''KAHVERENGİ BURUNLU POPO YALAYICI!'' SERDAR TURGUT'UN KASTETTİĞİ GAZETECİ KİM?
Etraf kahverengi burunlu ismi büyük, kendi küçücük ve pislik insanlarla doldu!
Akşam’dan Serdar Turgut isim vermeden kahverengi burunlu (ya da Brown Nose) gazetecileri yazdı. Ve bu gazetecilerden birini özellikle işaret etti.
Turgut’un yazısında belirttiği isim iddialara göre Sabah yazarı Yavuz Baydar!
Bilindiği gibi Yavuz Baydar, uluslararası gazeteciler birliği WAN’a mektup/mail göndererek, Ertuğrul Özkök’ü atmalarını yerine Ekrem Dumanlı ve Ahmet Altan’ı almaları teklifinde bulunmuştu.odatv kaynaklı bu haber üzerine Yavuz Baydar Akşam’dan Nagehan Alçı’ya, "mektup yazmadım mail attım" diye açıklama yapmıştı.
İşte Serdar Turgut’un tartışma yaratacak yazısı...
Gazetecinin kahverengi burunlusu
Hayatın çeşitli durumlarını anlatmak açısından son derece zengin ve güçlü olan İngilizce’de ‘Brown nose’ diye bir kavram vardır. Bu, insanların poposunu yalayarak kendini var etmeye çalışan karaktersizleri anlatır. Bunlar her fırsat bulduklarında, yalakalanacakları insanların poposunu yaladıkları için burunları da kahverengi olur. Onları burunlarının renginden tanıyabilirsiniz.
Yaşadığımız dönemde Türkiye’de kahverengi burunlu gazetecilerin sayısında bir patlama yaşanıyor.
Türkiye’de güç dengelerinin değişikliğinin daima konjonktürel olduğunu, yarın yeni yönde değişimler olması ihtimalinin büyük olduğunu anlayamayan bazı gazeteciler, bu sefer tapmaları, yalamaları gereken insanların kalıcı olduğunu sanıp, gönüllü yalama faaliyetlerini artırdılar. Gördüğüm kadarıyla güzel servis veriyorlar.
Etraf kahverengi burunlu ismi büyük, kendi küçücük ve pislik insanlarla doldu, burunlarının rengi her dönemde doğal renkte kalabilen insanların burunlarının direği kırılıyor kokudan çünkü etraf pis kokuyor.
Gazetecilik mesleği bir tür insandaki her türlü karakter zayıflığını, utanmazlığını ortaya çıkarıcı bir güce sahip. Çünkü bu meslek bazen insanlara hak etmedikleri, kaldıramayacakları bir güç ve şöhret verebiliyor. İşte o anda o kişinin zaten zayıf olan karakter yapısının tamamen dağılması ve hakkında okuyanı utandıran, yüzünü kızartan işleri yapabilmesi mümkün olabiliyor.
Copy-paste karakterler
Gerçi bu insanlar her dönemde yalayabilecekleri popo mutlaka bulurlar ve burunlarındaki kahverengi hiçbir zaman solmaz, o renk daima taze kalır. Her dönemde bunlar güce taparlar ve copy-paste karakterleri olduğundan yani temelde karaktersiz olduklarından ve dönemine göre yaladıkları güçlü insanların karakterlerinden parçalar alıp kendilerine yapıştırdıklarından onların utanç verici varlıkları her dönemde maalesef ortalıktadır.
Bugün Türkiye bu copy -paste karakterli kahverengi burunlu insanlara hayli prim veriyor.
Günün değiştiği sanılan güç dengelerine uygun tavırlar alan bu insanları gazetelerdeki yazılarından ve televizyondaki konuşmalarından tanıyorsunuz. Bunlar bazen tapınmaya başladıkları siyasi güce tavsiyeler verirler, bazıları da medyada tavırlar filan alırlar, etrafa ayarlar vermeye kalkışırlar. Bilmedikleri de onlara popolarını yalatanların yani burunlarındaki kahverengiyi oraya bulaştıranların bu insanları aslında çok iyi tanıdıkları ve onlara acıdıkları ve temelde onlardan tiksindikleridir. Yarın güç dengeleri eğer değişirse yalayıcılardan popolarını çekiverirler ama yalayıcıların burun rengi yine de değişmez çünkü o yeni dönemde de yalayacak yeni popoları mutlaka bulurlar. Bu onların hayat tarzıdır artık. Yalamadan var olamazlar.
Şimdi bu yazıyı durup dururken niye yazdığımı da merak ediyor olmalısınız. Ben bu mesleğin her kademesinde uzun yıllar çalıştığımdan ve birçok insanı da tanıdığımdan, bazılarının yaptıklarına ve yapabileceklerine karşı kaşarlandığımı sanıyordum.
Ama hayır kaşarlanmamışım hâlâ daha. Hâlâ daha okuduğum, duyduğum bazı işler benim midemi bulandırabiliyor, bazı kahverengi burunluların suratlarına kusmak arzusu da doğuyor içimde.
Utanması tabii ki yok
Bu yaratıklarla bile empati yapmaya çalışıyorum. Son günlerde ismi ön plana çıkan kahverengi burunlunun yerine kendimi koymaya çalıştığımda ise utançtan yerin dibine geçtim. Ben öyle davranmış olsaydım, öyle yazsaydım, öyle konuşsaydım utançtan ölürdüm herhalde diye düşündüm.
Ama ‘günün’ kahverengi burunlusunda utanma filan yok tabii ki. Yaptıklarını son derece doğal buluyor ve etrafa da açıklamalar yapıyor. Bunlar günün yalamalarıyla yalakalanmalarıyla çalıştıkları kurumlara ve zar zor oluşmuş markalara, kurumsal geçmişlere de zarar verirler ama kendilerinden geçmiş olduklarından, yalamanın şehvetinde olduklarından bunun farkında değiller.
Mutlaka bu son yaptığından sonra bugünün kahverengi burunlusuna poposunu uzatıp ‘haydi gel canım madem sen bu kadar da gönüllüsün servisine ihtiyacım var’ diyenler de olmuştur. Bu da onun ödülü olacak düşünebiliyor musunuz, ne kadar zavallı bir yaşam ne kadar tükenmiş bir insan bu. Düşününce onun için her şeye rağmen yine de üzülmemek mümkün değil.
Serdar Turgut/Akşam