KANALTÜRK AHMET HAKAN'I CANLI YAYINA ÇAĞIRDI!.."İDDİASINI İSPAT EDEMEYEN ALÇAKTIR,MÜFTERİDİR"!..
Kanaltürk Genel Müdürü Adnan Bulut, Hürriyet Yazarı Ahmet Hakan'ı "çeşitli yolsuzluklara karıştığını ima ederek" canlı yayına davet etti.Bulut, davetine, Nazım Hikmet'in şiirini de ekledi.İşte Bulut'un yazısı:
Canlı yayına gel Ahmet Hakan
Kanaltürk internet sitesinden sana iki kez çağrıda bulundum Ahmet Hakan. Benim sana bazı sorularım var. Ben senin bu soruları çıkıp yanıtlamanı istiyorum. Hürriyet'teki köşende dedikodulara dayalı, her biri birbiriyle çelişen cümlelerini okudum. Ama ben sorularımın yanıtını bulamadım. Yanıt ver arkadaş, yanıt ver.
Yazında Tuncay Özkan'ı patron, beni de Kanaltürk'te çalışan bir gazeteci olarak değerlendiriyorsun. Ben de diyorum ki; burada patronluk yok. Patronluk varsa ben patronum, Tuncay Özkan değil. Burada patronluk yok. Burada yoldaşlık, dostluk var. Senin için bu değerler bir şey ifade ediyor mu bilmem?
Yazdığına kargalar bile güler senin. Vay efendim senin hakkında madem belgeler varmış, neden bunları ortaya koymak için senin Tuncay Özkan'a saldırmanın ardından ben belgeleri çıkarmışım. Saldırmak diyorum çünkü saldırıyorsun. Peki sen neden Kanaltürk'e yönelik iktidarın uyguladığı mali terörü fırsat bilerek aradan çelme takmaya çalışıyorsun? Yiğitlik mi bu? Nasıl olsa bunların başı karışık, aradan çelme takayım, diz altına tekme vurayım anlayışı değil mi bu? Ama biz öyle namert tekmesiyle düşmeyiz Ahmet Hakan!
Şu yazdığına bak Ahmet Hakan; "Atatürkçü, ulusalcı, emekli generallerle yan yanasınız diye size soru sorulamaz mı?" diyorsun. Ben de diyorum ki; Ne mutlu Atatürkçüyüm, ne mutlu ulusalcıyım. Ve bu kanalda Emekli orgeneral Kemal Yavuz dışında başka emekli general yok. Keşke daha çok olsa. Keşke bütün vatanseverler bir arada olsak. Atatürkçü olmak, ulusalcı olmak suç mu Ahmet Hakan. Hiç olmazsa benim ne olduğum belli, dini imanı para olan döneklerden değilim hiç olmazsa.
Şimdi bak gel şöyle yapalım. Ben sana çağrımı yineliyorum. Gel bu ekran sana açık, ben sorayım sen yanıtla. Sana naylon faturalarla nasıl kamu kurumlarının içi boşaltılır, yandaş belediyelerle nasıl iş bitirilir gibi sorular soracağım. Haaa bu sabah arşivi karıştırırken bir belgede senin ismine rastladım Ahmet Hakan. Listede senin adını görünce şaşırdım. Yok canım, isim benzerliğidir diye düşündüm. Yarın yayına gelirken bu konuda da bizi aydınlat olur mu? Yayında o belgeyi de sana göstericem, Ahmet Hakan isminin altını çizdim. Sadece bu sen misin diye soracağım, korkma!
Tuncay Özkan'la ilgili yazdıklarına gelince... Ben buradan Tuncay Özkan'a da hodri meydan diyorum. Çık Ahmet Hakan'ın iddialarına yanıt ver bakalım Tuncay Bey. Meslektaşımız diyor ki; Sudi Özkan'dan para aldı, Mesut Yılmaz'la ilişkisi nedir, reklam almak için şantaj yapıyorsunuz, Tayip Erdoğan başbakan seçilince yanaşmak istediniz...
Yarın sen de gel yayına çık Tuncay Özkan. Bu iddialara yanıt ver. Ama Ahmet Hakan sen bu iddiaları ispatla mükellefsin.
İspatlayamayacağın şeyi sorma sakın rezil olursun. Rezil olmakla kalmaz iftiracı durumuna düşersin. Alçak müfteri gözüyle bakarlar sonra sana. Çok üzülürüm ben de.
Ahmet Arkadaş! Bak sana biraz da sol entelektüel jargondan sesleneyim. Aslında biz biraz avam kaçıyormuşuz sana göre. Doğru senin gibi sınıf atlama iddiamız yok bizim. Göründüğümüz gibiyizdir biz. Sessizce gazeteciliğimizi yaparız. Hainin, işbirlikçinin, döneğin suratına alçaklığını vurmak gerektiği zaman da hiç çekinmeden ortaya çıkar, gereğini yaparız. Sonra da sessizce mütevazı yaşamımıza geri döneriz. Bak burada aklıma bir şiir geldi. Nazım
Hikmet'ten. Sen de dikkatli oku!
Yatıyor filintasının arkasında Kartallı Kâzım.
Kı