05 Haz 2017 18:27 Son Güncelleme: 20 Kas 2018 00:31

Karabük'teki FETÖ/PDY davası

- Aralarında FETÖ'nün "hava kuvvetleri imamı" Adil Öksüz'ün kardeşi Ahmet Öksüz'ün de bulunduğu 16 şüphelinin yargılanmasına devam edildi- Mahkeme heyeti, sanıklardan 4'ünün adli kontrol şartı ve yurt dışına çıkış yasağıyla tahliyesine karar verdi

KARABÜK (AA) - Karabük'te, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında, 16 şüpheli hakkında açılan davanın üçüncü duruşması tamamlandı.

Karabük Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu 12 sanık ile tutuksuz sanıklar T.T. R.K, yakınları ve avukatları hazır bulundu. Burhaniye F Tipi Cezaevinde bulunan tutuklu sanık Seymen Kahraman, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) üzerinden duruşmaya bağlanırken, firari sanık Halil İbrahim Demi̇rci̇ yer almadı.

Örgütün "hava kuvvetleri imamı" firari Adil Öksüz'ün kardeşi ve Karabük üniversitesinde görevliyken ihraç edilen Ahmet Öksüz, savunmasında, örgüte uzak olduğunu iddia ederek, "Adil Öksüz ile kardeş olma iradesi bana ait değil. Bir başkasının işlemiş olduğu iddia edilen eylemin cezasını 11 aydır tutuklu olarak ben çekiyorum. Suçun şahsiliği kuralı ihlal edilmektedir." diye konuştu.

"Kimse kimsenin adına tutuklu değil." diyen mahkeme başkanının, etkin pişmanlıktan faydalanarak serbest kalan eşi Havva Emel Öksüz'ün "ByLock" isimli programı kullandığının tespit edildiği ve bu konuda eşiyle arasındaki diyaloğu sorulan Öksüz, "Bu tür konulara hiç girmedim. Merak da etmedim doğrusu." diye cevap verdi.

Çocukları, eşi ve anne babasının mağdur olduğunu, sağlıklarının bozulduğunu savunan Öksüz, tahliyesini talep etti.

Sanık Hakan Suvak da önceki savunmalarına ilaveten Karabük Üniversitesinin hazırlamış olduğu hukuksuz, mesnetsiz iddialarla 11 aydır tutuklu olduğunu savundu.

"Ne için görevden alındıkları" konusunda üniversite idare soruşturma komisyonuna yazı yazdıklarını, üniversiteden ihraç edilen 80 kişiye de aynı yazının gönderildiğini iddia eden Suvak, kendilerine gönderilen 5 maddelik yazıdaki, "İtirazda bulunan, geçmişte hem akademik, hem de idari personel olarak görev yapan şahısların bir bölümünün avukatlığını aynı kişinin yapıyor olması ve bu itiraz dilekçelerinde bazı cümlelerin benzerliği dikkat çekicidir." maddesini mahkeme huzurunda okudu.

Mustafa Kurt ise Karabük Üniversitesi'ndeki bilgisayarını kırdığı ve harddiskini aldığı yönünde suçlandığını belirterek, şöyle devam etti:

"Dinlenen tanık ifadelerinde de bilgisayarı kırmadığım, masanın üstüne kasayı yatırmadığım, dolayısıyla harddiskini almadığım anlaşılmıştır. Bilgisayarın bulunduğu oda mühürlü iken buna rağmen daire başkanı ve görevli bir kişi odaya giriyor, benim bilgisayarımın ekranını yere yatırıyorlar, fişini çekiyorlar. Ve belki de daha neler yapıyorlar. Benim bilgisayarımla ilgili benden hariç herkes uğraşmış, ama ben suçlanıyorum. Bilgisayarı benim kırmadığım anlaşıldığı gibi kimin yaptığı da şahitlerden anlaşılıyor. Benim yapmadığım aşikar. Bilgisayarı ben kırmadım. Üzerime atılan suçu kabul etmiyorum. Karabük Üniversitesi'nden odanın kamera görüntülerini istedim hala gelmedi. Verilmedi o görüntüler."

Mahkeme başkanı, özellikle 2014 Eylül ayında Bank Asya'ya diğer bankalardan kredi çekip para yatırdıkları tespit edilen sanıklara nedenlerini sordu.

Suçlamaları kabul etmeyen sanıklar, tek tek savunmalarını yaptı.

Daha sonra talepleri alınan sanık avukatları, müvekkillerinin tahliyesini ve haklarındaki tedbir kararının kaldırılmasını istedi.

Mahkeme heyeti, tutuksuz sanık T.T. ve R.K'nin adli kontrol şartının devamına, tutuklu sanıklardan Aladdin Yılmaz, Serkan Esen, Mustafa Kurt ve Mahmut Çeli̇k'in adli kontrol şartı ve yurt dışına çıkış yasağıyla tahliyesine, Öksüz dahil diğer sanıkların ise tutukluluk halinin devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

- İddianameden

Karabük Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 84 sayfalık iddianamede, 14'ü tutuklu, 1'i tutuksuz ve 1'i firari olmak üzere 16 sanığın, 17-25 Aralık sonrası, 2014 yılı içerisinde Bank Asya hesaplarına çeşitli miktarlarda ve küsuratlı olarak yaklaşık 1 milyon Türk lirası yatırdıkları, ayrıca diğer bankalardan da kredi kullandıkları yer alıyor.

Haklarında kamu davası açılan sanıkların, TCK'nın 314/2 maddesi gereğince "silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan, 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları isteniyor.

Sanıkların yargılanmasına 8 Mart'ta başlanmıştı.