Kamış: Türkiye'nin Başbakanı olmaktan çoktan vazgeçti
Zaman Gazetesi yazarı Mehmet Kamış bugünkü yazısında Başbakan Erdoğan'ın iktidarını ve seçim dönemiyle ilgili eleştirel bir yazı kaleme aldı...
İşte Mehmet Kamış'ın "Başbakan bir daha balkon konuşması yapabilir
mi?" başlıklı o yazısı:
“Milletimizden aldığımız bu güçlü yetkinin sorumluluğunu bütün
ağırlığıyla omuzlarımızda hissediyoruz. Demokratik tercihini AK
Parti’den yana kullanmayan değerli vatandaşlarıma da seslenmek
istiyorum, sizin sandıkta verdiğiniz mesajı da anlıyorum.
Lütfen müsterih olun, kime oy vermiş olursanız olun, oylarınız
bizim için değerlidir. Tercihlerinize saygı duyuyoruz. Farklı
tercihlerinizi de demokratik hayatımızın zenginliği olarak
görüyoruz. Demokrasi, çoğulculuk içerisinde farklı siyasi
tercihlerin rekabetini esas alan rejimdir. Seçimlerden daha güçlü
bir şekilde çıkan parti olarak bu zenginliği korumak her şeyden
önce bizim görevimizdir, rahat olunuz, çünkü milletimizin emanetine
bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da sonuna kadar sahip
çıkacağız.”
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 22 Temmuz 2007 seçim sonuçlarının
belli olmasından sonra parti binasının balkonundan bütün kamuoyuna
böyle seslenmişti. Bu konuşma siyasi tarihimize ‘balkon konuşması’
olarak geçmiş, Ankara’da yeni bir gelenek başlatmıştı. Başbakan,
2009 mahalli seçimlerinden sonra da, 12 Haziran 2011 genel
seçimlerinden sonra da aynı balkon konuşmasını yaptı. Hatta 12
Haziran seçimlerinden sonra balkonda yaptığı konuşmada, “Millet
bize uzlaşmayla anayasa yapma yetkisi tevdi etti.” dedi.
Peki bugün Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, böyle bir konuşma
yapabilir mi? “Bize oy veren ya da vermeyen bütün vatandaşlar sizi
anlıyoruz, hassasiyetlerinizi, kaygılarınızı ve korkularınızı
anlıyoruz. Biz de o hassasiyetlerinize göre hareket edeceğiz.”
diyebilir mi? Bu sözleri söylese de inandırıcı olabilir mi?
Benim kanaatim odur ki, Başbakan böyle bir konuşmayı kendisi de
yapmaz. Çünkü Türkiye’nin başbakanı olmaktan çoktan vazgeçti. Önce
kendi partisinin başbakanı haline geldi, daha sonra da parti içinde
bir kliğin başbakanı olmayı tercih etti. Bugün sadece o oligarşik
kliğin söylediklerine inanan ve onun haricindeki her şeye ve
herkese savaş açmış bir başbakan durumunda.
Başbakan ya başından beri böyleydi ya da 12 Haziran’dan sonra böyle
oldu. Yüzde 50 oy aldıktan sonra kendisinden başka her şeyi ve
herkesi değersizleştiren, itibarsızlaştıran bir tavır içine girdi.
Artık kendisinden başka hiç kimsenin sözünün bir kıymeti, anlamı
kalmadı. Partiye kimlik katan diğer bütün isimlerin sözlerini,
eylemlerini kamuoyu önünde tekzip etti. Bakanların, başbakan
yardımcılarının bir danışman kadar değeri kalmadı.
Yazının tamamı için tıklayınız