18 Oca 2018 19:26 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 18:46

Kara Harp Okulu darbe girişimi davası

- FETÖ'nün darbe girişimine katıldıkları iddiasıyla 156'sı Kara Harp Okulu kursiyeri, 8'i rütbeli 164 sanığın yargılandığı davada sanıklar ve avukatları, savcının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı

ANKARA (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Kara Harp Okulu'nda yaşanan eylemlere ilişkin 156'sı kursiyer, 8'i rütbeli 164 kişinin yargılanmasına devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonunda görülen duruşmada, sanıklar ve avukatları, cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasına karşı savunma yaptı.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde hakim karşısına çıkan tutuklu sanık sözleşmeli subay adayı Bilal Gülfidan, 15 Temmuz akşamı, "silah başı" diye bağrışmaları duyması üzerine tüfeğini alarak içtima alanına gittiğini ifade etti.

Daha sonra "güvenli bölgeye gidilecek" denilerek helikopterlere bindirildiklerini belirten Gülfidan, götürüldükleri yerin Genelkurmay Başkanlığı olduğunu sonradan öğrendiğini iddia etti.

Tanımadığı bir subayın kendisinin de içinde bulunduğu kursiyer gurubunu kurşunların hedefi olmaması için tenha bir alana yönlendirildiğini anlatan Gülfidan, ilerleyen saatlerde sanık eski üsteğmen Hasan Ali Seyrek'in "Kimseyle konuşmayın, benimle gelin." diyerek kendilerini hizmet tabur binasının bodrumuna götürdüğünü söyledi.

Burada bir zaman bekledikten sonra polislere teslim olduklarını ifade eden Gülfidan, darbe girişiminde yer almadığını ve kanunsuz bir emri yerine getirmediğini savundu.

ByLock kullandığına ilişkin dava dosyasında yer alan tespit ve yazışma içeriğinin gerçeği yansıtmadığını ileri süren Gülfidan, söz konusu programı kullanmadığını, programı cezaevindeyken duyduğunu öne sürdü.

- " Olaylar irademiz dışında gelişti"

Tutuklu sanık kursiyer Bilal Karaduman da o an için neden Genelkurmay Başkanlığına getirildikleri konusuda bilgisinin olmadığını ifade etti.

Gelişmeler hakkında bilgi verecek ve kendilerini yönlendirecek bir komutanın başlarında bulunmadığını söyleyen Karaduman, bir süre sonra çatışmalar nedeniyle karargahtan ayrılmak için arkadaşlarıyla arayışa girdiklerini anlattı.

Genelkurmay Başkanlığı karargahında kaldıkları süre boyunca kimseye zarar vermediklerini, darbe girişimine destek sayılabilecek eylemde bulunmadığını öne süren Karaduman, "O gece irademiz dışında Genelkurmay Başkanlığına götürüldüğümüz için bu gün burada ağırlaştırılmış müebbet hapisle yargılanıyoruz. Katı emir komuta anlayışının esas olduğu bir sistemde daha 4 aylık asker olan bizlerin emirleri sorgulaması mümkün değildi. İradem dışında gelişen bu olayın sorumlusu ben değilim. Beraatımı talep ediyorum." diye konuştu.

- "Ateşin ortasına atılmıştık"

Tutuklu sanık Cengiz Bozyiğit ise cumhuriyet savcısının esasa ilişkin mütalaasında kendilerine yönelik suçlamaların somut delillere dayanmadığını iddia ederek savunmasına başladı.

Olay günü terör saldırısı olacağı gerekçesiyle komutanları tarafından helikopterlere bindirildiklerini anlatan Bozyiğit, bu durumun iradesi dışında geliştiğini savundu.

Genelkurmay Başkanlığı karargahına geldiklerinde büyük bir şaşkınlık yaşadığını dile getiren Bozyiğit, "Güvenli bölge diye bizi getirdikleri Genelkurmay Başkanlığı karargahına çatışma ve kaos hakimdi. O an için bu duruma anlam veremedik. Neler olduğunu sorabileceğimiz bir komutanımız yanımızda yoktu. Adeta ateşin ortasına atılmıştık." savunmasını yaptı.

Kendileriyle aynı konumda olan birçok kursiyer hakkında adli işlem yapılmadığını, bu durumun suçsuz olduklarına kanıt olduğunu savunan Bozyiğit, karargahta bulunduğu zaman diliminde kimseye ateş etmediğini iddia ederek beraatini talep etti.

Duruşmaya yarın devam edilecek.