14 Ara 2013 08:45
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:48
Kaset mağduru milletvekilinden Cemaat'e şok suçlama!
Kaset mağdurlarından bağımsız İstanbul milletvekili İhsan Barutçu, iktidarın aynı komplo ile karşı karşıya kalacağını iddia etti!
MHP’nin seçim sürecinde yaşadığı kaset komplolarının
mağdurlarından bağımsız İstanbul milletvekili İhsan Barutçu, yine
seçim öncesi benzer saldırıların gündemde olduğunu belirterek,
“Bundan istifade edenlerin, kendi silahlarının bir bumerang gibi
kendilerine dönebileceklerinin işaretlerini almaktayız” dedi. 12
Haziran 2011 seçimleri öncesinde 10 MHP milletvekili adayının
kamera görüntüleri ortaya çıkmış, kaset mağduru 9 MHP’li istifa
ederken Barutçu, “Şantaja direniyorum” diyerek istifa etmeyince
partiden ihraç edilmişti. MHP, YSK’ya başvurup aday listesinden
çıkarılmasını istedi ancak reddedilince Barutçu, bağımsız olarak
Meclis’e girdi. Son günlerdeki kaset söylemleri ve edindiği
gözlemleriyle ilgili Hürriyet’e konuşan Barutçu şunları
kaydetti:
SORUMLULUK GÖSTERSELERDİ
“Bir seçim öncesinde benzer saldırılar gündeme gelmeye
başladı. Aba altından sopa gösteriliyor. Siyasetin bu şekilde
birilerince dizayn edilerek, kontrol altında tutulmaya çalışılması
hem iktidar, hem muhalefet boyutuyla çok tehlikeli. Meclis çatısı
altında bulunduğum safhada bazı gözlemlerimiz oldu. Bunu yapan,
bundan istifade edenlerin, kendi silahlarının kendilerine
dönebileceğinin emareleri oluşmakta. O kirli hadisenin üzerinden
belli bir kesim, Başbakan dahi, iktidarın belli bir kesimi, bu işi
bir siyasi malzeme olarak kullanmaya başlamışlardır. Bugün iktidar
bundan yakınırken, dünkü tavırlarına bakıp tutarsızlıklarını
görmekteyiz. Oysa muhalefet partisine yönelik kirli saldırılara
duyarlılık gösterebilselerdi, iktidara yönelik bir silah olmaktan
çıkardı.
CEMAAT DE OLABİLİR
Meclis’te Böcek Komisyonu oluşturuldu. Komisyonda dinlenen
heyetlerde intibalar edindik. Emniyet ve istihbarat biriminin en
ufak bir bilgisinin olmayışı dikkatimizi çekti. Üç maymunları
oynayarak işin üstünü örtme çabası içindeler. Ne böyle bir
hadisenin takibatı yapılmış ne de ilgilenilmiş. Dolayısıyla ister
istemez, sorumluluk cephesinde bulunan kurumlar, içlerine sirayet
etmiş belli odaklarla, bu ve benzeri ilişkilerle yapılan
saldırıların adeta kaynakları ve mecrası olarak görünmekte. İnanç
mensuplarının, bir tarikatın, Cemaat’in mensupları da bu yapının
içine girebilir.
CIA AJANLARI MI?
Başbakan’ın çalışma ofisine kadar girebilme cesaretini kim
gösterebilir? Emniyet istihbaratına ve MİT’e, ‘Eğer bu Türkiye
içerisinde gelişmemişse, bunu yapanlar bir başka harici
istihbaratın, uluslararası bir örgütün işi olabilir mi?’ sorusunu
yönelttik, cevap alamadık. Acaba bu CIA’in Türkiye içinde cirit
atan istihbarat mensupları tarafından mı yapıldı? Komisyonda,
iktidar vekillerinin iş yerlerine de hırsızlık vakasıyla girilip
bilgisayarlarının alındığını gördük. İktidar olmalarına rağmen bu
saldırıların mağduru olmaktan korunamıyorlar.”
Suçlu muamelesi gördüm
OLAYIN ilk gelişim sürecinde Bakırköy Adliyesi’ne gittiğimizde
muhatap bulamadık. Kasetin yayınlandığı gün saat 17.00’den gece
01.00’lere kadar adliyede bekledim. Bir muhatap bulamadık. Herbiri
bir başka yere yönlendirdi. Biz de bilmiyorumuz, ilk defa başımıza
gelen bir olay. Tecrübe edilmiş bir hadise değil. Muhatap arayarak,
ilgili birini bulamayarak adeta birilerine zaman kazandırıldı. Ya
da yapan bu çeteye zaman kazandırıldı. Tedbir alınma noktasında da
ihmalsizlikler zinciri ortaya çıktı. Gece saat 01.00’de suç
duyurumu verebildim. Bir de suçlu muamelesi gördüm. Suratlar da
mahkeme duvarı gibiydi. Mağdur değil, suçlu muamelesi gördüm.
MHP’ye ve şahsıma yönelik operasyonu biz, çözüm süreci öncesinde
bir mıntıka temizliği olarak nitelendiriyoruz. En ufak bir iz
bırakılmaması, bunun profesyonel bir örgüt tarafından yapıldığı
gerçeğini ortaya koyuyor.
KAMU DAVASI GİBİ
Bu kamu davası olarak algılanabilir. Yani bir kişi vurularak
ölmüşse, ölen kişi failini tanımlayamayacağına göre vuran kişi,
katil elini kolunu sallayarak gelmesi mi gerekir? İlgili kurum bu
hadiseyi, bu cinayeti görmezlikten mi gelecektir? Eğer Türkiye bir
hukuk devletiyse, bu hukuk devletinin kurumları, milletimizin can
ve mal güvenliğini korumakla görevliyse, bunu yapmıyorlarsa burada
ya suça iştirak vardır ya da suçu görmemezlikten gelme.