02 Nis 2008 08:49 Son Güncelleme: 19 Kas 2018 13:02

'KAFALARI BACAKLARI ARASINDA KAYBOLMUŞ 'MÜSLÜMANLAR'!... MEHMET YILMAZ AYSUN KAYACI'YA HAKARET EDENLERE NASIL CEVAP VERDİ?...

E-postalar icat olduğundan beri özellikle kendisine "Müslüman" diyen bir kitlenin, ne kadar küfürbaz, ne kadar tahammülsüz olduğu ile ilgili derin bir tecrübem oldu.

Kafaları bacaklarının arasında kaybolmuş!


AYSUN Kayacı´nın başlattığı "dağdaki çobanın oyu" tartışması üzerine iki gündür yazıyorum.

Bunu yaparken dikkat çekmek istediğim konu bir demokraside söz söyleme, fikir açıklama hakkı ile ilgili.

E-postalar icat olduğundan beri özellikle kendisine "Müslüman" diyen bir kitlenin, ne kadar küfürbaz, ne kadar tahammülsüz olduğu ile ilgili derin bir tecrübem oldu.

Bu köşede ya da bundan önce yazdığım gazetelerde, genellikle olayların bir başka yüzü de olabileceğini göstermeye çalıştığım için, genel akımlara karşı şeyler çok yazdım.

"Allah"ın adını anarak başlayan mektupların, nasıl küfürlerle sonuçlandığını görüp, çok şaşırmışlığım da var ama artık alıştım, şaşırmıyorum.

Bu konuyla ilgili de böyle oldu.

Bu küfürbaz kitle, şimdi de Aysun Kayacı´ya takmış. Bu konuyla ilgili demeçler veren AKP milletvekili ve yöneticilerinin konuşmalarına hákim olan fikir ile bu küfürbazlarınki aynı noktadan referans alıyorlar aslında.

Aysun Kayacı´nın mankenliği, mayo defilelerinde vs çektirdiği dekolte fotoğrafları, medyaya yansımış eski aşkları ileri sürülerek bir "ikinci sınıf insan tipi" yaratılmak isteniyor.

Bir yandan "çobanın oyu ile benim oyum bir olur mu" diye kişisel fikrini açıklayan bir insana saldırıyorlar, diğer yandan o insanın da aslında "birinci sınıf" olmadığını vurguluyorlar.

Kafaları bacaklarının arasına sıkıştığı ve beyinleri sadece bunu algıladığı için de neler yazdıklarını kolayca tahmin edebilirsiniz.

Ağızlarından "demokrasi ve fikir açıklama özgürlüğü" gibi kavramlar hiç düşmüyor ama fikrini açıklayanı da, açıkladığına pişman etmek için seferber oluyorlar.

Fikir özgürlüğünün sınırı: Şiddet!

BENZERİ tepkileri, AKP´nin kapatılmasına karşı çıktığım için bu kez tam tersi kanattan da alıyorum.

O kesimin terbiye düzeyinin daha iyi olduğunu söylemeliyim ama o kesim de kafasını "şuradan ya da buradan gelen emirlere" ve "yüklü banka hesaplarına" takmış durumda.

Neden AKP´nin kapatılmasını doğru bulmadığımı bir kere daha yazayım ki bana verilen emirleri ve aldığım paraları hak edeyim diyorum (!)

Bir demokraside fikir açıklamak, bir düşüncenin propagandasını yapmak, bir siyasi düşünce etrafında birleşerek taraftar toplamaya çalışmak suç değildir.

Bütün bu davranışları suç haline getirecek ayırt edici unsur, bu fikirlerin topluma şiddet ve zor yoluyla dayatılıp, dayatılmadığıdır.

Nasıl ki kişiler için bir fikri savunmak suç değilse, bu kişileri bir amaç etrafında bir araya getiren partiler için de suç sayılamaz. Partiler için de bunun istisnası şiddeti kullanmak, şiddet ve zorla bu fikri kabul ettirmeye çalışmaktır. Türkiye´nin, demokratik medeni dünyanın bir parçası olmasından yanayım.

Ne Baasvari bir askeri rejim ne de bir dini rejim bu ülkede hákim olmamalı.

Bu Cumhuriyet´in kurucusunun tarif ettiği gibi "çağdaş uygarlık düzeyinde" olmamızı istiyorum.

Bugünün çağdaş uygarlığının nerede olduğunu görmek için Batı´ya bakmalıyız.

Düşünce özgürlüğünün olmadığı bir batılı medeniyet düşünebiliyor musunuz?


Mehmet Yılmaz / Hürriyet

http: