Karar yazarından çarpıcı ‘Trendyol’ yazısı! “Sessizce patlayan bir skandal”
Trendyol ve Cumhuriyet gazetesinin "para karşılığı manipülatif haber" iddiası gündemde yerini korurken, Karar gazetesi yazarı Yıldıray Oğur’dan dikkat çeken bir yaz geldi.
Trendyol ve Cumhuriyet gazetesinin "para karşılığı manipülatif haber" iddiaları hala gündemde.
Cumhuriyet Gazetesi Vakfı, eski Genel Yayın Yönetmeni Arif Kızılyalın, İdari-Mali İşler Müdürü Osman Selçuk Özer ve Reklam Müdürü Esra Bozok'u, Trendyol'dan manipülatif haber yapma karşılığında "kayıt dışı para aldıkları" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, suç duyurusuna ilişkin "kovuşturmaya yer yok" kararı verdi.
Para karşılığı manipülatif haber yapıldığı iddiasıyla gündemde olan Cumhuriyet gazetesinde Genel Yayın Yönetmeni Tuncay Mollaveisoğlu da görevden alınmış, yazısı gazete yönetimi tarafından yayınlanmamıştı.
Öte yandan, Trendyol'un müşterilerinin kişisel verilerini yetkisiz bir şekilde paylaştığı iddiaları da gündeme geldi. İddialara göre, Trendyol polis birimleriyle siber suçlarla ilgili iş birliği yaparak mahkeme kararı olmadan müşteri verilerini paylaştı. Bu durum, ayrıca Trendyol'un Çin'in online alışveriş devi Alibaba'dan yüksek oranda hisse sahibi olmasıyla birlikte, kullanıcıların verilerinin Çin'le de paylaşılıp paylaşılmadığına dair endişeleri artırdı.
Bu skandalların ardından Yıldıray Oğur, gündem yaratacak bir yazı kaleme aldı.
Karar gazetesi yazarı, Trendyol hakkında çarpıcı bir yorumda bulundu ve "Dev bir şirketin siyaset, medya ve hukuk üzerinde etkileri üzerine sadece bir ucu görünen bir skandalla karşı karşıyayız" dedi.
İşte Yıldıray Oğur’un gündem yaratacak o yazısı;
Bir süredir medyada ilk başta duyanların tam olarak ne olduğunu anlamadığı bir skandal yaşanıyor.
Skandal merkezi Cumhuriyet gazetesiydi.
Gazetenin vakfının üyeleri, gazetenin eski yöneticilerini Trendyol şirketinden kayıt dışı para alarak reklam yapmakla suçladılar. Buna itiraz eden gazetenin son genel yayın yönetmeninin yazısını Cumhuriyet basmadı, sonra da görevden aldı.
Gazete tüm bu tartılmalara içinde bolca Kuvva-i Milliye geçen hamasi açıklamalarla karşılık verdi.
Nihayet parayla reklamdan kastın ne olduğu anlaşıldı.
Aslında kayıtdışı parayla reklam medyanın içinde olduğu ciddi finans sorunları içinde anlaşılır bir durum bile sayılabilir.
Kimse medyaya para yatırmak istemiyor, reklamverenler siyaseten reklamları veriyor. O yüzden muhalif bir medyanın ayakta durması çok zor. Anaakım medya ortadan kalkıp, kurumsal medya şirketleri küçülünce herkes ayakta durmanın yollarını arıyor.
O yüzden gizli reklam, kayıtdışı reklam, işbirliği, ortak iş hepsi bu jungleda meşru olabilirdi.
Ama burada belki çaresizlikten yapılana sadece “skandal” denebilir.
Aslında skandal gazetenin üzerine kalsa da esas skandala imza atan Türkiye’nin en değerli şirketi, 16,5 milyar dolarlık yatırım alarak Türkiye’nin ilk 'Decacorn'u Trendyol. Türk şirketi olarak kurulan Trendyol’un yüzde 86’sı 2021 yılında Çinli dev Alibaba tarafından alındı.
Trendyol, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük reklamvereni.
O yüzden bu skandal hak ettiği kadar medyada yer alamıyor. Yani kimse bu dev şirketi üzmek istemiyor.
Zaten meselenin özünde de şirketin Çinli dev şirkete satılmasından sonraki bu devliği var.
Rekabet Kurumu’nun tekelleşme raporlarından hareket eden, Ticaret Bakanlığı 2022’de bir kanun hazırladı:
“7416 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2022/07/20220707-2.htm
Dönemin ticaret bakanı Mehmet Muş, kanunu şöyle savunmuştu:
“E-ticaret piyasasında elektronik ticaret pazar yerleri (elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılar) açısından bir yoğunlaşma söz konusudur. Yoğun bir reklam, indirim ve para yakma (cash burning) sürecini de içeren agresif büyüme stratejileri uygulayarak çok büyük ölçeklere ulaşan elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılar, sahip oldukları ağ etkileri ve ölçek ekonomilerinden faydalanarak pazardaki konumlarını daha da güçlendirmekte; ayrıca, pazarlık gücü, tüketici tercihlerini belirleme yeteneği ve hizmet sağlayıcılar üzerindeki kontrol imkânlarıyla elektronik ticaret sektörüne yeni aracı hizmet sağlayıcıların dâhil olmasını zorlaştırmaktadır.
Bununla yanı sıra, söz konusu elektronik ticaret aracı hizmet sağlayıcılar, elektronik ticaret pazar yerleri üzerinden elde ettikleri verileri kullanarak lojistik ve ödeme hizmeti gibi sektörlerde de söz sahibi olmaktadır. Bu durum, elektronik ticaret hizmet sağlayıcılar, diğer bir ifadeyle satıcılar (elektronik ticaret pazar yerinde satış yapan esnaf ve tacirler) ile tüketicilerin bağımlılığını ve buna bağlı olarak yoğunlaşmayı daha da artırmaktadır.”
Kanun genel olarak her alana giren, sektörlere fiyat koyucu olarak müdahale etmeye başlayan, reklam pazarını kontrol eden Trendyol’un tekelleşmesini hedef alıyordu.
Komisyonda muhalefetin bazı şerhlerine rağmen kanun 1 Temmuz 2022’de Meclis’ten çok sık görülmeyen bir şekilde bütün partilerin oylarıyla kabul edildi.
Hatta CHP grup başkanvekili Engin Altay Meclis kürsüsünden “Yerli, kaliteli, emperyalizme savaş açan milli bir kanundur. Helal olsun Ticaret Bakanı, helal olsun” diye konuşmuştu.
https://twitter.com/avhamzadag/status/1570012973942317059?s=20
Medya da kanunun tekelleşmeye karşı çıkarıldığını söyleyen destek verici haberler yapmıştı.
Tekelleşmeye karşı bir kanuna destek vermesi beklenen sol Cumhuriyet gibi:
“TBMM’den jet hızıyla geçen yeni yasa e-ticarette tekelleşmenin önünü kapatmayı amaçlıyor”
Ama 2022 Temmuz’unda Meclis’ten oy birliğiyle geçen kanuna karşı, kanundan hareketle hazırlanan yönetmeliğin uygulanmaya başlanacağı Ocak 2023 öncesi büyük bir karşı lobi çalışması başladı.
Önce Eylül 2022’de Meclis’te oy veren ve bakana helal olsun diyen CHP, e-ticaret kanununun iptali için başvuru süresinin bitimine üç gün kala Anayasa Mahkemesi’ne gitti.
CHP’li 52 milletvekilinin imzasını taşıyan başvuru için üç dilekçe verdi. Son dilekçeyi başvurunun son günü AYM’ye ulaştırdı. Üç dilekçe arasındaki farklar başka bir yazının konusu.
Ama bu çelişkiye o dönem AK Partili Hamza Dağ Meclis’te şöyle tepki göstermiş:
“Kanun teklifi görüşmeleri esnasında 'Rant çeteleri bu kanunu engelliyor' diyerek kanun teklifinin çıkması için çaba harcayan CHP'liler, aradan geçen süreçte ne oldu da anayasa mahkemesine iptal başvurusunda bulunmuşlardır? Yoksa CHP, kendi nitelendirmeleriyle 'rant çetelerine' boyun mu eğmiştir? Rant çeteleri ilk iki dilekçeyi beğenmemiş midir de üçüncü dilekçeyi verdirmiştir? Düzenlemeyi Anayasa Mahkemesine taşıma işinin arkasında bu şirketin lobi çalışmalarının etkisi olmuş mudur?"
Yönetmeliğe karşı Kasım 2022’den itibaren ise bu kez medyada eşzamanlı bir kampanya başladı.
Bu lobi çalışmasının medyadaki izini süren Faruk Bildirici geçen hafta sitesinde tek tek bu lobiye katılan gazete, televizyonlar ve köşe yazarlarını yazdı.
https://farukbildirici.com/para-karsiligi-haber-in-oykusu-ve-cumhuriyet-e-sorular/
Habertürk, Aydınlık, Cumhuriyet ve Türkiye gazetelerinde haber ve köşe yazılarında e-ticaret yasasının zararları ile haberler yazılmaya, ekonomi, e-ticaret gibi konularda yazı yazdığı görülmemiş köşe yazarları art arada teknik ayrıntılarla dolu yazılar yayınlamaya başladılar.
Habertürk’te havacılık yazan bir yazar altı, Türkiye’de siyaset yazan bir yazar beş kez e-ticaret yasasının zararlar yazıları yazmış.
Temmuz 2022’de kanun çıkarken pozitif haberler yapan medya yönetmeliğin yürürlüğe gireceği Ocak 2023’den iki ay önce Kasım-Aralık 2022’de bir anda fikir değiştirmişti.
En büyük kırılma ise Cumhuriyet gazetesinde yaşanmış. Tekelleşmenin her türlüsüne karşı çıkması beklenen solcu gazete, Kasım-Aralık’ta bir anda e-kapitalizmin sözcüsüne dönüşmüş.
Faruk Bildiri, arşivlerden bu çelişkinin de açık fotoğrafını çıkarmış:
İşte bu dönüşüme Trendyol’un kesenin ağzını açmasıyla olduğu iddia ediliyor.
Ciddi bir iddia.
Peki, Türkiye’nin en büyük online mağazası olan, yüzde 80’ini Çinli Alibaba’nın aldığı Trendyol bu iddialara ne diyor?
Avukatları Faruk Bildirici’ye standart bir cevap ve düzeltme yazısı gönderiyor. Yazının kaldırılmasını aksi takdirde hukuki yollara gidileceğini söyleyen soğuk, anlamsız bir açıklama.
Muhtemelen bu yazı için de benzer bir açıklama gelecek.
İşin medya kısmı sadece Cumhuriyet’i karıştırdı. Diğer gazeteler ve yazarlar hala sessiz.
Yasa Meclis’ten çıkarken hararetle bu yasaya destek veren, oybirliğiyle yasayı geçiren CHP’nin iki ay sonra neden fikir değiştirip son anda üç dilekçeyle AYM’ye iptal başvurusu yaptığı, bunun kimin ana muhalefet partisine yaptırdığı sorusunun bir cevabı verilemedi.
İşin tuhafı, bu lobi faaliyeti başarılı da oldu.
Mayıs 2023’de Danıştay 10. Dairesi, e-ticaret kanununun yürütmesinin durdurulmasına karar verdi.
Ticaret Bakanlığı’nın, Rekabet Kurulu raporlarıyla hazırladığı bir yönetmeliği bu devirde Danıştay’ın iptal etmesi de çok normal bir durum değil. Bu itiraz ve iptal de üzerine ayrıca durulmayı hakkediyor.
Ticaret Bakanlığı, Danıştay’ın bir üst merciine itiraz etti.
Yasa AYM’nin de önünde.
Cumhuriyet gazetesinde patlayan ve Faruk Bildiri’nin yazısıyla büyüyen skandal üzer,ne eski Ticaret Bakanı, yeni Plan ve Bütçe Komisyonu başkanı Mehmet Muş da bir açıklama yaptı:
"Bir gazetenin 'e-ticaret düzenlemesi aleyhine haber yapılması için para aldığı' iddiaları ciddidir ve savcılıklar tarafından soruşturulmalıdır. Belli lobilerden para alınarak TBMM'nin iradesine kastetme amaçlı yapılan bu maksatlı yayınların ve onlara para aktardığı iddia edilen e-ticaret firmasıyla ilgili yargısal süreçlerin başlatılması kamuoyunun beklentisidir. Ayrıca bu e-ticaret firması tarafından söz konusu gazete haricinde başka gazeteler ve köşe yazarları nezdinde de belli paralar aktarmak suretiyle benzer girişimlerde bulunulup bulunulmadığı da araştırılmalıdır.”
Medya etiği, büyük kapitalist tekellerle mücadele ise mesele buyurun örnek bir vaka.
Dev bir şirketin siyaset, medya ve hukuk üzerinde etkileri üzerine sadece bir ucu görünen bir skandalla karşı karşıyayız.
Ama Türkiye’nin en büyük reklam verenini kimse karşısına almak istemeyeceği için bu skandalı çok cesur muhalif gazetecilerin medyaları dahil çok fazla yerde göremeyeceksiniz.