Jöleli Yiğit Bulut yine bir manipülasyon peşinde mi?

Medyaradar yazarı Varol Ersoy, "İsrail kısa bir süre içinde Mescid-i Aksa ve diğer kutsallarımıza saldıracak. Arkasından hedef Türk yurdu olacak" diyen Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut'a demediğini bırakmadı.

Size, “Yiğit Bulut kimdir?” diye sorsam, neler söylersiniz neler?
Kiminiz “Dönek” der, kiminiz “Cumhurbaşkanı Başdanışmanı…”
Ben o konulara girmeyeceğim.
Sadece pek çoğunuzun onun hakkında kullanmayacağı iki sıfatla başlayacağım yazıya:
Yiğit Bulut, Türkiye’deki en büyük para-borsa spekülatörlerinden (vurguncu) ve manipülatörlerden (yönlendirmeci) birisidir.
Ve bunlar açık bir suçtur.
Hele hele makam-mevki sahiplerinin bu suçları işleyerek piyasalarda paniğe neden olmaları, ağır cezayı gerektirir!
*
Kendisi 11 Ağustos 2018’de bu suçları herkesin gözünün içine baka baka işledi, milyonlarca vatandaşın parasının pul olmasına yol açtı.
Dönemin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ı yalanlayarak, doların kesinlikle yıl sonunda 3.90 TL olmayacağını, aksini söyleyenlerin vatandaşlardan derhal özür dilemesi gerektiğini iddia etti.
Hatta Babacan’ı manipülasyon yapmakla bile suçladı.
Sonra ne oldu?
Televizyonlara çıkarak, “3.50’den, 3.60’tan döviz alın diyen nokta noktalar, çıkıp özür dileyin. Dolar 3 lirayı geçerse yüzüme tükürün” diye demeç verdi.
Milyonlarca vatandaş ona inanarak dolarını bozdurdu, TL’ye döndü.
Hemen arkasından dolar bırakın 3.90 TL’yi birden bire 7 TL’yi geçti.
Bugün ise 35 liraya koşuyor!
O günlerde herkes kaybetti… Kaybetmeyen ender kişilerden biri bu arkadaştı.
O döneme ait kendisine ve yakınlarına ait hesaplar araştırılsın; iddia ediyorum ki, kendisi asla dolardan çıkmadı…
Tam tersine toplayabildiği kadar dolar, avro topladı.
*
AKP’deki ve Saray’daki herkes biliyor ki, Yiğit Bulut’un tek işi var:
Olur olmaz zamanlarda garip açıklamalar yaparak, döviz piyasalarını, borsayı karıştırmak ve söylediğinin tam tersini yaparak milyonlar kazanmak ve kazandırmak!
Bu arkadaş şimdi de çıktı diyor ki, “İsrail Türkiye’ye saldıracak!”
Pes!
Bunu sıradan bir yazar olarak ben söylesem, içeri atarlar!
MİT’teki abiler, “Amacın ne adam? Sen İsrail ajanı mısın; nereden biliyorsun bu ülkenin Türkiye’ye saldıracağını?” diye boğazıma yapışır.
Piyasalara zarar vermek suçlamasıyla anam ağlatılır.
Ama nedense… Bu arkadaşa kimse birşey demiyor!
Kimse ona oturduğu koltuğu hatırlatıp biraz daha sorumlu olması gerektiğini söylemiyor…
Kim bilir; belki de onlar istiyor bunun böyle saçmalamasını…
O saçmalayacak ki; geçmişte olduğu gibi hep birlikte kasalarını dolduracaklar!
*
Madem kimse söylemiyor, ben söyleyeyim:
Yiğit kardeş, sahi sen ne yapıyorsun?
Senin bu sözlerin, çıkacağı yoksa bile savaş çıkartmaz mı?
Doları, avroyu fırlatmaz mı, borsayı dibe vurdurmaz mı, emtia piyasalarında aşırı talep yaratmaz mı? Millet, savaş çıkacakmış diye elindekini avucundakini makarnaya, pirince yatırmaz mı?
Bu da Mehmet Şimşek’in dar gelirli vatandaşın gırtlağına basarak düşürmeye çalıştığı enflasyonu patlatmaz mı?
Ağzından çıkan sözlere biraz dikkat et…
Bu sözleri sana birileri söyletiyorsa, onlara da bu işin başımıza açacağı belaları anlat.
“Beni defalarca kullandınız, bari bu kez kullanmayın” de…
“Suratımda tükürülecek yer kalmadı. Acıyın bana” diye yalvar…
Ama sen sen ol, bu tür konulara girme…
*
Şu anda Türkiye’nin en çok nefret edilen on kişisi yarışması düzenlense, kesinlikle ilk 10’a girersin Yiğit kardeş…
Annen sana Yiğit adını vermis, baban Kur'an okuyup bu adı kulağına üflemiş; azıcık olsun isminin hakkını ver…
Bu milleti kandırma…
Kriz yaratıp parsayı toplamak isteyenlere alet olma…
Bak kendi adıma garanti vereyim; ben senin yüzüne falan tükürmem!
Çünkü bana, nereye tükürmem gerektiği gayet iyi öğretildi.
Ama bu Lale Devri bitip de Saray’daki odandan sokağa çıkman gerektiğinde bu millet sana ne yapar, işte onu bilmiyorum.
*
Çok basit iki soru da Sayın Cumhurbaşkanı’na:
Yiğit Bulut, İsrail’in Türkiye’ye saldıracağına yönelik bilgiyi daha önce sizinle paylaştı mı?
Paylaştıysa… Ekonomiden Sorumlu Başdanışmanınızın bu sözlerinin, ekonomide büyük bir yıkıma neden olabileceği ihtimali, sizi hiç mi korkutmadı?
Paylaşmadıysa… Bu adamın, oturduğu koltuğu manipülasyonlarına alet etmesine daha ne kadar ve neden izin vereceksiniz?