Karar yayın yönetmeninden ilginç istatistik! Uzun boylular seçimi kazanıyor
Karar gazetesi genel yayın yönetmeni İbrahim Kiras bugün köşesinden ilginç bir yazı paylaşarak istatistiklerin uzun boylu adayların seçimleri kazandığını gösterdiğini belirtti.
Karar gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kiras evrimsel biyologların uzun boylu adayların katıldıkları seçimleri kazandıklarını gösteren bir dizi veriyi bugünkü köşesinden paylaştı. Kiras, "Evrimsel biyologların ileri sürdükleri bir diğer kriter de uzun boy… İstatistikler ABD’de bugüne kadarki bütün başkanlık seçimlerinde adaylardan uzun boylu olanın yüzde 71 oranında kazandığını gösteriyor" diye yazdı.
Kiras'ın "Oylarımız uzun boyluya!" yazısı şöyle:
Seçmen davranışlarını bilimsel metotlarla araştıran birden fazla akademik disiplin var. Psikoloji, sosyoloji, sosyal psikoloji, istatistik gibi farklı bilim dallarının ilgi alanına giriyor sandığa attığımız oy. Niçin şu adaya değil de bu adaya oy verdiğimizin rasyonel gerekçelerini araştırıyor hepsi. Sözgelimi ait olduğumuz kültürel muhitin, aileden gelen alışkanlıkların, ülkedeki ekonomik durumun, dünyadaki gelişmelerin vs... Hepsinin az ya da çok tesiri
var oy tercihlerimizde.
Bu konuda en ilgi çekici tezlerden birine göre oy vereceğimiz kişilerin fiziksel özellikleri de belirleyici oluyor seçimimizde. İngiliz antropolog Robin Dunbar ABD’deki 2008 Başkanlık seçiminin ardından yazdığı bir makalede şunu ileri sürmüştü: “Obama’nın kazanması iki temel nedenden dolayı kaçınılmazdı: İki aday arasında daha uzun boylu olan oydu ve daha simetrik bir yüzü vardı.”
“Hiç olur mu öyle şey” diyecekler için bu tuhaf iddiayı evrimsel psikologlar “Uzay çağı evreninde Taş çağı zihniyetine sahip” olmamızla açıklıyorlar. “Zihnimiz beynin bir ürünü olduğuna ve beyin de çok hızlı evrilmediğine göre düşünüş ve hayatın deneyimlerine tepki veriş biçimimizin ister istemez çok gerilerde kalmış koşullara adaptasyonumuzu yansıttığını” söylüyorlar. Yani, atalarımızın milyonlarca sene boyunca içinde yaşadığı iptidai tabiat şartları
karşısında geliştirilen ve genlerimizle bize aktarılan içgüdülerimiz davranışlarımızı belirliyor.
***
Bütün canlı organizmalar için geçerli olan temel içgüdü -beslenmeden sonra- soyun veya türün sürdürülmesine ilişkin olandır. Evrimsel biyologlara göre erkeklerin kadında, kadınların erkekte aradığı fiziksel özellikler aslında biyolojik ihtiyaçlarımız konusunda beynimizin hesaplamalarını yansıtır. Fazla ayrıntıya girmeden söyleyecek olursak, kadınlar evlenecekleri erkekte önce gen kalitesi ararlar ki doğuracakları çocuk sağlıklı olabilsin. Erkekler de
kadında gen kalitesi ve çocuk doğurmaya ve bakmaya uygun biyolojik/fiziksel özellikler olmasını içgüdüsel olarak isterler.
Karşı cinsle ilgili tercihlerimizde olduğu gibi, topluluğumuza liderlik edecek kişileri seçme kriterimiz de gen nitelikleriyle bağlantılı bilim adamlarına göre. Bu çerçevede ise en kaliteli genlere sahip olmanın göstergelerinden biri yüz simetrisi, diğeri uzun boy.
Dunbar’ın 2008 seçimini Obama’nın kazanmasında etkisinden bahsetttiği simetrik yüz ve uzun boy konusuna tekrar dönmüş olduk böylelikle… Bu noktada, bahsi geçen konuların kağıt üzerindeki teorilerden veya hipotezlerden ibaret olmadığı, bu konularda ciddi ve kapsamlı saha araştırmaları da yapılmakta olduğu altı çizilmesi gereken bir husus. Sözgelimi kalabalık bir denek topluluğuyla çalışılarak Mayıs 2005 İngiltere seçimlerinin tahmini yapıldığında, yüz tercihlerini temel alan deneyin sonuçlarının seçimin gerçek sonuçlarıyla büyük ölçüde eşleştiği görüldü. Şekil değiştirme yazılımı kullanılarak kimliği gizlenen adayların temel yüz
özelliklerini gösteren fotoğraflarla yapılan benzer deneyler Avustralya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde de benzer sonuçlar verdi.
Bir şey daha var: “ABD’de 2004 Bush-Kerry rekabetini temel alan bir başka çalışmada farklı bir denek grubuna sadece ülke yönetimi için değil, aynı zamanda savaş ve barış zamanları için hangi yüzü tercih ettikleri soruldu. Bush’a benzeyen yüz savaş zamanı için açık arayla tercih edildi (%74). Kerry ise barış sürecinin tartışmasız tercihiydi.” Seçimi Bush’un kazanmasını
Dunbar “Irak savaşının halk bilincinin ön planında olmasına” bağlıyor.