Yaptığına şiddet demiyor, “Ne var bunda, bir şey yok” diyordu. Hep “Çok stresli bir şey yapıyorum. Bu stres insanı böyle yapar” diyordu. Basitleştirmeye çalışıyordu.
TEK DERDİM ŞİDDETİ İSPATLAMAK
İDDİA 3: Eda Demirci’nin bu çıkışı para, mevki için yaptığı ve hatta eşinin itibarını zedelemek için bazı çevreler tarafından kullanıldığı iddiaları var.
Cevap: Ben Atatürkçü bir kadınım. Ailem de öyle. Hepimizin durduğu nokta, geldiği yer bellidir. Sadece daha fazla sessiz kalamadım. Bir gün “Sadakat ya siyahtır ya beyazdır, gri olmaz” diye bir şey paylaşmıştım. Çıldırmış. Annemi aramış, tehdit etmiş. Zaten ondan sonra anlaşmalı boşanmaktan vazgeçtim, “Bu kadar çirkin bir adama dava açacağım” dedim. Ben kimsenin adamı değilim. Bana yapılan şiddeti ispatlamak tek derdim. “Bunun amacı para” diyorlar, oysa ben istediğim 1 milyon 200 bin TL tazminatı için “50 bin doları şuraya, 50 bin doları buraya bağışlansın” demiştim ancak öylesine yıldım ki ondan da vazgeçtim. Sadece altınlarım karşılığı 550 bin TL aldım ve boşandık.”
MESLEĞİMİ HOR GÖRÜYORDU
İDDİA 4: İsmail Küçükkaya: “Asla psikolojik şiddet uygulamadım.”
Cevap: Kendisine boşanmak istediğimi söylediğimde “Beni bırakıp nasıl gideceksin, bu hayatı nereden bulacaksın?” dedi. Egolu ve kibirliydi. Bulunduğu makamı beni aşağılamak için kullanırdı. Öğretmen olmamı hor görürdü. Özellikle şiddet olayından sonra “Sana mı inanacaklar, bana mı, sen kimsin?” diyordu. “Sen bir öğretmensin, ben İsmail Küçükkaya’yım. Farkında değilsin herhalde?” diyordu. Bunlar psikolojik şiddet değil de ne? Öğrencilerime ‘Haksızlık karşısında susmayın’ derdim. O noktada konuşmaya, başıma gelenleri anlatmaya karar verdim. Daha fazla sessiz kalamazdım.