27 Ağu 2006 12:43
Son Güncelleme: 19 Kas 2018 12:46
KARABIYIK: SİZ ŞEYTAN DEĞİLSİNİZ BİZ DE MELEK DEĞİLİZ
Yeni Şafak yazarı sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu, Müslüman kesimde erkeklerin Sibel Can´dan etkilendiğini yazdı.
İşte Ayşe Arman'ın RÖPORTAJI
Hürriyet Gazetesi yazarı Ayşe Arman'ın Yeni Şafak yazarı sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu ile röportajı;
Bunun üzerine Sibel Can olayı doğruladı, daha doğrusu üzerine atladı, "Evet, onların rol modeliyim" dedi. O andan itibaren ortalıkta farklı bir kıpırdanma gözlendi. İtiraz edenler, destekleyenler, farklı tespitler ileri sürenler. Haliyle İslami kesimin kadın beğenisi konusunda sosyolojik tespitler kondu ortaya.
Ben de gittim, fırsattan istifade her zaman ilgimi çeken bu konuyu Kanal 7´nin önde gelen yönetmenlerinden gazeteci Ayşe Böhürler´le (43) konuştum. Doğrusunu söylemek gerekirse, komplekssizliği, sorulara verdiği cevaplardaki rahatlığı, diken üstünde olmaması, çok hoşuma gitti.
Her şeyi tartışabileceğimizi, konuşabileceğimizi gördüm. Ve bir kere daha anladım ki, genelleme yapmak doğru bir şey değil. Örtünenlerin hepsine türbanlı demek mümkün değil, hepsinin örtünme sebebi farklı:
Kimisi babası yüzünden, kimisi kendi isteğiyle, kimisi çevre baskısı, kimisi geleneksel yaşam tarzı öyle gerektirdiği için. Tek ve toptan açıklamalara karşı Ayşe Böhürler. Müslüman erkeklerin tercihleri konusunda da öyle düşünüyor. Sınıflandırmayı "Bazı erkekler" diye yapmayı tercih ediyor. Akıllı kadın. Ben de ona hak veriyorum...
Öykünüz nerede ne zaman başladı?
- Ailem Nevşehir Ürgüplü, ben Kayseri doğumluyum. İlkokuldan sonra İstanbul´a geldim. Erenköy Kız Lisesi´ni bitirdim. İstanbul Üniversitesi´nde gazetecilik okudum. Evlendim, çocuklarım oldu. 11 yıldır Kanal 7´de yönetmenlik yapıyorum. AKP Merkez Karar Yürütme Kurulu üyesiyim.
Ne zaman örtündünüz?
- 21 yaşında. Üniversiteyi yeni bitirmiştim.
Bir gün, öyle ansızın mı?..
- Sayılmaz. Başörtüsü konusunda, daha önce de gelgitlerim olmuştu. Lise 1´de de örtünmeyi denedim. Beceremedim. O zamanlar örtü, çok marjinal bir şeydi. Kimse örtmüyordu başını. Herkes yazlığa gidiyor, ben sap gibi kalıyordum. Zaten reaksiyoner bir karardı. Vazgeçtim. Ama üniversiteyi bitince, tekrar bir hamle yaptım.
Anneniz?
- Annem, örtülü bir Anadolu kadını. Ama örtüyü teşvik eden birisi asla değildi. Zaten ailem, itiraz etti. Abilerim çalışma hayatım ve geleceğim açısından, bu kararın beni çok zorlayacağını söyledi.
İnsan neden örtünmeyi ister ya da siz neden istediniz?
- Bu sizin eğiliminiz, arayışlarınız. Biz 12 Eylül öncesi çocuklarıyız, hepimizde var bu: Bir yere tutunmak, sorularımıza cevap bulmak...
Eşiniz?
- Eşimin bu işle alakası yok. O zaten dini kökenli birisi değildi. Kendisi Marksist kökenlidir. Ama 12 Eylül sonrası, onun da bir dindarlaşma süreci oldu. "Biz bunu kendimize bir hayat tarzı olarak seçelim" dedik, "Daha İslami, daha dindar bir hayat tarzı." Marksist de olabilirdim, dindar olmayı seçtim. Eşim içki içerdi, o içkiyi bıraktı; ben de örtündüm...
21 yıl başı açık dolaşmak, sonra kapanmak... Bu nasıl bir şeydir?
- Zor bir şeydir. Bir kere, insanın alışkanlıklarından vazgeçmesi zor. Başörtüsü taktığınız anda kıyafetleriniz bile, ister istemez başkalaşıyor. Mesela örtündüktün sonra, fark ettim ki gardırobum pantolon dolu, oysa etek giymem gerekiyor. Yeni bir tarz oluşturmak hiç kolay değil. İnsan bocalıyor. Fakat an geliyor şöyle diyorsunuz, "Bu benim seçimim, ben daha dindar bir hayat seçiyorum..."
"Dindar bir hayat tarzı"yla tam olarak neyi kastediyorsunuz?