02 Ağu 2011 16:26
Son Güncelleme: 23 Kas 2018 12:38
JETÇİ RAMİZ PAŞA İLE JETGİLLERDEN NAGEHAN'IN KAPIŞMASINDA PSİKOLOJİK SAVAŞ KOKULARI MI VAR?
Medyaradar'ın analiz yazarı Atilla Akar, Nagehan Alçı ile emekli tuğgeneral Ramiz İlker'in canlı yayında kapışmalarına çok farklı bir açıdan baktı.
“Jetçi Ramiz Paşa” ile Jetgillerden Nagehan Fena Kapışmış! (Ekseni Kayan Akıllar, Diller ve Psikolojik Savaş Kokuları!)
Eğer herhangi bir düşünceyi karikatürize etmek, alaya almak, aşağılamak, kötü göstermek istiyorsanız ne yaparsınız? Çok basit! O düşünceyi temsil edecek kişiyi öylesine seçersiniz ki, onun şahsında o düşünceyi de “mahkum etmiş” olursunuz! Örneğin agresif, dili bozuk, hakaretçi, tehditkâr, itici birini bulursunuz ve ortaya sürersiniz. (O kişinin bu konuda “iyi niyetli”, “samimi” olması durumu değiştirmez!) Böylelikle onu okuyanlar, dinleyenler, seyredenler bu kişinin ne dediğine bakmaksızın “Eğer bu düşünceleri bu adam savunuyorsa o zaman düşünceleri de yanlıştır” hissine kapılırlar. (Buna karşı bir tek malum liberaller “şerbetli” galiba!) Bu konuda psikolojik savaş merkezleri daha bir sürü “yöntem” bulsalar bile en “etkili” yöntemlerden biri budur. Bir tür “imaj oluşturma stratejisidir bu!
Böylelikle karşınızdaki düşünceyi (Sağ, Sol, İslami, Ulusalcı/Kemalist, vb fark etmez!) hem o kişinin şahsında küçük düşürür hem de hakkında böylesi bir kanaat oluşturursunuz. (Rahmetli Ömer Lütfü Mete bir gün kişisel sohbetimiz esnasında mealen şöyle demişti ki; “Diyelim ki haklı bir düşünceyi haksız çıkartmak için öylesi bir kişiye söyletirsiniz ki o düşünce bir anda haksızlaşır. Tersi de mümkündür. Haksız bir düşünceyi o kadar popüler, sevilen bir kişiye söyletirsiniz ki bir anda o düşünce de haklılaşır.” Nedense birden o sohbeti hatırladım!) Basit bir reklamcılık ve PR taktiğidir bu aslında. Tam da bu nedenle vasat hatta kötü ürünleri bile bize sevilen bir “star”ın ağzından “harika” diye kakalayabiliyorlar!
O yüzden Beyaz Televizyonu’nda Latif Şimşek’in modere edip sunduğu ’Med-Cezir’de konuk olarak katılan Nagehan Alçı ile Emekli Tuğgeneral Ramiz İlker’in arasındaki tartışmayı ve aldığı biçimi duyunca hiç şaşırmadım. (Ramiz Paşa’yı ilk kim keşfetti, piyasaya sürdü onu bilmiyorum. Bu nedenle direkt kanalı ya da yapımcıyı da suçlayamıyorum. Ancak “sorumlulukları” olduğunu hatırlatabilirim.) Bu “Paşa” Ulusalcı/Kemalist prototipinin en kötü örneklerinden biri bence. Çünkü katıldığı neredeyse tüm tartışmalarda sürekli kavgacı hatta küfürlü denebilecek, tehditkâr bir “tarz” geliştirmiş durumda. Entelektüel hiçbir derinliği yok. (Kusura bakmasınlar ama ekranlara çıkan çoğu “Paşa”nın yok!) Fakat bu seferki tam “uç” bir örnek. İşi tamamen hotzotla idare ediyor! Başkaca bir “meziyeti” de yok zaten. Ne zaman onu bir kanalda görsem hemen kaçmak geliyor içimden. “Paşa”nın samimi olduğundan, fıtratının böyle olduğundan hiç kuşkum yok. (Bir mahalle kahvesinde kendisiyle sohbet etsek “sevimli” bile gelebilir.) Lakin zaten asıl “tehlike”de burada başlıyor zaten.
Nitekim son programda Nagehan Alçı ile birbirlerine girmişler. (Programı izlemedim. Ancak internetteki videosunu izledim. Tam bir felaket doğrusu. “Vahim” sözcüğü bile yetersiz kalıyor!) Önce Nagehan Alçı karşısındaki kişinin yüksek dozda “asabi” biri olduğunu bildiği halde son derece provokatif bir şekilde Ramiz İlker’i hedefleyerek “PKK’lı gibi konuşuyor” diyor. (Böyle bir lafa sert bir tepki geleceğini bilmiyor olamaz!) Türk ordusunun emekli de olsa bir “Paşa”sına “PKK’lı gibi” suçlamasında bulunmakla zaten hışmı davet ediyor. Bunun üzerine Ramiz İlker’de Alçı’nın bu suçlamasına “Bana bak şunu kafana geçiririm, kendine gel, PKK’lı sensin lan. Yağcı sensin, yalaka, çalaka gazeteci. Söylediğine dikkat et” diyerek ardı ardına hakaretler yağdırmaya başlıyor. Hatta elindeki kalemi atar gibi yapıyor.
Anlaşılır olsa da yaşını başını almış, koskoca eski bir Paşa’nın üstelik de bir kadına böylesi hakaretler yağdırması, tehditvari hareketler içine girmesi hiç hoş değil ve kabul edilemez. Ancak onu oraya sanki ciddi bir “fikir adamı”, “aydın”mış gibi çıkartanlarda bence bir o kadar sorumlu. Bu “tercih”te bulunmakla ne ummuşlar bilemiyorum. (Reyting olabilir mi acaba?) Fakat her ne olursa olsun bu son durum zaten Türk medyasındaki artan “Agresifizm” eğilimine adeta tüy dikti. (Bu konuda medyaradar’daki “Türk medyasının yeni trendi ’’agresifizm’’ mi? Kronik öfke’nin kalemşorları kimler?” başlıklı yazıma bakabilirler.) Sanki Ramiz İlker ekranlara özellikle “kavga etsin” diye çıkartılıyor gibi. Herhangi bir fikri savunmak konusunda belli ki çok “yetersiz.” O halde bu kadar kolay “gaza gelen” ve asabiyeti tescilli biri başka neden çıkartılır ki? Bu yüzden olay sadece bir “yayın kazası” olmasa gerek.
Yoksa sürekli pompalanan ekseni kayan akıllarımızla, ölçüsü kaçan dillerimizle başka ne amaçlanıyor olabilir ki?
Atilla Akar
[email protected]
Eğer herhangi bir düşünceyi karikatürize etmek, alaya almak, aşağılamak, kötü göstermek istiyorsanız ne yaparsınız? Çok basit! O düşünceyi temsil edecek kişiyi öylesine seçersiniz ki, onun şahsında o düşünceyi de “mahkum etmiş” olursunuz! Örneğin agresif, dili bozuk, hakaretçi, tehditkâr, itici birini bulursunuz ve ortaya sürersiniz. (O kişinin bu konuda “iyi niyetli”, “samimi” olması durumu değiştirmez!) Böylelikle onu okuyanlar, dinleyenler, seyredenler bu kişinin ne dediğine bakmaksızın “Eğer bu düşünceleri bu adam savunuyorsa o zaman düşünceleri de yanlıştır” hissine kapılırlar. (Buna karşı bir tek malum liberaller “şerbetli” galiba!) Bu konuda psikolojik savaş merkezleri daha bir sürü “yöntem” bulsalar bile en “etkili” yöntemlerden biri budur. Bir tür “imaj oluşturma stratejisidir bu!
Böylelikle karşınızdaki düşünceyi (Sağ, Sol, İslami, Ulusalcı/Kemalist, vb fark etmez!) hem o kişinin şahsında küçük düşürür hem de hakkında böylesi bir kanaat oluşturursunuz. (Rahmetli Ömer Lütfü Mete bir gün kişisel sohbetimiz esnasında mealen şöyle demişti ki; “Diyelim ki haklı bir düşünceyi haksız çıkartmak için öylesi bir kişiye söyletirsiniz ki o düşünce bir anda haksızlaşır. Tersi de mümkündür. Haksız bir düşünceyi o kadar popüler, sevilen bir kişiye söyletirsiniz ki bir anda o düşünce de haklılaşır.” Nedense birden o sohbeti hatırladım!) Basit bir reklamcılık ve PR taktiğidir bu aslında. Tam da bu nedenle vasat hatta kötü ürünleri bile bize sevilen bir “star”ın ağzından “harika” diye kakalayabiliyorlar!
O yüzden Beyaz Televizyonu’nda Latif Şimşek’in modere edip sunduğu ’Med-Cezir’de konuk olarak katılan Nagehan Alçı ile Emekli Tuğgeneral Ramiz İlker’in arasındaki tartışmayı ve aldığı biçimi duyunca hiç şaşırmadım. (Ramiz Paşa’yı ilk kim keşfetti, piyasaya sürdü onu bilmiyorum. Bu nedenle direkt kanalı ya da yapımcıyı da suçlayamıyorum. Ancak “sorumlulukları” olduğunu hatırlatabilirim.) Bu “Paşa” Ulusalcı/Kemalist prototipinin en kötü örneklerinden biri bence. Çünkü katıldığı neredeyse tüm tartışmalarda sürekli kavgacı hatta küfürlü denebilecek, tehditkâr bir “tarz” geliştirmiş durumda. Entelektüel hiçbir derinliği yok. (Kusura bakmasınlar ama ekranlara çıkan çoğu “Paşa”nın yok!) Fakat bu seferki tam “uç” bir örnek. İşi tamamen hotzotla idare ediyor! Başkaca bir “meziyeti” de yok zaten. Ne zaman onu bir kanalda görsem hemen kaçmak geliyor içimden. “Paşa”nın samimi olduğundan, fıtratının böyle olduğundan hiç kuşkum yok. (Bir mahalle kahvesinde kendisiyle sohbet etsek “sevimli” bile gelebilir.) Lakin zaten asıl “tehlike”de burada başlıyor zaten.
Nitekim son programda Nagehan Alçı ile birbirlerine girmişler. (Programı izlemedim. Ancak internetteki videosunu izledim. Tam bir felaket doğrusu. “Vahim” sözcüğü bile yetersiz kalıyor!) Önce Nagehan Alçı karşısındaki kişinin yüksek dozda “asabi” biri olduğunu bildiği halde son derece provokatif bir şekilde Ramiz İlker’i hedefleyerek “PKK’lı gibi konuşuyor” diyor. (Böyle bir lafa sert bir tepki geleceğini bilmiyor olamaz!) Türk ordusunun emekli de olsa bir “Paşa”sına “PKK’lı gibi” suçlamasında bulunmakla zaten hışmı davet ediyor. Bunun üzerine Ramiz İlker’de Alçı’nın bu suçlamasına “Bana bak şunu kafana geçiririm, kendine gel, PKK’lı sensin lan. Yağcı sensin, yalaka, çalaka gazeteci. Söylediğine dikkat et” diyerek ardı ardına hakaretler yağdırmaya başlıyor. Hatta elindeki kalemi atar gibi yapıyor.
Anlaşılır olsa da yaşını başını almış, koskoca eski bir Paşa’nın üstelik de bir kadına böylesi hakaretler yağdırması, tehditvari hareketler içine girmesi hiç hoş değil ve kabul edilemez. Ancak onu oraya sanki ciddi bir “fikir adamı”, “aydın”mış gibi çıkartanlarda bence bir o kadar sorumlu. Bu “tercih”te bulunmakla ne ummuşlar bilemiyorum. (Reyting olabilir mi acaba?) Fakat her ne olursa olsun bu son durum zaten Türk medyasındaki artan “Agresifizm” eğilimine adeta tüy dikti. (Bu konuda medyaradar’daki “Türk medyasının yeni trendi ’’agresifizm’’ mi? Kronik öfke’nin kalemşorları kimler?” başlıklı yazıma bakabilirler.) Sanki Ramiz İlker ekranlara özellikle “kavga etsin” diye çıkartılıyor gibi. Herhangi bir fikri savunmak konusunda belli ki çok “yetersiz.” O halde bu kadar kolay “gaza gelen” ve asabiyeti tescilli biri başka neden çıkartılır ki? Bu yüzden olay sadece bir “yayın kazası” olmasa gerek.
Yoksa sürekli pompalanan ekseni kayan akıllarımızla, ölçüsü kaçan dillerimizle başka ne amaçlanıyor olabilir ki?
Atilla Akar
[email protected]