''KADINLARIN GAZETECİLİĞE KAFASI BASMAZ''
Gazeteci Ahu Özyurt medyada erkeklerin hakimiyetinin çok fazla olduğunu söyledi.
Meslek içinde "kadınların bu meselelere kafası basmaz" diye bir
önyargının oluştuğunu ve erkeklerin birbirini kolladığını
belirtti.
Ahu Özyurt, muhabirliğin her alanında çalışarak mesleğinde
ilerlemiş bir kadın. Hayatın içinde olması kendisine demokrat bir
bakış açısı kazandırmış. Siyasetten uzak durmuyor, ama aktif
siyaseti de düşünmüyor. En önemlisi de işini keyifle yapıyor. Ara
ara ekranlarda görmeye alıştığımız yüzünü bir süredir göremiyoruz.
CNN TÜRK’ün haber merkezinde editörlük yaptığından dolayı kamera
arkasında. Ama pek yakında kamera önünde olacağının müjdesini
sevenlerine vermeyi de ihmal etmiyor. AHU ÖZYURT’la mesleğini,
hayata bakışını ve tabii ki gündemi konuştuk. Biz çok keyif aldık.
Şimdi sıra sizde.
Diplomasi, muhabirliği, adliye muhabirliği, savaş
muhabirliği, finans cafe, gece görüşü haberler sizin çalıştığınız
alanlar. Hepsi farklı değil mi bunların?
Muhabirliğin hemen hemen her alanında çalıştım. Onun için sahadaki
muhabirin ruh halini de çalışma şartlarını da iyi bilirim. Yine de
giderim sahaya. Van’da deprem oldu, on beş gün oradaydım. Bu
mesleğin en güzel tarafı muhabirliktir. Savaş esnasında, aktif
çatışma içinde değildik ama Irak’ta savaş hali vardı. Amerika
bombalıyordu Irak’ı biz o sırada Bağdat’taydık. Geceleri
uyanıyorduk, üzerimizden uçaklar uçtuğunu görüyorduk.
Korkmuyor muydunuz?
Kısmen korkuyorsunuz, ama gönüllü olarak gidiyorsunuz.
O dönemde Güneydoğu’ya çok fazla gidemedik. Doksanlarda
Güneydoğu’da kadın muhabirler biraz eksiktik. Bir miktar çekindiler
bizi göndermeye. Belki gönderilebilseydik, başka türlü bir
gazetecilik yapılırdı orada.
İşiniz haricinde neler yapıyorsunuz?
Üzerinde çalıştığım bir kitap var. CHP’deki son üç yıllık değişimi
yazıyorum. Kemal Bey’in gelişiyle başlayan ve içeride de olan
sıkıntıları, tartışmaları, dinamikleri. Günden güne değişen
dengeleri anlattığım bir kitap var. Biraz uzun zaman alıyor
yazması. Amerika’dayken Obama’nın kampanyasını yazmıştım. Onu çok
daha kolay
yazmıştım.
Aktif siyasete atılmayı düşünüyor musunuz?
Bir dönem kafamdan geçti, ama her halde artık yapamam. Şunu fark
ettim ki; ben yirmi senedir, hayatımın büyük bölümünde yatırımımı
mesleğime yapmışım. Ufak tefek çelmeleme ve düşmelere karşı hafif
dizimizi yaralamışız filan, ama mesleğim beni hiç yolda bırakmamış.
Siyaset böyle bir şey değil, oradaki oyun kurgusu pek kolay
anlayabildiğim bir şey değil benim.
İş haricinde bir gününüz nasıl geçer?
Sabah çok erken işe giderim. Akşam eve gelirim. Annem, babam,
ablamla birlikte oturuyoruz. Büyükçe bir evimiz var. Kedilerimiz
var. Bahçeyle ilgileniriz zaman zaman. Spor yaparım haftada iki-
üç. Ama haftanın nerdeyse altı günü çalışıyorum ben. İstanbul’un
keyfini çıkarmak biraz zor oluyor tabi.
ERKEKLER HEMCİNSLERİNİ
KOLLUYOR
Medyada erkeklerin hâkimiyeti çok fazla. Kadın olmanın
getirdiği zorluklar neler?
Son on-on beş senedir kadın yazara ve kadın muhabire biçilen bir
misyon şekillendi. Şu konulara girsin, bu konulara girmesin gibi.
Magazin, sağlık, eğitim bunlar kadın gazetecilerin kalem
oynatabileceği konular, ama mümkünse siyasete girmesin, dış
politikada pek laf etmesin, Kürt meselesine değinmesin. Kibarca
bunlar yönetimlerde kaide haline geldi, sıkıntı veren bu.
Kadınların bu meselelere kafası basmaz diye mi
düşünüyorlar?
Yönetimlerin takdiri bu, yöneticiler birbirlerini kolluyorlar, onun
kendi içinde bir düzeni var. Halbuki çeşitlilik anlamında
baktığınızda kadınlar daha çeşitli konuları ele alabiliyorlar.
Bakıyorsunuz köşe yazarlarına, beş tane kadın, beşi de apayrı
şeyler yazmış. Açıyorsunuz erkek yazarları, hepsi HSYK’daki
tayinleri yazmış, Kürt meselesine bakışını yazmış, taş çatlasın bir
de futbol yazmış oluyorlar.
Medyanın size göre olumsuz olan ve değişmesi gereken
yönleri neler?
Eskisi kadar değil ama bir miktar reyting saplantısının azalması
gerekiyor. İnternet medyasını ben çok kullanıyorum ama oradaki
müstehcenlik çok rahatsız edici boyutta. İki tane tık daha alayım
diye kadın vücudunun bu kadar metalaştırılmasına gerek yok. İyi
haber sitelerinde iyi habercilik yapılırsa onlar para kazanır. New
York Times’ın internet sitesi mayolu kadın fotoğrafı koymuyor ve
kâr ediyor.
Sosyal medyayı aktif kullananlardansınız. İşinize faydası
oluyor mu?
Çok. Son dönemde orası bizim için iyi de bir haber ajansı olmaya
başladı. Yabancı kaynakları, uzmanları yakın takip ettiğimiz bir
yer oldu. Bazı milletvekilleri bazı konularda görüşlerini hemen
paylaşıyorlar, o işimizi kolaylaştırıyor. Başbakan önce çok
kızıyordu, şimdi oranın ruh haline bakıyor, hakikaten bunlar laga
luga yapıyorlar diyor ya da bu mesele ciddi diyor ve dikkate
alıyor. Bedelli meselesi oradan yürüdü.
BAŞÖRTÜLÜ HAKİM OLUR MU?
Başörtü meselesi bir nebze rahatlasa bile halen tam olarak
çözülebilmiş değil. Anayasa ile desteklenmedi, en ufak dengelerin
değişmesi etkileyebilir. Kamuda çalışabilme imkanı hala yok. Siz bu
konuda ne düşünüyorsunuz?
Muhtemelen “İnsanlar kılık kıyafetleri ve inançları yüzünden
herhangi bir ayrımcılığa uğrayamazlar.” diye bir madde anayasaya
girecek. Bana göre burada, siz ve sizden önceki kuşak bunun o kadar
güzel mücadelesini verdi ki, hakkını teslim etmek gerekiyor diye
düşünüyorum. Gencecik kızlar okumak için vatanını terk etti. Bu çok
acı. Önce bunu anlayacağız. Ve bu mücadeleyi verenlere de hakkını
vereceğiz. Bu mücadele boşuna verilmedi. Hem bir inanç meselesidir
hem de bir kadın meselesidir. Benim orada bir tek çekincem hukuk
kurumudur, onun dışında bana göre herhangi bir sıkıntı yaşanacağını
sanmıyorum. Hukukta da bana göre Avukatlık serbest olmalı, hakimlik
konusunda emin değilim.
Neden emin değilsiniz? Başörtüsü kişinin beynini örtmez, sadece
başını örter. Adalet dağıtmasına engel olabilir mi?
O da zaman içerisinde çözülebilir. Ama kamuda bana göre yasak
olmamalı. Gidebildiği yere kadar gitmeli. Hakimlikte benim şahsi
soru işaretim var. Bu senin hukuk dağıtmana engel midir? Bir tek
bunu düşünüyorum.
Böyle söylediğiniz zaman yine erkek egemenlik devam edecek. Aynı
görüşte olan erkek hakimlik yapabilirken, olan yine kadına
olacak.
Evet, o açıdan haklısın. Düşününce ikna oldum. Demek ki ikna
edilmeye ihtiyacım varmış.
UZUN LAFIN KISASI
Boş zamanlarda ne yapar Ahu Özyurt?
Sinemaya giderim, spor yaparım, bol bol okurum.
Sinema mı, dizi mi?
Maddi çekincem olmasa sinema. Dizilerden de bir tek muhteşem
yüzyılı izlerim.
Kamera önü mü, kamera arkası mı?
Galiba önü. (gülerek)
Kamera önüyle ilgili bir projeniz var mı?
Bir proje verdik. Bakalım bekliyoruz.
Olmazsa olmazınız?
Galiba İstanbul.
Görsel medya mı basılı medya mı?
Görsel medya.
Hangi kişilik itici gelir?
Gelene ağam, gidene paşam diyen.
Sevda Salihoğlu Dursun / MİLAT
GAZETESİ