sene önce yasak olan bir dilin gramer yapısını, medya dilini ve alt yapısını şu anda Anadolu Ajansı oluşturuyor. Bir medya sözlüğü çıkartıyoruz Kürtçe-Türkçe" diye konuştu.
Projeleri ve operasyonları yapabilmek için insan kaynağına ihtiyaç bulunduğunu, Türkiye'deki büyüme hızıyla insan kaynağı yetiştirme hızının aynı oranda olmadığının altını çizen Öztürk, nitelikli insan kaynağı bulunmasında sıkıntılar çekildiğini kaydetti.
Türkçe dinleyip İngilizce, Arapça haber yazabilen insan kaynağının Türkiye'de bulunmadığını aktaran Öztürk, bunun için haber akademisi kurduklarını, yeni nesil gazeteciler yetiştirdiklerini söyledi.
Türkiye ve Ortadoğu'da savaş muhabirliği eğitimi veren tek merkezin AA olduğunu dile getiren Öztürk, bunu Türk Silahlı Kuvvetleri ve Polis Akademisiyle ortak yaptıklarını anlattı.
YENİ İLETİŞİM STRATEJİSİ LAZIM
Daha önce Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın basın danışmanlığını yaptığını anımsatan Öztürk, şunları kaydetti:
"Bir çok kez gittiğim ülkelerde basın müşavirleriyle temaslarım oldu. Benim gördüğüm en büyük hata ve yanlış; çok ciddi bir konsept değişikliğine gitmek gerekiyor. Basın müşavirliğinin konseptini ve stratejisini değiştirmemiz lazım. Türkiye'nin yurt dışındaki bütün basın müşavirliklerinde ciddi bir konumlandırma hatası olduğunu düşünüyorum. Ne demek bu? Yani basını takip eden, kupür kesen, gazetede, televizyonda ne çıkmış haberlerini toplayıp büyükelçiye sunan, merkezine gönderen bir basın müşavirliğinin gerçek amacını yansıtmadığını ve misyonunun da bu olmadığını düşünüyorum. Neden böyle düşünüyorum? Çünkü ben Başbakanlıkta basın danışmanıyken İngiltere'de aleyhimize çıkan haberlerle ilgili bize kupür geliyor ama buna karşı ne yapmamız lazım? İşte bu hiçbir zaman gelmedi."
Basın müşavirlerinin bir strateji sunması gerektiğini ifade eden Öztürk, yeni Türkiye'nin, yeni bir iletişim stratejisine ihtiyacının olduğunu söyledi.
BASIN MÜŞAVİRİ BAŞKA İLETİŞİM DANIŞMANI BAŞKA
Toplantıya katılanlara, "Türkiye algısı ve imajı, merkezi bir yerden belirlenmiş olsa bile, bunu dünyada takip edecek olan sizlersiniz" diye seslenen Öztürk, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin, Almanya'da, Etiyopya'da nasıl bir algısı, imajı var? Bunu takip edip, raporlaması ve bunun nasıl düzeltileceği yönünde strateji hazırlaması gereken kesim basın müşavirliği. İsmini de değiştirmek lazım. Bu basın müşavirliği 100 yıl geride kalmış bir kavram. Buna iletişim danışmanı, iletişim ekipleri, başka bir şey diyebilirsiniz, ama basın müşavirliği kesinlikle olmaması gerekiyor. Ben Meclis'teyken, basın müşavirliği ismini kullanmayı reddetmiştim, VIP'ten geçerken polisler beni içeri sokmadı. 'Kimsiniz siz?' dedi. Ben, 'Meclis Başkanının iletişim danışmanıyım' dedim. 'Giremezsin kardeşim' dedi. İki adım gidip, tekrar bir adım attım, Meclis Başkanının basın müşaviriyim dediğimde o zaman içeri almıştı. Ama bu algı değişti, şu anda öyle zannetmeyin. Genelkurmay Başkanlığı bile daire başkanlığının ismini 'iletişim daire başkanlığı' diye değiştirdi. O yüzden bu isimden başlayarak, stratejinin önemli kısmının zihinsel tarafını böyle değiştirebiliriz. Basın müşaviri başka bir şey, iletişim danışmanı başka bir şey, zihinsel olarak başka bir algıya götürüyor insanı."
AA'nın 94 ülkede temsilcisinin olmasına rağmen birçok basın müşavirinin bunu bilmediğini ifade eden Öztürk, "Ben, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün diğer kurumlar gibi bir sancak taşıdığını düşünüyorum. Türkiye'nin yurt dışındaki sancaktarlarından birinin de bu kurum olduğu kanaatindeyim. Dolayısıyla bu kurumun, yeni Türkiye algısı, imajı, misyonunu iyi kavraması, yurt dışındaki bu sancağı taşıyan kurumlarla da iyi kontak kurması lazım" dedi.
AA'nın, Brüksel, New York, Bakü ve Kahire'de çok büyük ofislerinin olduğunu belirten Öztürk, AA'nın şu anda, en büyük haber üretim havzasının Ortadoğu ve Afrika olduğunu söyledi.
"Eğer siz, Ortadoğu bölgesinde ve Afrika'da haberciliğe hakim olursanız, dünyada haberciliğe hakim olabilecek bir konuma gelebilirsiniz" diyen Öztürk, dünyada üretilen sıcak haberlerin, savaşların, kaosun, terörün tamamının bu bölgede olduğunu kaydetti.
Bu bölgede önemli haberler üretilmesi durumunda önemli medyaların bağımlı hale geleceğini vurgulayan Öztürk, "Biz iki yıl önce kurduk Arapça servisini. Buna karşın AFP, 1969 yılında kurdu. Reuters, 25 sene önce kurdu. AP, 15 sene önce kurdu. Yani bizden çok yıllar önce gelmiş, sistemlerini kurmuş, Arapça departmanlarını açmış bir rakiple karşı karşıyayız" dedi.
AA'nın 94 yıl içerisinde Türk dilinin gramer yapısına çok büyük katkılarda bulunduğunu dile getiren Öztürk, Ajansın şu anda Kürt dilinin gramer yapısını da güçlendirdiğini ve yeniden oluşturduğunu söyledi. Öztürk, "Düşünebiliyor musunuz, 10 sene önce yasak olan bir dilin gramer yapısını, medya dilini ve alt yapısını şu anda Anadolu Ajansı oluşturuyor. Bir medya sözlüğü çıkartıyoruz Kürtçe-Türkçe" diye konuştu.
Projeleri ve operasyonları yapabilmek için insan kaynağına ihtiyaç bulunduğunu, Türkiye'deki büyüme hızıyla insan kaynağı yetiştirme hızının aynı oranda olmadığının altını çizen Öztürk, nitelikli insan kaynağı bulunmasında sıkıntılar çekildiğini kaydetti.
Türkçe dinleyip İngilizce, Arapça haber yazabilen insan kaynağının Türkiye'de bulunmadığını aktaran Öztürk, bunun için haber akademisi kurduklarını, yeni nesil gazeteciler yetiştirdiklerini söyledi.
Türkiye ve Ortadoğu'da savaş muhabirliği eğitimi veren tek merkezin AA olduğunu dile getiren Öztürk, bunu Türk Silahlı Kuvvetleri ve Polis Akademisiyle ortak yaptıklarını anlattı.
YENİ İLETİŞİM STRATEJİSİ LAZIM
Daha önce Başbakanlığı döneminde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın basın danışmanlığını yaptığını anımsatan Öztürk, şunları kaydetti:
"Bir çok kez gittiğim ülkelerde basın müşavirleriyle temaslarım oldu. Benim gördüğüm en büyük hata ve yanlış; çok ciddi bir konsept değişikliğine gitmek gerekiyor. Basın müşavirliğinin konseptini ve stratejisini değiştirmemiz lazım. Türkiye'nin yurt dışındaki bütün basın müşavirliklerinde ciddi bir konumlandırma hatası olduğunu düşünüyorum. Ne demek bu? Yani basını takip eden, kupür kesen, gazetede, televizyonda ne çıkmış haberlerini toplayıp büyükelçiye sunan, merkezine gönderen bir basın müşavirliğinin gerçek amacını yansıtmadığını ve misyonunun da bu olmadığını düşünüyorum. Neden böyle düşünüyorum? Çünkü ben Başbakanlıkta basın danışmanıyken İngiltere'de aleyhimize çıkan haberlerle ilgili bize kupür geliyor ama buna karşı ne yapmamız lazım? İşte bu hiçbir zaman gelmedi."
Basın müşavirlerinin bir strateji sunması gerektiğini ifade eden Öztürk, yeni Türkiye'nin, yeni bir iletişim stratejisine ihtiyacının olduğunu söyledi.
BASIN MÜŞAVİRİ BAŞKA İLETİŞİM DANIŞMANI BAŞKA
Toplantıya katılanlara, "Türkiye algısı ve imajı, merkezi bir yerden belirlenmiş olsa bile, bunu dünyada takip edecek olan sizlersiniz" diye seslenen Öztürk, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin, Almanya'da, Etiyopya'da nasıl bir algısı, imajı var? Bunu takip edip, raporlaması ve bunun nasıl düzeltileceği yönünde strateji hazırlaması gereken kesim basın müşavirliği. İsmini de değiştirmek lazım. Bu basın müşavirliği 100 yıl geride kalmış bir kavram. Buna iletişim danışmanı, iletişim ekipleri, başka bir şey diyebilirsiniz, ama basın müşavirliği kesinlikle olmaması gerekiyor. Ben Meclis'teyken, basın müşavirliği ismini kullanmayı reddetmiştim, VIP'ten geçerken polisler beni içeri sokmadı. 'Kimsiniz siz?' dedi. Ben, 'Meclis Başkanının iletişim danışmanıyım' dedim. 'Giremezsin kardeşim' dedi. İki adım gidip, tekrar bir adım attım, Meclis Başkanının basın müşaviriyim dediğimde o zaman içeri almıştı. Ama bu algı değişti, şu anda öyle zannetmeyin. Genelkurmay Başkanlığı bile daire başkanlığının ismini 'iletişim daire başkanlığı' diye değiştirdi. O yüzden bu isimden başlayarak, stratejinin önemli kısmının zihinsel tarafını böyle değiştirebiliriz. Basın müşaviri başka bir şey, iletişim danışmanı başka bir şey, zihinsel olarak başka bir algıya götürüyor insanı."
AA'nın 94 ülkede temsilcisinin olmasına rağmen birçok basın müşavirinin bunu bilmediğini ifade eden Öztürk, "Ben, Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü'nün diğer kurumlar gibi bir sancak taşıdığını düşünüyorum. Türkiye'nin yurt dışındaki sancaktarlarından birinin de bu kurum olduğu kanaatindeyim. Dolayısıyla bu kurumun, yeni Türkiye algısı, imajı, misyonunu iyi kavraması, yurt dışındaki bu sancağı taşıyan kurumlarla da iyi kontak kurması lazım" dedi.