Kartopu cinayetinde şok detay! Kamera kayıtları savcılık izni olmadan silindi!
Gazeteci Nuh Köklü'nün öldürüldüğü yerde bulunan görgü tanıkları dehşet veren anları anlattı.
Henüz Özgecan Aslan cinayetinin acısı tazeyken yeni bir ölümle
sarsıldık. Meslektaşımız Nuh Köklü, bir esnaf tarafından vahşi bir
biçimde öldürüldü. Tek suçu arkadaşlarıyla birlikte kartopu
oynamaktı. Tuhaf bir savaşın ortasında ve çivisi çıkmış memleket
havasında, kara bir leke sürüldü yine hayatımıza. Nuh giderken son
sözlerini yüreğimize kazıdı: "Ölüyorum, keşke bir rüya olsa"
Cumhuriyet'in haberine göre; Asla normalleştirip
kabullenemeyeceğimiz bu yeni cinayetin ortasında söyleyeceğimiz tek
şey var artık! Gerisi suskunluk: “Bizi ülke çocuklarının,
gençlerinin ve arkadaşlarımızın yasını tutmaya
alıştıramayacaksınız!”
Sabahın ilk saatlerinde, meslektaşımız Nuh için, olayın olduğu
sokakta bulunan, taziye yerine dönüştürülmüş bir kafede, henüz şoku
üzerinden atamayan tanıklarla bir aradayız. Hemen hepsinin gözü
yaşlı, ağlıyoruz. Ağız birliği etmiş gibi ilk cümleleri aynı
oluyor. “Nuh çok neşeli biriydi, bu nefret cinayetidir. Neşeli olma
halini çekemediler.”
Nuh Köklü’nün arkadaşı avukat Tamer Doğan, vahim olayın nasıl
gerçekleştiğini hüngür hüngür ağlayarak anlatmaya çalışıyor:
“Yeldeğirmeni Dayanışması olarak, ‘iç güvenlik paketini’ protesto
etmek amacıyla Kadıköy Altıyol’da özgürlük nöbeti tuttuk. 13-14
kişiydik. Eylem bittikten sonra kardan adam yaptık. Güle oynaya
kartopu oynayarak geri dönüyorduk. Karakolhane Caddesi’nin hemen
başında aktar dükkânı olan ve hayvan maması da satan Serkan
Azizoğlu adlı kişi, küfürler ederek dışarı çıktı. ‘Camı kırarsınız,
bunun fiyatı kaç para biliyor musunuz? Uzaklaşın buradan’ diye
bağırdı. Hiçbir anlam veremedik.”
‘Elimi kolumu sallayarak çıkarım’
Doğan, daha önceden tanıdığımız bu kişiyi üslubu konusunda uyardık
diye sürdürüyor: “Nuh, neden böyle konuşuyorsun, ‘Bize niye ulan
diye hitap ediyorsun’ diye sordu. Dükkân sahibi, aynı üslupla
‘İstediğimi yaparım. İçeride silahım var. Zaten raporluyum. Onu
alır hepinize sıkarım. Elimi kolumu sallayarak da çıkarım’ diye
karşılık verdi. İçeri girdi ve bir beyzbol sopası alarak tekrar
dışarı çıktı. Arkadaşlarımızdan ikisi koluna girdi, ben sopayı
aldım. Avukat olduğumu, sopanın üzerinde parmak izi bıraktığını ve
onu delil olarak polise teslim edeceğimi söyledim. Fakat durmadı!
Yeniden içeri koştu, bu kez de bir ekmek bıçağıyla döndü. Sema
isimli arkadaşımız, dükkânın kapısında kendini siper etti.”
Doğan, kentin orasında işlenen cinayeti kan donduran ifadelerle
aktarmayı sürdürüyor: “Gerçek bir katliamdan döndük. Sema’ya da
bıçak salladı. Bıçak arkadaşımızın omuzunu sıyırdı. Onu itti yere
düşürdü. Bu arada Kadim adlı bir başka arkadaşımıza saldırdı.
Bıçakla göğsünü sıyırdı. Kadim yaralandı zannettik. Serkan Azizoğlu
adlı şahıs durmuyordu. Bu kez de karşı kaldırımda, çöp bidonunun
yanında duran diğer arkadaşımıza koştu. Ona da bıçak savurmaya
başladı. Emrah bidonla beraber yere düştü. O sırada Nuh yanımda
duruyordu. Emrah’ı kurtarmak için müdahale etti. Kayıp sırt üstü
düştü. Azizoğlu döndü ve bıçağı arkadaşımızın kalbine sapladı. Nuh
kalktı birkaç adım attı ve yığıldı. İnsanlar çığlık atmaya başladı.
Katil, aynı sözleri tekrarladı: ‘Bana bir şey olmaz, hapse girer
hemen çıkarım’ diye bağırdı. Dükkânın içine girdi, kanlı ellerini
ve bıçağı yıkadı. Bu sırada gülüyordu. Tehditlere de devam etti.
Bunun üzerine mahalle halkı üzerine yürüdü. Dükkân camından içeri
düştü. Cam da bu sırada kırıldı. Bazı yerlerde yazılıp söylendiği
gibi kartopu gelmedi yani. Bizler bu sırada yaralı arkadaşımızla
ilgileniyorduk. Nuh yerde yatarken; ‘Keşke bu bir rüya olsa, daha
ölmek istemiyorum’ dedi. Ambulans geç gelir diye çağırmadık üç
arkadaşımız, Kadim, Halit ve Ferdağ, onu bir taksiyle hastaneye
götürdüler. Arabada da; ‘Ölmek istemiyorum’ demiş. Son sözü bu
olmuş. Nuh hastaneye girerken yaşamını yitirmiş. Akıl
erdiremiyoruz, daha dün o dükkândan sokak kedileri için mama
almıştı.”
‘Erdoğan cesaret veriyor’
Bir başka tanık Selin Görkem de katilin kimliğiyle ilgili ipuçları
veriyor: “Bu esnafla daha önce de sürtüşmemiz olmuştu. Ali İsmail
Korkmaz anısına park açılışı olduğunda, dükkânın önüne astığımız,
ilanları öfkeyle yırtmıştı. 2 ay önce, mahalleden birinin yaşlı
annesini tartaklamış. Kadınları sözle ve bakışlarıyla taciz ederdi.
Buna şahidiz. Bazı kadınları taciz ettiğini de öğrenmiştik.
Maalesef Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Benim esnafım,
gereğinde polis, savcı ve hâkimdir’ sözleri bu tip kişilere cesaret
veriyor. Bu adam Erdoğan’ın tarifinin altından çıkan esnaf
tipidir.”
Olay sırasında yaralanmaktan son anda kurtulan Sema Özdemir ise,
Köklü’nün kişiliği hakkında bilgi verirken, bu ölüm nefret suçudur
diye anlatıyor: “Toplumda tahammülü azalttılar. Biz her şeye rağmen
mutlu ve neşeli olma yolunu seçtik. Nuh da, çok keyifliydi.
Neşeliydi. Her durumda yüzü gülerdi. Onu neşeye, mutluluğa tahammül
edemeyen zihniyet öldürdü.”
Mahalle halkı isyanda
Taziyenin olduğu “Alamut” isimli kafede ve olayın geçtiği dükkânın
önünde mahalle sakinleriyle de konuşma fırsatı buluyoruz. İşletmeci
Devrim Sarıçam, “Olay aynı anlatıldığı şekilde yaşandı” derken, en
çok katilin kadınlara saldırdığına şaşırdıklarını anlatıyor. Uzun
süredir, mahalle sakini olduğunu aktaran Sema Meşin adlı vatandaş
da çarpıcı yorumlarla olayı değerlendiriyor: “Kartopu oynuyor diye
bir adam ölebilir mi? Bu dükkâna yirmi yıl para kazandırdık. İçimiz
yanıyor. Çocuklar kar görmüş, kartopu oynamışlar. Bundan güzel ne
var? Benim esnafım işini bilir mantığının geldiği nokta bu.”
15 senedir Yeldeğirmeni’nde yaşayan Hüseyin Kemal Çağı da
cinayetin, kesin bir biçimde nefret suçu olduğuna dikkat çekiyor:
“Pırlanta gibi bir çocuktu. Dünya yurttaşıydı. Nefret suçlarından
nefret ediyoruz artık. İktidar kendi suçlarını kapatabilmek için
nefret yayıyor.”
Nefret cinayetinin işlendiği yerin hemen yanında bir kız öğrenci
yurdu bulunuyor. Yurt müdürü öğrencilerin, Nuh Köklü’nün, son
sözlerini, “Bu keşke bir rüya olsa, ölmek istemiyorum” sözlerini
duyduklarını ve uzun süre ağladıklarını söylüyor.
Müdür, pek çok öğrencinin, olayı telefonlarının kamerasıyla
görüntülediklerinden de söz edip, sonrasında polislerin, savcılık
izni olmadan öğrenci telefonlarını toplayıp, karakola götürdüğünü
anlatıyor. Telefonların, içindeki görüntüler silinmiş olarak geri
getirilmesi ise, vahim bir soruyu akla getiriyor: “Polis,
Erdoğan’ın yaratmaya çalıştığı esnaf tipini ve katili koruyor
mu?”
Ablası: İnsanlık için çalıştı
Ankara’da yaşayan ve bir gün önce gülümseyen Nuh’un cenazesini
almaya gelen yakınları konuşabilecek durumda değil. Enişte, ağabey
ve yenge tarafından alınan cenaze Ankara’da 78 yaşındaki acılı anne
tarafından karşılanacak. Nuh Köklü’nün ağabeyinin ağzını bıçak
açmazken, yaşlı annesiyle birlikte Ankara’da kalan ablası şunları
söylüyor: “Kardeşimin ne parada ne pulda gözü vardı. İnsanlık için
çalıştı ama onu bu öldürdü.”
Göğsünden bıçaklandı
Kadıköy Yeldeğirmeni Mahallesi Karakolhane Caddesi’nde önceki gün
saat 20.30 sıralarında gazeteci Nuh Köklü sokak üzerinde bir grup
arkadaşıyla kartopu oynamaya başladı. Bu sırada atılan
kartopularından biri sokak üzerindeki aktar dükkânının vitrin
camına isabet etti. Duruma sinirlenerek dışarı çıkan işyeri sahibi
Serkan A. ile Köklü ve arkadaşları arasında tartışma yaşandı.
Tartışma sırasında dükkâna giren Serkan A. bu defa elinde bıçakla
dışarı çıkıp Nuh Köklü’yü göğsünden bıçakladı. Ağır yaralanan Nuh
Köklü, arkadaşları tarafından bir taksiyle Haydarpaşa Numune Eğitim
ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı. Köklü, hastanede yapılan tüm
müdahaleye rağmen yaşamını yitirdi.
Grev çıktı, işten kovuldu
Nuh Köklü 2002-2003 senelerinde bianet’te editör olarak çalıştı,
haberler yaptı. O dönemde farklı bir imzayla medya elestirileri de
yazdı. İspanyolca öğrenmek için Latin Amerika’ya gitti. Oradan
çarpıcı haberler geçti. Latin Amerika dönüşü Hürriyet ve Radikal
gazetelerinde muhabirlik ve editörlük yaptı. Köklü, Açık Radyo’nun
program ve yazarları arasındaydı. Daha sonraki yıllarda Sabah
gazetesinde çalışmaya başladı.
13 Şubat 2009’da greve çıkan ATV-Sabah çalışanlarından olan Nuh
Köklü, o dönem Türkiye Gazeteciler Sendikası işyeri temsilcisiydi.
Köklü, greve çıktıktan sonra işten çıkarılan 10 gazeteciden
biriydi. NTV’de program editörü olarak da çalışan Nuh Köklü Mayıs
2014’te işten çıkarılmıştı.
‘Ben de korkuyorum’
46 yaşında hayata talihsiz bir şekilde veda eden Köklü, Aralık
2008’de Express dergisine verdiği röportajda kendini şöyle
tanımlıyordu: “Ben de korkuyorum, sonuçta şövalye değilim ki, iş
bulamama korkusunu yaşıyorum. Herkes korkuyor, ona rağmen
birbirimizi koruduk kolladık, birlikte olmaya çalıştık. Bu bir
tercih. Biri sormuştu, ‘Kardeşim niye illa ısrar ediyorsun?’ dedim
ki ‘Torunuma anlatmak için, ona miras bırakacağım.’