Jetonlar şimdi düşüyor herhalde! “LGBT Tehlikesi” şimdi mi anlaşıldı?
Medyaradar analisti Atilla Akar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın LGBT akımının yarattığı “Tehlike”ye dikkat çeken konuşmasını değerlendirdi.
Efendim: önce şunu vurgulamak ihtiyacı hissediyorum. Tek tek LGBT insanlarla bir problemim yok. Bir insan ne hissediyorsa, ne olmak istiyorsa o olur. Onlara yönelik herhangi bir baskı veya şiddete de karşı çıkarım. Kimse cinsel kimliği, düşüncesi, vb yüzünden baskı görmemeli, aşağılanmamalı bence. Ancak bu onları bir akım olarak savunmam ya da “Çağdaşlık”, “ilericilik” vb adına sahip çıkmam anlamına hiç gelmiyor. Öte yandan Antik Yunan’dan beri tarihsel bir gerçekliktir bu. Günümüzde ise sanat- edebiyat, sinema, bilim dünyasında birçok isim vardır, tarihe damga vurmuş kimi şahsiyetler öyledir. Önemli eserler vermişlerdir. O yüzden bu türden insanlara aşırı tepki vermenin hiç gereği yok.
Lakin ikisi arasındaki sınırı da iyi çizmek gerekiyor. Olay artık –öyle gösterilse bile- bireysel ya da cinsel bir “Tercih” olmaktan çoktan çıkmıştır. Bu kelime artık son derece aldatıcı bir kelime olmuştur. Olay artık topluma pompalanan bir “Akım” haline gelmiştir. Akım olduğundan beri de dayatılan, özendirilen, teşvik edilen bir davranış kalıbı halindedir. Anormalin normalleştirilmesidir!..
Küresel “Derin Dünya Devleti”nin Bir Projesi!..
Yıllardır söylüyor ve yazıyorum. Bir kere daha söyleyeyim. (“Komplo teorisi yapma” sataşmalarına rağmen!) Bu akımın birden küresel çapta pıtrak gibi çoğalıp, yaygınlaşması “Tesadüf” değildir. Bilinçli ve adım adım uygulanan bir projedir. Başlangıçta temelinde “Dünya nüfusunu kontrol” arayışı vardır.
Ki, halende öyledir. Düne kadar emperyalistler kendi aralarında savaşıp nüfusu azaltabiliyorlardı. Fakat atom bombası çıktığından beri bunu yapamıyorlar. Onun yerine daha tedrici, sinsi yöntemler deniyorlar. İnanın bunlar dizayn edilmektedir.
“Proje Akımlar”ın Baskısı!..
Pandemiler yaratmanın yanısıra ki, bunların arasında LGBT’ye ilaveten amaca hizmet eden hayvanseverlik, cinsiyetsizleştirme, erkek düşmanlığı körükleyen azgın feminizm, eşcinsel evlilikler, cinsiyet değiştirmenin teşviki, vb vardır. Bu sayede dünya nüfusunu azaltabileceklerini düşünüyorlar. Bunların hepsi “Proje akımlar” kategorisindedir. Topluma ve birtakım kafasız sözüm ona aydınlara anlatılmalıdır!..
Ancak olay artık sadece nüfus meselesini aşmış, aileyi, bütün geleneksel davranış, normlarını, cinsel kalıpları kırma ve ahlakı çökertme projesinin bir ayağı olarak yürürlüktedir. Dünyada belli merkezler var. Bunların temel dertleri insan davranışlarını kontrol, yönlendirme ve değiştirme çabasıdır. Yaratmak istedikleri “Yeni Dünya Düzeni” nde geleneksel davranış kalıplarına, ahlaka, insana gerek yoktur. Dev bütçeli Think Tank’ler, enstitüler, üniversite kürsü hocaları, medya merkezleri hatta aymaz siyasi partiler bunlara çalışıyor. Burayı doğru görmeyen devamını anlayamaz!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Uyarıları!
Neyse efendim bir türlü konuya giremediğimi fark etmiş bulunuyorum. Tam bu esnada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyarısı gündeme geldi. Nitekim küresel kültürün desteklediği ve teşvik ettiği cinsiyetsizleştirme politikalarının, “insan neslini ve fıtratını tehdit eder boyutlara ulaştığını” ifade eden Erdoğan, “LGBT dayatması, faşizmi dahi aratır bir zorbalığa, baskıya ve toplumu yozlaştırma aracına dönüştü. Ekonomik zorluklardan şehirleşmeye, bireyselleşmeden değişen algılara kadar çok farklı alanlarda ailenin ciddi sıkıntılarla yüzleştiğini görüyoruz. Yakın zaman önce açıklanan 2023 yılı doğum istatistikleri, bu tehditlerden ülkemizin de azade olmadığını göstermiştir.” diye konuşmaktaydı.
Bana kalırsa tespit doğru ama gecikmiş bir tespitti. (Her konuyla müthiş ilgili “İstihbarat uleması” bu konuda ne der acaba?) Ayrıca birçok açıdan daha açıklanmaya muhtaç görünüyordu. Temel nokta doğruydu. LGBT’nin dünya çapında piyasaya sürülmesinin asıl amacı zaten buydu. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızdan farklı olarak şu an için nüfus artış hızının azalmasının asıl nedeninin ekonomik kaynaklı gelecek kaygısı olduğunu düşünüyorum. Neyse, Suriyeliler biz Türkler yerine habire ürüyorlar ne de olsa. Açığı onlarla kapatırız!
O yüzden bugün dünyada birçok ülke bu “Akım” ı toplumları için bir “tehdit” olarak görüp karşı önlemler almak ve yasaklar koymak zorunda kalmış görünüyorlar. (Hatta Rusya ve Putin bunları “yozlaşmış batı alışkanlıkları” olarak tanımlayıp, LGBT propagandasını yasaklamış, “Aşırılıkçı örgütler” kapsamına almış ve para hareketlerini takibe başlamıştı) Bizde şimdilik böyle bir adım yok. Bu kadar “tehlikeli” kabul edilen bu akıma karşı henüz benzeri yaptırımlar mevcut değil. Bu akımlar batıdan fonlanmaya devam ediyorlar. (Zaten AK parti hükümeti bu gibi konularda “Tavşana kaç, tazıya tut” taktiği izlemiştir hep. Sürekli şikayet eder ama kılını kıpırdatmaz!) Yürürlükte olan budur!
Nasıl Bir İnsan Hedefliyorsunuz?..
Her devlet sadece yol, baraj, elektrik santralı, okul, hastane, vb yapmaz. (Ki, artık onları da yapmıyoruz artık!) Devlet onların yanı sıra insan yapar. İnsanlarının, kuşaklarının kişiliğine, kültürüne ve davranışına da yön verir. Bunu ama eğitim yoluyla, ama çağrılarıyla, medya destekleriyle, aydınlarını, aileleri seferber ederek türlü şekillerde yapar. Bu konuda bir “politikası” nın olması gerekir. Devletin varlık sebeplerinden biri budur. Siz çocuklarınızı, gençlerinizi, toplumu bu akımların etkisine terk ederseniz bir gün bir bakarsınız elinizde “İnsan malzemesi” kalmamıştır. Herkes ölçüsüz hedonist zevklerinin peşine düşmüştür. Toplum çözülmüştür. O ana kadar bütün atıp tutmalarınız, böbürlenmeleriniz nafiledir. Kendi Sodom ve Gomora’nıza giden yolun taşlarını bizzat siz döşemişsiniz demektir.
Bütün bunları yapmak yerine “sapkın rol modellerin” teşvikine göz yumar, normalleştirir, özendirilmesine ses çıkarmazsanız varabileceğiniz yer bellidir. Devletin bu konuda nasıl bir önlem geliştirebileceğini ise merakla bekliyor olacağım!..
05. 06. 2024
NOT: Lütfen bu yazıyı 15. 05. 2024 tarihli “Modern Sodom ve Gomora Eurovision! LGBT Akımın Propaganda Panayırı mı?” yazımla birlikte okuyunuz.