“KARADENİZ’İN ÖLMESİ KAÇINILMAZ”
2024 Şubat ayının bugüne kadar yaşanan en sıcak şubat ayı olmasının tehlikelerine değinen Prof. Dr. Bektaş, “Maalesef son yıllarda 15-20 yıldan bu yana bu nehirlerin getirdiği sular soğuk olmadığı için ara katman sürekli zayıflıyor. Ara katmanın sürekli zayıflaması, alttaki çok zehirli lezyon sülfürlü gazın yukarıya doğru çıkma olasılığını artırıyor. Uykuda olan derin hidrojen sülfürlü suyun yukarıya doğru çıkması. Yüzeyde yaşayan canlılar için bir felaket olabilir. Bu felaket senaryosu, 2019 yılında öngörülmüştü. Ancak 2024 yılına geldiğimizde yaşadığımız geçen şubat ayının bugüne kadar yaşanan en sıcak şubat ayı olması, bu felaket senaryosunu daha da güçlendiriyor.” dedi.
Karadeniz’in ölmesinin kaçınılmaz olduğunu anlatan Bektaş, şöyle devam etti:
“Ölmesi derken ekolojik dengesinin bütünüyle bozulması kaçınılmazdır. Uluslararası bilimsel çalışmanın sonuçlarına göre, Karadeniz'de canlıların yaşadığı oksijenli alanın 3'te 1'i yok oldu. Oksijenli seviyenin her geçen gün daha da daralması, içerisinde yaşayan canlıların çok daha dar bir alanda yaşamaya mahkum etmesi kaçınılmaz olacaktır. 140 metreden 90 metreye kadar bu canlı yaşam ortamı daralmıştır. Şimdi bu sürekli olarak daralırsa ne olacak? Ekolojik denge bütünüyle yok olacak.”
“ÜST KATMANLARDAKİ CANLILAR İÇİN FELAKET OLACAK”
Bektaş şunları söyledi:
“İklim değişimine bağlı olarak, ısının artması, buharlaşma, Karadeniz'in yok olmasına yahut da ölmesine sebebiyet verirken, Karadeniz'deki bu değişim, çevredeki iklimi de etkiliyor. Bugün artık Doğu Karadeniz, eski yağışlarında da önemli bir değişiklik ortaya koyuyor. Küresel iklim değişimi, her yerde farklı şekilde gelişiyorsa da Karadeniz'de çok olumsuz koşullara neden oluyor. Çevrenin ekolojik dengesini bozuyor ve eğer bu gidiş devam ederse, Karadeniz eninde sonunda ölüme mahkum olacak. Hepsinden öte Karadeniz'in 2100 metre derinliğindeki H2 S hidrojen sülfürlü zehirli gazlı sular, her gün zayıflayan ara katmandan yukarıya doğru sızarsa, üst katmanlardaki canlılar için bir felaket olacaktır; işte Karadeniz ölümü bu.”