KARA ŞÖVALYE DAHA NE KADAR YÜKSELECEK?
Yılın beklenen macera filmi "Kara Şövalye Yükseliyor" gösterimde... Batman'in işi bu defa gerçekten zor. Bane merhametsizin teki! Murat Tolga Şen haftanın filmlerine bakıyor.
Kara Şövalye’nin yeni macerasının karşısına çıkan her filmin
gişeden boynu bükük ayrılacağı belli... O yüzden dört filmli sakin
bir hafta yaşıyoruz. Yaz aylarında alışık olduğumuz üzere bu hafta
da yerli bir yapım gösterime girmiyor çünkü dizi sektöründen fırsat
kaldığı zamanlarda oyuncu bulabilen sinemacılarımız şu anda harıl
harıl film çekmekle meşgul... Türk halkının "yazın ne işimiz var
karanlık salonda" düşüncesi de sebeplerden biri... Lafı uzatmıyoruz
ve haftanın filmlerine şöyle bir göz atıyoruz.
Kara Şövalye Yükseliyor / The
Dark Knight Rises / Macera / 164
dk
Yönetmen: Christopher Nolan
Oyuncular: Christian Bale, Tom Hardy, Liam Neeson, Joseph
Gordon-Levitt, Anne Hathaway, Gary Oldman, Morgan Freeman, Marion
Cotillard
Özet: Warner Bros. ve Legendary Pictures’ın sunduğu “Kara Şövalye
Yükseliyor” filmi Christopher Nolan’ın Batman üçlemesinin destansı
finali… Bu defa Terörist lider Bane, Gotham şehrinin güvenliğini
tehlikeye atarken, Batman efsanesini yok etmek için Kedikadın
Selina Kyle’dan da yardımını almıştır.
Kara Şövalye Yükseliyor’un olay örgüsü, alakasız olacak belki ama
sürekli olarak Rocky 3’ü hatırlamama yol açtı. Bıkmış bir Rocky,
azılı ve kızgın bir rakip olan Clubber Lang (Mr. T) ve ilk
karşılaşmada ezici bir yenilgi… Yaraların sarılması ve motivasyonun
tazelenmesi bile aynı formül üzerinden gidiyor. Peki, izleyenler
için bu bir sıkıntı yaratıyor mu? Kesinlikle hayır! Sadece not
düşeyim istedim.
Biri dışında oyunculuklar sıkıntısız… Yılların Michale Cane’i
göründüğü her sahneyi ziyafete dönüştürecek kadar lezzetli oynuyor.
Ama filmin asıl güçlendiricisi oyunculuklardan ziyade Hans
Zimmer’in artık bir mühre dönüşmüş müzik çalışması…
Tom Hardy’nin Bane performansını Heath Ledger’in Joker’iyle
kıyaslamak için sıraya giren çok olacaktır ancak ağzı ve burnu
tamamen kapatan bir maskenin içinde aşırı maskülen bir beden
diliyle can verilmesi gereken bir karakteri canlandırmakta çok
başarılı… Senaryonun finaldeki sıkıntıları yüzünden bu performansın
yarısı boşa gitmiş olsa da…
Bane ve Batman arasındaki teke tek kapışma sahnelerini anmadan
geçemeyeceğim. Nolan bu konuda gerçekten beceriksiz. Her şey tamam
ama bunlar olmuyor… Ra’s Al Ghul’un öğrencisi, gölgeler birliği
lejyoneri olan yakın dövüş konusunda uzman iki adamın birbirlerini
sıradan bir bar kavgasındakinden farksız şekilde dövmeleri ve böyle
indirmeye çalışmaları bu sekansların seyir gücünü epey aşağıya
çekiyor.
Kara Şövalye Yükseliyor, kıyaslandığı vakit tüm çizgi roman
uyarlamalarından fersah fersah ötede bir yapım. Kendini ciddiye
alıyor ve aldırıyor. En yakın rakibi Nolan’ın bir önceki Batman
filmi olabilir ancak… Ama bir dolu araz içerdiği gerçeğini de
kabullenmek gerek. Yine de yılın en iyi seyirliği bu... 164
dakikanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile…
Kayıp / Gone / Gerilim / 94
dk
Yönetmen: Heitor Dhalia
Oyuncular: Amanda Seyfried, Daniel Sunjata, Jennifer Carpenter,
Sebastian Stan
Özet: Jill Parrish, gece vardiyasındaki işini bitirip eve
döndüğünde kızkardeşi Molly’nin kaçırılmış olduğunu görür. Kendisi
de bir yıl önce kaçırılmış ama canını kurtarmış olan Jill aynı seri
katilin, bu kez kardeşi Molly’yi kaçırdığından hiç şüphe
duymamaktadır. Polisler ise Jill’in aklını kaçırdığını düşünmekte
ve ona yardımcı olmamaktadır. Jill kardeşini kurtarmak için
harekete geçer.
Gone’un yönetmeni Brezilyalı Heitor Dhalia… Senaryo ise Allison
Burnett’ın kaleminden çıkma… Filmin kadrosunda ise Amanda Seyfried,
Jennifer Carpenter ve Wes Bentley yer alıyor... Amanda Seyfried In
Time gibi vasat filmlerde gözükmesine rağmen en azından oralarda
takipçisi olan bir oyuncu ama bu filmde de işi zor.
Gone filmini yapanlara sırf bu yüzden çok bozuğum. Elinizde
başından nereye gideceği belli, sürprizi bolmuş gibi görünen ancak
ısıtıp ısıtıp önümüze sürdüğünüz bir öykü var. Bütçeniz 28 milyon
dolar gibi ciddi bir rakam ki “ben şu paradan aşağısına oynamam”
diyecek bir oyuncunuz da yok. E o zaman, dayasana görselliği,
kullansana sinemanın vizyoner gücünü… Elindeki ham çekimlerle
birlikte en fazla iki bölümlük mini diziye yetecek kadar bir iş
becermişsin ki TV’de bile insanlar daha fazlasını izlemek
ister…
Aşırı sıcak bir Temmuz gününde sinemada sıkılmak isterseniz bu
sakin akan filme bir göz atabilirsiniz ancak ben “Ev Sineması”
keyfi için daha uygun olacağını düşünüyorum. DVD fiyatları eskisi
gibi bir sinema biletinin 3-4 katı da değil üstelik. Slasher desem
slasher değil, polisiye desem hiç değil… Tek artısı, hikâyenin
gelişimi açısından sıkıntısız bir kurgu içeriyor olması ama o da
zaten Kuzey Amerika sinemacılarının çoktan hallettiği bir şey…
Kara Şövalye Yükseliyor ile aynı hafta gösterime çıkma
şanssızlığına da sahip olan Kayıp / Gone ancak ve ancak izleyecek
başka hiçbir şeyi olmayanlar için.
Max Maceraları 2: Krallığa Yolculuk /
Animasyon /90 dk
Seslendirenler: Yekta Kopan, Engin Altan, Sezen
Aksu
Özet: Bütün güç kristallerini ele geçiren Gölgelerin Efendisi
gücüne güç katarak işleri iyice zorlaştırdı. Max ve arkadaşlarını
şimdi zorlu, maceralı, gizemli ve nefes kesecek bir mücadele
bekliyor.
İlk film için ne yazdıysak o ama “animasyon olsun çamurdan olsun”
deniyor ve Aslan Max’ın devamı 150 kopya ile karşımıza dikiliyor.
Aslında bir dondurma markasının doğu Asya pazarı için yarattığı
Max, çocukların onu çok sevdiğini düşünmüş olacak ki, şansını
sinemada denemeye karar vermiş fakat sonuç acıklı! Artık çizgi film
gösteren çocuk kanalları bile çok daha iyi animasyonlar
yayınlıyorlar. Film teknik olarak yerlerde süründüğü gibi
çocukların ilgisini çekebilecek bir tarafı da yok. Bir bilgisayar
oyunuymuşçasına akan sıkıcı hikaye, uyduruk karakterler… Biz de
Max, yaban ellerde Paddle Pad olarak bilinen kahramanın macerasına
çocuğunuzla birlikte koşturmadan önce iyice bir düşünün derim!
Polis / Polisse / Suç, Drama / 127
dk
Yönetmen: Maïwenn
Oyuncular: Karin Viard, Joey Starr, Marina Foïs, Nicolas
Duvauchelle
Özet: Polis Departmanının Çocuk Koruma Birimi’ndeki polislerin
günlük iş rutinlerinde genelde yaptıkları şeyler şunlardır: çocuk
tacizcilerini içeri tıkmak, rüşte ermemiş yankesicileri tutuklamak,
öğle yemeğinde duygusal ilişkileri üzerinde kafa patlatmak,
çocuklarına kötü davranan anne babaları sorgulamak, çocuklardan
ifade almaya çalışmak, ergen cinselliğinin aşırıya kaçtığı
durumlarla karşılaşmak, meslektaşlarla dayanışma içinde olmak ve en
uygunsuz anlarda gülme krizine girmek... En kötü olaylara tanık
olup normal yaşamaya çalışmak. Bu polisler her gün karşılaştıkları
gerçeklikle özel hayatlarını nasıl dengeliyorlar? Grubun aşırı
duyarlı kapalı kutusu Fred, birimin belgeselini çekmek için
İçişleri Bakanlığı tarafından atanan Melissa’nın araştırmasıyla
yüzleşmekte zorlanacaktır.
Twitter.com/murattolga