'KANLI TESTEREYİ GÖSTERMENİN NASIL BİR HABER DEĞERİ VAR?' AKŞAM YAZARI SORDU,BAKALIM ALTAYLI NE CEVAP VERECEK?
Münevver Karabulut cinayetinde kulanılan kanlı testerenin dün Gazete Habertürk'te yayımlanmasını "şiddet pornografisi" olarak değerlendiren Nagehan Alçı, medyanın kullandığı dili ve habere yaklaşımını nasıl eleştirdi?
Şiddet pornografisi
Zaman zaman benzer örneklerini gördük. Üçüncü sayfalarda, skandallarla ilgili haberlerde, yasak aşk ilişkilerinde... Ama dün okuyucuların maruz bırakıldığı 'şiddet pornografisi' boyut ve etkisi itibarıyla bir ilk. Bir milat. Okuyucunun 'edilgen' konumundan sıyrılıp tepki göstermesi gereken bir 'uyanış sinyali!'
***
Konu, Habertürk Gazetesi'nin manşetinden verdiği 'kanlı testere'. Kocaman bir fotoğraf açmışlar. Fotoğrafta Münevver Karabulut'un kesildiği alet. Üzerinde etiketi yapışık. Kanlar içinde. Haberde anlatıldığına göre alete Münevver'in saçları yapışıkmış.
***
Fotoğrafı görünce irkilmemek mümkün değil. Kabuslara girecek bir kare. Onu sergilemek okuyucuya psikolojik şiddet yapmak değildir de nedir? Fotoğrafı göstermenin nasıl bir haber değeri var? Gazete yöneticilerinin herkesin erişiminin olduğu yayınlara böyle görüntüler koyması etik mi? Hadi etiği geçtim, bunun bir yaptırımı yok mu?
***
Aynı fotoğraf önceki gün bizim gazeteye de geldi. AKŞAM yazı işleri doğru tavır alarak fotoğrafı yayınlamama kararı aldı. Buraya kadar tebrik etmek lazım. Ancak maalesef Münevver Karabulut cinayetinin medyada ele alınış şekli ile ilgili sorunlar bu fotoğrafla sınırlı değil.
***
Cinayeti işleyenler yakalanamadıkça gazeteler ve televizyonlar coştukça coşuyor. Dün ve önceki gün bizde ve Habertürk'te Münevver ile sevgilisi Cem'in MSN konuşma kayıtlarının dökümleri sayfa sayfa yer aldı. Onları okuyunca kendinizi bir anda röntgenci olarak buluyorsunuz. Karşılıklı flörtleşmeler, kavgalar, kıskançlıklar... İki sevgilinin mahremine biz neden dahil oluyoruz Allah aşkına?
***
Bu konuşmalar cinayeti aydınlatmaya yardımcı olacaksa polise gitsin, onlar inceleyip, cümle cümle dökümünü alsınlar. Ama okuyucu niçin iki insanın arasında yaşanan duyguları, tartışmaları gözetler konumuna düşürülüyor? Yoksa medya o konuşmaların içeriğinden, mahremiyetinden gizli gizli zevk alıp şiddet üzerinden erotizm mi yapıyor? (Hele Habertürk'ün önceki gün Münevver'in bikinili bir fotoğrafını yayınlaması erotizmin pornografik boyuta geçişi değil mi? Kan, gözyaşı ve seksi kareler, bundan müthiş reyting malzemesi mi olur??)
***
Şiddetin pornografik hale getirilmesi Yahudi soykırımı ile ilgili yapılan film ve kitaplar üzerine dönen tartışmalarda sıkça ele alınan bir konu. Özellikle Hollywood'un o dönem yaşanan vahşeti zaman zaman 'pornografikleştirerek' gerçekle araya mesafe koyduğu iddia ediliyor. Olay gerçeklikten koparılıyor ve 'daha kolay bir tüketim malzemesi' olması için çekicilik unsurları artırılıyor.
***
Karabulut cinayetinde de medyanın yaptığı bu. Gerçeği tekrar tekrar üretmek ve her seferinde tüketimini cazip kılmak için içine 'ballandırıcı' ögeler katmak.
***
Buna birilerinin dur demesinin zamanı geldi de geçiyor.
Son dakika gelişmesi: Habertürk'e fotoğraftan dolayı soruşturma açılmış. Demek ki rahatsızlığımızda yalnız değiliz!
Yaratıcı gazetecilik
GAZETELERİN kullandığı dil ve habere yaklaşımı ile ilgili yaşanan sorunlar Münevver Karabulut cinayeti ile tavan yapsa da problem bununla sınırlı değil. Çoğu zaman haber yapılırken haberin öznesinin insan olduğu unutuluyor. Haberi süsleme güdüsü olayın içeriğinin önüne geçebiliyor.
***
Örneğin dünkü Vatan gazetesinin üçüncü sayfasında bir kaza haberi vardı. Kazada anne ve bebek yaşamlarını yitirmişler. Başlık olarak ne atılmış dersiniz? 'Anneyle kız mezarda buluştu.'
***
Kim annesiyle ya da kızıyla mezarda buluşmak ister, söyler misiniz? Bu başlık insanın içini karartıp, yaşam zevkini azaltmanın dışında neye hizmet ediyor?
Gazetecilere heyecan ve fantezilerini iş dışındaki zamanlarda tüketmelerini öneriyorum.
Nagehan Alçı/AKŞAM