07 Kas 2015 15:41
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 18:09
Kemal Kılıçdaroğlu sert konuştu: İlk baskı medya üzerine geliyor!
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara'daki Yaşar Kemal Parkı'nın açılışına katıldı.
Açılışa; 22'nci Dönem CHP İstanbul Milletvekili, müzisyen Zülfü Livaneli ve Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen de katıldı
Açılışta konuşan Kılıçdaroğlu, Yaşar Kemal'i lise yıllarında okumaya başladığı söyledi. Kılıçdaroğlu medya üzerindeki baskıya da değindi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
Yaşar Kemal ile tanışmam lise yıllarında oldu. Bingöl'ün Genç İlçesi'nde Elazığ'da liseyi okurken yaz tatili için gelmiştim. Ailem orada oturuyordu. Elimde bir kitap vardı. Bir aşk romanı, Muazzez Tahsin Berkand'ın bir romanı. İlkokul öğretmenim beni gördü sokakta. Kemal ne okuyorsun, dedi. Kitabı gösterdim bunu okuyorum, dedim. Sana bir kitap vereceğim onu oku, dedi. Bana öğleden sonra Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini verdi. Kalın bir kitaptı. İlk kez bu kalınlıkta bir kitap okuyacaktım. Kitabı okumaya başladım ve olağanüstü güzel bir kitaptı. Bütün dünyam değişti. Romana bakışım değişti. Yaz bitti, tekrar liseye gittim. Müdürümüz geldi sınıfa. Bu yaz hangi kitapları okudunuz, diye bir soru sordu. Kemal hangi kitabı okudun, dedi. Yaşar Kemal'ın İnce Memed'ini okudum, dedim. Ailen nerede, dedi. Bingöl'ün Genç İlçesi'nde. İnanamadı. Küçük bir Anadolu ilçesinde Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini bulmak, çünkü kitapçı bile yok. Kalk bir anlat bakalım nasıl okumuşsun öğreneyim, dedi. Kalktım romanı anlatmaya başladım. Yarıya gelince kitabı okuduğumdan emin oldu. Tamam, dedi; sen bu kitabı okumuşsun otur yerine. Yaşar Kemal'le tanışmam böyle oldu.
YAŞAR KEMAL'İN AÇTIĞI YOLLARDAN YÜRÜMEK ZORUNDAYIZ"
Yaşar Kemal'in dünya kültürünün bir parçası olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Emin olun Anadolu'yu Yaşar Kemal kadar güzel anlatan ikinci bir romancımız hemen hemen yok. İnsanı, insanın duygularını, zulme karşı direnişi en güzel anlatan yazarlarımızdan birisidir. Daha sonra onunla birkaç kez bir araya gelme fırsatım oldu. Kendisinin anılarını da dinledim. Güzel bir insandı. İki gün önce de yol arkadaşı Ayşe Hanım'ı ziyaret ettim. Bizden bir talebinin olup olmadığını da sordum. Çünkü Yaşar Kemal ve yol arkadaşı aslında hepimizin yol arkadaşıdır. Biz onun açtığı yollardan yürümek zorundayız. Çünkü o, yolu aydınlığa açıyordu. Yaşar Kemal artık sadece Türkiye kültürünün değil, dünya kültürünün bir parçası. Çok sayıda yabancı ülkelerden ödüller aldı" ifadelerini kullandı.
"KATIKSIZ BİR DEVRİMCİ VE İLKELİ BİR YAZARDI"
Yaşar Kemal'in her zaman doğruları savunduğunu ve bu yüzden acımasızca eleştirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Yaşar Kemal'in bir özelliği daha var. Katıksız bir devrimci ve ilkeli bir yazardı. İlkelerinden hiçbir zaman ödün vermedi. Bu ülkenin insanı için çalıştı. Daha güzel bir Türkiye, daha güzel bir dünya için mücadele etti. Hep doğrulardan yana oldu, hep doğruları savundu. Zaman zaman doğruları savunduğu için acımasızca eleştirildi. Ama o, bütün eleştirileri göğüsleyip kararlılıkla yoluna devam etti" şeklinde konuştu.
"AYDIN ÇEVRELERDE YAŞANAN KIRILMALARIN HANGİ MALİYETLERE YOL AÇTIĞINI BİLİYORUZ"
Aydınların toplum içindeki sorumluluğuna değinen Kılıçdaroğlu, aydın çevrelerde zaman zaman ciddi kırılmalar olduğunu ve bunun birtakım maliyetlere yol açtığını öne sürdü. Aydın çevrelerde yaşandığını savunduğu kırılmaların üzücü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Aydınların bir görevi vardır. Aydınlar toplumun önderleridir. Geleceği düşünür aydınlar. Yeni kuşaklara yeni düşünceler öğütlerler. Hem dünyayı okur aydınlar hem yaşadığı kenti okur. Aydınlar, tıpkı Yaşar Kemal gibi Nazım Hikemt gibi Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi hiçbir zaman ödün vermezler ilkelerinden. Ellerinde birer meşale toplumun önünde koşarlar. Eğer bir bedel ödenecekse her aydın o bedeli ödemekten asla ve asla çekinmez. Bize düşen görev. Biz bir siyasal partiyiz. Dünyanın en köklü siyasal partilerinden birisiyiz. Hep aydınlığa koştuk. Bunun mücadelesini verdik. Çocuklarımız daha güzel bir Türkiye'de huzur içinde yaşasınlar dedik. Ama Türkiye'de zaman zaman aydın çevrelerde de ciddi kırılmalar olduğunu gördük. Bunlar bizi üzmedi mi? Elbette üzdü. O kırılmaların hangi maliyetlere yol açtığını da aşağı yukarı hepimiz biliyoruz" açıklamasında bulundu.
"HAK ETTİĞİMİZ YERE GELEMİYORSAK CİDDİ CİDDİ ÖZ ELEŞTİRİ YAPMAMIZ GEREKİYOR"
1 Kasım seçiminin ardından yaşanan gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, öz eleştiri yapacaklarını kaydederek "Şimdi Türkiye, yeni bir sürecin içinde. Bu süreçte hepimize düşen bir görev var. Şunu hiçkimsenin unutmasını istemem. Eğer bir siyasal parti sorunların kaynağı olmuşsa o siyasal partinin bu ülkede sorun çözme yeteneği bitmiştir. Eğer bir siyasal parti, dünyada meşruiyeti tartışılan bir konuma gelmişse o siyasal partinin Türkiye'ye verebileceği fazla bir şey yoktur. Hepimizin bunu görmesi lazım. Elbette öz eleştiri yapacağız. Bütün bu olaylara karşı hak ettiğimiz ya da beklediğimiz yere gelemiyorsak oturup ciddi ciddi öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Neden ve hangi gerekçeyle?" dedi.
"DAHA PARLAMENTO AÇILMADI, İLK BASKI MEDYA ÜZERİNE GELİYOR"
Medya üzerinde baskı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir seçim yaşadık. Daha milletvekilleri yemin etmedi, parlamento açılmadı. İlk baskı medya üzerine geliyor. Çıkıp şunu rahatlıkla televizyon ekranlarında söyleyebiliyorlar. Falan gazetenin sahibi artık o gazeteyi yönetemez, diyorlar. O gazeteyi biz yöneteceğiz, diyorlar. Ne demek siz yöneteceksiniz? Hani mülkiyet hakkı kutsaldı? Hani kimseye müdahale edilmeyecekti? Hani barışı ve özgürlüğü getirecektik? Daha yemin töreni başlamadan bunlar oluyorsa oturup hepimizin yeniden düşünmesi gerekiyor" diye konuştu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "'Şu yazarları atın, bunlar yazı yazmasınlar; diğer yazarlar da lütfettiği için şimdilik kalabilirler' diyor. Sayın Davutoğlu'na bir çağrıda bulundum. Siz bu düşüncelere katılıyor musunuz? Şu ana kadar tık yok ama bunu sürdüreceğim. Siz bu düşüncelere katılıyor musunuz katılmıyor musunuz? Demokrasi, özgürlük demek kolay. Birlikte yaşamak demek de kolay. Her düşünceye saygı demek de kolay. Zor olanı bunu hayata geçirmek" ifadelerini kullandı.
Açılışta konuşan Kılıçdaroğlu, Yaşar Kemal'i lise yıllarında okumaya başladığı söyledi. Kılıçdaroğlu medya üzerindeki baskıya da değindi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamaları şöyle:
Yaşar Kemal ile tanışmam lise yıllarında oldu. Bingöl'ün Genç İlçesi'nde Elazığ'da liseyi okurken yaz tatili için gelmiştim. Ailem orada oturuyordu. Elimde bir kitap vardı. Bir aşk romanı, Muazzez Tahsin Berkand'ın bir romanı. İlkokul öğretmenim beni gördü sokakta. Kemal ne okuyorsun, dedi. Kitabı gösterdim bunu okuyorum, dedim. Sana bir kitap vereceğim onu oku, dedi. Bana öğleden sonra Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini verdi. Kalın bir kitaptı. İlk kez bu kalınlıkta bir kitap okuyacaktım. Kitabı okumaya başladım ve olağanüstü güzel bir kitaptı. Bütün dünyam değişti. Romana bakışım değişti. Yaz bitti, tekrar liseye gittim. Müdürümüz geldi sınıfa. Bu yaz hangi kitapları okudunuz, diye bir soru sordu. Kemal hangi kitabı okudun, dedi. Yaşar Kemal'ın İnce Memed'ini okudum, dedim. Ailen nerede, dedi. Bingöl'ün Genç İlçesi'nde. İnanamadı. Küçük bir Anadolu ilçesinde Yaşar Kemal'in İnce Memed'ini bulmak, çünkü kitapçı bile yok. Kalk bir anlat bakalım nasıl okumuşsun öğreneyim, dedi. Kalktım romanı anlatmaya başladım. Yarıya gelince kitabı okuduğumdan emin oldu. Tamam, dedi; sen bu kitabı okumuşsun otur yerine. Yaşar Kemal'le tanışmam böyle oldu.
YAŞAR KEMAL'İN AÇTIĞI YOLLARDAN YÜRÜMEK ZORUNDAYIZ"
Yaşar Kemal'in dünya kültürünün bir parçası olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Emin olun Anadolu'yu Yaşar Kemal kadar güzel anlatan ikinci bir romancımız hemen hemen yok. İnsanı, insanın duygularını, zulme karşı direnişi en güzel anlatan yazarlarımızdan birisidir. Daha sonra onunla birkaç kez bir araya gelme fırsatım oldu. Kendisinin anılarını da dinledim. Güzel bir insandı. İki gün önce de yol arkadaşı Ayşe Hanım'ı ziyaret ettim. Bizden bir talebinin olup olmadığını da sordum. Çünkü Yaşar Kemal ve yol arkadaşı aslında hepimizin yol arkadaşıdır. Biz onun açtığı yollardan yürümek zorundayız. Çünkü o, yolu aydınlığa açıyordu. Yaşar Kemal artık sadece Türkiye kültürünün değil, dünya kültürünün bir parçası. Çok sayıda yabancı ülkelerden ödüller aldı" ifadelerini kullandı.
"KATIKSIZ BİR DEVRİMCİ VE İLKELİ BİR YAZARDI"
Yaşar Kemal'in her zaman doğruları savunduğunu ve bu yüzden acımasızca eleştirildiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Yaşar Kemal'in bir özelliği daha var. Katıksız bir devrimci ve ilkeli bir yazardı. İlkelerinden hiçbir zaman ödün vermedi. Bu ülkenin insanı için çalıştı. Daha güzel bir Türkiye, daha güzel bir dünya için mücadele etti. Hep doğrulardan yana oldu, hep doğruları savundu. Zaman zaman doğruları savunduğu için acımasızca eleştirildi. Ama o, bütün eleştirileri göğüsleyip kararlılıkla yoluna devam etti" şeklinde konuştu.
"AYDIN ÇEVRELERDE YAŞANAN KIRILMALARIN HANGİ MALİYETLERE YOL AÇTIĞINI BİLİYORUZ"
Aydınların toplum içindeki sorumluluğuna değinen Kılıçdaroğlu, aydın çevrelerde zaman zaman ciddi kırılmalar olduğunu ve bunun birtakım maliyetlere yol açtığını öne sürdü. Aydın çevrelerde yaşandığını savunduğu kırılmaların üzücü olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Aydınların bir görevi vardır. Aydınlar toplumun önderleridir. Geleceği düşünür aydınlar. Yeni kuşaklara yeni düşünceler öğütlerler. Hem dünyayı okur aydınlar hem yaşadığı kenti okur. Aydınlar, tıpkı Yaşar Kemal gibi Nazım Hikemt gibi Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi hiçbir zaman ödün vermezler ilkelerinden. Ellerinde birer meşale toplumun önünde koşarlar. Eğer bir bedel ödenecekse her aydın o bedeli ödemekten asla ve asla çekinmez. Bize düşen görev. Biz bir siyasal partiyiz. Dünyanın en köklü siyasal partilerinden birisiyiz. Hep aydınlığa koştuk. Bunun mücadelesini verdik. Çocuklarımız daha güzel bir Türkiye'de huzur içinde yaşasınlar dedik. Ama Türkiye'de zaman zaman aydın çevrelerde de ciddi kırılmalar olduğunu gördük. Bunlar bizi üzmedi mi? Elbette üzdü. O kırılmaların hangi maliyetlere yol açtığını da aşağı yukarı hepimiz biliyoruz" açıklamasında bulundu.
"HAK ETTİĞİMİZ YERE GELEMİYORSAK CİDDİ CİDDİ ÖZ ELEŞTİRİ YAPMAMIZ GEREKİYOR"
1 Kasım seçiminin ardından yaşanan gelişmelere değinen Kılıçdaroğlu, öz eleştiri yapacaklarını kaydederek "Şimdi Türkiye, yeni bir sürecin içinde. Bu süreçte hepimize düşen bir görev var. Şunu hiçkimsenin unutmasını istemem. Eğer bir siyasal parti sorunların kaynağı olmuşsa o siyasal partinin bu ülkede sorun çözme yeteneği bitmiştir. Eğer bir siyasal parti, dünyada meşruiyeti tartışılan bir konuma gelmişse o siyasal partinin Türkiye'ye verebileceği fazla bir şey yoktur. Hepimizin bunu görmesi lazım. Elbette öz eleştiri yapacağız. Bütün bu olaylara karşı hak ettiğimiz ya da beklediğimiz yere gelemiyorsak oturup ciddi ciddi öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Neden ve hangi gerekçeyle?" dedi.
"DAHA PARLAMENTO AÇILMADI, İLK BASKI MEDYA ÜZERİNE GELİYOR"
Medya üzerinde baskı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bir seçim yaşadık. Daha milletvekilleri yemin etmedi, parlamento açılmadı. İlk baskı medya üzerine geliyor. Çıkıp şunu rahatlıkla televizyon ekranlarında söyleyebiliyorlar. Falan gazetenin sahibi artık o gazeteyi yönetemez, diyorlar. O gazeteyi biz yöneteceğiz, diyorlar. Ne demek siz yöneteceksiniz? Hani mülkiyet hakkı kutsaldı? Hani kimseye müdahale edilmeyecekti? Hani barışı ve özgürlüğü getirecektik? Daha yemin töreni başlamadan bunlar oluyorsa oturup hepimizin yeniden düşünmesi gerekiyor" diye konuştu.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, "'Şu yazarları atın, bunlar yazı yazmasınlar; diğer yazarlar da lütfettiği için şimdilik kalabilirler' diyor. Sayın Davutoğlu'na bir çağrıda bulundum. Siz bu düşüncelere katılıyor musunuz? Şu ana kadar tık yok ama bunu sürdüreceğim. Siz bu düşüncelere katılıyor musunuz katılmıyor musunuz? Demokrasi, özgürlük demek kolay. Birlikte yaşamak demek de kolay. Her düşünceye saygı demek de kolay. Zor olanı bunu hayata geçirmek" ifadelerini kullandı.