En son 1894 depreminde Kapalıçarşı ciddi bir yıkıma uğruyor. Sonrasında, içinde 50 tane han olan Kapalı Çarşı'nın içi küçültülerek yaklaşık 18-20 hanı içinde barındıran bir Kapalı Çarşı halinde yeniden ihya ediliyor. En sonunda 80'li yıllarda Kapalıçarşı'nın içi neredeyse 27 bin metrekare tavan yüzeyi sıvanarak tezyinat (süsleme) yapılmış. Bunların tabi elimizdeki belgeler doğrultusunda tamamı değiştirildi. 19. yüzyıl fotoğrafları dikkate alınarak yeniden yapıldı. 17 bin metrekare altyapı yani sokak dokusu da Mersin'in Mut ilçesinden çıkarılmış taşlarla yeniden döşendi ve ihya edilmiş oldu. Tabi bu sırada anıt eserde yüzde 95 mertebesinde şu anda bitme aşamasında, çok az bir yer kaldı." dedi.
" ZEMİNDEKİ SIVILAŞMAYA MÜDAHALE ETTİK "
"Deprem malum günümüzün konusu; yapıyı depreme dayanıklı hale getirebilmek için PTT dediğimiz bölge civarındaki üç sokakta çalışmalar devam etmekte" ifadelerini kullanan Sarı, "Kapalıçarşı'nın tabi tarihsel bir kimliği var. Siz bu gibi anıt eserleri ' Yüzde 100 depreme dayanıklı hale getirdim' diyemezsiniz. Yaparsanız birçok mimari yapısını bozmak zorunda kalırsınız. Yani konsolidasyon (sağlamlaştırma) amaçlı ilave bir yığın detay lazım.
Tarihten biliyoruz ki İstanbul depremi İstanbul'un hemen altında değil, yaklaşık 20-30 kilometre güneyinde Marmara Denizi'nde olacak, bu bizim için bir fırsat, bir şans olabilir. Buranın elimizdeki bilgiler doğrultusunda olası İstanbul depremini karşılayacağını değerlendiriyoruz. O yönde müdahaleler yapıldı. Tabii ' Yüzde 100 burası kesin depreme dayanıklıdır ', dememiz mümkün değil. O zaman anıt eserde çok daha farklı destekler yapmamız, mimarisini bozmamız lazımdı. Onu da yapamayacağımız için minimum müdahaleyle maksimum verim alma şeklinde bir çalışma yapıldı. Deprem yönünde bunu söyleyebiliriz. Bazı sütun bulunan noktalarının zeminine baktık. Özellikle Cevahir Bedesteni'nin etrafındaki caddelerde bazı tedirginlikler gördük.
Onların zeminlerine takviye amacıyla müdahale edildi. Zeminde sıvılaşma vardı, yumuşak bir zemin. Bu bölge tabi çok eski bir yerleşim bölgesi, hep dolgu zemin. Dolgu zemin üzerine yapıldığı için biz o zemini biraz daha sertleştirdik. Yani eski tabirle pekleştirildi, o şekilde müdahaleler yapıldı. Bazı gergi demirlerinin zaman içinde kesildiğini gördük. Bunlar eğer yapıda statiğe müdahale ve tedirginlik yaratmışsa biz o kesilmiş gergi demirlerine de müdahale ettik. Yaratmadığını değerlendirdiğimiz noktalarda hiçbir şey yapmadık" şeklinde konuştu.