KAYIP YÖNETMENLER SİNEMASI
Festivallerde ödül alırken avuçlarımız patlarcasına alkışladığımız, Türk/iye sinemasının geleceği için bizi umutlandıran sinemacılara sonra ne oluyor? Murat Tolga Şen yazdı.
Uzun zamandır aklımda olan, mutlaka yazmak, belgelemek zorunda
hissettiğim bir şey var, aslında bir soru…
Festivallerde ödül alırken avuçlarımız patlarcasına alkışladığımız,
Türk/iye sinemasının geleceği için bizi umutlandıran sinemacılara
sonra ne oluyor. Her yıl Altın Koza ve Altın Portakal’ da yarışan
25-30 filmin ezici çoğunluğu nasıl oluyor da ilk film olmayı
başarıyor, kimse 2. Filmini çekemiyor mu ya da çekene kadar aradan
uzun yıllar mı geçiyor?
Bir liste çıkardım. 2000 yılından bu yana Altın Portakal’da yarışan
ancak daha sonra bir daha sinema yapma olanağı bulamayan
sinemacıları aradım, buldum, yazdım. Katıldığı yıldan sonra sinema
yapmaya devam edenlerin de en az 3-4 yıl ara verdiğini gördüm.
Mesele harika bir film olan ve 2008 yılında Portakal’da yarışan
Gitmek: Benim Marlon ve Brandom’um yönetmeni Hüseyin Karabey’in
yeni filmini kısmetse önümüzdeki yıl görebileceğiz. En verimli
zamanlarında 5-6 yılda bir film çekebilen sinemacılar… Bir şeyler
yolunda gitmiyor, bu pansumanlar (festivaller) yaralara çare
olmuyor sanki…
2008 yılından sonra 'ilk filmler' çoğalıyor ancak bu aynı
zamanda ilk filmiyle kalan yönetmenlerin de çoğalması demek...
Vizyon şansı sınırlı olan bağımsız sinemanın desteklenmesi için
Türkiye’nin film festivallerinin gösterdiği filmler için “ödül”
dışında bir kazanç modeli üretmesi şart. Kısıtlı desteklerle
yapılan ve gişede batan bu filmlerin ardından bir sürü yetenekli
genç insan, saç beyazlatan borçları ödemekle senelerini tüketiyor.
Gel de bu adama/kadına, “hadi ikinci filmini çek” de!
Dikkatimi çeken başka bir şey ise, 2010 yılında Altın Portakal’da
yarışan genç yönetmenlerin hiçbirinden henüz yeni bir film gelmemiş
olmaması… O festivalde yarışanlardan sadece iki deneyimli isim;
Derviş Zaim ve Sinan Çetin yeni filmleriyle karşımıza
çıkabilmiş.
Elimizde pompa, tıkalı bir sistemi ara sıra açarak idare ediyoruz
sanırım! İşte Türk/iye sinemasının son 10 yılının kayıp sinemacılar
listesi… Önümüzdeki yıl bir kaçının eksileceği ama bir sürüsünün
ekleneceği bir liste... İyi seyirler.
2000
Kamil Renklidere (Ağaçlar Ayakta Ölür), Nihat Seven (Gölge Aşklar),
Ahmet Çadırcı (Renkli – Türkçe)
2001
Savaş Ay (Dansöz)
2002
Bülent Pelit (Martılar Açken)
2003
Ziya Öztan (Abdülhamid Düşerken), Hakan Haksun (Kolay Para)
2004
Ercan Durmuş (Gece 11:45), Yavuz Özkan (Hayal Kurma Oyunları), Ümit
Elçi (Hoşgeldin Hayat), Ümit Cin Güven (Kayıp Cennet İnsanları),
Eriş Akman (Ne De Olsa Çocuk)
2005
Mert Baykal (Pardon), Cem Başeskioğlu (Sen Ne Dilersen) Tunç
Başaran (Sinema Bir Mucizedir)
2006
Ömer Uğur (Eve Dönüş), Aytan Gönülşen (Kardan Adamlar)
2007
Berkun Oya ( İyi Seneler Londra), Aydın Sayman (Jan Jan), Yavuz
Altun (Münferit)
2008
Aydın Bulut (Başka Semtin Çocukları), İsmail Necmi (Bunu Gerçekten
Yapmalı mıyım?), Mehmet Güreli (Gölge), Selim Evci (İki Çizgi),
Şahin Gök (Son Cellat)
2009
Emre Şahin (40), Kutluğ Ataman (Aya Seyahat), Meriç Demiray (Babam
Büfe), Yavuz Özkan (İlkbahar Sonbahar), Mehmet Bahadır Er
(Kara Köpekler Havlarken), Miraz Bezar (Min Dit) Bahadır Karataş
(Usta) Mahmut Fazıl Coşkun (Uzak İhtimal)
2010
İlksen Başarır (Atlıkarınca), Erhan Kozan (Çakal), Seren Yüce
(Çoğunluk), Tolga Karacelik (Gişe Memuru), Orhan Oğuz (Hayde Bre),
Selim Güneş (Kar Beyaz), Sedat Yılmaz (Press), Tayfun Pirselimoğlu
(Saç), Ali İlhan (Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak), Ahmet
Boyacıoğlu (Siyah Beyaz), Belma Baş (Zefir)
*IMDB veritabanı esas alınmıştır.