Kadir İnanır, Demirtaş'a neden hayır dedi?
HDP'den gelen milletvekili adaylığı teklifini geri çeviren Kadir İnanır'ın 'sağlığı' iyi asıl gerekçesi ise 'haksızlık olmaması'...
HDP'den aldığı milletvekili adaylığı teklifini geri çeviren ünlü
sanatçı Kadir İnanır bu tutumunun nedenlerini Habertürk gazetesi
yazarı Muhsin Kızılkaya'ya anlattı. "Kadir İnanır’ın ‘sağlığı’
yerinde, düşündüğü hepimizin ‘sağlığı’..." başlıklı yazı şöyle:
Uzun süredir Kadir İnanır’ın HDP’den milletvekili adayı olacağı
konuşuluyordu. Bu konu, bir süre önce HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş’a sorulduğunda, “Henüz kendisiyle görüşüp
fikrini almadım ama biz Kadir Bey’i partimizde görmek isteriz, en
yakın zamanda görüşüp fikrini alacağım” demişti.
Demirtaş ile İnanır kısa bir süre önce İstanbul’da bir araya
geldiler. Demirtaş, kendisine “resmen” adaylık teklif etti. İki gün
önce katıldığı bir televizyon programında ise İnanır’ın da
“sağlığı” elvermediği için bu teklife sıcak bakmadığını
açıkladı.
Ve hemen arkasından Kadir İnanır’ın “sağlığı” gündeme geldi.
İnanır’la dün görüştüm. Uzun süre telefonu meşguldü. Meğer
telefonları susmuyormuş. Demirtaş’ın açıklamasını “yanlış” anlayan
birçok seveni, yakını arayıp “Geçmiş olsun” dileklerini
iletiyormuş.
Oysa Kadir İnanır her zamanki gibi dinç, sağlıklı, neşeli, umutlu;
her zamanki gibi “yumruk” gibiydi... Mesele bir kişisel “sağlık”
meselesi değil. Onun anlatmaya çalıştığı “sağlık meselesinin”
farklı bir veçhesi var.
Şöyle ki:
Bir kere Demirtaş’ın böyle bir teklif yapmış olması kendisini çok
sevindirmiş hatta onurlandırmış. Bir filmi, çok önemli bir ödül
almış gibi sevinmiş hem de... Ancak o milletvekilliğine çok başka
bir pencereden bakıyor. Her şeyden önce “Kürt hareketini” bir “emek
hareketi” olarak görüyor. Yani çok eskiden beri bu hareketin içinde
yer almış, yetişmiş, ter dökmüş, emek vermiş birileri dururken,
sırf kendisi çok meşhur ve onlara yakın duruyor diye önceliğin
kendisine verilmiş olmasını “haksızlık” olarak görüyor.
İkincisi, ona göre milletvekilliği, “maaşını al, fiyakanı at, VIP
salonunda otur, dokunulmazlık zırhına bürün” ayrıcalığından
yararlanma değil; gerçekten de halkın vekili olmak ve günün 24
saati halkla birlikte olmaktır. Onun dertleriyle hemhal olmak,
onunla yaşamaktır. İşte “sağlık” meselesi dediği şey burada devreye
giriyor. Yani şu andaki durumu, daha önce geçirdiği bir iki sağlık
operasyonu bu işi “layıkıyla” yerine getirmesine engel. Yoksa şu
anda bir sağlık sorunu yok.
Üçüncüsü, Kadir İnanır, milletvekilliğini bir “liyakat” meselesi
olarak görüyor ve ona göre şu anda Meclis’te bulunanların çoğunluğu
ne yazık ki bu işe “layık” değil. Eğer politika yapacaksa,
mevcutların yaptığı gibi yapmaz, sorunlara çözüm bulmak için bütün
mesaisini harcar, ona verilen bu ağır sorumluluğun gereğini yapmak
için gece gündüz çalışır, didinir. Bu işte ne kadar disiplinli
olduğunu da “akil insanlar heyeti” sırasındaki çalışmalarında zaten
ortaya koydu.
Anlayacağınız, Kadir İnanır zaten 50 seneden beri bu halkın
“vekili”, sanatçısı, dertlerinin ortağı... Bu işi ha sokakta, dağda
bayırda, film setlerinde, sinema salonlarında yapmış, ha Meclis’te,
fark etmez...
Ona göre kolay olan “vekil” olmaktır, zor olansa halkın “abisi”
olmak...
Bence de öyle... O, her görüşten hepimizin Kadir Abi’sidir çünkü!