30 Mayıs 2013 23:18
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 15:11
KAPILARI KİLİTLEYİN, ÇOCUKLARI SAKLAYIN! KARANLIKTAN GELEN SİNEMALARDA!
Vizyon yeni filmlerle dopdolu ama en büyük ödül korku filmlerinden hoşlananların olacak! Haftanın tüm yeni filmleri Cineradar köşemizde...
Adetimdir, korku-gerilim sineması örnekleri izlemeden önce yönetmeninin ismine bakarım. 80’ler zamanından kalma bir alışkanlık bu… Özellikle İtalyan korkularını kiralarken yönetmeninin Lucio Fulci, Dario Argento, Lamberto Bava gibi isimler olması bir tür “düşünme, hemen al izle” alarmıydı benim için. Bu yönetmenlerin günümüzde ulaştıkları kült statüsü de o tür takipçiliğimin isabetli olduğunu gösterdi.
Peki, bu hafta Karanlıktan Gelen (Dark Skies) adlı uzaylı gerilimini izleyeceğimiz Scott Stewart ismi bana ne ifade ediyor? Özel efektçilikten gelen bu genç yönetmene referans olacak iki filmi var. Kıyamet Melekleri (Legion) ve Kutsal Savaşçı (Priest)…
Scott Stewart, türleri birbirine karıştırıp yeni bir lezzet yaratmayı seven bir sinemacı, ancak şimdiye kadar aldığı sonuçlar elindeki tüm malzemelerin tadını yitirdiği bir salatanın ki kadar başarılı olabildi. Güçlü bir PR desteği ile gösterime giren Kıyamet Melekleri dahi seyircinin kısa sürede ilgisini yitirdiği bir yapımdı.
Yönetmenin büyük bütçe tercihinin elini daralttığını iddia edebiliriz. Eğer öyleyse, bunu anlamak için 3.5 milyon dolar bütçeli Karanlıktan Gelen’i izlemek isabetli olacaktır ve ben de öyle yaptım.
Karanlıktan Gelen aslen bir “tekinsiz ev” filmi ancak bu türde verilen yüzlerce örneğin aksine işin içine hayalet, iblis gibi doğaüstü fenomenleri karıştırmıyor. Daha çok, HBO’nun 10 bölümlük mini dizisi Taken’i referans alarak bir ailenin “griler” denilen uzaylılar tarafından terörize edilmesi hikayesine odaklanıyor ancak gerilimin sağlanması izlediğimiz hayalet öyküleriyle o kadar benzeşiyor ki yapım “Poltergeist’ta kötü ruhlar yerine uzaylılar olsa ne olurdu?” sorusunun filme çekilmiş haline dönüşüyor. Ev güvenlik kameralarına yakalanan uzaylı görüntüleri ile Paranormal Activity serisine selam çakmayı da ihmal etmiyor. Scott Stewart huyundan vazgeçmiyor da denebilir.
Scott Stewart, uzaylıların musallat olduğu çekirdek ailenin başına gelenleri gösterirken ek soslar eklemeyi de ihmal etmiyor ve Amerikan korku sinemasının çok sevdiği banliyö hayatına eleştirel bir bakış atıyor. İşten atılan babalar, tedirgin anneler, Mortgage taksitleri ödenemediği için banka tarafından el konulan evler ve hiçbir şeyden haberi olmayan çocukların tekdüze eğlenceleri… Tüm o konforun ve gösterişin aslında müthiş bir stres yüküyle geldiğinin altını çiziyor film. Her ne kadar bir yerden sonra bu eleştiriyi tamamen terk etmiş olsa da, Amerikan toplum hayatına önemli bir eleştiri getiriyor.
Peki, bütçesiz bir korku-gerilim denemesi olan Dark Skies vaadini yerine getirebiliyor mu? Hem de nasıl! Bu türden yüzlerce film izlemiş bir seyirci olarak ailenin başına gelenleri dehşetle izlediğimi ve perdeye çivilendiğimi fark ettim. Ünlü oyunculara, multi milyon dolarlık efektlere ihtiyacı olmayan bir atmosfer filmi ve tüm o sıkıntılı dehşet ortamını sonuna kadar hissettiriyor. Scott Stewart, Priest gibi post apokaliptik epikleri çekmektense böyle küçük alacakaranlık hikayelerine yoğunlaşmalı. Zanaatkârlığında bir sıkıntı yok ve sakin öykülerin içindeki gerilim anlarını yaratma konusunda tartışılmaz bir yeteneği var.
Karanlıktan Gelen, korku-gerilim sineması meraklılarına gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim bir film. Kuzey Amerika vizyonunda, ilk gösterim haftasında bütçesinin üç katı kar etmesi de seyircinin bu filmi sevdiğini gösteriyor. Türe kendince bir yenilik getirmeye çalışıyor ancak bunu tam anlamıyla başaramasa bile korkutma-germe konusunda çok başarılı. İyi seyirler…
Murat Tolga Şen / [email protected]
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
DEVİR
Burdur’un Hasanpaşa köyünde, geleneksel bir "çoban yarışması" düzenlenir. Uzun yıllardır sürdürülen bu yarışmada, köyün çobanları sürüleriyle birlikte suya girerek, peşlerinde koyunlarıyla su birikintisini durmaksızın geçmeye çalışırlar. Sürüyle birlikte suyu duraksamadan, en hızlı geçen çoban yarışmayı kazanır. Son sekiz yıldır Takmaz adlı çoban birinciliği kimselere kaptırmaz. Ayrıca köyün koyunlarını ’kırmızı’ya boyama geleneği de sürdürülür. Köyün çobanları çevredeki kırmızı renkli kayaları toplayıp, ezer ve eleyerek toz boya elde ederler. Fakat köyün bu doğal yapısı yakınlara kurulan maden ocağı işletmesi ile tehdit altına girer. Kimse bir sonraki yıl boya çıkartacak taşı bulamaz. Çoban Ali ise herkese yardım etme amacıyla şehirden kırmızı toz boya taşıyarak çobanlara dağıtır. Koyunlar Ali sayesinde boyanır. Fakat Ali o sene de yarışmada dereceye giremeyince, her şeyden vazgeçer; çobanlığı bırakarak y eni açılan maden ocağına şoför olarak girer...
Derviş Zaim son uzun metrajlı filminde kamerasını Anadolu’nun gerçek insanlarına ve günlük gerçek döngüsüne çeviriyor.
FELEKTEN BİR GECE 3
Kurt sürüsünün Bangkok’u birbirine kattığı o meşhur gecenin üzerinden iki sene geçmiştir. yıl geçmiştir. Phil, Stu ve Doug evlerinde kendi hallerinde, dertsiz ve ’olaysız’ biçimde yaşamaktadırlar. Eski dosyalar kapanmış, dövmeler lazer ışınlarına teslim edilmiştir. Bela paratoneri Leslie Chow ise Tayland’da bir hapisanededir. Sürünün 3 erkeği neredeyse normal bir hayat sürerken, pek tabii Alan bu durumdan hiç memnun değildir.
Belalı gecelerden sonra Alan ilaçlarını almayı bırakmış ve kendisini doğasına bırakmıştır ki bu Alan için, sınırsız, sağduyusuz, filtresiz bir haya demektir! Kişisel bir krizin ortasına düşen kahramanımız en sonunda yardım almaya karar verir ama en önemli sorumluluk en iyi 3 dostunun omuzundadır!
Hangover film serisinin üçüncüsü ve sonuncusu olan filmde bu sefer düğün ya da bekarlığa veda partisi yok. Filmin yönetmenliğini yine Todd Phillips üstlenirken, "Wolfpack" yine tabii ki Bradley Cooper, Ed Helms, Justin Bartha ve Zach Galifianakis’ten oluşuyor.
SİHİRBAZLAR ÇETESİ
’Now You See Me’, Atlas isimli son derece karizmatik ve etkileyici bir illüzyonistin liderliğini yaptığı, dünyanın en iyi sihirbazlarından oluşan ’Four Horsemen’ ekibinin başından geçenleri konu alıyor. Ekip üstün sihir marifetlerini sadece sahne gösterileri için değil, soygun yaptıkları bankaların sistemlerine erişmek ve izleyicilerini soymak için kullanıyorlar. Bu adamlar izleyicileri önce başka bir kıtadaki bir bankayı soyarak, daha sonra beyaz yakalı bir suçlunun bankadaki milyon dolarlarını izleyicilerin banka hesaplarına aktararak şaşırtıyorlar. Bunun üzerine onları durdurmaya kararlı olan özel FBI ajanı Dylan bu çetenin peşine düşer ...
’The Transporter’, ’The Incredible Hulk’ ve ’Clash of the Titans’ gibi epik filmleriyle tanıdığımız Louis Leterrier tarafından yönetilen filmin oyuncu kadrosu Jesse Eisenberg, Mark Ruffalo, Michael Caine ve Morgan Freeman gibi önemli isimlerden oluşuyor.
ATEŞTEKİ KAĞITLAR
Gazi Kurban Güneydoğu’da askerlik görevini yerine getirirken teröristlerle çatışmaya girer. terhis olduktan sonra birliğinde şehit olan arkadaşının son dileğini yerine getirmek için İstanbul yollarına düşer. Son arzuyu gerçekleştirmeye çalışırken kendisini trajikomik bir hikayenin ortasında bulacaktır...
Avni Kütükoğlu’nun yönetmenliğini, Esef Özfırıncı’nın senaristliğini üstlendiği filmin mart ayı içerisinde vizyona girmesi planlanıyor. Oyuncu kadrosu ise Yunus Günçe, Meral Kaplan, Suavi Eren, Abdullah Şahin, Tamay Kılıç isimlerinden oluşuyor...
DAİRE 1303 3D
Fiyatı uygun ve güzel bir ev bulup, özgürce kendi evine taşınmak, şanstan çok lanet getirebilir. Annesinin baskılarından yılıp Detroit’in yüksek katlı binalarından birinde, 1303 no’lu daireye taşınan Janet Slate huzur ararken, hiç ummadığı biçimde kanlı ve karanlık bir tarihe sahip olan evin geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Apartmanın serseri görünümlü kapıcısı, garip komşuları ve duvarlardan gelen sıra dışı seslerle onun aradığı huzurdan ziyade ürkütücü bir havaya sahiptir. Sabahları çektiği baş ağrıları ve bedeninde kendi kendisine oluşan garip morluklara rağmen evde kalmaya kararlı olan genç kadının, yaşamı sevgilisi Mark ile geçirdiği bir gecenin ardından gitgide kötüleşecektir.
Bir anne kızın birbiriyle aşk/nefret ilişkisinin bir korku filmine dönüşmesini konu alan filmin yönetmenliğini Michele Taverna yapıyor ve başrollerini de Mischa Barton, Rebecca De Mornay ve Julianne Michelle paylaşıyor. Kanada’da çekilen filmi, Kei Ôishi’nin orijinal hikayesinden yeniden uyarlayan ise yine yönetmen Michele Taverna.
DOĞAL KAHRAMANLAR
Genç bir kız bir anda kendisini iyi ve kötü güçlerin kıyasıya savaştığı bir ormana sürüklenmiş olarak bulur. Kendinin bambaşka bir dünyanın içinde bulan Mary kendi dünyasında olduğundan çok daha inançlı bir şekilde onlara yardım etmek için çalışacaktır. Bir grup ayak takımı ile iş birliği yapan Mary, hem onların dünyasını hem de bizimkini kurtarmaya çalışacaktır.
Yönetmenliğini Buz Devri’ndeki deli sincap Scrat karakterine sesiyle hayat veren ve Buz Devri serisinin çeşitli kısa filmlerinde yapımcı olarak yer alan Chris Wedge’in üstlendiği filmin senaryosu ise Tom J. Astle, Matt Ember, James V. Hart, William Joyce ve Daniel Shere’dan oluşan kalabalık bir ekibin elinden çıkma.
ERKEK AKLI
Charles işinde iyi, yakışıklı ve çapkın bir grafikerdir. Hem ünlü, hem zengindir ve hayatının aşkı olduğuna inandığı Ne var ki hayatının aşkı Ivana birdenbire onu terk edince, yaşamı da altüst olur. Şüpheler içini kemirirken, kafası darmadumandır. Bu süreçte kendisiyle ancak sadık dostlarının yardımıyla yüzleşir. Bir yandan çok sevip aşk sevip, aşk acısı çekerken diğer yandan eski aşkından nefret etmektedir...
Senaristliğini ve yönetmenliğini Roman Coppola’nın üstlendiği bu eğlenceli komedi filminin başrolünde Two and A Half Man dizisinden tanıdığımız Charlie Sheen yer alırken kadroda kendisine Jason Schwartzman, Bill Murray, Katheryn Winnick ve Patricia Arquette gibi isimler eşlik ediyor.
Peki, bu hafta Karanlıktan Gelen (Dark Skies) adlı uzaylı gerilimini izleyeceğimiz Scott Stewart ismi bana ne ifade ediyor? Özel efektçilikten gelen bu genç yönetmene referans olacak iki filmi var. Kıyamet Melekleri (Legion) ve Kutsal Savaşçı (Priest)…
Scott Stewart, türleri birbirine karıştırıp yeni bir lezzet yaratmayı seven bir sinemacı, ancak şimdiye kadar aldığı sonuçlar elindeki tüm malzemelerin tadını yitirdiği bir salatanın ki kadar başarılı olabildi. Güçlü bir PR desteği ile gösterime giren Kıyamet Melekleri dahi seyircinin kısa sürede ilgisini yitirdiği bir yapımdı.
Yönetmenin büyük bütçe tercihinin elini daralttığını iddia edebiliriz. Eğer öyleyse, bunu anlamak için 3.5 milyon dolar bütçeli Karanlıktan Gelen’i izlemek isabetli olacaktır ve ben de öyle yaptım.
Karanlıktan Gelen aslen bir “tekinsiz ev” filmi ancak bu türde verilen yüzlerce örneğin aksine işin içine hayalet, iblis gibi doğaüstü fenomenleri karıştırmıyor. Daha çok, HBO’nun 10 bölümlük mini dizisi Taken’i referans alarak bir ailenin “griler” denilen uzaylılar tarafından terörize edilmesi hikayesine odaklanıyor ancak gerilimin sağlanması izlediğimiz hayalet öyküleriyle o kadar benzeşiyor ki yapım “Poltergeist’ta kötü ruhlar yerine uzaylılar olsa ne olurdu?” sorusunun filme çekilmiş haline dönüşüyor. Ev güvenlik kameralarına yakalanan uzaylı görüntüleri ile Paranormal Activity serisine selam çakmayı da ihmal etmiyor. Scott Stewart huyundan vazgeçmiyor da denebilir.
Scott Stewart, uzaylıların musallat olduğu çekirdek ailenin başına gelenleri gösterirken ek soslar eklemeyi de ihmal etmiyor ve Amerikan korku sinemasının çok sevdiği banliyö hayatına eleştirel bir bakış atıyor. İşten atılan babalar, tedirgin anneler, Mortgage taksitleri ödenemediği için banka tarafından el konulan evler ve hiçbir şeyden haberi olmayan çocukların tekdüze eğlenceleri… Tüm o konforun ve gösterişin aslında müthiş bir stres yüküyle geldiğinin altını çiziyor film. Her ne kadar bir yerden sonra bu eleştiriyi tamamen terk etmiş olsa da, Amerikan toplum hayatına önemli bir eleştiri getiriyor.
Peki, bütçesiz bir korku-gerilim denemesi olan Dark Skies vaadini yerine getirebiliyor mu? Hem de nasıl! Bu türden yüzlerce film izlemiş bir seyirci olarak ailenin başına gelenleri dehşetle izlediğimi ve perdeye çivilendiğimi fark ettim. Ünlü oyunculara, multi milyon dolarlık efektlere ihtiyacı olmayan bir atmosfer filmi ve tüm o sıkıntılı dehşet ortamını sonuna kadar hissettiriyor. Scott Stewart, Priest gibi post apokaliptik epikleri çekmektense böyle küçük alacakaranlık hikayelerine yoğunlaşmalı. Zanaatkârlığında bir sıkıntı yok ve sakin öykülerin içindeki gerilim anlarını yaratma konusunda tartışılmaz bir yeteneği var.
Karanlıktan Gelen, korku-gerilim sineması meraklılarına gönül rahatlığı ile tavsiye edebileceğim bir film. Kuzey Amerika vizyonunda, ilk gösterim haftasında bütçesinin üç katı kar etmesi de seyircinin bu filmi sevdiğini gösteriyor. Türe kendince bir yenilik getirmeye çalışıyor ancak bunu tam anlamıyla başaramasa bile korkutma-germe konusunda çok başarılı. İyi seyirler…
Murat Tolga Şen / [email protected]
HAFTANIN DİĞER FİLMLERİ
DEVİR
Burdur’un Hasanpaşa köyünde, geleneksel bir "çoban yarışması" düzenlenir. Uzun yıllardır sürdürülen bu yarışmada, köyün çobanları sürüleriyle birlikte suya girerek, peşlerinde koyunlarıyla su birikintisini durmaksızın geçmeye çalışırlar. Sürüyle birlikte suyu duraksamadan, en hızlı geçen çoban yarışmayı kazanır. Son sekiz yıldır Takmaz adlı çoban birinciliği kimselere kaptırmaz. Ayrıca köyün koyunlarını ’kırmızı’ya boyama geleneği de sürdürülür. Köyün çobanları çevredeki kırmızı renkli kayaları toplayıp, ezer ve eleyerek toz boya elde ederler. Fakat köyün bu doğal yapısı yakınlara kurulan maden ocağı işletmesi ile tehdit altına girer. Kimse bir sonraki yıl boya çıkartacak taşı bulamaz. Çoban Ali ise herkese yardım etme amacıyla şehirden kırmızı toz boya taşıyarak çobanlara dağıtır. Koyunlar Ali sayesinde boyanır. Fakat Ali o sene de yarışmada dereceye giremeyince, her şeyden vazgeçer; çobanlığı bırakarak y eni açılan maden ocağına şoför olarak girer...
Derviş Zaim son uzun metrajlı filminde kamerasını Anadolu’nun gerçek insanlarına ve günlük gerçek döngüsüne çeviriyor.
FELEKTEN BİR GECE 3
Kurt sürüsünün Bangkok’u birbirine kattığı o meşhur gecenin üzerinden iki sene geçmiştir. yıl geçmiştir. Phil, Stu ve Doug evlerinde kendi hallerinde, dertsiz ve ’olaysız’ biçimde yaşamaktadırlar. Eski dosyalar kapanmış, dövmeler lazer ışınlarına teslim edilmiştir. Bela paratoneri Leslie Chow ise Tayland’da bir hapisanededir. Sürünün 3 erkeği neredeyse normal bir hayat sürerken, pek tabii Alan bu durumdan hiç memnun değildir.
Belalı gecelerden sonra Alan ilaçlarını almayı bırakmış ve kendisini doğasına bırakmıştır ki bu Alan için, sınırsız, sağduyusuz, filtresiz bir haya demektir! Kişisel bir krizin ortasına düşen kahramanımız en sonunda yardım almaya karar verir ama en önemli sorumluluk en iyi 3 dostunun omuzundadır!
Hangover film serisinin üçüncüsü ve sonuncusu olan filmde bu sefer düğün ya da bekarlığa veda partisi yok. Filmin yönetmenliğini yine Todd Phillips üstlenirken, "Wolfpack" yine tabii ki Bradley Cooper, Ed Helms, Justin Bartha ve Zach Galifianakis’ten oluşuyor.
SİHİRBAZLAR ÇETESİ
’Now You See Me’, Atlas isimli son derece karizmatik ve etkileyici bir illüzyonistin liderliğini yaptığı, dünyanın en iyi sihirbazlarından oluşan ’Four Horsemen’ ekibinin başından geçenleri konu alıyor. Ekip üstün sihir marifetlerini sadece sahne gösterileri için değil, soygun yaptıkları bankaların sistemlerine erişmek ve izleyicilerini soymak için kullanıyorlar. Bu adamlar izleyicileri önce başka bir kıtadaki bir bankayı soyarak, daha sonra beyaz yakalı bir suçlunun bankadaki milyon dolarlarını izleyicilerin banka hesaplarına aktararak şaşırtıyorlar. Bunun üzerine onları durdurmaya kararlı olan özel FBI ajanı Dylan bu çetenin peşine düşer ...
’The Transporter’, ’The Incredible Hulk’ ve ’Clash of the Titans’ gibi epik filmleriyle tanıdığımız Louis Leterrier tarafından yönetilen filmin oyuncu kadrosu Jesse Eisenberg, Mark Ruffalo, Michael Caine ve Morgan Freeman gibi önemli isimlerden oluşuyor.
ATEŞTEKİ KAĞITLAR
Gazi Kurban Güneydoğu’da askerlik görevini yerine getirirken teröristlerle çatışmaya girer. terhis olduktan sonra birliğinde şehit olan arkadaşının son dileğini yerine getirmek için İstanbul yollarına düşer. Son arzuyu gerçekleştirmeye çalışırken kendisini trajikomik bir hikayenin ortasında bulacaktır...
Avni Kütükoğlu’nun yönetmenliğini, Esef Özfırıncı’nın senaristliğini üstlendiği filmin mart ayı içerisinde vizyona girmesi planlanıyor. Oyuncu kadrosu ise Yunus Günçe, Meral Kaplan, Suavi Eren, Abdullah Şahin, Tamay Kılıç isimlerinden oluşuyor...
DAİRE 1303 3D
Fiyatı uygun ve güzel bir ev bulup, özgürce kendi evine taşınmak, şanstan çok lanet getirebilir. Annesinin baskılarından yılıp Detroit’in yüksek katlı binalarından birinde, 1303 no’lu daireye taşınan Janet Slate huzur ararken, hiç ummadığı biçimde kanlı ve karanlık bir tarihe sahip olan evin geçmişiyle yüzleşmek zorunda kalacaktır. Apartmanın serseri görünümlü kapıcısı, garip komşuları ve duvarlardan gelen sıra dışı seslerle onun aradığı huzurdan ziyade ürkütücü bir havaya sahiptir. Sabahları çektiği baş ağrıları ve bedeninde kendi kendisine oluşan garip morluklara rağmen evde kalmaya kararlı olan genç kadının, yaşamı sevgilisi Mark ile geçirdiği bir gecenin ardından gitgide kötüleşecektir.
Bir anne kızın birbiriyle aşk/nefret ilişkisinin bir korku filmine dönüşmesini konu alan filmin yönetmenliğini Michele Taverna yapıyor ve başrollerini de Mischa Barton, Rebecca De Mornay ve Julianne Michelle paylaşıyor. Kanada’da çekilen filmi, Kei Ôishi’nin orijinal hikayesinden yeniden uyarlayan ise yine yönetmen Michele Taverna.
DOĞAL KAHRAMANLAR
Genç bir kız bir anda kendisini iyi ve kötü güçlerin kıyasıya savaştığı bir ormana sürüklenmiş olarak bulur. Kendinin bambaşka bir dünyanın içinde bulan Mary kendi dünyasında olduğundan çok daha inançlı bir şekilde onlara yardım etmek için çalışacaktır. Bir grup ayak takımı ile iş birliği yapan Mary, hem onların dünyasını hem de bizimkini kurtarmaya çalışacaktır.
Yönetmenliğini Buz Devri’ndeki deli sincap Scrat karakterine sesiyle hayat veren ve Buz Devri serisinin çeşitli kısa filmlerinde yapımcı olarak yer alan Chris Wedge’in üstlendiği filmin senaryosu ise Tom J. Astle, Matt Ember, James V. Hart, William Joyce ve Daniel Shere’dan oluşan kalabalık bir ekibin elinden çıkma.
ERKEK AKLI
Charles işinde iyi, yakışıklı ve çapkın bir grafikerdir. Hem ünlü, hem zengindir ve hayatının aşkı olduğuna inandığı Ne var ki hayatının aşkı Ivana birdenbire onu terk edince, yaşamı da altüst olur. Şüpheler içini kemirirken, kafası darmadumandır. Bu süreçte kendisiyle ancak sadık dostlarının yardımıyla yüzleşir. Bir yandan çok sevip aşk sevip, aşk acısı çekerken diğer yandan eski aşkından nefret etmektedir...
Senaristliğini ve yönetmenliğini Roman Coppola’nın üstlendiği bu eğlenceli komedi filminin başrolünde Two and A Half Man dizisinden tanıdığımız Charlie Sheen yer alırken kadroda kendisine Jason Schwartzman, Bill Murray, Katheryn Winnick ve Patricia Arquette gibi isimler eşlik ediyor.