KARAALİOĞLU'NDAN MİLLİYET'E İMRALI ZABITLARI TEPKİSİ!
Star gazetesi medya grup başkanı Mustafa Karaalioğlu, Milliyet'in İmralı tutanaklarıyla ilgili haberine tepki gösterdi.
Milliyet Gazetesi'nin "İmralı Zabıtları" haberi tartışılmaya devam ediliyor.
Star gazetesinin yeni genel yayın yönetmeni Yusuf Ziya Cömert dün köşesinde "Bana da sordular, “Sen olsan ne yapardın” diye. “Yayınlardım” dedim. “Ama bir editöryal süzgeçten geçirirdim.” yorumunu yapmıştı.
Görevi kısa bir süre önce devraldığı Mustafa Karaalioğlu ise "Deneyimli gazete yöneticilerinin böyle bir süreçte daha dikkatli olması gerektiğini" hatırlattı ve darbe planlarıyla ilgili belgelerin aynı gazeteler tarafından görmezden gelindiğine işaret etti. .
İşte Karaalioğlu'nun Star Gazetesi'nde yayınlanan köşesindeki o satırlar:
NEYSE Kİ ARTIK ÇÖZÜM İSTEYEN BİR MERKEZ MEDYA VAR
İlk söylediğimi şimdi bir kez daha söyleyeyim. "İmralı tutanakları" başlığıyla yayınlanan bilgiler haberdir haber olmasına ama bir gazetenin her önemli olayda göstermesi gereken edisyon titizliğinden mahrum olduğu için baştan ayağa sorunlu bir haberdir. Gerçek durumu yansıtmadığı için sorunlu ve hepsinden önemlisi bazı isimlerin açıkça hedef gösterilmesine yol açtığı için de risklidir.
Gerçek durumun; yani Öcalan'ın pozisyonunun yazdığı mektuplardaki gibi olduğu bilindiği halde buna haberin sunumunda hiçbir şekilde değinilmemesi de haberi ister istemez çözüm sürecine karşı bir materyale dönüştürüyor.
İYİ GAZETECİLİK İÇİN
Böyle bir haberi, edisyon süzgecinden geçirmeden yayınlamak için gazete olmaya gerek yoktur, aynı gün kurulmuş bir internet sitesi de bunu yapabilirdi. Sözkonusu haberin temel gazetecilik ilkeleri açısından buna benzer dört-beş büyük eksikliği vardır. Bu kritik noktalar atlanmamış olsaydı, yapılan iş belki de herkesin arkasında durabileceği bir habercilik olacaktı. Oysa, siyasi açıdan lehlerine bir içeriği olmasına rağmen BDP'liler bile yayının arkasında duramamaktadır.
Mesleki açıdan durumu özetleyecek olursak... Gazete, eksik de olsa haberin şehvetiyle, çözümün şerefi arasında bir tercihle karşı karşıya kalmış -ki bizim meslekte bazen böylesi zor durumlar olur - ve tercihini o eksik haberden yana yapmıştır.
(...)
Bu vak'ada da olduğu gibi gazetelerin eline zaman zaman belgeler geçer. İstisnasız bütün sansasyonel haberler gazetelere sızdırma yoluyla ulaştırılır. Yine bu vak'ada olduğu gibi sızdıranın da bir amacı vardır. Bir kişiyi, bir kurumu veya bir süreci hedef alır ya da destekler.
(...)
Tarihin elinin sadece Başbakan'ın ve hükümetin değil aynı zamanda medyanın da omzundadır. Yarın Türkiye bu sorundan kurtulduğunda bugünlerin tarihi yazılacak bunu da unutmuyoruz