26 Oca 2017 12:13 Son Güncelleme: 23 Kas 2018 22:25

Kanal B'de neler oluyor? Tenkisat sonrası ekonomik kriz mi başladı? (Medyaradar/Özel)

Eski milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın kurucusu olduğu Başkent Üniversitesi'nin televizyonu Kanal B'de çalkantılar bitmiyor...

Geçtiğimiz aylarda işten çıkarmaların yaşandığı eski milletvekili Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın kurucusu olduğu Başkent Üniversitesi'nin televizyonu Kanal B'de yeni sıkıntıların baş gösterdiği iddia edildi.


Aralık ayında küçülmeye gidildiği gerekçesiyle 10 kişinin işine son verilen kanalda, şimdi de ödeme sorunu olduğu açıklandı.

Sebep kriz değil
İşten çıkarılan çalışanlar, öncelikli olarak küçülme değil ideolojileri yüzünden görevden uzaklaştırıldıklarını iddia ederken, "Eski CHP Milletvekili Mehmet Haberal Ergenekon davasından cezaevinde yattığı günlerde ve sonrasında onunla ilgili yüzlerce kez haber ve canlı yayınlar yaptık. Ancak zaman içerisinde Haberal’ın milletvekilliği bitti ve onun yerine oğlu Erkan Haberal MHP’den Ankara milletvekili seçildi. Oğul Haberal’ın seçim kampanyası döneminde maaşlarımız “harcanan paraların fazlalığı nedeniyle” hep geciktirildi" açıklamasında bulundular.

Oğul Haberal'ın, MHP içerisinde kısa sürede yükseldiği belirtilen açıklamada, MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli’nin ani başkanlık çıkışı sonrasında kurumda dengelerin bir anda değiştiği iddia edildi. "Düşüncemiz nedeniyle bir anda Atatürkçü ve Cumhuriyetçi kadrolar tasfiye edildi. Bizleri aynı gün içersinde ekonomik gerekçelerle işten çıkardılar" diyen eski çalışanlar şunları kaydetti:

10 yıllık çalışanlar vardı
"Oysaki aramızda yaklaşık 10 yıldır bu kurumda çalışan arkadaşlarımız vardı. Cumhuriyetçi ve Atatürkçü olmanın cezasını yılbaşından hemen önce işimizi kaybederek ödedik. Ankara’dan redaktör Remzi Dilan, Dış haberler servisinden Süreyya Topçu Ergin, Muhabir Osman Nuri Cerit; İstanbul haber merkezinden muhabir Serhat Doğan, kameraman Yağız Tulgar ve daha onlarca kişi sırf görüşlerimiz nedeniyle işten çıkartıldık. Referandum öncesine kadar el üstünde tutulan bizler, şimdi birden bire istenmeyen kişiler olduk. Ancak işin daha da acısı bize verilen sözlerde yaşanıyor. İşten çıkarıldığımız gün, tüm özlük haklarımızın bize eksiksiz verileceği söylendi. Çalıştığımız ayın ücretini, içeride kalan yıllık izin haklarımızı ve ihbar ve kıdem tazminatlarımızın çalışan personelin maaşına takiben aynı gün hesaplarımıza yatırılacağı söylendi.

Hiç bir yasal hakkımızı almadık
Ancak verilen sözün üzerinden yaklaşık 2 ay geçmesine rağmen hiçbirimiz bırakın tazminatlarımızı, çalıştığımız son ayın ücretini dahi alamadık. Aramızda birçok arkadaşın evi kira ve kiralarını hala ödeyebilmiş değiller. Çalıştığımız kurumdan hiçbir yetkili açıklama yapmıyor. Sadece muhasebeden “ellerinde para olmadığı bu nedenle herhangi bir ödeme yapamayacakları, yapılacaksa da bir tarih vermelerinin söz konusu olmadığı” söyleniyor. Aynı muhasebeden, Başkent Üniversitesi’nin ekonomik darboğazda olduğu, maaş ödemelerinin alınan banka kredileri aracılığıyla zar zor ödendiği hatta üniversiteye bağlı hastanelerin 30 milyon dolar borcu olduğu ve bu nedenle ilaç firmalarının dahi ilaç vermediği açıklandı. Bizler verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz."

MEDYARADAR/ÖZEL