KADINLAR CELINE DION GİBİ MAÇ ANLATIYOR! USTA SPİKERDEN İLGİNÇ AÇIKLAMALAR!
Maç spikerliği konusunda öğrenci yetiştirmeye başlayan Barbaros Çıdal Sabah'tan Eylem Bilgiç'e spor spikerliğinin püf noktalarını anlattı.
Maç spikerliği konusunda öğrenci yetiştirmeye başlayan Barbaros Çıdal: "Bu işte ses çok önemli. Kadınların en büyük dezavantajı sesleri. Gol diye bağırdıkları anda çıkan ses; Celine Dion'un şarkı söylediği sese benziyor"
Spor spikeri Barbaros Çıdal, canlı yayında maç anlatma işinin ustalarından... Meslek hayatına 1993'te atv'de başlayan, şu anda Cine5'in spor müdürlüğünü yapan Çıdal, aynı zamanda spor spikerliği dersleri veriyor.
Spor spikerliği dersi vermeye nasıl başladınız?
Teklif, Diyalog Anlatım İletişim'den geldi. Böyle bir eğitim hiçbir yerde verilmiyor. Yalnızca TRT'de, o da sınavı kazananlara veriliyor. Ben de "Bildiğim işi neden genç nesle öğretmeyeyim" dedim ve teklifi kabul ettim.
Öğrencilere canlı yayında maç anlatmayı öğretiyorsunuz, değil mi?
Spor spikerliği, canlı bağlantı, spor haberi okuma, spor programı sunma konularında ders veriyorum ama ağırlıklı olarak canlı yayında maç anlatmayı öğretiyorum.
ESKİLER ÖĞRETMEDİ
Eğitimsiz, deneyimsiz kişilerin maç anlatmasından şikayetçi misiniz?
Eskiden fazla kanal olmadığı için maç anlatanların çoğu bu işi TRT'de öğrenmişti. Kimse alınmasın ama bizden önceki jenerasyon, yeni insanlar yetiştirmemek için ellerinden geleni yaptılar. Oysa ben öğrencilerimin bir yerlerde çalıştığını, maç anlattığını görmekten çok büyük keyif alıyorum.
Canlı yayında maç anlatabilmek için gereken özellikler neler?
Her şeyden önce maçı anlatacak kişinin genel kültürünün çok iyi olması lazım. "Ahmet topa vurdu, gol oldu"yla olmaz bu iş. Sadece sporla ilgili genel kültürden bahsetmiyorum; siyaseti, sinemayı, tiyatroyu, her şeyi bilmesi gerekir spikerin.
KADINLARIN SESİ TİZ
Kursta kadın öğrencileriniz de var mı?
Kadın öğrenci sayımız son dönemde arttı. Onlara maç anlattırmaya çalışıyoruz önce, eğer beceremezlerse; eğitimlerini değiştiriyoruz.
Kadınlar neden beceremiyor maç anlatmayı?
Kadınların dezavantaj sesleri. Maç anlatırken gol anında ya da önemli pozisyonlarda bağırmanız gerekir. Kadınlar bağırdıkları anda çıkan ses; Celine Dion'un şarkı söylediği sese benziyor. Ama sesini ayarlayabilen, kontrol edebilen bir kadına maç anlattırmayı çok istiyorum ben. Yani kendine güvenen varsa gelsin. (Gülüyor)
Spor spikerinin seri konuşması önemli mi?
Radyoda mutlaka gerekir, ekranda ise yeri geldiğinde gerekir. Bir pozisyon olduğunda spikerin o pozisyona yetişebilmesi lazım. Hızlı ama anlaşılır konuşması şart.
SPİKER YARDIMCI UNSURDUR!
Spiker; ekranda sadece yardımcı unsurdur. Öğrencilere hep, "Siz olmadan maç oynanır ama hakem, futbolcu olmadan oynanmaz; onlar ana unsurdur" diyorum.
Özellikle televizyonda çok fazla konuşursanız; televizyonun sesini kısar, o maçı yine seyreder insanlar. Çoğu da öyle yapıyor zaten şu an. O arkadaşlar biraz kendilerini gösterme çabası içinde. Kendinizi öyle göstermek yerine, insanlara "Ne kadar bilgili, şu futbolcuyla ilgili arada bana şu bilgileri verdi" dedirtmek daha önemli değil mi?
GEVEZELİK İYİ DEĞİL
Maç 90 dakikadır ama top ortalama 40 dakika oyun alanında kalır. Diğer 50 dakika top oyun alanının dışındadır. İşte 40 dakikada gevezelik yapmayın, maçı anlatın; gevezelik yapacak 50 dakikanız zaten var. O zaman golü de, pozisyonları da kaçırmazsınız, seyredene de daha güzel bir maç izlettirmiş olursunuz.
BİR MAÇTA İKİ LİTRE SU İÇERİM
Bir maçı anlatırken yaklaşık iki litre su içerim. Biraz kendine bakacak tabii insan, maçtan üç-dört saat önce hafif yemek yiyecek.
"Sabah 9, akşam 5 çalışayım" diyen biri bu işi yapamaz. Spor spikerliği ayrı bir hayat biçimi. Bütün gününüzü buna göre yaşamak zorundasınız. Yani, gündüz spor servisindeki işime gideceğim, akşam evde 'Fatmagül'ü seyredeceğim diye bir şey yok.
Akşamları evde şampiyonlar ligini ya da bir basketbol maçı seyredeceksiniz. Çünkü onların hepsi birikim oluyor, o birikimler bir yerde işinize yarıyor. Benim evdeki hayatım da maçtan maça atlayarak geçiyor.
KİM, NEREDE, NE YAPIYOR?
Radyoda maç anlatmak "Kim, nerede, ne yapıyor?" sorularına arka arkaya yanıt vermekten geçiyor. Örneğin; Alex, orta sahada pasını veriyor. Bir sonraki pozisyona geçtik; Emre ceza sahasında topa vurdu, top dışarıda, aut.
TV'de ise 'Nerede?' sorusunu atıyoruz, çünkü izleyici futbolcunun nerede olduğunu görüyor. Geriye sadece 'Kim?' ve 'Ne yapıyor?' kısmı kalıyor. Ama biz daha çok 'kim' kısmıyla ilgileniyoruz.
Televizyonda maçı şöyle anlatacaksınız: "Alex... Gökhan Gönül... Volkan Demirel..." Ama öyle bir Alex diyeceksiniz ki, sesinizin tonlamasından Alex'in şut attığı anlaşılacak.