KARAOĞLAN'IN ÖLÜMÜNDEN SONRA RAHŞAN ECEVİT'İ ZİYARET EDEN ERBAKAN EVDE KUR'AN OKUTTU!..
Bülent Ecevit'in yıllardır yanından ayırmadığı koruma müdürü anlatıyor: Necmettin Erbakan Ecevit'in ölümünden sonra Rahşan Ecevit'i ziyaret ettiğinde Kur'an okuttu!..Rahşan Ecevit Erbakan'ın ekibinden birinin Kur'an okumasından çok memnun kaldı.
Beyin kanaması aşırı heyecandan
Emniyet Müdürü Recai Birgün, 6 yıldır yanında çalıştığı Bülent Ecevit´in sadece Koruma Müdürü değildi. Onun en yakın can yoldaşı, manevi evladı, sırdaşıydı aynı zamanda.
Onun içindir ki, son seçimde Birgün´ü Zekeriya Temizel´in önündeki sırada aday göstermişti. Birgün Ailesi, Ecevitler´in eski evlerinde konuk olarak yaşıyor hayli zamandır. Oran, No: 69, Kat: 3. Hey gidi günler hey... Ecevitler´in yaşadığı Kütüphane Ev bir koşu uzaklıkta. Salona giriyoruz, tablolardan halılara, koltuklara kadar her şey Bülent Ecevit kokuyor. Birgün; güler yüzlü, dünya beyefendisi, diplomat görünümlü, şık bir salon beyefendisi. Görünüşüne aldanmayın, o terörist avcısı yaman bir Özel Harekátçı. 100 metre şampiyonu bir atlet. Sesine aşık olarak evlendiği eşi Emine Hanım´la mutlulukları ikisinin de gözlerinden okunuyor. Buna bir de kızları Tuğçe Beyza ve oğulları Bülent Efe´yi ekleyin. Girişi burada kesmek lazım, çünkü buraya Recai müdürden Ecevitli günlerini dinlemeye geldik. İlk kez bize anlatacak. Rahmetli Bülent Ecevit´in ´Yargı´ şiiriyle söze girmek geldi içimden.
"Öldürenle katiliz çalanla hırsız, tümümüz sanığız tümümüz savcı, tümümüz suçlu tümümüz yargıç, kimi aklar kimi suçlarız, kimi bağışlar kimi asarız/ kendimizi başkasında, her gün bıçak saplı, birinin arkasında, vurulan da biziz vuran da."
CENAZEYE GİTMEK İÇİN ISRAR ETTİ
Rahmetli Özbilgin´in cenaze töreninin öncesi ve sonrasında merhum Ecevit´le neler yaşadınız?
18 Mayıs 2006, Danıştay üyesi merhum Mustafa Yücel Özbilgin´in cenaze töreni günü. "Benim bildiğim Beyefendi buna gider" deyip arkadaşları Kocatepe´ye gönderdim. Sabah hiçbir şey demedi. Oh dedim, herhalde gitmeyecek. Partide oturuyorum, cenazenin kalkmasına 40 dakika falan var. Beyefendi aradı; "Recai Bey, cenazeye gitmemiz lazım, hemen gelin" dedi. Eve geç gitmek için her şeyi yapıyorum, trafiği bahane edeceğim. Baktım, giyinmiş bekliyor kapıda. Hanımefendi de gitmesini hiç istemiyor. Bende bahane bol; "Efendim şimdi orası dolmuştur, yetişemeyiz." Cevap: "Olsun, yolda oluruz hiç değilse." Çok yavaş gidiyoruz, uzatıyorum yolu. Ara sokaklar, çıkmaz sokaklar. O kadar oyalanmama rağmen, cenazeye yetiştik. Durduğumuz yerle cenaze arasındaki mesafe uzun. "Efendim kaldırıyorlar, yetişemeyiz" diye yalan söylüyorum. "İnelim, hiç değilse aşağıda karşılarız" diyor. İnip yürümeye başlıyoruz, Sayın Ecevit´in hiç böyle alkışlandığını görmedim. Alkışlar bizle beraber çoğalıyor, slogansız, sevgi dolu. İnanılmaz, müthiş bir duygu yoğunluğu. Doktorlar da beyin kanamasının aşırı heyecandan olduğunu söyledi zaten.
VEDA DONDURMASI VE ÜSTÜNE ÇAY
Ecevit´in Kocatepe´nin merdivenleri çıkarken görüntüsü hálá gözümüzün önünde.
Beyefendi, caminin merdivenlerini aksine gayet rahat çıktı. Çünkü heyecanlandığı zaman müthiş güçlenirdi. Arabaya dönerken Beyefendi halsizleşmişti, artık ayakları tutmuyordu. Birkaç dakika dinlense, rahatlayacaktı. Bizi dinlemedi, ısrarla cenazenin peşinden gitti. Sonunda arabaya döndüğümüzde yorgundu ama, rahatlamıştı. Yolda giderken; "Recai Bey bize dondurma ısmarlar mısın?" dedi. Bizim buradaki pastanede dondurmamızı yedik, üstüne de bir çay içti. Sonra onları eve bıraktım. O gece yardımcım Tolga Yılmaz´lardaydık. Hanımefendi aradı, "Bülent biraz iyi deği" dedi. Hemen Tolga´yla eve gittik.
ÖPTÜRMEDİĞİ ELİNİ SON KEZ ÖPTÜM
İlk tablo neydi?
İçeri girdiği